The Brutalist, Matt and Mara ve bu hafta başka ne izlesek?

2025-02-03 17:00:00 2025-02-03 17:00:00

Yazı: Burcu Teker

Vizyon takviminden ve farklı platformların kataloglarından film, dizi, belgesel ve şov tavsiyelerimizi içeren ne izlesek seçkimizde Brady Corbet imzalı The Brutalist, Deragh Campbell ile Matt Johnson’ı yeniden buluşturan Matt and Mara, Steve Hely – Joseph Bennett ellerinden yetişkin animasyonu Common Side Effects ve çok daha fazlası yer alıyor.

The Brutalist (Vizyon, 31 Ocak Cuma)

Nedir: Venedik’ten En İyi Yönetmen ödülüne uzanıp eleştirmenlerin de yoğun ilgisine mazhar olan The Brutalist; tersten bir Amerikan destanı, bir odyssey. Bauhaus çıkışlı ünlü Macar mimar László Toth’un “hiç kimse” olarak ayak bastığı bu kıtada kendini yeniden inşa edip, güce iyiden iyiye teslim oluşunu izlettiren yapım; çürüyen ve içindekileri çürüten bir organizma olarak tasvir ediyor ülkeyi. Brady Corbet bir yönetmen olarak varlığını ve ağırlığını her saniyede hissetirmeye niyetli ancak anlamı, tepetaklak bir Özgürlük Heykeli gösterecek kadar dolaysızca yarattığı anlar daha tesirli olabiliyor bazen. Öte yandan mimarinin ideolojik izlekleri aracılığıyla, bireysel travmanın sanatsal üretime yansımaları hakkındaki final için bile ayırdığınız 215 dakikaya değiyor.

Neye benzer: Sergio Leone’nin Once Upon a Time in America’sı veya Paul Thomas Anderson filmleri belki ilk akla gelen.

Kimler var: Yönetmen koltuğunda Brady Corbet’nin oturduğu film; 82. Altın Küre Ödülleri’nde üç büyük ödüle (En İyi Film – Drama, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu – Drama) uzanırken 97. Akademi Ödülleri adaylarında 10 kategoriye birden adını yazdırdı. Başrollerinde Adrien Brody, Guy Pearce ve Felicity Jones var. Görüntü yönetmeni Lol Crawley’nin şapka çıkarttıran cinsten kompozisyonlarına da selam göndermemek olmaz.

Utkan Çınar’ın The Brutalist incelemesi için tek tık yeterli.

Matt and Mara (MUBI, 1 Şubat)

Nedir: Müzisyen partneriyle olan evliliğindeki pürüzler günbegün daha belirgin bir hâl alırken geçmişinde iz bırakmış özgür ruhlu yazar Matt (Matt Johnson) ile yolu yeniden kesişen yaratıcı yazarlık öğretmeni Mara’yı (Deragh Campbell) takip eden drama. Geçmişleri ve ortak ilgi alanlarının yarattığı mıknatıs-vari etkileşim alanı, partneri şehir dışındaki konferansa eşlik etmeyi reddettiğinde Mara’yla seve seve yola düşen Matt’in arasındaki bağın farklı bir istikamete yönelmesine vesile oluyor.

Neye benzer: Damakta yoğun şekilde; Celine Song’un izleyicisini altüst etmekte beis görmeyen, iç gıcıklayıcı ihtimaller seyirliği Past Lives tadı bırakıyor.

Kimler var: Kanadalı yazar-yönetmen Kazik Radwanski, Anne At 13,000 Feet’te de çalıştığı Deragh Campbell ve Matt Johnson ile güçlerini yeniden birleştirmiş. İkilinin arasındaki inkâr edilemez kimyanın, filmin doğaçlama özgürlükçü yaklaşımıyla vites arttırdığını söylemek mümkün.

BUNLAR DA VAR!

