Temsiliyet, TARDIS ve Mandip Gill’i içine çeken “Doctor Who” kasırgası

Britanya popüler kültürünün önemli bir parçası olan Doctor Who, 1963’ten bu yana sadık bir hayran kitlesi edindi, diziyi izleyerek büyüyen birçok nesil yetiştirdi. Seri son iki sezondur kapsayıcılık adına heyecan verici değişimlerle anılmakta; zira ilk kez bir kadın oyuncuyu (Jodie Whittaker) Doktor suretinde izlemekteyiz.

Birleşik Krallık’taki Hindistan asıllı nüfusun yoğunluğu malum. Neredeyse altmış yıllık dizi tarihinde, ilk defa Güney Asya kökenli bir oyuncu, ana karakterlerden biri olarak çıktı karşımıza. İşte o oyuncu, Mandip Gill ile sohbet etme şansımız oldu. Dizi ekibinin pandemi sürecindeki deneyimlerini, televizyonda temsiliyetin önemini, “Rosa Park” bölümündeki hislerini ve yeni sezon hakkında verebileceği ipuçlarını konuştuk.

Doctor Who’nun 13. sezon için çekimleri devam ededursun; dileyenler 1 Ocak 2021’de, geleneksel yılbaşı özel bölümü aracılığıyla hasret giderebilir. Dalekler ile Kaptan Jack’in dönüşününe, Graham ile Ryan’ın vedasına şahit olacağız. Türkiye’deki seyirciler “Revolution of the Daleks”e çok yakın bir tarihte, BBC First ekranları üzerinden erişebilecek.

Röportaj: Merdan Çaba Geçer

Dürüst olmam gerekirse, benim gibi aksanı ve etnik kökeni olan bir oyuncuya uygun karakter olmayacağını düşünüyordum.”

Doctor Who onlarca yıldır dünya çapında bir fenomen. 13. Doktor’un (Whittaker) maceraları Türkiye’de de çok popüler. Evrene 2018 yılında, Yasmin “Yaz” Khan karakteriyle dâhil olmuştun. Bu küresel, devasa çılgınlığın parçası olmak nasıl bir duygu?

Kesinlikle harika! Açıklamak zor, çünkü dürüst olmak gerekirse her şey içine çekildiğin bir kasırga gibi. İngiltere’de Doctor Who’nun gerçekten büyük bir şey olduğunu biliyoruz. İnsanlar dizi hakkında sürekli konuşuyor. Bu dünyanın içine çekildiğinizde ise nasıl bir şey olduğunu fark edemiyorsunuz bile. Çalışırken Cardiff’teki küçük bir topluluğun içindesin, izole olmuş durumdasın, sadece işini yapıyorsun.

San Diego’daki Comic-Con’a gittik, panelde altı bin kişi vardı ve işte o zaman “Vay canına, demek böyle bir şey yapıyoruz” dedik. Doctor Who uzun yıllar önce de vardı ve biz bu devasa evrenin küçük bir parçasıyız sadece. Sanırım o zaman her şeyin ağırlığını, Doktor’un Birleşik Krallık dışında da ne kadar “büyük” olduğunu anladık. Sadık bir hayran kitlesi var, bu kadar uzun süredir devam etmesinin sebebi de bu muhtemelen.

Peki sen diziye katılmadan önce bir Doctor Who hayranı mıydın?

Dürüst olmak gerekirse değildim. Kız kardeşimin partneri diziyi çok seviyor, ben katılmadan önce de severdi. Bir gün dedi ki “Eğer Doctor Who’nun bir bölümünde yer alırsan seninle sete gelmek zorundayım. Şahsi güvenlik görevlin olmam gerekecek.” Ona, “Sadece bir bölümde değilim, Doktor’un yol arkadaşını oynayacağım” dediğimdeki tepkisini hayal edebilirsin.

Dâhil olduğum şeyin ne olduğunu kesinlikle biliyordum, o yıl aynı yerde çekilen başka bir projede de çalışmıştım ve dizinin insanlarda yarattığı heyecanı hissedebiliyordum. Ancak dürüst olmam gerekirse, benim gibi aksanı ve etnik kökeni olan bir oyuncuya uygun karakter olmayacağını düşünüyordum.

Arkadaşlarım diziye katıldığı zamanlarda, onları desteklemek adına seyrettim. Bilim kurgu genellikle izlediğim bir tür değil, neler olduğunu kavramaya çalışmak zor gelmişti o yüzden. Fakat bir kez içine girdiğinizde “Ah tamam, anladığım çok fazla şey var” diye düşünüyorsunuz. Evet, bu yolculukta ne anlama geldiklerini –şimdi bile– araştırmam gereken bazı bilim kurgu terimleri var. Ama artık dizinin katmanlarını, içindeki dramayı görebiliyorum.

