Yeah Yeah Yeahs, Ani ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz

Yeah Yeah Yeahs, dokuz yıldan sonra sonra bıraktığı yerden evrilerek devam ediyor. Ani, kalp acısıyla boğuşan ama yolun sonunda ışığın olduğunu fark eden birinin ağzından yazılmış bir şarkıyla karşımızda. Öncü elektronik müzik prodüktörü Clark’ın retrospektif derlemesi, içinde kaybolmanız için bekliyor.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

ALBÜM: Yeah Yeah Yeahs – Cool It Down
(Secretly Canadian)

Art-punk akımının ikonik grubu, dokuz yıldan sonra sonra bıraktığı yerden evrilerek devam ediyor Cool It Down’da. Solist Karen O aslında arayı bu kadar uzun tutmayı hedeflemediklerini fakat pandemiyle beraber herkes gibi onların hayatının da beklemedik ölçüde değiştiğini anlatıyor. Müzisyen bu sırada turnelerinde gittikleri yerlerin hayalini kurarken onu ilk defa saran “Ya bunu bir daha yapamazsak?” korkusu albümdeki sekiz şarkının asıl ilham kaynağıymış. Eko-anksiyete dâhil geleceğe dair bir sürü korku, kaygı, sinir, umut, cesaret gibi bir sürü hisse ev sahipliği yapan, sinematik evrenlere yaraşır kocaman bestelerin ve Karen O’nun ilk defa şiir okuduğu “Mars”ın da yerini aldığı bir kayıt.

TEKLİ: Yonatan Gat – Slow American Movement – II. Lento
(Joyful Noise)

Davulda Greg Saunier (Deerhoof), basta Mikey Coltun (Mdou Moctar) ve orgda Curt Syndor’dan oluşan bir ekibin eşlik ettiği yeni Yonatan Gat tuhaflığı, bir yeni albüm habercisi. İsrailli gitaristin American Quartet adını verdiği yeni albümü, Antonin Dvořák’ın yaylı dörtlüsü için yazdığı besteye yeni bir yorum getiriyor. “American Quartet’i ilk dinlediğimde rock’n’roll melodileri gibi olduklarını düşünmüştüm” diyor Yonatan Gat. 10 dakikalık ilk kesit uzun org seansının ardından dramatik bir psikedelik rock yönüne kırıyor direksiyonu.

kamaiyah
EP: Kamaiyah – 3 Nights In Seattle
(Keep It Lit Records)

Oakland rap sahnesinin yeni nesil yıldızı Kamaiyah’tan sessiz sedasız çıkagelen üç şarkıılık bir EP. Açılış şarkısı “Can’t Lose”da mikrofonu Jacksonville çıkışlı müzisyen Seddy Hendrinx’le paylaşan Kamaiyah, 90’ları andıran beatler üzerine bugüne dek kendisinden duyduğumuz belki de en melodik flowları pürüzsüz bir şekilde serpiyor.

TEKLİ: Chancha Via Circuito & Meridian Brothers – El pavo reval
(Wonderwheel Recordings)

Âdeta tek yön Güney Amerika bileti gibi tınlayan bu Meridian Brothers düeti, 2018’den bu yana ilk Chancha Via Circuito albümünün yaklaşmakta olduğunu haberliyor. Zengin enstrümantasyonu, kıvrak mı kıvrak minimal düzenlemesiyle kana karışıp dansa kaldırıyor. Sarmal ritimlerine de keman cümlelerine de bayıldık!

TEKLİ: Volkan Öktem – #7
(Space Goats)

Davul çalmaya ve konserler vermeye henüz 11 yaşında başlayan Öktem, 1980’lerden bu yana Tuna Ötenel’den Tarkan’a, Sertab Erener’den Aydın Esen’e sayısız müzisyene hem sahne hem stüdyoda eşlik etti. Habbecik, Laço Tayfa, Quartet Muartet, MadenÖktemErsönmez gibi çok yönlü gruplarda yer aldı. Müzik hayatı birikimiyle hazırladığı ilk albümü #7’den paylaştığı ilk tekli, progresif caz düzenlemesiyle sürükleyici bir parça. Gitarlarda Can Şengün ve Sarp Maden, tuşlularda Ercüment Orkut, basta Serhat Şensesli ile vokal ve diğer perküsif enstrümanlarda Mehmet Akatay, bu kayıtta Volkan Öktem’e eşlik eden isimler.

