Nasıl yapılır?: Nurbanu Asena

Nurbanu Asena; psikoloji, toplum, çocuklar ve kadınlık deneyimi ekseninde kurguladığı, nüktedan ve rengârenk bir görsel dil yaratmış bir illüstratör ve animasyon sanatçısı. Taze bir anne olarak hamilelik, doğum ve sonrasındaki süreçlerden ilham alan çizimlerini topladığı yeni Instagram hesabı ve işlerini artırılmış gerçeklikle kesiştiren deneyimlenebilir heykeller, yakın zamanlı projelerinden birkaçı.

Nasıl yapılır? serimizin bu haftaki konuğu olan Nurbanu Asena, hem üretme motivasyonunun zaman içinde nasıl şekil değiştirdiğini hem de bu süreçte takip ettiği metotları anlattı.

Son dönemde çalışmalarına yön ve ilham veren başlıca unsurlar / temalar neler?

Geçen yıl baharın sonuna doğru ilk defa anne oldum. Hiç beklemediğimiz bir şekilde ikiz bebeklerimiz oldu. Hem hamilelik sürecinde, hem de bebekler geldikten sonra bu dönemin kadınlar için çok zorlayıcı olduğunu fark ettim. Toplum maalesef hamileliği ve yenidoğan sürecini doğru bir şekilde yansıtmıyor. Kadının üzerine müthiş bir fiziksel ve zihinsel yük biniyor ve bunu yaşamış birçok kadın bile, unuttuğu için sizinle empati yapamıyor. Hamilelik dönemimde yaratıcı olarak ilk defa kendimi bir çöle düşmüş gibi hissettim. Sanki bütün yaratıcı enerjim toplanıp beni terk etmiş gibiydi. Neredeyse bir sene boyunca hiçbir şey üretemedim. Doğumdan birkaç ay sonra bir anda bütün o ilham, yağmur gibi geri geldi. Şu anda Instagram’da bu süreci anlatan ufak grafik hikâyeler çiziyorum. 

Bunun dışında toplumda kadın, çocuk öyküleri, bizi büyüten içsel hikâyeler ve güncel olaylar bana ilham veren temalar diyebilirim. 

Seni en çok neler bir şeyler üretmeye itiyor / yönlendiriyor?

Beni en çok o an içinden geçtiğim duygular bir şeyler üretmeye itiyor. Bazen de o an ilgimi çeken bir konu, izleyicinin içinde bir duygu veya tartışma başlatma fikri beni heyecanlandırıyor. 

nurbanu asena

Hayatının son dönemlerinde üretimlerin ve çalışma pratiklerin üzerine seni yeniden düşündüren ya da dönüştüren neler oldu? Hangi açılardan?

20. yüzyıla kıyasla 21. yüzyılda sanat, teknoloji ile el ele ilerliyor. Bu hem heyecan veren bir süreç hem de vakit kaybetmeden kendinizi adapte etmeniz gereken bir durum. 2020’de Adobe’nin Aero adlı programı ile oynamaya başlamış olmak, illüstrasyonlarımı “deneyimlenebilir heykeller”e dönüştürmek ve artırılmış gerçekliğin getirdiği yeni “oyun alanı” ileriye dönük kendimden beklentilerimi değiştirdi. Ben yaklaşık 10 senedir animasyon ve illüstrasyon sanatçısı olarak çalışıyorum. Artık insanlara sadece aklımdaki hikâyeyi çizgisel bir şekilde anlatmaktansa çok katmanlı, etkileşimli bir mecra içerisinde anlatmak gibi hayallerim olmaya başladı. Aklımdaki fikirler bir anda iki boyuttan çıkıp, dördüncü boyutta anlatılabilir fikirlere dönüşmeye başladı. 

Son dönemde üzerinde çalıştığın ve bizimle en çok paylaşmak istediğin projen / çalışman nedir?

Annelik izninden yarı zamanlı çalışmaya döneli birkaç hafta oldu. Henüz fikir aşamasında olsa da içinden geçtiğim bu dönemle ilgili etkileşimli bir sergi yapma fikrim var. Eskiden sevdiğim sanatçılar ebeveyn olunca her işlerinde bu konuyu anlatmalarına sinir olurdum, fakat ben de anne olduktan sonra fark ettim ki bu, insanı bir ileri versiyonuna dönüştüren bir süreç. Bu konuyu elle tutulabilir bir işe aktarmadan ilerlemek istemiyorsunuz. Bir yandan yine bu süreci çizdiğim nunulanka_comics adı altında ufak bir IG hesabı açtım. Daha çok yeni ama ilerleyen aylarda bol bol ufak hikâyeler çizeceğim gibi duruyor.

Bunun dışında, son zamanlarda beni heyecanlandıran fikirlerimden biri de Adobe’nin Aero Sanatçı Rezidansı programına seçildiğimde ürettiğim, çocuklar için etkileşimli iklim krizi sergisi. Avrupa’da ve aynı şekilde ülkemizde, müze bahçeleri artırılmış gerçeklik sergileri için şahane birer alan. Ben de bu alanlara etkileşimli heykeller koyarak konuyu daha etkileyici bir yolla anlatma peşindeydim. 