Bulunduğumuz koşullar nedeniyle dizinin bu sezon 11 değil, 8 bölüm olacağını biliyoruz. Çekimler nasıl gidiyor? Pandemi zamanında sette bulunmak nasıl bir his? İlkbahardan bu yana devam eden bu süreç hakkındaki kişisel deneyimlerini de merak ediyorum.

Neyse ki oldukça iyi gidiyor, tüm protokolleri yerine getirdiler. Oynarken oldukça yakınız; dolayısıyla birbirimize çok yaklaşmamamız, koruma alanları içinde olmamız söylendiğinde, gerekenden daha fazla panikledik. Başlarda bunu nasıl yürüteceğimizi düşündüm, çekimler arasında zamanımız sohbet ederek geçiriyor çünkü.

Fiziksel mesafe için elimizden geleni ve üzerimize düşeni yapıyoruz. Maske takan, yürürken sizden uzaklaşan insanlara bir süre sonra alışıyorsunuz. Sonuç olarak herkes güvende olmayı, işlerin yolunda gitmesini istiyor. İşe tekrar koyulduğumuzda artık her şey çok farklıymış gibi hissettirmedi, hâlâ insanlarla sohbet edebiliyoruz. Sadece birbirimizden oldukça uzaktayız ve diyaloglar çabuk gerçekleşiyor. Geçip giderken şöyle bir laflaşıyor insanlar, çünkü konuşurken görülürlerse başlarının belaya girebileceğini biliyorlar.

Kişisel deneyimlerim ise… Keyfini çıkarıyorum demeyeceğim çünkü bu durumdan keyif almak kulağa garip geliyor, ama işlevsiz olduğumuz zamanları sevdim. Sürekli çalışıyor olmanın getirdiği sorumluluk duygusundan kaçmak hoşuma gitti. Ayrıca o kadar evci bir insanım ki eve kapanmak fikri pek rahatsız etmedi beni. Keyif aldığımı söyleyebilirim yani, normalde olduğundan daha fazla televizyon falan seyredebiliyorum.

Yasmin “Yaz” Khan, dizinin önemli bir parçası. Bir karakter olarak seriye, Doktor’un öyküsüne neler katıyor sence? Hangi açılardan güçlü bir figür olduğunu; hangi yönleriyle sana benzeyip, senden ayrıştığını düşünüyorsun?

Yaz, Ryan (Tosin Cole) ve Graham (Bradley Walsh) tanıştıktan kısa süre sonra küçük bir aile hâline geldiler; sadece TARDIS’in değil, bu ailenin de bir parçası oldular. Tüm yol arkadaşları bir bütün ve bence dizide izleyiciyi temsil etmekteler. Bana göre Yaz aralarındaki en heyecanlı, en öğrenmeye açık kişi. Doktor’dan sonra en ön plandaki kişi diyebilirim. Karakterim, insanların evlerinde izlerken merak edebileceği şeyleri sorguluyor diye düşünüyorum: “Neden o kapıya girip içine bakmadın?”, “Peki şu kağıt parçasında ne yazıyor?” gibi… Yaz’ın kendisine düşen bu rolü iyi oynadığı, Doktor’a çok inandığını hissediyorum.

Karakter, çektiğimiz ilk sezondan bu yana çok gelişti, sadece Doktor’un ne düşündüğüyle de ilgilenmedi tabii. Polis olarak çalıştığını ve içten içe onu yargıladığını görmüştük. Bilirsiniz; bakış açıları, ahlaki değerler ve daha birçok konuda farklılardı; en az Ryan ve Graham kadar… Sanırım ikinci sezonumuzda Doktor hakkında kimi soru işaretleri olduğunu gördük. Bu yüzden en güçlü yönünün, gerektiğinde ona meydan okuması olduğunu söyleyebilirim. Muhtemelen Doktor her zaman haklı ve çoğu durumda ne yapması gerektiğini biliyor olsa bile. Öğrenmeye ve karşısındakini memnun etmeye hevesli olmasını da, Yaz’ın güçlü yönleri olarak sayabilirim.

İkimiz de zor durumlarda ayakta kalmak konusunda iyiyiz ama farklılıklarımızın, benzerliklerimizden daha fazla olduğunu söyleyebilirim. O tuttuğunu koparan, benden daha az korkuları olan biri. Örümceklerden, yüksekten çekinmiyor; her zaman en önden koşuyor ve “Doktor haklı. Hadi, bunu yapalım!” gibi şeyler diyor. Oysa ben böyle değilim, kurallara uymaya çalışan bir yapım var. Süpermarketin önünde “Giriş yasaktır” yazıyorsa, oraya girmeye çalışmam mesela.

