MyFrenchFilmFestival başladı!

MyFrenchFilmFestival, dünyanın Fransızca filmlere yer veren ilk çevrimiçi festivali ve bu yıl 10. edisyonuyla karşımızda. 16 Ocak’ta başlayan ve 16 Şubat’a kadar sürecek festival, 10’u yarışma kapsamındaki uzun metrajlar olmak üzere 11 filmi izleyiciyle buluşturuyor. Festival programı kapsamında bir adet de yarışma dışı film yer alıyor. Yeni dönem Fransızca filmlerden oluşan bu heyecan verici seçkiyi eyelet iş birliğimiz aracılığıyla aşağıdaki bağlantılar üzerinden festival süresince izlemeniz mümkün.

Festivalin bu yılki jüri başkanı ABD’li yönetmen Ira Sachs olarak duyuruldu. Jüride Sachs’in yanı sıra Fransız oyuncu Agathe Bonitzer, Fransız yönetmen Judith Davis, Guetamalalı senarist ve yönetmen Jayro Bustamante, Çekyalı animasyon yönetmeni Michaela Pavlátová ve ABD’li oyuncu ve yönetmen Brady Corbet yer alıyor. Festival sonunda seçilecek En İyi Film, 15 bin avro ödül kazanacak. İnternet kullanıcıları da Lacoste Audience Award için favori kısalarını ve uzun metrajlarını oylayabilecek.

Bant Mag. ve eyelet ortaklığıyla MyFrenchFilmFestival filmlerini, film başına 1,99 avro karşılığında 16 Şubat’a kadar izleyebilirsiniz. Yeni eyelet üyelerinin iki filmi ücretsiz izleme hakkı da bulunuyor. İşte MyFrenchFilmFestival filmleri:

SAVAGE

Yönetmenliğini Vincent Mariette’nin üstlendiği Savage, bir yaz mevsiminin gizeme sürüklenmesine şahitlik ediyor. Güney Fransa’da yapılan bir yaz tatili, gençler kaybolmaya başladığında bozulur. Dolaşan çılgınca söylentiler vahşi bir leopar efsanesinden bahsetmeye başlar. Genç bir kız olan Laura, arkadaşının kaybolmasıyla gizemi çözmek için kolları sıvar ve onu korkuttuğu kadar çeken garip bir yazar Paul ile tanışır. 

JESSICA FOREVER

Love’la tanıdığımız başarılı oyuncu Aomi Muyock’un canlandırdığı Jessica, bir grup yetim çocuğun lideridir. Jessica, onlara sevgi ve anlayış getiren, onları iyileştiren ve yenileyen bir liderdir.  Bu bilim kurgu draması, baskıcı bir rejimin ve şiddetin egemen olduğu bir distopyada barışı arayan Jessica’nın ve birleştirdiği grubun mücadelesini odağına alıyor. 

THE HOLY TOUR
Fransa ve Belçika ortak yaratımı film, her yıl binlerce taraftarının toplandığı Tour de France yarışlarına hassasiyet ve mizahla göz gezdiriyor. Dünyadaki en prestijli bisiklet yarışının perde arkasına eğilen belgesel, odağını yarışlardan bir hafta önce römorkla gelen ve yarışta başarı kazanmayı hedefleyen kişilere, ama bu kez umulmadık kişilere uzatıyor. Holy Tour’un yol ve uçurumun arasında geçen zamanla ve ait olma ihtiyacımızla ilgili de söyleyecekleri var. 

THE BARE NECESSITY

Erwan Le Duc’un gözünden izleyeceğimiz bu tuhaf romantik komedinin hikâyesi, bağlılıkları olmayan genç bir kadın olan Juliette Webb’in, Pierre Perdrix’nin hayatına girmesiyle başlar. Pierre’in bu tanışmayla hayatı adeta rotasından çıkar ve yalnızlığını, sıkı sıkıya bağlı olduğu ailesinin sınırlarını yeniden tanımlamaya zorlanır. Böylelikle bu iki uç karakter, çatışmaları ve aşklarıyla sınır tanımayan bir hayatın tadını birlikte çıkarmaya başlar.