Gözden kaçmasın

Companion (Vizyon, 31 Ocak)

Hepten akıllanıp ipleri ellerine alma durumlarına karşın yapay zekâ ile kibar kibar yazışanların içine ne derece su serper bilinmez ama Companion, android ve robotların gördükleri kötü muamele sonrası sahiplerine dünyayı dar etme fikri üzerine giden kara komedi soslu bir bilim kurgu – gerilim. Drew Hancock’un yazıp yönettiği; yapımcıları arasında It, Them, Barbarian gibi işlerin arkasındaki BAFTA ödüllü yapımcı Roy Lee ile Barbarian’ın yazar-yönetmeni Zach Cregger’ın yer aldığı film, göl kenarındaki pitoresk bir atmosferde gerçekleşen hafta sonu buluşmasında işlerin ne denli ters gidebileceği üzerine. Korku janrında yerini sağlamlaştıran Sophie Thatcher, Jack Quaid ve Lukas Gage başrolleri paylaşan oyuncular.

Common Side Effects (Adult Swim, 2 Şubat)

Dave King, Mike Judge, Martha Kelly gibi dev isimleri bir araya toplayan yetişkin animasyonu, neredeyse her hastalığı tedavi etme potansiyeline sahip bir mantar türü keşfeden Marshall Kusso’yu merkezine konuşlandırmış. Çok geçmeden, nüfuzlu kimselerin dikkatini çekiyor bu mucize tedavi ilginç olmayan biçimde. Devasa bir ilaç şirketi, gizlice şirket için çalışan Frances Applewhite’ın yardımını alarak, her derde deva buluşunu ortalığa yaymadan önce alaşağı etmeyi umuyor yaratıcısını. Lise zamanlarında laboratuvar partneri olan Marshall ve Frances öncülüğünde bol hicve bulanmış şekilde gerilim türüne göz kırpan dizi sağlık, etik ve güç gibi günümüzde ikilemde kalmış kavramları irdelemeyi hedefliyor.

Zamanımızın Bir Kahramanı (MUBI, 1 Şubat)

Miraç Atabey’in yazıp yönettiği Zamanımızın Bir Kahramanı ilhamını, Rus edebiyatının en büyük şairlerinden Mihail Lermontov’un psikolojik kurgusunun anti-kahramanı Peçorin’den alan trajikomik bir drama. İstanbul’da ailesine ait bir apartman dairesinde kedisiyle birlikte orta direk yaşantısına son sürat devam eden ve 30’lu yaşlarında olmasına rağmen toyluğu üzerinden pek de atmışa benzemeyen Mert (Emre Halisdemir), babasının vefatı sebebiyle ait olduğu topraklara döndüğünde sıradan bir cenaze törenine hazırlanmaktan ziyade medet umduğu akrabaları ile katlanması güç 72 saatlik bir maratonun içinde buluyor kendini. Hayatında hâlihazırda var olan çatlaklar ise her geçen saat daha da derinleşip genişlemek konusunda hiç tereddüt etmiyor.

Mo – 2. Sezon (Netflix, 30 Ocak)

Komedyen Mohammed Amer’in Altın Küreli Ramy Youssef ile birlikte kaleme aldığı yarı otobiyografik komedi dizisi Mo, Houston’da belgesiz bir göçmen olarak kimlik ve yaşam derdinin peşindeki Filistinli bir ailenin kültüre adaptasyon mücadelesi ekseninde şekilleniyor. İlk sezon, Mo Najjar’ı ABD-Meksika sınırının yanlış tarafında mahsur bırakarak nihayete ermişti. Yenisi ise olayları kaldığı yerden ele almaya devam ediyor ve Maria ile ilişkisi, ailesinin durumu ve kariyer beklentileri de dahil olmak üzere hayatının neredeyse her yönü belirsizlik içinde olan Mo’nun geri dönüş çırpınışına ortak ediyor izleyicisini. Ha, birkaç ay ve birtakım pürüzlerin ardından dönüyor dönmesine, ancak bu bazı zorlukları da beraberinde getiriyor: Sınır dışı edilme emrinin ardından ayak bileğine izleme cihazı takılması gibi…