Robbie Shakespeare (1953-2021)

Asla kesilmeyen groove, enstrümanın nefes aldığını hissettiren tuşe ve baş döndüren senkoplar… Sly & Robbie’nin yarısı; reggae ve dub başta olmak üzere sayısız müzikal kültüre izini bırakmış efsanevi basçı Robbie Shakespeare, 68 yaşında hayatını kaybetti. 

Jamaika’nın Kingston şehrinde dünyaya gelen ve ülkesinin reggae kültürüyle müziğe merak salan Shakespeare’in bas çaldığı ilk gruplar The Revolutionaries ve The Aggrovators’dı. 1970’lerde davulcu Sly Dunbar’la bir ömür sürecek ortaklıklarının ilk adımlarını attılar ve Sly & Robbie ismiyle bir groove makinesine dönüştüler. 1974’te Taxi Records’ı kurdular ve başka Jamaikalı müzisyenlere de bir alan açtılar. Kendi albümlerinin yanı sıra Jamaika çıkışlı birçok reggae müzisyenine eşlik ettiler ve kısa sürede şöhretleri haritadaki sınırların çok çok ötesine geçti. Sly Dunbar, Robbie’yle birlikte çalma deneyimini şu sözlerle tanımlamıştı 2009’da verdiği bir röportajda:

“Birlikte ilk çalışımız büyü gibiydi. Ânında groove’a kitlenmiştik. Ben onu dinliyordum, o da beni. Her şeyi olabildiğince basit tutmaya çalıştık.”

1980’lerde dijital prodüksiyon alanında kendilerini geliştiren ve bu yaklaşımı müzikal evrenlerinin bir parçası hâline getiren ikili, Joe Cocker’dan Grace Jones’a birçok ikonik müzisyenin dönemin ruhunu yansıtan kayıtlarında yer aldı. 1990’larla birlikte küresel anaakım sahnesinde varlıklarını da sürdürmeye devam ederken, dancehall ve latin müzikleriyle haşır neşir oldular. Büyük liste başarısı yakalayan hitlerin yanı sıra hem session ve turne müzisyeni hem de prodüktör olarak çalışmadıkları müzisyen kalmadı desek yeridir. Listenin bir kısmını buraya bırakalım: Madonna, Gilberto Gil, The Rolling Stones, Serge Gainsbourg, Sinead O’Connor, Tricky, Carlos Santana, No Doubt, Bill Laswell, Vladislav Delay…

Robbie Shakespeare basla nasıl tanıştı?

Robbie Shakespeare çocukluk yıllarında ilk olarak akustik gitar, sonra da davul çalarak müzikle ilgilenmeye başlamış. Bas gitara yönelmesinin ardında rastafari müziğin bir başka efsanesi var. Bob Marley, Lee “Scratch” Perry, Burning Spear gibileriyle çalmış Aston “Family Man” Barrett’tan bahsediyoruz. Evlerinin yakınındaki bir parkta Hippy Boys grubuyla prova yapan Family Man’in bas çalışını duyan Robbie Shakespeare, kendisinden bas dersleri vermesini istemiş. Daha doğrusu “Bana bas gitar çalmayı öğretmek zorundasın” diyerek ikna etmiş. Sonraki sabah Robbie’yi bizzat Family Man uyandırmış ve ilk derslerine başlamışlar. Hatta Family Man, The Wailers kadrosuna katılınca, Hippy Boys’da oluşan boşluğu da Robbie Shakespeare doldurmuştu.

Benzersiz bir miras bıraktı arkasında Basspeare lakaplı müzisyen. Çok yönlülüğü ve açık fikirli yaklaşımıyla, müziğin janr tanımlarına sıkıştırılmaması gerektiğine dair en net örneklerden biri oldu. Sahnede, stüdyoda veya her nerede çalıyorsa çalsın; yaptığı şey müzikten öteydi, bir büyüydü muhtemelen tıpkı Sly Dunbar’ın söylediği gibi.