Tindersticks yeni albümünün dünya turnesi kapsamında şubatta İş Sanat’ta

2020’nin heyecanla beklenen konserlerinin başında, İş Sanat’ın 20. yıl sürprizlerinden birine işaret eden Tindersticks geliyor. Nottinghamlı grup, geçtiğimiz Kasım ayında City Slang etiketiyle yayınladığı No Treasure But Hope albümünün dünya turnesi kapsamında 15 Şubat’ta İş Kuleleri Salonu’nda onu özlemle bekleyen İstanbullu hayranlarıyla buluşacak.

Sürükleyici melodileri, karanlık ve romantik lirikleriyle kendi melankoli yüklü müzikal dünyasını yaratan Tindersticks, Brit pop dominasyonu altında olan 90’lar İngiltere’sinde aralarında Curtains ve Simple Pleasure gibi unutulmazların da yer aldığı altı albüme imza atarak dönemin en ayrıksı ve özel ekiplerinden biri olarak kayıtlara geçti.

Sonraki yıllarda Falling Down a Mountain, The Something Rain ve The Waiting Room gibi başyapıtları dinleyiciyle buluşturan, solist ve şarkı yazarı Stuart A. Staples’ın öncülüğündeki üretken grup, aynı zamanda sinema dünyasında da ses getiren işlere imza attı. Grup, Fransız sinemacı Claire Denis ile 1996’dan bugüne birçok ortak çalışma yürüttü. Claire Denis’in müziklerini Tindersticks’e teslim ettiği filmleri arasında Nénette Et Boni (1997),  Trouble Every Day (2001) ve White Material’ın (2009) yanı sıra yönetmenin uzun yıllar üzerinde çalıştığı, 2018’in en sıra dışı seyir tecrübelerinden birini sunan ödüllü işi High Life da yer alıyor.

Tindersticks, 27 yıllık kariyerinin tam 18. stüdyo albümüne ulaşmış bulunuyor. Geçtiğimiz Kasım ayında City Slang etiketiyle yayınlanan No Treasure But Hope, aşina olunan Tindersticks şefkatiyle sarıp sarmalanmış ama aynı zamanda yeni soluklarıyla da baştan sona heyecanı körükleyen bir albüm. Son yıllarda zamanının büyük çoğunluğunu Yunanistan’da geçiren Stuart A. Staples, yeni albümde yer alan şarkıları da bu coğrafyada yazmış.

İş Kuleleri Salonu’nda Tindersticks ile buluşmayı iple çekerken, Stuart A. Staples’ın farklı yayınlara verdiği röportajlarından seçtiğimiz alıntılarla 30 yıla yaklaşan kariyerinin farklı odalarının kapılarını kendi sözleriyle aralıyoruz. 15 Şubat’taki konser için biletinizi buradan temin edebilirsiniz.

İlham kaynakları üzerine

“İnsan ergenlik yıllarında okuması gereken şeyleri okuyor. O zamanlarda benim sahip olduğum arka plana sahip olanlar, ukala olmaları gerektiğini de bilirdi. Üniversiteye giden kimseyi tanımıyordum. Beni kitaplarla müzisyenler tanıştırdı. Joy Division sebebiyle Ballard okudum… Müzisyenlerin bahsettiği referansları araştırıp bulmaya bakardık. Bu nedenle büyük olasılıkla erken yaşta ileri okumalar yapmaya çalıştım. Tek istediğim onları okuma deneyimine sahip olabilmekti. Fakat sonra zamanla şarkı yazmanın aslında benim için kelimeler etrafında kurulu olmadığını keşfettim. Edebiyatın bu anlamda benim için çok önemli bir rol üstlendiğini düşünmüyorum. Oysa bir Joy Division albümü takarak rahatlıkla ondan keyif alabilirim. O dönemden birçok müzik benim için hâlâ çok şey ifade ediyor. 1980-1982 yıllarında 15-16 yaşında olmak gerçekten fantastik bir şeydi… İkinci the Cure albümünü düşünün… Ancak zaman ilerleyip geriye dönüp bakınca bu müziklerin ne kadar muhteşem olduğunu fark ediyorsunuz.”

“No Treasure But Hope” albümü üzerinde

“Önceki iki albümümüz stüdyoda çalıp kaydederek yavaş yavaş şekillendirdiğimiz parçalardan oluşuyordu. Parçaları canlı nasıl sunacağımızı keşfettiğimizde değişikliklere uğradılar. Bu defa ise tam tersini yapmak istedik; bu albüm hepimizin âna yoğunlaşarak yazdığı şarkılardan oluşuyor.”

Claire Denis ile iş birliği üzerine

“Claire’in filmleri bizi daima müziğimizin farklı yönlerini araştırmaya teşvik etmiş; bu sayede müziğimizi ele alışımızı şekillendirmemizde etkili olmuştur. 25 yılı aşkın süredir müzik üretiyoruz ama hâlâ keşifler yapmaktan vazgeçmiş değiliz ve Claire Denis’in bundaki rolü çok büyük.”

Canlı performanslarının yıllar içindeki dönüşümü üzerine

“2008’de yeniden bir araya gelmemizden itibaren bugüne grubu yavaş yavaş yeniden yapılandırıyoruz. Dan Mckinna ve Earl Harvin’in aramıza katılmasıyla yeni kişilikler, yeni duygular ve yeni enerjiler de Tindersticks’in bir parçası haline geliyor. Geride kalan 10 yıl içerisinde müziği beraber çalmak ve beraber hissetmek adına çok özel bir yol geliştirdik. Konserlerimizde bu anlara dinleyicilerimizi de tanık edebilmek harika bir şey olur.”