Pera Film’den çevrimiçi kısa film seçkisi: “Evde Tek Başına”

Dünya genelinde alınan corona virüsü tedbirlerinden ötürü sosyal izolasyonda olduğumuz ve evlerimizden çıkamadığımız bugünlerde bir güzel haber de Pera Film’den geldi. 23 Mart-30 Nisan arasında  “Evde Tek Başına” başlığı altında 7 yapımın yer aldığı online kısa film seçkisine ulaşılabilecek.

Bugünlerde sık sık yüzleştiğimiz ve belki tanıştığımız görünmeyen hayat dinamiklerimizi kurcalayan ve belki biraz da uzaktan bakabilmemizi sağlayacak 7 kısa filmden oluşan listede neler var bir bakalım.

Jörn Threlfall tarafından yönetilen 2015 yapımı “Over” sakin bir banliyö mahallesinde geçen gizemli bir olayı aydınlatıyor. Kronolojik bir sırayla takip ettiğimiz olayın gerçek yüzü ise yeni dünyada hem çok olası hem de çok çarpıcı. Begüm Özden Fırat, Aylin Kuryel, Ahmet Murat Öğüt ve Emre Yeksan’ın yapımında yer aldığı 2016 çıkışlı belgesel kısası “Hoşgeldin Lenin”de de 1991’de SSCB dağıldıktan sonra atılan heykellerden biri olduğu tahmin edilen Lenin heykelinin 1993 yılında Akçakoca sahilinde bulunmasını ve tozlu belediye deposunda muhafaza edilmesinin hikâyesini izliyoruz. 

Balık Havuzu

2015 yapımı Ezgi Kaplan kısası Balık Havuzu, tatil için bir arkadaşlarının şehir dışındaki yazlık evine giden bir grup arkadaşın evde beklemedikleri bir misafirle karşılaşmalarıyla başlıyor ve seyirciye aralarındaki dinamiği dışarıdan bir göz olma ayrıcalığıyla izleme şansı veriyor. Bir başka eleştirel göz sunan, Melis Balcı, Ege Okal ortak yapımı 2015 çıkışlı kısa animasyon Merkür de galeride asistanlık yapan genç bir sanatçının fuar çıkışı galeri sahibi ve camiadan arkadaşlarının katıldığı akşam yemeğinde alan bırakmayan bir sohbetin içinde nasıl sıkıştığını izliyoruz. Balcı ve Okal’la 2016’da filme dair yaptığımız röportaja buradan ulaşabilirsiniz.

Etkileyici görsel diliyle seyirciyi sarmalayan 2012 çıkışlı, Emma De Swaef, Marc James Roels kısası Oh Willy… de ise annesini kaybeden Willy’nin annesine vedasına, yetişkinliğe geçişine, yalnız kaldığında aslında kaçtığı her şeyle nasıl yüz yüze kalmak zorunda olduğuna ve kapısını araladığı başka bir evrende gerçek aşkı nasıl bulduğuna belki de kendimizden yola çıkarak tanık oluyoruz. Yüz körü olmaya dair bir fikrimiz var mı sorusunun cevabını bir sanatçının hayat deneyiminde bulduğumuz, yaratıcılığını Valentin Riedl ve Frédéric Schuld’un üstlendiği 2018 yapımı Carlotta’s Face de yıllar sonra haberinin olduğu ve tedavisi olmayan bu eksiklikle nasıl başa çıktığını ve sanatla kendisini nasıl iyileştirdiğini anlattığı hikâyesine ortak oluyoruz. Son olarak 2019 yapımı Alex Moy kısası Idla, Torrent de ise zor zamanlarda gelişen bir kişisel gelişim hikâyesi olarak tanımlanan, eylemsizliğin verdiği huzursuzluğun içindeki öznenin kendi izini sürdüğü kesişen, dağılan soyut bir arayışı izliyoruz.

23 Mart – 30 Nisan tarihleri arasında gösterilecek seçkiye buradan ulaşabilirsiniz.. 

Yazı: Selcan Kuhak