Tanpınar'ın zaman sarkacında: Serdar Biliş ile Saatleri Ayarlama Enstitüsü üzerine

Röportaj: Yağmur Ruken Kahraman

Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın zamanı aşındıran romanı Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün tiyatro uyarlaması, geçtiğimiz nisanda prömiyer yapmıştı. Serdar Biliş‘in sinema ile tiyatroyu incelikle kol kola geçirerek tasarladığı rejisiyle Serkan Keskin‘in onlarca surete büründüğü leziz performansını bir araya getiren oyun, Hayri İrdal’ın anlatısının izinde zaman ve kimlik kavramlarını merkezine alıyor. 

Sıkışıp kaldığımız zamana; ne o ne de bu yanına ait hissetmediğimiz hayata dair kıymetli bir seyir deneyimi sunan Saatleri Ayarlama Enstitüsü‘nün yaratım sürecine dair merak ettiklerimizi, rejide ve uyarlamada imzası bulunan Serdar Biliş’e sorduk. Oyunun en yakın temsilleri 8 – 9 Ekim’de Zorlu PSM’de; biletler burada.


“Romanı uyarlamaya karar verdiğim anda Serkan’ı (Keskin) aradım. Onun Hayri İrdal için doğru bir tercih olduğuna dair güçlü bir sezgim vardı.”

Saatleri Ayarlama Enstitüsü‘nü sahneye taşımaya nasıl karar verdiniz? Bize biraz süreçten biraz bahseder misiniz? 

Tanpınar’ın dünyasında beni dengeleyen bir tılsım var diyelim. Yaşadığımız bu tutarsız, belirsiz zamanlarda uyumsuzluk sancısını ince bir nakış gibi işleyen Tanpınar’ın edebi beşiğinde sallanmak bize iyi geldi. 

Tanpınar yazını ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü bir yönetmen olarak sizin için ne ifade ediyor?

Saatler, hüznün ve kahkahanın iç içe geçtiği bir hâl. Büyüme ağrısı çeken bir toplumun yaşadığı baba kompleksi olarak da bir fındık kabuğuna sığdırmaya çalışabiliriz fakat elbette Tanpınar, pek kalıplara hapsolacak bir yazar değil. O, İstanbul gibi dar sokakları ferah denizlere açılan derin bir yazar.  

Tanpınar’ı ve oyunun merkezindeki zaman kavramını bugünle birlikte düşünmenin sizdeki karşılığı ne oldu süreç boyunca?

Bugün zaman daha sıkı sıkıya bağlamış durumda bizi. Akıllı telefonlarımız sayesinde her saniyemiz kontrol altında. Ben Tanpınar’ın özlediği yekpare zamana öykünüyorum. Oyunu yaparken özellikle film çekimleri sırasında zamanlama ile büyük bir sınav verdik. Bütün şahsiyetleri Serkan oynadığı için onların senkronizasyonu oldukça meşakkatli oldu. Bu da sanırım Tanpınar’ın bize şakasıydı. İçimizde kıpırdayan bütün o şahsiyetlerin birbiriyle didişmesi gibi bir şey…

Uyarlamada da sizin imzanızı görüyoruz. Bu noktada, bir edebiyat metnini sahneye uyarlama süreci ne tür keşiflere yol açtı? Oradaki karar mekanizmanızın nasıl işlediğini anlatabilir misiniz biraz?

Romanın sahne metnine dönüşmesi oldukça uzun bir zaman aldı. Nuri Efendi’nin saat tamiri gibi acelesiz, sabırla yaklaşmaya çalıştım. Tanpınar’ın diline müdahale neredeyse hiç yok. Yalnızca bir ayıklama yaptım ve malzemeyi daha görünür bir dramatik yapıya oturtmak üzerine çalıştım.

Oyun boyunca sahnede sinema ile tiyatronun araçlarının girift ve incelikli bir şekilde iç içe geçtiğini görüyoruz. Bu açıdan reji hazırlığının da uzunca bir zaman aldığı aşikar. Oyunu kurarken rejiye dair gözettiğiniz ya da mesafeli durduğunuz neler oldu?

Hayri İrdal’ın hayatını bir film şeridi gibi hatırlaması, şimdi ve mazi arasındaki bu dansın böylesi bir meleklik içinde aktarılabileceği fikrini doğurdu. Ahmet Sesigürgil (görüntü yönetmeni) ile bu iki disiplininin en yaratıcı biçimlerde bir araya nasıl gelebileceği üzerine laboratuvar çalışması yaptık. Çok geniş bir yaratıcı kadro, uzun bir süre bu anlatının pürüzsüz ve doğal bir şekilde akması için çalıştı. Gamze Kuş (tasarımcı), Illusionist (dijital tasarım), Display (görüntü teknolojisi), Orion (film stüdyosu), Cem Yılmazer (ışık tasarımı) ve Tuluğ Tırpan (müzik), bu sahne dilini beraber oluşturdu.   

Sahnede Serkan Keskin’e bir buçuk saati aşan tek kişilik ve hayli kalabalık performansıyla çok iş düştüğü kesin. Kendisiyle çalışmak nasıl bir deneyimdi? 

Romanı uyarlamaya karar verdiğim anda Serkan’ı aradım. Onun Hayri İrdal için doğru bir tercih olduğuna dair güçlü bir sezgim vardı. Ve elbette onun gibi maharetli ve tecrübeli bir oyuncu olmadan böylesi bir çılgınlığa kalkışmayı düşünemezdim. Serkan, Tanpınar’ın komedi ve trajedi arasında sallanan musikisini yaşatabilecek nadir bir oyuncu.  

Oyun, bu sezon İstanbul dışı gösterimlerine de başladı. Sezonda hangi şehirlerde seyirciyle buluşmayı planlıyorsunuz?

Gidebildiğimiz her yere gitmeyi istiyoruz. İlk turnemizi Ankara’ya yaptık ve çok keyifli geçti. Seyircinin ilgisini görmek çok güzel. 

Saatler Kolektif kurumsal ya da devlet desteği olmaksızın bu çapta bir işi kotarmış bağımsız bir sanatçı inisiyatifi. Yaşasın Saatler Kolektif.