Sanatçı zinciri: Juan Molinet
Sanatçı zinciri dediğimiz bu köşemizde çeşitli sanatçıların güncel üretimlerinden yola çıkarak onları heyecanlandıran görsel dünyalar arasında sekmeye başlıyoruz. Zevkli bir gezinti oluyor çünkü ulaştığımız sanatçıların belirlediği isimlerle röportaj yaparak siz de biz de yeni keşiflere açılıyoruz.
Bant Mag. No:75’te, Pilevneli’nin König ile Kaplankaya’da hazırladığı, 8 Temmuz’dan ekim ayına kadar görülebilecek grup sergisinde yeni işlerini göstermek için sabırsızlanan Esra Gülmen’le yola çıktık. Bizi yönlendirdiği Tarık Töre’den Wilfrid Wood’a, Martina Paukova’dan da Juan Molinet’ye sektik. Beş sanatçıyla da son dönemde üretimlerine yön verenleri, başlıca itkilerini, içlerinde en özel yere sahip olan çalışmalarını soruşturduk. Çalışma pratikleri üzerinden yeniden düşünmeye başladıkları şeyler olup olmadığını merak ettik. Çalışmalarında kendilerini nasıl konumlandırdıklarına baktık.
Arjantinli sanatçı Juan Molinet, Universidad de Buenos Aires’te Grafik Tasarım eğitimi almasını takip eden birkaç yıl boyunca çeşitli şirketlerde karakter tasarımcısı, illüstratör, sanat direktörü olarak çalışmış. Zamanla da dünyanın dört bir yanına iş üreten bir görsel sanatçı haline gelmiş. Lastik hortum animasyonlardan, robotlardan, kaiju’dan ve popüler kültürden ilham alıyor. Berlin’de yaşıyor.

Juan Molinet yanıtlıyor
“Eskiden estetiğe daha çok önem verirdim. Şimdi ise bir mesaj geçirebilmekle daha çok ilgileniyorum.”
“İşlerimle belli mesajlar iletmeye çalışıyorum. Mümkünse espirili bir dille. Bu sayede bence izleyicinin zihninde bu mesajlar daha hızla yer edinebiliyor. Kimse bu röportajdan bunu anlayamasa da ben normal yaşamımda da mizahla iletişim kuran biriyim. Dolayısıyla çalışmalarımda da bu yolu seçmem benim için doğal.”
“Beni üretmeye itenin ne olduğunu sadece iki kelimeyle açıklayabilirim: dipsiz merak. Aynı zamanda arkadaşlarımın bir şeyler ürettiğini görmek de etkili oluyor. Benden çok daha yetenekli pek çok ilham verici insanla çevriliyim. Bu da beni sürekli büyümeye, hep daha iyi olmaya teşvik ediyor. Bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum.”


“Geride kalan bir küsur yıl herkes için dönüştürücü oldu gibime geliyor. Benim için hep profesyonel hem kişisel anlamda öyle oldu. Bir büyüme ve kişisel anlamda esneme dönemiydi. Bir şey üretirken kendimizden çok fazla şey kattığımız için bunun işe de yansımaları oluyor tabii. Kendimi akıl sağlığı, burnout ve iş-oyun dengesi üzerine çokça düşünürken buldum. Aynı zamanda tutkuyla yaptığım projelerin devamlılığının ne kadar önemli olduğu gerçeğinin altı bir kez daha çizilmiş oldu. Kişisel olarak hayata geçirmek istediğim 1 milyon tane filan fikir var. Ama hep onlara el atmak için çok yoğun ya da yorgun oluyordum. Şimdi ise bu dengeyi daha iyi sağlamaya çalışıyorum. Fikirlerimin gelişmesine ve onları uygulayabilmeye alan açmaya çalışıyorum.”
“Bir yandan da korkunun asla iyi bir şey olmadığını fark ettim. Çuvallama korkusu; başkalarının işlerimle ilgili düşüneceklerinden korkma duygusu. Bunun üstesinden gelmek her zaman kolay olmuyor. Ama artık son üründen ziyade sürece odaklanıyorum. Her şey daha zengin ve daha değerli oluyor.”
“Son dönemde benim için en özel olan çalışma Dünya Günü için Snapchet’e yaptığım sticker serisiydi. İlgimi çeken konular hakkında yorum yapmayı, endişelerim ve dünya görüşüm adına önemli olanlar konusunda sesimi çıkarmayı sevdiğimi keşfettim. Eskiden estetiğe daha çok önem verirdim. Şimdi ise bir mesaj geçirebilmekle daha çok ilgileniyorum.”



“Magic Spoon için yaptığım kahvaltılık gevrek kutuları da özel bir işti. Çünkü ezelden beri gevrek kutuları için karakter yapma hayalim vardı. Bu fırsatı Gander isimli bir ajans sayesinde geçen sene elde ettim. Bu arada çok iyiler, bakmanızı tavsiye ederim!”
“Gelecekte benden daha analog işler bekleyebilirsiniz. Halı ya da ahşap işler gibi. Çünkü dijital dünyadan biraz uzaklaşmaktayım. Açıkçası ekran önünde biraz fazla vakit geçirdim gibi hissediyorum.”

“Sanatçı zinciri” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No:75’e ulaşabilirsiniz.