Growth is Unlinear, Nurbanu Asena
Emotions Come, Nurbanu Asena

Bu projeyi üretirken eskizden / taslaktan / fikirden “son” hâle gelene kadar nasıl bir süreç işledi senin için? Aşamalar neler? Bu aşamaların farklılık gösterdiği durumlar oluyor mu? Aşamaları belirleyen ne oluyor? 

Bu proje çoğunlukla iPad kullanarak ürettiğim bir iş oldu. Fikirlerimin taslaklarını genelde iPad’in Procreate uygulamasını kullanarak çiziyorum. Taslak aşamasında illüstrasyonun detaylarına karar verdikten sonra yine bu programda son hâline getiriyorum. Ardından bu çizimleri iPad’imde kaydettiğim klasörüm aracılığı ile Adobe’nin Aero adlı uygulamasına taşıyorum ve bu programda üç boyutlu olarak yeniden düzenliyorum. Eğer çok detaylı bir artırılmış gerçeklik heykeli yapmayı planlıyorsam, o zaman bu çalışmayı iPad’de düzenledikten sonra Aero’nun masaüstü programında açmayı tercih ediyorum. 

Aero içerisinde hareketlendirdiğim illüstrasyon katmanlarını evin herhangi bir köşesinde son hâline getiriyorum. Heykelin deneyiminden memnun kaldığımda, bunu konumlandırmak istediğim mekâna iPad’imle gidiyorum. Bu proje için Londra’daki Natural History Museum’a (Doğa Tarihi Müzesi) gittim ve bahçesine “Çocuklar için İklim Krizi Sergisi” işlerimi yerleştirdim. Artırılmış gerçekliğin en güzel tarafı, ortada somut bir iş olmadığı için hayal gücünüzün ürettiğini ve içinde yaşadığınız şehrin size elverdiği bir yere yerleştirebilmeniz. Bu iş, bir ilhamla ürettiğim kişisel bir projeydi fakat ileride umuyorum ki müzelerle iş birliği içerisinde de benzer işler yapabilirim. 

Benim üretim sürecim uzun zamandır hep iPad’de taslak olarak başlıyor. Sonra işin mecrasına göre ya direkt iPad’de tamamlanıyor ya da bilgisayarda Adobe’nin diğer programlarında devam ediyor. 

Nasıl bir çalışma ortamın var? Çalışma masanda ya da ortamında olmazsa olmazların neler? Seni işe motive eden bir obje var mı mesela?

Uzun yıllar yatak odama koyduğum bir çalışma masasında ve kafelerde çalıştım. Dönem dönem hem İstanbul’da hem de Londra’da, gitmekten çok keyif aldığım ortak çalışma mekânları oldu. Evdeki çalışma masamı tam “çalışma odam”a taşımıştım ki bebeklerimiz oldu ve ben salondaki yemek masasına ve yatak odamdaki masaya geri döndüm! 

Çalışma ortamımda beni en çok motive eden, olmazsa olmazım: Yıllık ajandam. Her senenin başında hem o seneki hem de hayata dönük olmasını istediğim, uzak geleceğe dair dilekleri yazdığım sihirli bir obje diyebilirim. Her sene ne yazarsam yüzde sekseni bir şekilde oluyor. Bazen ben hiçbir şey yapmasam da oluyor! Sadece niyet etmek bile bilinçaltımda çalışmalarımı istediğim tarafa doğru yönlendirmemi ve bana gelen fikirleri hedeflerime göre önceliklendirmemi sağlıyor. Her ayın sonunda, o ay neler hedefleyip başardığımı yada başaramadığımı yazdığım bir “içgörü” kısmı da var. Bu kısım aydan aya, kişisel gelişimimin takibini tutmama yardımcı oluyor. Serbest çalışan herkese bir ajanda edinmelerini ve senelik hedeflerini yazmalarını tavsiye ederim.  

Bunun dışında iPad ve Procreate’in bu kadar kolay kullanabilir olmaları da beni daha çok üretmeye motive ediyor. Bazen bebekler uyurken yarım saatim oluyor ve fazla düşünmeden aklımdaki bir hikâyeyi hemen çizgiye dökebiliyorum. 

Nurbanu Asena

Bir şeyler üretmek için işin başına oturmada modun etkili oluyor mu? Ne şekillerde? Başında olmadığında da devam eden zihinsel bir süreç var mı? Biraz açar mısın?

Eğer ne üzerinde çalışacağımı biliyorsam, o zaman her türlü modda iken oturup çalışabiliyorum fakat ilham gelmesi, yeni bir fikrin oluşması genelde masa başında değil, başka yerlerde oluyor. Şu sıralar en çok gece geç vakitte duş alırken ilham geliyor. Sanırım gün içinde kendimi en rahat hissettiğim ve rahat bıraktığım an olduğu için. Bebekler uyuyor, ev sessiz, günün hengâmesi geçmiş ve duş almak, benim uykudan önce yaptığım en son şey oluyor. Biraz da ritüel gibi. Duş alırken hem rahatlıyorum hem de kendimi, düşüncelerimi gözlemliyorum. Bazen bir bakıyorum bilinçaltımdan patır patır fikirler çıkmaya başlıyor. Duştan çıkar çıkmaz not alıyorum, sonra ertesi sabah masa başına geçince çiziyorum.