“Yeğenim için bile beni izleyebilmesinin bir anlamı var mesela. Çocuklarının kendilerinin bir versiyonunu televizyonda görebilmesinin önemli olduğunu düşünüyor ebeveynler.” 

Evet. Neredeyse 60 yıllık Doctor Who tarihinde birçok karakter görmüş olsak da, Yaz içlerinde ayrı bir ehemmiyet taşımakta. İlk kez Güney Asya kökenli bir yol arkadaşı var karşımızda. Bu sana nasıl hissettirdi, temsil konusunda bir sorumluluğun altında gibi miydin?

Harikaydı. Aslında sürecin parçası olmaya başladığımda bunun çok farkında değildim. Kadroya girdiğimde, ilk Güney Asyalı yol arkadaşı olduğuma dair yazılan şeyleri görmeye başladım. O zaman “Vay canına, bu gerçekten önemli bir olay” dedim.

Açıkçası pek sorumluluk hissetmedim, herkesi temsil ettiğime dair bir hissim yoktu o dönem. “İlk” olmakla ilgili iftihar ediyorum ama. Yeğenim için bile beni izleyebilmesinin bir anlamı var mesela. Çocuklarının kendilerinin bir versiyonunu televizyonda görebilmesinin önemli olduğunu düşünüyor ebeveynler. Böyle düşünmeleri benim için çok şey ifade ediyor. Biraz kendini beğenmiş gibi olacak belki ama gurur duymama sebep oluyor.

Yaz’ın hem günümüzde, hem de geçmişe gittiği zamanlarda sistematik ırkçılıkla başa çıkmaya çalıştığına tanık oluyoruz. Karakterin üzerinden böyle değerli meselelerin ele alınması sana ne ifade ediyor? Özellikle “Rosa Park” bölümünü çekerken neler hissettiğini merak ediyorum.

“Rosa” benim çekmekten en zevk aldığım bölümdü, bana çok şey öğreten bir bölüm oldu. Öykü inanılmazdı, oyuncu Vinette Robinson olağanüstüydü ama en çok da hâlâ başa çıkmaya çalıştığımız konuları ele aldığı için favorim oldu. Rosa’nın otobüsten inmesinin istendiği bir sahne vardı. Çekerken gözyaşlarımızı tutamadık çünkü hem Vinette fevkaladeydi, hem de bir oyuncu olarak o ânın içinde buluyordunuz kendinizi. Üstelik çok da uzun zaman önce yaşanmadı bunlar. Benim için aydınlatıcı bir deneyimdi, bu hikâyenin bir parçası olduğum için gerçekten ayrıcalıklı hissettim. İhtiyacımız olan bu önemli konuyu ele aldığı için Chris Chibnall ile gerçekten gurur duyuyorum. Ayrımcılığı bu boyutlarda hissetmiyorum, dolayısıyla günlük şartlarda farkına varamadığımız kimi şeyleri hatırlattığı için minnettarım.

“Demons of the Punjab” bölümünde karakterimin kullanılma şekli de gerçekten zekiceydi. Bu bölümleri çekme niyetiyle mi kadroya alındık, yoksa kadroda olduğumuz için mi böyle bölümler yazıldı bilmiyorum; ama sahip oldukları oyuncuları tam anlamıyla kullanmaları, yeteneklerini keşfetmeye çalışmaları gerçekten inanılmaz.

New York Comic Con’da yaptığın bir açıklamada, 13. sezonda Yasmin Khan’ın geçmişine daha derinlemesine dalınacağını, kimi “ruh sağlığı sorunlarına” değineceğinizi belirttin. Bize yeni sezon ve Yaz’ın karakter yolculuğu hakkında neler söyleyebilirsin?

Sanırım COVID-19 nedeniyle planlarda çok fazla kesinti ve değişim oldu; bu nedenle neler olacağını önceden, kesin olarak bilemiyoruz. Bu soruya bir bakıma cevap veremiyorum ama Chris ile iletişim içindeyim ve yazdıkları onaylanır onaylanmaz karakterde neler olup bittiğini anlayacağımızı da biliyorum. Bu sezon ruh sağlığı sorunlarına değindik, Yaz’ın yaptığı şeylerde bunun izlerini göreceksiniz. Böyle bir kutu açıldı ve bir oyuncu olarak artık içindekileri keşfedebilirim. Yaz’ın neden bu yolculuğa çıkmak için bu kadar istekli olduğunu, bazı tepkilerinin altında yatan nedenleri anlamlandırabiliriz artık.