TO THE ENDS OF THE WORLD

1945, Çinhindi Savaşı’na uzanan filmde genç Fransız askeri Robert Tassen, kardeşinin gözlerinin önünde öldüğü bir katliamdan sağ kurtulan tek kişidir. Gözünü intikam hırsı bürüyen Robert, katilleri bulmak için tek başına gizli bir arayışa çıkar. Fakat, genç bir Çinhindi kadını olan Maï ile görüşmesiyle genç adamın inançları altüst olur. Guillaume Nicloux, To the Ends of the World ile çok yönlü bir tasvir yaparak aşka, intikama, savaşın yıkıcılığına ve merhamete değiniyor.

MOTHERS’ INSTINCT

Hikâye, 60’ların başında Brüksel’de geçiyor. Alice ve Céline ikiz burjuva evlerde yaşıyor. İkilinin kardeş gibi büyüyen çocukları Theo ve Maxime gibi sıkı bir dostlukları var ve tüm zamanlarını birlikte geçiriyorlar. Céline’ın oğlu Maxime, trajik bir şekilde yatak odasının penceresinden düşüp öldüğünde bu mükemmel uyum bozuluyor ve yerini asla rahat bırakmayan bir şüpheye bırakıyor.

THE SWALLOWS OF KABUL

Yasmina Khadra’nın 2002 yılında yazdığı romanına Zabou Breitman ve Eléa Gobbé-Mévellec’in taze bir bakış kazandırdığı animasyonda, 1998 yazında, Taliban yönetiminin zulmü altındaki Kabîl’deyiz. İki genç aşık Zunaira ve Mohsen her gün karşılaştıkları şiddet ve bağnazlığa rağmen, daha iyi bir gelecek umudundalar. Bir gün, basit gibi görünen bir hareket, hayatlarının değiştirilemez bir sapağa girmesine neden olur.

SCHOOL’S OUT

Huzursuzluk yaratan müzikleri ve karanlık atmosferiyle gerilim dozunu düşürmeyen School’s Out bir çağdaş toplum eleştirisi sunuyor. Kırk yaşındaki Pierre, öğretmenleri sınıfın penceresinden atlayıp intihar edince üstün zekâlı çocukların sınıfına atanır. Öğretmenlerinin trajik intiharına rağmen duygusuz gözüken bu çocuklar başta Pierre’e yalnızca tuhaf ve donuk gelse de sonrasında Pierre, bu öğrencilerden altısının gizli bir plan hazırlığında olduğunu düşünür ve bunu bir takıntı hâline getirir.

METEORITES

Macera hayalleriyle yaşayan 16 yaşındaki Nina, yazını Fransa’nın güneyindeki köyü ve çalıştığı tema parkı arasında geçirir. Cezayirli Morad ile tanışmadan hemen önce, Nina bir göktaşının gökyüzünde süzülüp bir dağa çarptığını görür. Bu gök taşı, Nina için yeni bir hayatın işareti olacaktır.

WITH THE WIND

Jura bölgesinin uzak bir bölümünde izole edilmiş bir çiftlikte yaşayan Pauline ve Alex, doğa ile tamamen kendi kendilerine yeten bir uyum içinde yaşarlar. Aşklarını modern dünyadan olabildiğince uzakta yaşayan çift, şimdi tamamen bağımsızlığa doğru ilerlemeye ve kendi elektriklerini üretebilmeye hazırken, hayatlarına bir rüzgar türbini kurmaya gelen Samuel girer. Samuel’in gelişi, Pauline’in, bu yaşam biçimini ve Alex’le ilişkisini sorgulamasına neden olacaktır.

Yazı: Mine Metin