Gece Göğünde Çıkış Yaraları: Ocean Vuong ve geçmişe çağrıları

Ocean Vuong’a T.S. Eliot ve Forward da dâhil birçok farklı ödül ve finalistlik kazandıran, 2016 tarihli şiir kitabı Gece Göğünde Çıkış Yaraları, Gökçenur Ç. çevirisiyle Harfa Yayınları’ndan çıktı.

Gece Göğünde Çıkış Yaraları; Ocean Vuong’un tarihi travmalar, savaşlar, aidiyetsizlik ve arada kalmışlık gibi kavramların sınırlarında kendisine ve ailesine bakışının belgesi niteliğinde bir şiir kitabı. Kitabın arka kapağında da Vuong’un “romantizmden utanmayan, savaşın dehşetine ve tarihin sessizliğine bakmaktan korkmayan” şiirleriyle nesilden nesile geçen travmalardan nasıl çıkış yolu aradığına vurgu yapılıyor.

Gece Göğünde Çıkış Yaraları’nın kapak fotoğrafında iki kadının arasında oturan küçük çocuk Ocean Vuong’un ta kendisi. Ailesiyle birlikte Vietnam’dan Amerika’ya çıktıkları yolculuk sırasında, Filipinler’deki bir mülteci kampında çekilmiş. İki yaşındaki Vuong’un yanında görünen annesi ve teyzesi, yemek karşılığı kamptaki aileleri fotoğraflayan bir başka mülteciden bu fotoğrafı üç konserve pirinç ile takas ederek almış.

1988 yılında Vietnam’da doğan Ocean Vuong, iki yaşındayken ailesiyle birlikte Vietnam’dan Amerika’ya taşınmış. Hartford’da tuttukları bir yatak odalı küçük dairede bile ailesi Vietnam’ı yaşatmaktan geri durmamış. Yedi Vietnamlının yalnızca ana dillerini konuşup “arada işin içine biraz da KFC serpiştirilen” Vietnam yemekleriyle beslendiği bu evi, bir çeşit Vietnam köyüne benzetiyor. Vuong edebiyatla da şiirle olan yakınlığın adeta genetik bir miras gibi aktarıldığı bu evde tanışmış. Ona göre düşünme ve yazma biçimini şekillendiren en temel kaynaklardan biri, şiirin hayatın içinden çekip çıkarılamadığı bir ailede büyümek.

Vuong’un büyükbabası, Vietnam savaşı sırasında anneannesine âşık olan bir Amerikan askeri. Büyükbabanın Amerika’daki ailesini ziyareti sırasında, Saigon’un düşüşüyle birlikte Vuong’un anneannesi geride üç çocuğuyla yalnız kalıyor. Kendisi ve annesinin doğumlarının savaşla olan yakın ilişkisi, Vuong’un varoluşu üzerine olan bakışını kaçınılmaz biçimde etkilemiş. Savaş ve doğum, doğduğu ve büyüdüğü yer, büyütüldüğü ve öğrendiği kültürler arasındaki ikiliklerden örülmüş anlayışı, kendi deyimiyle “şiddetten meydana gelmiş, şiddeti anlamlandırmaya çalışan” şiirinin özünü oluşturuyor.

Yazı: Eylül Başkaya