Simeon Coxe (1938-2020)

1967-1970 aralığında New York’ta yaptığı üretimlerle elektronik ve avangart müziğin sonraki 50 yılını şekillendiren gruplardan Silver Apples’ın kurucularından Simeon Coxe, 8 Eylül 2020 günü 82 yaşında hayatını kaybetti. Grubun diğer orijinal üyesi, davulcu Danny Taylor da 2005’de aramızdan ayrılmıştı.

Silver Apples, rock ve pop müzik türevlerinin hüküm sürdüğü 60’larda, elektronik müziği akademik alanın dışına taşıyan öncü gruplardan biriydi. Kapp Records etiketli Silver Apples ve Contact albümlerinin ilham verdiği grup ve müzisyenlerin listesi Portishead’den Spiritualized’a, Aphex Twin’den Ulver’e uzanıyor. 

Ölümünün ardından Danny Taylor’ın davul kayıtlarından aldığı kesitlerle yeni parçalar yapmaya ve konserler vermeye devam eden Simeon Coxe’nin müziğe yaklaşımı ve estetik algısı, kendini yenilemekten taviz vermemeyi önceliklendiriyordu. Yaşamı boyunca da ilham ve yaratıcılık dağıtmaya devam etti. 1968 yılında New York’taki Washington Square’de ve lokasyonu bilinmeyen bir terasta gerçekleşen Silver Apples konserlerinde Syeus Mottel tarafından çekilmiş fotoğraflar ve sanatına dair alıntılarla Simeon Coxe’yi selamlayalım.

“Müziğimiz bana hiçbir zaman garip gelmedi. Fütüristik olmaya çalışmıyorduk. Biz pop müzik icra eden çocuklardık sadece.” (The Guardian, 2019)

“60’larda konserlerimizde çıt çıkmazdı ve insanlar ağızları açık bir şekilde bize bakardı. Sanırım bir grubun sahneye gitarsız çıkıp çalması kimsenin beklediği bir şey değildi. Ama bazı mekânlarda dinleyiciler yaptığımız şeyin içine girebiliyor ve dans etmeye, hareket etmeye başlıyordu. Yine de çoğunlukla tüm konser oturup bize ‘Tanrım, bu insanlar ne yapıyor!’ dercesine bakarlardı.” (Songwriting Magazine, 2016)

“Müzik yapmaya devam ediyorum çünkü bunu seviyorum. Yeni bir albüm kaydetmemem konusunda yalvaran hayranlarımız var. Beni ‘efsane’ olarak hatırlamak istiyorlar ve mirasımı lekeleyeceğimden korkuyorlar. Söyleyebileceğim tek şey, sanatçıların büyümek zorunda olduğu. Kaç yaşında olduğunun bir önemi yok, büyümenin tek yolu yeni bir şeyler denemektir. Geçmişi umursamıyorum; bırakın geçmiş kendi adına konuşsun. Hayatım ve sanatım iç içe geçmiş bir hâlde; yeni bir şeyler yaptığımda bazen iyi oluyor bazen de yüz üstü çakılıyor. Ama macera devam ediyor…” (Furious, 2000)

“New York’a taşınma kararım müzikle ilgili değildi. O zamanlar ünlü bir sanatçı olmak istiyordum ve bunun için gitmem gereken yer New York’tu. Robert Rauschenberg, Jasper Johns gibi kişiler yeni ve yaratıcı sanat dalgaları yayıyordu. Ben de bunun bir parçası olmak istedim. New Orleans’taki okulumu bıraktım, evi terk ettim ve New York’a giden bir trene atladım. Grand Central Station’a vardığımda cebimde 25 dolar vardı ve kimseyi tanımıyordum. Bu tür şeyleri 19 yaşında yapabiliyorsunuz; bir süreliğine parktaki bankta uyumak büyük bir mesele gibi gelmiyor.” (Freq., 2012)

“Teknoloji yaratıcılığı kolaylaştırmıyor; işçilik kısmını daha rahat hâle getiriyor. Şarkılarını öğrendiğinde deneyimlediğin yer olan sahne benim için işçilik kısmı ve bir şarkı yaratımına kıyasla çok farklı bir müzikal deneyim. İşçilik ve yaratıcılık kısımları eninde sonunda bir araya geliyor ama yine de iki ayrı süreçten bahsediyoruz.” (Songwriting Magazine, 2016)

“Detone olmamak için çok çabalıyorduk ama sonunda bazı anlarda detone tınlayacağımız gerçeğini kabul ettik. Çok ciddî bir besteci olan bir arkadaşım bana detone ya da atonal şarkı söylemenin kabul edilemez bir şey olmadığını hatta kimi çevrelerde havalı bile bulunduğunu söylemişti. Yine de bu konuda en çok eleştiriyi diğer müzisyenlerden aldık.” (Clash Magazine, 2010)