Meat Loaf (1947 - 2022)

Bir röportajında “Bana göre tüm bu ünlülük olayı, bir sürü saçmalık. Tapılmaya ve hayran olunmaya dair bir ilgim yoktu. Kendimi bir tesisatçı gibi gördüm, sadece bir işi iyi yapmak istedim. Sırf rock’n’roll yapıyorsun diye başka bir uçakta olmamalı.” diyordu Meat Loaf. O her ne kadar şöhreti pek ciddiye almadığının altını kalın harflerle çizse de dünya çapında 100 milyondan fazla satan albümleriyle rock süperstarı olarak kabul gördü, yer aldığı kült yapımlarla hafife alınmayacak bir filmografi inşa etti. Şarkıcı / müzisyenin Facebook hesabından paylaşılan bir gönderiyle, 20 Ocak Perşembe günü, 74 yaşında vefat ettiği ortaya çıktı.

Son yıllarda sahne performanslarını dahi etkileyen sağlık sorunlarıyla baş etmekteydi Meat Loaf. 2016’da, Kanada’daki bir konseri esnasında dehidrasyon nedeniyle yere yığılmış, sonraları İngiltere’de düzenlenen turnesini de sırt ağrıları sebebiyle yarıda kesmişti. Geçirdiği dört sırt ameliyatının ardından 2022’de stüdyoya girmeyi planladığını geçtiğimiz aylarda duyurmuştu fakat ne var ki bu arzusu gerçekleşemedi. Ölüm nedeni bilinmese de vefatını menajeri Michael Green doğruladı, son 24 saatini eşi Deborah ve çocuklarıyla birlikte geçirdiği açıklandı.

Gerçek ismi Michael Lee Aday olan Meat Loaf, 60 yıllık kariyerine 12 albüm, sayısız turne ve 65’in üzerinde film/dizi sığdırmıştı. Mahlasının nasıl ortaya çıktığına dair çok sayıda çelişkili öykü anlatsa da kendisine ilk kez üniversite yıllarındaki futbol koçunun bu şekilde seslendiği, aralarında en fazla dillendirdiğiydi. Sinemada çizdiği kariyer rotasının getirisi olarak müzikal üretimlerinde de -şaşırtıcı olmayacak biçimde- teatralliğini hiç yitirmeyişi ve “spot ışıklarına bile ihtiyaç duymayacak” boyutta sahne hakimiyetiyle ün edinmişti.

Öğretmen bir anne ve polis memuru, alkolik bir babanın tek çocuğu olarak 1947’de, Dallas’ta dünyaya geldi Meat Loaf. Annesinin erken vefatı sonrası ardına bakmadan Los Angeles’a taşındı, grubu Meat Loaf Soul ile The Who ve The Grateful Dead gibilerinin konserleri önce sahne alarak ismini duyurdu. Broadway’deki Hair müzikalinin ardından, lobotomize edilmiş motorsiklet sürücüsü Eddie rolüyle The Rocky Horror Picture Show’un önce tiyatro oyununda, sonra da bugün bir kült klasik olarak kabul gören sinema filminde (1975) rol aldı. Filmografisine sonraları Fight Club (1999), Wayne’s World (1992), Spice World (1997), The Salton Sea (2002), House M.D. (2009) gibi duraklar da eklenecekti.

The Rocky Horror Picture Show

Yaşamı boyunca inişli çıkışlı bir ilişki sürdüreceği Jim Steinman ile bir tiyatro prodüksiyonu vesilesiyle tanışmasının ardından, söz ve müziklerinde Steinman’ın parmağı bulunan, Phil Spector ve Bruce Springsteen’den esintiler taşıyan Bat Out of Hell albümü hayata geçti. Peter Pan masalının rock şarkılarıyla hazırlanan, fütüristik müzikal versiyonu Neverland’den hareketle hazırlanan bu albüm 1977’de yayımlanmasının ardından tam anlamıyla tozu dumana kattı ve onu rock sahnesinin en tanınmış yüzlerinden birine evriltti. ABD’de 14, dünya çapında 40 milyondan fazla satarken “Two of Three Ain’t Bad” ve “Paradise by the Dashboard Light” parçaları Bilboard Hot 100 listelerine üst sıralardan giriş yaptı.

Albümü bir üçleme olarak tasarlayan Meat Loaf; peşinden gelen ve aynı ticari başarıyı devam ettiremeyen Dead Ringer (1981), Midnight at the Lost and Found (1983), Bad Attitude (1984), Blind Before I Stop’un (1986) ardından Bat Out of Hell II: Back into Hell’i yayımladı ve bir hit olan “I’d Do Anything for Love”la En İyi Rock Vokal Solo Performans dalında Grammy’ye uzandı. Üçlemeyi, 2006 tarihli The Monster Is Loose ile tamamlayan sanatçının diskografisinde ayrıca Welcome to the Neighbourhood (1995), Couldn’t Have Said It Better (2003), Hang Cool Teddy Bear (2010), Hell in a Handbasket (2011) ve Braver Than We Are (2016) yer almaktaydı.

The Celebrity Apprentice isimli yarışma programı vesilesiyle 2011’de tanışıp arkadaş olduğu Donald Trump’ın destekçisi olmasıyla da bilinen Meat Loaf, son yıllarda politik açıdan sıkıntılı demeçleriyle gündeme yerleşmekteydi. Ocak 2020’de verdiği bir röportajda iklim krizine inanmadığı söylemiş, iklim aktivisti Greta Thunberg için “beyni yıkanmış” ifadesini kullanmış ve haklı tepkilerin odağına yerleşmişti. Yani onu bir iklim inkarcısı olarak da hatırlayacağız.