Red Bull Music Festival Istanbul “Futurave Night” konuklarından Dasha Rush’ın müziğe ve teknolojiye olan yaklaşımı

Red Bull Music Festival Istanbul kapsamında 12 Ekim’de Volkswagen Arena’da gerçekleşecek “Futurave Night”, kurulacak iki ayrı sahnede dünyadan ve Türkiye’den elektronik müzik alanında çarpıcı üretimleriyle fark yaratan 11 isme yer verecek benzersiz bir dans partisi. Rave’in görkemli tarihini geleceğe taşıma misyonuyla yaratılan akışta kontrol, Kode9, Function, Laurel Halo, Shanti Celeste, Dasha Rush, Afrodeutsche, Y.Unan, Golem, Overmono ve Konx-om-Pax’te olacak.

Dasha Rush, Futurave Night’ta
Sofistike elektronik müziğin ve görsel-işitsel şovların büyüsü altında gerçekleşecek gecenin konuklarından Dasha Rush, elektronik müzik ve dijital kültürünün bugünkü heyecan verici kesişimlerinden birinde duruyor. Teknodan ambient’a uzanan katmanlı ve kapsayıcı yaratım dünyasını görsellikler ve deneysel performans yaklaşımları ile bir bütün olarak ele alan Dasha Rush, ne duygudan ne de deneysellikten ödün vermeyen miksleriyle tanınıyor.

Yaklaşan “Futurave Night” etkisinde Berlin’de yerleşik Rus sanatçı Dasha Rush’ın müziğe ve teknolojiye olan yaklaşımını kendi sözleri üzerinden araştırmadan önce, gecenin biletlerini buradan temin edebileceğinizi hatırlatalım. Festivalin tam programına da buradan bakılabilir. Red Bull Music Festival Istanbul programından detaylar paylaşacağımız içerikler için takipte kalın.

Dasha Rush’ın teknolojiyle ilişkisi üzerine
“Kendimi teknoloji konusunda ‘amatör bir nerd’ olarak tanımlayabilirim sanırım. Bence öncelikle teknolojiyi bir nevi araç olarak düşünmek lazım. Resim yaparken kullandığınız renkler gibi mesela. Ama bu araçlarla o kadar kişisel bir ilişki kurabiliyorsunuz ki onlar da sürecinizin bir parçası haline geliyor, size ilham veriyorlar. Teknoloji sunduğu sayısız yeni olasılıkla yaratım sürecinizi, hatta sound’unuzu değiştirebiliyor. Başta bir araç olsa da zamanla size ne yapacağınızı söyleyen bir konuma geçebiliyor.”
Electronic Beats, 2019

Rusya ve rave kültürü üzerine
“Rave kültürü Rusya’ya Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra geldi. O zamanlar ben hâlâ çok gençtim. 13 yaşında filandım. İlk rave’ime de 14 yaşındayken gittim. O kadar güçlü ve o kadar yeni bir duyguydu ki… Yalnızca müzikal olarak değil, özgürleşme anlamında da… Dans edebiliyorduk. Metal ya da rock grupları da dahil olmak üzere daha önce gittiğim hiçbir konserde dans etmeme izin yoktu. Sadece oturduğum yerden dinlemeye iznim vardı. Ama rave’lerde dans edebiliyorduk. Rüya gibiydi. Bir genç olarak bundan çok etkilenmiştim.”
Red Bull Music Academy, 2016

Müzikal kimlik üzerine
“Müziğin kimliği oldukça kişisel bir konu. Bazı insanlar müziğimin bir kimliği olduğunu hissedebilir. Bence kültürel geçmişiniz, entelektüel ilgi alanlarınız ya da duygusal kapasiteniz böyle bir kimliği yaratan unsurlar olabilir. Aslında bunu tanımlamak o kadar da kolay değil. Ben “Çok orijinalim” diyen biri değilim. Yalnızca kendi müziğimi yapıyorum. Bunu yaparken de “Acaba orijinal mi?” diye düşünmüyorum. Sevdiğim bir şey buluyorum ve oradan ilerliyorum. Kötü olabilir ve insanlar nefret edebilir… Ama en başta bunu bile düşünmüyorum. İnsanların nasıl tepki vereceğine odaklanmıyorum. Yayınladıktan sonra, ilk tepkileri almadan önce böyle bir heyecan yaşıyorum.”
Electronic Beats, 2019

Dinleyiciyle kurulan ilişki üzerine
“Herkesin müzik yapabilmesi harika bir şey. Artık yalnızca bir iki plak şirketinin tekelindeki bir dünyada yaşamıyoruz. Ama gerçekten samimi kalmak ve yapmak istediğinizi ifade etmek ve kimi insanlarla bunun üzerinden iletişim kurmak bazen çok zorlayıcı olabiliyor. Bence insanların sizi anlaması, tepki vermesi ve yaptıklarınızı merak etmesi çok tatmin edici bir şey. Bence bu her insan için bir düzeyde önemli. Çünkü paylaşmak çok insani bir duygu. Bir insan bile bizi anladığında başka bir varoluş hissediyoruz… İnsanlarla böyle bir ilişki kurmak hem çok güzel hem de o kadar da kolay olmayan bir şey.”
Femmecult, 2019