Tam Morrissey’in hak ettiği film: “Shoplifters of the World”

1987 yazındayız; The Smiths’in aniden dağılmasından ardından sersemleyen dört arkadaş, müzikal kayıplarının yasını tutmak için aynı gece partilemeye karar verir. Bu arada fanatik bir The Smiths hayranı, yerel bir radyo DJ’ini silah zoruyla rehin alır ve kesintisiz olarak saatlerce grubun şarkılarını çaldırır. Radyo kanalı aniden gecenin soundtrack’ine dönüşecek; karakterler onları sonsuza dek değiştirecek bir öz keşif yolculuğuna çıkacaklardır.

Yukarıdaki sinopsis, yaratıcılarınca “80’ler çılgınlığına ve müziğin yaşamları değiştirme gücüne övgü” olarak tasvir edilen Shoplifters of the World’e ait. İsmini, The Smiths’in “Dünyanın tüm işçileri, birleşin!” sloganına ithafta bulunan 1987 çıkışlı teklisinden alan yapım; 80’lerde yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenen oyuncu Joe Manganiello’nun tutku projesi esasen. 2016’da, -artık daha çok yüz ekşiten politik söylem ve eylemleriyle gündemimize giren- Morrissey’in kapısını çalmış ve onayını da alarak çalışmalara başlamış.

Belirtelim; her ne kadar kulağımıza çalınan melodilerle nostalji rüzgârları estirse de, neredeyse bütün olay örgüsünü açık eden fragman, seyir zevkinizi bozabilir.

Boyhood’dan Ellar Coltrane ile hasret giderme zamanı

İlk kurmaca uzun metrajı Never Met Picasso’nun ardından belgesel sinemaya ağırlık vermeyi tercih eden Stephen Kijak’ın rejisini üstlendiği filmde radyo istasyonunu ele geçiren Dean’e pek sevdiğimiz Boyhood’dan Ellar Coltrane, arkadaş grubundan Cleo’ya Madeline’s Madeline ile adını bir kenara not ettiğimiz Helena Howard, talihsiz DJ’ye ise bizzat Manganiello hayat veriyor. Filmde tamı tamına 20 The Smiths parçası duyulacak.

Geçtiğimiz günlerde ABD’de vizyon şansı bulan Shoplifters of the World’ün an itibariyle Rotten Tomatoes puanı yüzde 42, Metacritic’i ise yüzde 50. Filmi izleme şansı bulan kimi sinema yazarları, özellikle kusurlu senaryoyu işaret ederek, “Bu tam olarak Morrissey’in hak ettiği film” yorumu yapmakta. Mark Gill filmi England Is Mine’ın (2017) da pek iç açıcı olmadığını düşünürsek; minik bir İngiliz bağımsızı olan The More You Ignore Me (2018), gruba gönül vermişler için en mantıklı seçenek gibi duruyor.

Yazı: Merdan Çaba Geçer