Yeldeğirmeni’nde kapsayıcı bir festival: Mahalla

Birçok farklı sanat dalına dokunan ve mahalle kültürü dediğimiz çeşitliliği kapsayan Mahalla festivalinin 4. edisyonu yaklaşıyor. Festival yıllardır yıkılan tüm duvarların ardından sessizce örülen, görünmez duvarları görünür kılmaya çabalıyor. 

Mahalla; sanat, film, müzik alanlarında faaliyet gösteren İstanbul merkezli bağımsız bir uluslararası organizasyon. İnsan ve çevre etkili felaketler karşısında enerjilerimizi yükseltmeye gelen sanat festivali, bu sene 12 ülkeden yaklaşık 30 uluslararası ve yerel sanatçıyı ağırlayacak. Sergi ve etkinliklere katılım ücretsiz.

Festivalin ana merkezi olan Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nin arkasındaki bulunan tarihi okul binasında 8 Eylül’de başlayacak Mahalla, 25 Eylül’de son bulacak. Açılışta Serhat Köksal da gozel radio olarak bir performans sergileyecek. 

Etkinlikler kapsamında katılımcıları fikirlerin de paylaşmaya teşvik eden festival, “Murmuration” başlığı altında gerçekleşiyor. Murmuration, bağlılık ve dayanışma için kullanılan bir metafor. Genel anlamda değinilmek istenilenler arasında öteki olmak, bu gerçekliği sorgulamak, hayvanlar, yoksulluk ve göçmen sorunları gibi önemli başlıklar var. Festivalin Yeldeğirmeni’nde düzenleniyor olması da tesadüf değil. Yüzyıllardır çeşitliliği ve kapsayıcılığıyla birçok kültürü içinde barındıran bir semt burası ve festivalin misyonuyla anlamlı bir tamamlayıcılık sağlıyor. 

Murmuration

Kuş uzmanlarının bir mırıltı olarak adlandırdığı “murmuration”, aslında beslendikten sonra kış yuvalarına dönen sığırcıkları tanımlıyor. Bir aradaki binlerce çift kanadın hışırtısının mükemmelliğini yansıtan bir kelime. Aynı zamanda küçük boyutlu kuşların dirayetle iletişim kurarak birbirlerini soğuktan, açlıktan ve düşman saldırılarından korumak için bir arada olmalarını da barındırıyor. Mahalla’da da bir Murmuration örneği olarak sanatçı ve izleyiciler bir araya gelecek.

Daha detaylı bilgi ve etkinlikler için festivalin sayfasına buradan gidebilirsiniz.

Mahalla takviminden 3 tavsiye
M.A. Gobleni

Mekân: Hush Hostel
8 Eylül – 22 Eylül

Bir yerleştirme olan M.A. Gobleni, fotoğraf arşivlerini kullanan katılımcılar ile Mathilde Melek An’ın ortak projesi olacak ve 2 aşamada devam edecek. Bunun sonucunda ikonografik bir Exquisite Corpse üretilecek. Bu yöntem bir kelime veya görüntü koleksiyonunun bir grup insan tarafından bir araya getirilmesini ifade etmekte. 2. aşamada ise yerel pigmentlere dayalı bir boya seçilecek. Akdeniz kültüründeki toplu elbise yıkama seanslarının yansıtılması olarak Yeldeğirmen’i İskele Sokak’a bir Goblen üretilip asılacak.

Dünya kendisine benim içimden bakıyor

Mekân: KOLİ Art Space
16 Eylül – 10 Ekim

“Dünya kendisine benim içimden bakıyor.” Sergi ilhamını Clarice Lispector’un Yaşam Suyu kitabından alıyor. Özge Horasan’ın doğayla ilişkisine, nedensellik ve bağlantılar üzerinden ucu açık karşılaşmalara bağlanan açık bir oyun. Horasan’ın üretimlerinde ilk göze çarpan varoluşsal dinamikleri mütevazi ve olma hâliyle kabul edip akışkan bağlamlar kazandırması.

Mobilistan

Mekân: Kadıköy meydanı
Açılış tarihi duyurulacak

Manaf Halbouni ve Christian Manss,  sınırlı bir alanda ilk mobil devletlerini kuracaklar. Mülteci rotaları ve binlerce göçmen işçinin kendi vatanlarına dönmek için geçici rota olarak kullandıkları İstanbul’a giden bir yol izlenecek. Bu proje Almanya’ya giden daha iyi bir yaşam vaadini temsil etmekte. Hareketlilik, bölgesel sınırlar, tanınma, marjinalleşme, seyahat özgürlüğü ve ait olma arzusu gibi konularla ilgileniyor. Proje bir limuzinin içine kurulacak ve kapılarından girip çıkılacak bir bölgeyi oluşturulacak. Aracın sahip olduğu şeyler arasında kendi bayrağı, marşı ve pasaportunun yanı sıra devlet temsilcileri de var.

Yazı: Seda Karakaş