Sonun başlangıcı: Altın Küre töreni seneye yayımlanmayacak, peki neden?

HPFA (Hollywood Yabancı Basın Birliği) tarafından 1944’ten bu yana düzenlenen ve ödül sezonunun en önemli duraklarından biri olarak kabul edilen Altın Küre töreni, önümüzdeki sene NBC tarafından yayımlanmayacak. Talep edilen çeşitli reformlar bütüncül politikalarla uygulanmadığı sürece, oluşumun törenleri uzun bir süre daha protesto edilebilir; hatta tarihe karışabilir. Peki neler oldu da bu aşamaya gelindi, sonuca zemin hazırlayan süreç nasıl işledi?

100 üyesi bile bulunmayan HPFA’in pahalı hediyelerle şımartılmayı pek sevdiği, finansal anlamda etik dışı faaliyetlerinin bulunduğu, kimi yıldız isimleri sıklıkla kayırdığı ve sektörü anlamsızca tahakküm altına aldığı uzun yıllardır dillendirilen bir gerçek. Tüm iyi niyetli çabalara, reforma yönelik girişimlere rağmen Hollywood’un hâlâ fazlasıyla ırkçı, seksist ve homofobik olduğu da. Ne var ki bu sene içinde yaşananlarla öyle bir noktaya gelindi ki, HPFA’in nihayet hak ettiği şekilde, geri dönülemez bir yola girdiğini görebildik.

Tören öncesi ayyuka çıkan skandallar

Sektör adına bu önemli diyalogların fitili, 78. Altın Küre Ödülleri’nin hemen öncesinde ateşlendi. Geçtiğimiz yılın en ses getiren televizyon işlerinden olmasına rağmen I May Destroy You’nun birlik tarafından tamamen görmezden gelinmesi, Netflix’in sabun köpüğü yapımlarından Emily in Paris’in ise iki adaylık kazanması fazlasıyla tepki toplamıştı. Çok geçmeden skandalın detayları tezahür etti: Emily In Paris’in prodüksiyon sürecinde 30 HPFA üyesi Paris’e davet edilmiş ve tüm masrafları ekip tarafından finanse edilmişti. Tahmin edilebileceği gibi bu olay, rüşvet ve yolsuzluk açısından buzdağının sadece görünen kısmıydı.

Üyelik için tüm şartları sağlayan başvuruların sıklıkla reddedilmesi, Norveçli gazeteci Kjersti Flaa‘nun itirazları nedeniyle tekrar gündeme geldi. Törene kısa bir süre kala, aslında sektörün uzun yıllardır bildiği fakat kamuoyunun vâkıf olmadığı bir detay ortaya çıktı: Farklı ülkeleri temsil eden 87 HPFA üyesinden hiçbirinin Siyah olmadığı, hatta birliğin son 20 yılında tek bir Siyah üye bile bulundurmadığı öğrenildi.

78. Altın Küre Ödülleri’nde neler yaşanmıştı?

Protestoların gölgesi altında, 28 Şubat’ta düzenlenen 78. Altın Küre Ödülleri töreninde bu skandallara karşı kimileri sesini yükseltti elbet.

Konu gerek sunucular Amy Poehler ile Tina Fey’in açılış konuşmasında, gerekse ödülleri sunan veya kazanan isimlerin verdiği mesajlarda sık sık dillendirildi. Fey, ne kadar aptalca bir etkinlik olsa bile ödül törenlerinin kapsayıcılığa ihtiyaç duyduğunu belirtti, Poehler adaylarda görmezden gelinen Siyah anlatılarına dikkat çekti. Sterling K. Brown, Susan Kelechi Watson, Dan Levy ve Sacha Baron Cohen eleştiri yönelten isimlerden sadece birkaçıydı.

HFPA’in Türkiye asıllı başkanı Ali Sar, yardımcısı Helen Hoehne ile eski başkan Meher Tatna gecede özür mahiyetinde açıklamalarda bulundu. Hoehne “Bu akşam, dünyanın dört bir yanından sanatçıların çalışmalarını kutlarken, bizim de yapacak çok işimiz olduğunu kabul ediyoruz. Tıpkı sinema ve televizyonda olduğu gibi, Siyah temsili hayati önem taşıyor. Birliğimizde Siyah gazeteciler olmalı.” derken; Sar ise üyelerde çeşitliliğin olduğu bir ortam yaratmanın istisna değil, norm olduğunu belirtti.

NBC’nin tören yayını iptaline varan süreç

Törenin ardından HFPA, temsiliyet ve çeşitlilik adına olumlu adımlar atılacağına dair kimi açıklamalarda bulundu, bir hareket planı ekseninde çalışmalara başlandığını duyurdu. Peki birlik, gerçekten aynayı kendine tuttu mu? Kimileri, örneğin –I Know This Much Is True’daki performansıyla ödüle uzanan- Mark Ruffalo, Altın Küre sahibi olmasının mutluluk veya gurura sebep olmadığını söylese de, bu adımları olumlu bulduğunu belirtti. Ne var ki kurum içindeki çürümüşlük bir kez ayyuka çıkmıştı, açıklamalar üst üste gelen tepkilerin önünü kesemedi.

“HFPA, Harvey Weinstein gibileri tarafından Akademi tanınırlığı için ivme kazanmak üzere meşrulaştırılmış bir organizasyondur.” diyen Scarlett Johansson, cinsiyetçi sorularla karşı karşıya kalmamak adına yıllardır kurumun etkinliklerine katılmayı reddettiğini söyledi, açıklaması büyük yankı uyandırdı. 3 adet Altın Küre’si bulunan Tom Cruise’un, ödüllerini iade ettiğini duyurması ise oyuncular içinde başlaması muhtemel, kolektif bir eylemin ilk adımı olarak yorumlandı.

Time’s Up hareketi, GLAAD ve Ulusal Siyah Gazeteciler Derneği’nin yanı sıra; çok sayıda yayıncı, stüdyo ve medya kuruluşu da bu bağlamda HPFA’e tepkilerini dillendirdiler. Sektörün önde gelen şirketlerinden Amazon, Netflix ve Warner Media.’nın birlik ile bağlarını koparması ise HPFA için sonun başlangıcına işaret etti. Yıllardır etkinliğin haklarını elinde bulunduran NBC, çeşitli eleştiri ve boykotların ardından, 2022 yılında düzenlenecek töreni yayımlayamayacağını duyurdu. Kanal, gerekli reformların uygulanması durumunda, 2023’teki töreni yayımlayabileceğini de ekledi.

HPFA, Hollywood’daki bu çarpık düzenin sonuçlarından sadece biri elbette. Bu tepki dalgasının çeşitlilik ve temsiliyet adına olumlu sonuçlara vesile olmasını, sinema ve televizyon endüstrilerindeki çalışmaların sadece niteliğiyle değerlendirilmesini ve sanatın her dalında tahakküm alanlarının yok edilmesini umuyoruz.

Yazı: Merdan Çaba Geçer