Z Raporu: Can Merdan Doğan

Sinemaya Çekmeköy Underground’ın (2015) senaryosunu yazarak adım atan Can Merdan Doğan için hayatının dönüm noktalarından bazılarını yaşadığı bir sene oldu 2021. Başrollerini Murat Kılıç ve Nihal Yalçın‘ın paylaştığı, yazıp yönettiği kısa filmi Stiletto büyük ses getirdi; dünya prömiyerini 65. BFI Londra Film Festivali’nde yapmasının ardından Güney Kore ve Almanya festivallerinde de boy gösterdi. Stiletto’nun yolculuğundaki diğer duraklarından bazılarıysa Antalya Altın Portakal Film Festivali, Ankara Film Festivali ve Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’ydi.

Doğan’ın kapısını çaldık, geride bırakmak üzere olduğumuz 2021’yi kurcalayan anketimizin bazı sorularına yanıtlar aldık. Karşınızda Can Merdan Doğan Z Raporu.

2021’de izlediğin filmlerden favorilerin?

Bu yıl benim için festivaller yılı oldu diyebilirim. Stiletto‘nun festival süreci sayesinde birçok iyi festivalde film görme şansım oldu. 

2021’de beni en çok etkileyen işlerden biri BFI Londra Film Festivali’nde izleme fırsatı bulduğum The Tragedy of Macbeth oldu. İngiltere prömiyeri olduğu için Frances McDormand dâhil tüm ekibi görmek de güzel bir heyecandı. Filmlerin teatralleştiği, görüntünün o teatralliğe hizmet ettiği her işi çok seviyorum; The Tragedy of Macbeth de  Shakespeare’in eserinin “teatral” bir uyarlaması. Bu yüzden Joel Coen’in Macbeth’i kesinlikle bu yılın favorilerinden biri benim için. 

Yine metinlerarası bir yerde duran, yine teatralliği öne çıkan Türkiye yapımı Kerr’i çok başarılı buldum. Türkiye sinemasından ayrıca Stiletto’nun da starı Nihal Yalçın’ın nefis performansıyla, Nazlı Elif Durlu filmi Zuhal’i de çok sevdim. 

Bu yıl çok fazla kısa film izledim. Onlardan biri aklıma kazındı, o da Felix isimli oldukça cesur bir işti. Tek planda geçen film, Viyana’da yaşayan uyuşturucu bağımlısı Felix’in “ev hâllerini” konu edinen çarpıcı, absürt bir film.

2021’de keşfettiğin harika grup/müzisyenler?

Kendisi keşif ismi olmasa bile Tuğçe Şenoğul benim için öyleydi. Tuğçe’yle Altın Portakal’da tanıştım. Hem sesine hem de bestelerine âşık oldum. Yine belki bir keşif ismi olmayan, ama benim bu yıl keşfettiğim İzlandalı grup Hatari var bir de.

Bu yıl edindiğin bir mutfak alışkanlığı?

Şekeri bıraktım. Bir yıldır, un hariç, hiçbir şekerli ürün tüketmiyorum. Çok iyi hissettiriyor.

Bu yıl en çok vakit geçirdiğin kitap?

Doktora çalışmalarımdan dolayı kuir teori, sahneleme, teatrallik kavramlarıyla ilgili çokça makale ve kitap okudum. Roman okumayı çok seven biri olarak bu yıl çok fazla okuyamamış olmak beni üzüyor. Bu süreçte daha önce Türkçe çevirilerini okuduğum, şimdi Almancalarına başladığım birkaç yazarı yeniden keşfettim. Bu keşif beni zorladı!. Bunlardan ilki Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm’ü, ikincisiyse hayatımın yazarlarından biri olan Ingeborg Bachmann’ın Malina’sı.

2021’den yeniden yaşamak isteyeceğin bir gün/an?

Stiletto’nun çekiminin ilk günü ve Londra Film Festivali’nde ilk uluslararası gösterim günümüz. Müthiş iki heyecandı benim için. Galiba hayatımın başlıca dört, beş dönüm noktası var. Kesinlikle bu yıl yaşadığım bazı anlar o dönüm noktalarının içinde.

2021’i üç kelimeyle özetle

Başarı, kabullenme, küllerinden doğma.

2022 seni neden heyecanlandırıyor?

Yeni projelerim var. Onların yolculuğuna başlamak için sabırsızlanıyorum. Benim için işle ve tez çalışmalarıyla geçen bir yıl olacak gibi duruyor. 2022 sonuna kadar bir yandan tezimi teslim etmek istiyorum, bir yandan da “yaşamaya” başladıklarını gördüğüm film fikirlerimin peşinden gideceğim. Öte yandan da Sardunya’nın yönetmeni Çağıl Bocut’la müthiş bir projenin içindeyiz. Onun hayatıma girmesi 2021’in güzelliklerinden biri oldu benim için.