Geçmişle bugün arasında: Oktay Akbal dinletisi, 4 Mart’ta İş Kuleleri Salonu’nda
Yazı: Burcu Teker
Öyle yazarlar vardır ki yapıtları ister şiir, ister öykü, ister makale türünde olsun; mürekkepleri duygularıdır. Türkçe edebiyatın ustalarından Oktay Akbal tam da böyle bir kalemdi. Kurguladığı öyküler kâğıt üzerinde akıp gitmekle kalmaz; değdiği yeri kabartır, empati kurdurur, belleklerde karşılık bulur. Atilla Birkiye, Mehmet Birkiye ve Serdar Yalçın; insan ruhunun dip köşelerini yakalayan öyküleriyle yazın âleminin demirbaşlarından Akbal’ı anmak isteyen edebiyatseverler için; İpek Çorap Varsın Düşsün, Dünya Cümbüşü, Berber Aynası, Kadınla Erkek ve Hücrede Karmen gibi eserlerin eski bir radyo stüdyosu dekorunda Metin Belgin, Bülent Emin Yarar ve Hakan Gerçek tarafından seslendirileceği dinletiyi 4 Mart Salı akşamı İş Kuleleri Salonu’na taşıyor.
1923’ün bir bahar günü İstanbul’da dünyaya gözlerini açan Oktay Akbal, gerçekçi edebiyatın bu topraklardaki ilk temsilcilerinden Ebubekir Hâzım Tepeyran’ın torunu. Kelimelere olan düşkünlüğünü küçük yaşlarda keşfetmesiyle hikâyelerin büyüsüne henüz ilkokul çağında kapılıyor. Lise döneminde yazdığı öykünün İkdam gazetesinde yayımlanması ise bu hevesli ve doğrusu epey yetenekli genç için edebiyat dünyasına giriş bileti mahiyetinde. İstanbul Üniversitesi Hukuk ve Edebiyat fakültelerinde gördüğü öğrenimi yarıda keserek tüm ilgisini literatüre yönlendiriyor. Çeviri işleri, tercümanlık ve editörlük tecrübesini takiben çeşitli gazetelere makale ve eleştiriler yazarak adını duyursa da onu esas kimliğine kavuşturan yol öykülerden geçiyor.
Toplumsal sorunlardan ziyade bireylerin içsel meselelerine ayna tutarak insanın hakikatini ve özünü anlamlandırmaya çalışan Akbal, ustası Sait Faik’in izinden gidiyor; durum öykücülüğünün duayenleri arasına girmeyi başarıyor. Karakterlerin zihinlerinin kıvrımlarına yönelerek, herkesin defalarca karşılaşmış olabileceği kadar tanıdık fakat bir o kadar da şahsi anları öylesine ustalıkla anlatıyor ki okuyucu, tasvir edilenin tam içinde buluyor kendini. Kurmaca ilerledikçe iç dünyaya bir keşif yolculuğu haritasına dönüşüyor. Mazinin sepya donukluğu, şimdinin kontrastı arttırılmış harareti ile yan yana duruyor Akbal’ın satırlarında. Anıları ve düşleri birbirine geçirerek geçmişin derinliği ile geleceğin belirsizliğini harmanlıyor ve “zaman”ı bir kavram olmaktan çıkarıyor. Onu zamansız kılan da tam olarak bu.
İki kez Türk Dil Kurumu Roman Ödülü, Sait Faik Hikâye Armağanı, Orhan Kemal Roman Armağanı gibi önemli ödüllerine uzanan Akbal, 2015 yılında aramızdan ayrılsa da yalın ama incelikli dili ile anlattığı hikâyeleri insan ruhunun değişmeyen özüne dokunmaya, geçmişle bugün arasında görünmez bir köprü görevi görmeye devam ediyor. Oktay Akbal Hikaye Dinletisi – Berber Aynası etkinliği, bir başkasının öyküsünde kendisini bulmaktan çekinmeyen zaman yolcularını bekliyor. Ücretsiz rezervasyon için detaylar burada.
Oktay Akbal Hikaye Dinletisi – Berber Aynası
Metni düzenleyen: Atilla Birkiye
Sahneye uygulayan: Mehmet Birkiye
Müzik yönetmeni ve piyano: Serdar Yalçın
Keman: Seda Subaşı Yalçın
Çello: Şemsa İdil Ural
Efekt: Vehbi Arslan
Yardımcı oyuncu: Burak Çiçek