Paul Insect ve zamanla yiten çocukluk hayallerine ağıt

1990’lar Londra’sının hareketli sokak sanatı dünyasını “Sadece partilemek için yıkılmış bir binanın bodrumundaki molozları boşaltırdık” diyerek anımsıyor Paul Insect. Tablolarında sokak sanatının haylazlığını, galeri atmosferinin inceliğiyle buluşturan Insect’in capcanlı renk kullanımı sizi yanıltmasın. Yarım maskelerin altına gömülen insan yüzleri yetişkinlik gereği büründüğümüz rolleri yüzümüze vururken; füzeden burnuyla Pinocchio, zamanla yiten çocukluk hayallerine bir ağıt yakıyor. Sokak sanatı geleneğinden gelmesi  itibariyle her tür meseleyi de çekinmeden işleyen sanatçının çalışmaları, kibarlığını bozmadan lafı gediğine koyan biriyle konuşuyormuş hissi uyandırıyor. 

Peki kibrit, alkol şişesi, ksilofon, golf topu, ananas kabuğu ve üzüm çöpünün kesişimi ne olabilir? Insect, stüdyosunun duvarlarına ya da tuvalin iki boyutuna sığmayan tarafını, sokakta bulduğu malzemelerle yaptığı enstalasyonlarıyla besliyor. Bunun bir örneği, Brooklynli meslektaşı Bäst ile güçlerini birleştirdiği kukla serisi oldu. Tamamen atık malzemelerle bir araya getirdikleri kuklalar sosyal stereotipleri temsil ediyor. Kuklalara bakınca polisi, rapçiyi, pop yıldızını veya sokak gençliğini tanıyabiliyoruz. Aslında ikili, hepimizin aynı “çöpten” geldiğini vurgulayan varoluşçu bir bakış açısı sunuyorlar. 

Yazı: Cansu Çubukçu