ALBÜM: Oren Ambarchi – Shebang
(Drag City)

Avangart besteci Oren Ambarchi ve konukları BJ Cole, Sam Dunscomb, Chris Abrahams, Jim O’Rourke ile Julia Reidy’den 35 dakikalık bir doğaçlama seansı. İnanması güç ama tüm müzisyenler birbirinden uzakta yapmış kayıtları. Oren Ambarchi ve prodüktör Konrad Sprenger’in nefis işçiliğiyle hemen yanı başımızda çalıyorlar gibi tınlıyor. Birbiri içine kusursuzca eklemlenen dokularla, her ânıyla özgür ama bütünlüklü duyulan bir albüm. Kapak görselindeki pasta dilimi gibi, rengârenk.

TEKLİ: Kum & Yung Ouzo – Tek Başıma
(Universal Music Türkiye)

“Bu kaçıncı sigaram sensiz, nikotine bir anlam katan sendin” sözleriyle derin bir ohhh çektirerek açılıyor yeni Kum şarkısı. Geride kalan 4-5 ayda peşi sıra savurduğu düetlere bir yenisini daha eklediği “Tek Başıma”da Yung Ouzo’yu da duyuyoruz. Parçanın Budala imzalı animasyon klibi de dikkatlerden kaçmasın. Bir de hatırlatma, Kum 13 Ekim’de Vans Music Night kapsamında Babylon’da olacak. Büyük sürprizlere hazır olun!

TEKLİ: Arctic Monkeys – Body Paint
(Domino Recording Company)

Pandemi sonrası İstanbul’da başlayan ilk turnelerine festivaller ve dünyanın her yerinde konserlerle devam eden grup, bir de ekim sonuna tarih verdikleri yeni albümleri The Car’ı duyurmuştu. Albümden dinlemeye açılan ikinci hediye “Body Paint”, ilk tekli gibi grubun ilk dönemlerindense Tranquility Base Hotel & Casino stiline daha yakın, romantik duyulan bir piyano balladı diyebileceğimiz bir beste. Matt Helders’in sakin davulları ve hayalimsi bir piyanoyla açılan şarkı, Alex Turner’ın deşifre isteyebilecek sözleri, sonradan katılan kemanlar ve sofistike bir piyano yürüyüşle devam ederken yine başka dünyalara götürüyor.  

TEKLİ: Ani – Sezgi Gerçek
(Garaj)

Ani’nin yeni teklisi, kalp acısıyla boğuşan ama yolun sonunda ışığın olduğunu fark eden birinin ağzından yazılmış. Karakterin kendi kendine konuşmalarına, sorgulamalarına kulak verdiğimiz hissi yayan parçanın R&B soslu düzenlemesi Ani, Honeywave ve Orkun Tunç iş birliği. Aynı zamanda yoldaki albümün de altıncı şarkısı. Ani ve dostlarıyla bir kaykay parkında yerlere yattığımız klibi de hemen burada.

TEKLİ: Thundercat, Ryuchi Sakamoto – Thousand Knives (Thoundercat remodel) 
(Milan Records)

Bu sene Gorillaz düeti “Cracker Island” ve Minions soundtrack’i için kaydettiği “Fly Like An Eagle”ı yayımlayan Thundercat, Ryuichi Sakamoto denince akla gelen bestelerden biri olan “Thousand Knives”ı groove yağmuruna tutmuş. Dalga sesleriyle açılan Thundercat model “Thousand Knives”, nefis synth soloları ve katmanlanan bas cümleleriyle şarkıyı LA Beat sularına taşımış. 

TEKLİ: M.I.A. – Beep
(Island Records)

M.I.A., 14 Ekim’de yayımlanacak yeni albümü MATA’dan son bir önizleme daha fırlattı. Ritmik döngüsüyle bir girdap gibi içine çeken “Beep”, var olduğunu duyurmak için mücadele ederken özüne sadık kalmanın önemi hakkında. Henüz dijital dinleme platformlarında yayımlanmasa da MATA kataloğundaki şarkılardan birine daha erişmek mümkün. Meraklıları, bir büyüme öyküsüne mercek tutan Netflix dramedisi Never Have I Ever’ın 3. sezon finaline uğrayabilir.

