Z Raporu 2024: Ecem Dilan Köse

Farklı disiplinlerde üreten konuklarımıza, geride kalan yıldan akıllarında kalanları sorduğumuz  anket serisi ile 2024’ü alkışlarla uğurlamaya yaklaşıyoruz. Z Raporu 2024 kuşağımızın ilk konuğu sanatçı Ecem Dilan Köse.

Bugüne dek işleri Güney Kore’den İngiltere’ye dünyanın dört bir yanında sergilenen Ecem Dilan Köse, mimari disipline ve üretken sanata derinden kök salmış kavramsal bir çağdaş sanatçı. Konsept-yöntem ilişkisi bağlamında dijital araçları kullanarak üretim yapmakta. 2024’teki yoğun takviminde karma sergi Mülkiyet Fikri (Prizma Art Gallery), Texthibition İstanbul için hazırladığı dijital / fiziksel enstalasyon ve (az sonra kendisinden de biraz dinleyeceğimiz) Çanakkale Bienali’ne özel hazırladığı iş gibi duraklar sığdırdı. 

Ecem Dilan Köse yanıtlıyor: Bu yıl edindiğin bir mutfak alışkanlığı? 2024 bir film olsaydı hangi film olurdu? Bu yıl en çok vakit geçirdiğin kitap? Buyrunuz Ecem Dilan Köse 2024 Z Raporu’na.


2024’ün sana öğrettiği çok önemli bir şey?

“Güzel şeyler bir anda olur. Kolayca olur.” 

Bunu hayatımda gözlemlerdim ama genelleme yapabilecek kadar içselleştirmem 2024 yılı içerisinde oldu. Yaşamımıza eğer güzel bir değişim, iyi bir gelişme, oh diyeceğimiz vaaay diyeceğimiz bir hoşluk / bir deneyim geliyorsa bir gün sadece telefonunuz çalıverir. Nedensizce yürüdüğünüz bir yerde uzun zamandır görmediğiniz biriyle karşılaşıverirsiniz. Adım atacağınız ve atmadığınız şey her ne ise bir gün kalkar başlayıverirsiniz. Aydınlık bir günde size iyi gelecek o şey tatlı bir esinti ile sizi buluverir.

2024 bir film olsaydı hangi film olurdu sence?

Wristcutters: A Love Story, 2006
Herkesin NPC olduğunu düşünmeden edemediğim bir yıldı. Bu düşünce beni bazı heyecanlarımdan alıkoymaya başlamıştı. Bazı şeyler ara ara anlamsız geliyordu. Ama tabii sihirli olaylar da çevremizdeki insanlarla gerçekleşiyor bu yüzden gerçek maceralar için ruhumuza ve çevremize canlılık gerek. Bu canlılığı biraz da biz yaratıyoruz. Film ölülerin diyarında geçiyor canlılık ve sihir yer yer kahramanları buluyor.

2024’te keşfettiğin harika grup/müzisyenler?

Şükürler olsun! Terry Riley.
Teşekkürler Barış Büyükyıldırım. Benim gibi matematiği, sistemleri, algoritmaları seven biri nasıl daha önce keşfetmemiş olabilir. Yeldeğirmeni Sanat’ta İstanbul Müzik Derneği sayesinde Barış’ı dinledim. Zihnim açıldı.

Bu yıl edindiğin bir mutfak alışkanlığı?

Mercimek çorbası blender’dan geçirmeden de güzel olabiliyormuş. Yağsız da güzel olabiliyormuş. Zerdeçalla şifa gibi bir şeye dönüşüyormuş. Artık zihnim dolu ne yapacağımı bilemediğim bir boşluğa düşersem hemen mercimek haşlamaya başlıyorum!

Bu yıl çektiklerin arasında en sevdiğin fotoğraf?

Yıl boyu bu kadar dijital bir iletişim içerisindeyken; bu iletişim şekilleri manipüle edilebilir, gerçek olmayabilir diye düşünürken kafamda bir soru vardı: Samimiyet nerede? Emoji atmazsınız, ne oldu aramız mı bozuk diye sorabilirler ama canınız çok sıkkınken gülümseyen bir emoji atmanız da mümkündür. Samimiyet nerede? Samimiyeti sıcaklıkla ilişkilendiriyorum. Fotoğrafta çiçeklerim ve kendi yansımam sakince ısısını yayıyor. Sıradan bir gün her şey sıradan. Fazla hiçbir şey yok. Bitki ritmindeyiz. Tüm gerçekliği ve tüm samimiyetiyle.

Bu yıl en çok vakit geçirdiğin kitap?

Ulus Baker. Sanat ve Arzu. (Mert Aslan Üçer’in hediyesidir.) 
Modern Özneleşme süreçlerini anlatıyor. Tam da yapay zekâ ile yeni özneleşme sürecine kafa atmışken. Anlamak ve hissetmek, istemek, hayatı gözlemlemek, sanatçı bütün gün başka ne yapar ki? Üretim yapmadığınızda kafanız bunlarla patlıyor. Ayırt edemiyorsunuz bazı fiilleri. Özellikle anlamak ve hissetmek. Sonra da sadece temelde istediğiniz için üretiyorsunuz. İstemek de bir şekilde (?). Nerden nasıl doğduğu artık istemiş olduğunuz için önemsiz.

Bu yıl yaptığın en iyi yolculuk? 

Çanakkale Bienali kapsamında Troya Müzesi cephesine video mapping yapmak için keşif gezisine çıktım. Tek başıma çıktığım bir yolculuk olacaktı. Bir şekilde hiç tanımadığım bir kadını 05.00’te evinden almamla başladı. Troya kazı alanını kazı başkanının anlatısıyla gezme fırsatı buldum. Troya yerleşkesinin etrafında saatlerce araba sürdüm. Kazı alanı ve civar köyleri adımlarken her bir adımın neredeyse 100 yıla tekabül ettiğini düşündüm. Medeniyetlerin katman katman olarak; yıllar yıllar üstüne taşlar taşlar üstüne kuruluşunu hayal ettim. Beş gün, yüzyıllar gibiydi aynı anda da 1-2 dakikada bitiverdi. Seyahatimi insanı, hayvanı çok saf bir şekilde seven güleryüzlü o kadınla ülkenin en batısına, Babakale’ye giderek tamamladım.

2025 seni neden heyecanlandırıyor?

2024 e niyet ettiğim fakat yapmadığım her şeyi yapabilmek için yeni bir yıl 🙂 Koskoca bir yıl. Bir dakika sürecek bir yüzyıl olma potansiyeli var.