Konudan konuya, zamandan zamana: Ustalık Sınıfı

Yazı: Tuana Özcan - Fotoğraf: Ste Murray

New York’ta yerleşik multidisipliner sanatçı Adrienne Truscott ile iddialı işleri ile tanınan Dublin merkezli topluluk Brokentalkers’ın birlikte ortaya çıkardığı Ustalık Sınıfı; 24-25 Kasım’da 27. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında İş Kuleleri Salonu sahnesindeydi.

Konu nedir?

Hemingway esintili, kendinin yaşayan efsane olduğuna ikna olmuş erkek yazar parodisi olarak başlayan Ustalık Sınıfı, ilerledikçe gerçek bir kavgaya dönüşüyor. Bol hareketli oyun, kafaları karıştırıyor, gerçekliği sorgulatıyor. Ataerkil düzenin sanat dünyasındaki yansımasını, erkek sanatçının tükenmeyen egosunu birinci ağızdan mizahi bir dille anlatıyor.

İlk intiba?

Truscott’un “alter-ego”su gibi yazılmış karakteri tartışma yaratan oyunundan sonra bir röportajda Feidlim tarafından sorular yöneltilirken buluyoruz. Klişe denilebilecek bir parodi olarak başlayan oyun, gittikçe farklılaşıyor. Açılışından itibaren hızlı bir tempoyla hareket hâlinde olan karakterler konudan konuya, zamandan zamana, mekândan mekâna atlıyor. İlk başta alışmakta zorlansak da oyunun dünyasına girdiğimiz an akışta kayboluyoruz.

En çok neyi sevdin?

Adrienne Truscott’un doğrudanlığını çok sevdim. Bıkmışlık hissettim. Çizgi film ses efektleri, komik kostümler, dans eden karakterler izlerken birden ciddileşilmesi ve gerçek dünyaya dönülmesi çok hoşuma gitti. Sert ve affetmez bir üslup ile tüm oyun boyunca mizahi bir dille anlatmaya çalıştığı fikrin anlaşılmamasına artık tahammül edemeyecek gibiydi.

En çok hangi âna yükseldin?

Oyunun en sonunda, tartışmanın ciddileşmesi ve sanki oyuncular arasındaki bir kavgaya dönüşmesi çok hoşuma gitti. Oyunun bittiği bile anlaşılmıyordu. 

Ambiyans / ortam / mekân / kurgu / dekor için neler söyleyebilirsin?

Sade, iki koltuğun bulunduğu bir dekor içinde koltukların yeri durmadan değişiyordu.  Çizgi film ses efektleri, abartı kostümler, havadan düşen kitaplar gibi karikatürümsü tercihlerle doluydu.

Soru işaretleri / varsa açtığı tartışmalar … 

Oyun, sert bir beyaz erkek sanatçı eleştirisi ile sonlandı. Erkek sanatçılar aynı imtiyazları kullanırken ne kadar gerçek bir destekçi olabilirler? Truscott; erkek bir sanatçı her ne kadar başarılı bir sanatçı olursa olsun, eğer benzer ayrıcalıklara sahip olmayan bir sanatçıya yer açmış olacaksa bu alandan gitmesi gerektiğini söyledi. İyi niyetine de şahit olduğumuz Feidlim karakteri için de geçerliydi bu.