ALBÜM: Pixies – Doggerel
(Infectious Music)

80’ler sonu ve 90’larda alternatif müzik sahnesini tanımlayan gruplarından Pixies’in sekizinci stüdyo albümü. Boston çıkışlı grup belki en revaçta olduğu dönemi geride bıraktı, belki üyeleri yaş aldı ama dinleyenii hâlâ heyecanlandırmayı başarıyorlar. Klasik bir Pixies şarkısı diyebileceğimiz “There’s A Moon On” ile çıkış yapan albüm en taze ses dünyasını sunmasa da tanıdık bir Pixies modu, Black Francis’in kafa karıştıran sözleri ve Joey Santiago’nun karakteristik gitar tonu ve kesik kesik gitar yürüyüşleriyle bildiğimiz bir adrese geri dönüyoruz. 

TEKLİ: Neil Young with Crazy Horse – Love Earth
(Reprise Records)

Rick Rubin prodüktörlüğünde kaydedilen World Record, Neil Young diskografisinin (dile kolay) tam 42. stüdyo albümü olacak. İsminden ve şarkı listesinden anlaşılan, her daim dikkat çekmeye çalıştığı iklim acil durumu ve gezegenin hem bugünü hem geleceği, yeni albümün başlıca ilham kaynakları. İlk parçanın da mesajı net: Gezegeni sev!

ALBÜM: Slipknot – The End, So Far
(Roadrunner Records)

Iowa çıkışlı ekiple özdeşleşen kaos, yıkım gibi temalar yine masada fakat işleniş biçimlerinde cesur çeşitlemelere rastlıyoruz. Küresel müzik basınında “grubun en deneysel işi” yorumları yapılsa da albümün herhangi bir deneysellik taşımadığı, Slipknot için yeni patikaların açıldığını söylenebilir. Hatta grubun sadık dinleyicilerinin kimi bölümlere alışmakta zorlanacağı da. Açıkçası The End, So Far, erken dönem Slipknot kayıtları gibi baş döndürücü bir etki bırakmıyor ama 20 yılı aşkın süredir üreten ve kendini ispatlamış bir ekibin sofraya başka lezzetler sunma motivasyonuyla ilgi çekici bir dinlemeye dönüşüyor. 

ALBÜM: The Big Pink – The Love That’s Ours
(Project Melody Music)

Londra çıkışlı indie rock grubu The Big Pink, on senelik bir moladan sonra üçüncü stüdyo albümü ve yeni grup üyeleri Charlie Barker ile geri döndü. Gitarist ve solist Robbie Furze albümü gerçekten bitirebildiklerine inanamadığı; yapım aşamasında grubun dağılıp birleştiğini ve bunlar olurken kendisinin tam olarak kaybolduğunu hatta yer yer sevdiği ve önemsediği her şeyi kaybedecek kadar körleştiğini söylüyor. The Love That’s Ours’u da bu serüvenin anlatan soundtrack’i olarak tanımlıyor Furze. Albümün açılış şarkısı zaten her şeyi anlatır nitelikte: “Başlattığımız şeye bak… ve ne kadar yol kat ettiğimize.”

ALBÜM: Björk – Fossora
(One Little Independent Records)

Fossora’da; bas klarnet gibi nefesli çalgılar ve yaylılar, hava ve suya yön veriyor. Kuvvetli gabber ritimleri ise ateş ve toprağı harekete geçirerek karşı dengeyi eline alıyor. Köklere tutunmamızı sağlayan bir bağ olarak umut, mantarlar gibi tüm albümün etrafını sarıyor. Ancak umudun albümdeki varlığı, optimistik sanrılardansa, gerçeklerin boğuculuğunda itici bir güç olarak vurgulanıyor.

TEKLİ: Barış Demirel – Bulsam Kendimi
(Universal Music Türkiye)

Acı tatlı besteleriyle dolu ilk albümünün ardından Barış Demirel yeni uzunçalarından paylaştığı ikinci teklisi “Bulsam Kendimi”de yine Da Poet’le ortak prodüktörlüğünü üstlendiği, ağızlara hızlıca dolaşacak bir parçaya imza atmış. Demirel, kendiyle ilişkisine odaklandığı şarkıda, başkalarının fikirlerinden uzaklaşmayı ve yüzde yüz kendi olmayı temenni ediyor. Trompetini popa yakın altyapılara ustaca yakıştırmayı başaran Demirel sözleriyle de yine aslında hepimize tanıdık hisleri fark etmemizi sağlıyor. 

ALBÜM: Taner Yücel – Bana Karanlığını Anlat (Original Motion Picture Soundtrack)
(Bağımsız)

Son yıllarda film müziği üretimlerine ağırlık veren müzisyen ve prodüktör Taner Yücel, birbiriyle hesaplaşan bir ailenin fertlerini takip ettiğimiz Gizem Kızıl filmi Bana Karanlığını Anlat için yaptığı besteler de bir albüm oldu. Yücel’in Cemil Şov müziklerine kıyasla daha yalın bir ses paleti ve daha minimal kompozisyonlardan oluşan Bana Karanlığını Anlat müzikleri, İstanbul Film Festivali ve Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Müzik ödülüne uzanmıştı.

TEKLİ: İdil Meşe & Denis Köymen – Karşı Kıyı
(Ada Müzik)

“Kendime verdiğim tavsiyelerin denizinde boğulur gibi olunca…” sözleriyle açılan şarkı, dinleyiciye nefes almak için başka kıyılara bakma tavsiyesinde bulunuyor. İdil Meşe, her zamanki arkadaş canlısı tonuyla anlatıyor hikâyesini. Denis Köymen’in piyanosuna dramatik çello partisyonlarıyla Zeynep Ayşe Hatimoğlu eşlik etmekte. Gitar düzenlemeleriyle duymaya alıştığımız İdil Meşe vokalleri, piyano yürüyüşleriyle de ferahlatıcı bir etki bırakıyor. Denis Köymen’in de yakında solo kayıtlarını paylaşmaya hazırlandığını ekleyelim.

TEKLİ: Lil Zey – OnlyFans 
(Atlantic Records Almanya)

Lil Zey’in bu seferki gündemi gösteriş meraklısı sosyal medya personaları. Yeni şarkısı adını son yıllarda çokça tartışılan platformdan alıyor. Nitelikli kelime oyunlarıyla hiciv dozu yüksek, müdanasız bir eleştiri aslında bu şarkı. Kendini başka bir hayat yaşıyormuş gibi sunma çabasını sorguladığı, tiye aldığı flowlarını Berky ve Muerte Beatz ortaklığıyla hayat bulan prodüksiyonla buluşturmuş. 

clark 05-10
ALBÜM: Clark – 05-10
(Warp)

Zihin açıcı prodüksiyonlarıyla elektronik müziğin uç köşelerinde nice harita açan figürlerden biri olan Clark’ın yeni albümü, retrospektif bir derleme. 05-10’da bir araya gelen birtakım yeni besteler, rafa kaldırılmış eskizler ve uzundur yolu gözlenen nadir kayıtların geçmişi 2005’e kadar gidiyor. Hem ambient ses manzaraları hem beyin eriten beat oyunlarıyla yine içinde kaybolmanın yoğun hazlar verdiği bir koleksiyon.

ALBÜM: Zone – EASTERN ROADS
(541N75)

İstanbullu bağımsız müzik kolektifi Zone; ilk albümü EASTERN ROADS ile Asya’dan Avrupa’ya uzanan müzikal bir yolculuk vadediyor. Farklı tarzlarda ayakların üzerinde bir köprü kuruyor bu çok sesli, çok dilli albüm. Hicaz ve trap, bu yolda anahtarları. Kolektifin üyeleri KAAN, Şems Efe, Zeki Arkun, EGOM ve Berika’nın her parçasında ses paleti de çeşitlenmekte.

TEKLİ: Anxious – Sunsign
(Run For Cover Records)

Connecticut çıkışlı emo rock grubu Anxious, ocak ayında ilk albümünü yayımlamıştı. Şimdi de sonbaharın ilk günlerine yaraşır, kalp kıran bir şarkıyla çıkageldiler. Taking Back Sunday ve Oso Oso ile de çalışan Mike Sapone eşliğinde kaydedilen parça, albümde duyduklarımıza nazaran çok daha melodik ve pop-punk tandanslı bir yapıya sahip.