Zamanın görsel hafızasına dair: Jenn Five

Yalnızca mesleğinin değil, yaşamının esas yakıtı olarak canlı performans enerjisini, kalabalıkları, iletişim ve teması belirlemiş müzik fotoğrafçıları için salgın süreci; birçok farklı müzik işçisi gibi yeni alışkanlıklar geliştirmek, çareler aramak ve devam etme motivasyonunu korumakla geçiyor. Çevrimiçi ortamda kurulan stüdyolarda gerçekleşen fotoğraf çekimlerine uyum sağlamak ya da hayatını sürdürebilmek için farklı fotoğraf işlerine odaklanmak durumunda kalan sanatçıların, bu dönemde çıkardıkları işlerin dönemin kolektif hafızasına işlendiği ve yıllar sonra birtakım ortak hisleri canlandıracağına şüphe yok.

Bant Mag. No:74’te Ebru Yıldız, Jenn Five ve Pooneh Ghana’ya sorduk: Canlı müzik ve yakın temastan uzak bu dünya onları ne şekillerde etkiliyor; neler yaşıyor, neler hissediyorlar? 

Konser fotoğrafları ve albüm kapaklarının yanı sıra NME, The Forty-Five, Exclaim! gibi yayınlar için editöryel çalışmalar da yapan Kanadalı fotoğrafçı Jenn Five yanıtlıyor.

“Dünyayı gerçekten müziğin döndürdüğünü düşünüyorum ve doğru düzgün terlenen ilk konseri iple çekiyorum. Bu gerçekleştiğinde ağlayabilirim.”

“2020 kesinlikle zorlu bir yıldı. Salgın başlamadan hemen önce yaklaşan projeler için çok heyecanlıydım ama birden bütün dünya durdu. Çekimler bir gecede kayboldu. Etkinlikler aniden durdu. Seyahat yasaklandı. Sanal fotoğraf çekimi dünyasına girdik, birkaç harika sanal projede görevlendirildiğim için çok şanslıydım. Setlerin kapalı olduğu ve bir stüdyoda tek başıma çalışabildiğim ürün fotoğrafçılığına geri dönerek, müzik fotoğrafçılığı dışında kalan diğer müşterilerle de iletişime geçtim. Bir veya iki mesafeli etkinlik haricinde, 2020’de canlı müzik çekimi hiç olmadı. Tüm bunlar zordu fakat dünya yavaş yavaş açılmaya başladıkça, umarım işler de yoluna girer.”

“2020’de işim bir gecede ortadan kayboldu. Esasen son çekimimi Mart 2020’de, evlere kapanmadan önce yaptım ve sonra baharın sonlarına kadar gerçek bir iş olmadı. Canlı müziğin sona ermesiyle etkinlik ve festival çekimlerim bitti ve yüz yüze portre çekimleri önemli ölçüde azaldı. Neyse ki yaşadığım yerde portre çekimleri 2020’nin ikinci yarısının büyük kısmında serbestti, bu da işi kolaylaştırdı. Özellikle müzik dünyasında çalışanlar için; fotoğrafçılık açısından olmasa da hayranları ve dostları arasında olup canlı müzikten ilham alanlar, hayat bulanlar için bu durum çok zor. Dünyayı gerçekten müziğin döndürdüğünü düşünüyorum ve doğru düzgün terlenen ilk konseri iple çekiyorum. Bu gerçekleştiğinde ağlayabilirim.”

“Adapte olmam gereken esas şeylerden biri sanal olarak çekim yapmaya alışmaktı. Büyük ölçüde diğer kişiye güvenmeye ve çekiminizin tüm kontrolünü ona bırakmaya dayanıyor. Bu şekilde fotoğrafçılık yaparak birbirimize meydan okumak güzeldi. Aslında beni daha sabırlı ve yeni şeyler denemeye daha açık hâle getirdi. Sanal çekimlerle, bir çekimi telefonunuzdan tamamen kontrol ediyor ve öznenizi her şekilde yönetebiliyorsunuz -açılar, mesafe, aydınlatma- ve bunları ellerinizle değiştirmiyorsunuz. İnternet hızına, farklı iPhone’lara ve saat dilimlerine güvenmekten bahsetmiyorum bile. Sabır ve iletişim mutlak anahtardı; harika derecede ilham verici, güzel bir meydan okumaydı.”

“Dürüst olmak gerekirse, aklımı başımdan alacak projelerim olduğu için mutlu ve şanslıyım. Dünya yavaş yavaş güvenli bir yöne girerken daha fazlası ortaya çıkıyor. Önemli ölçüde azalmış olsa da hâlâ çekim yapabildiğim için çok minnettarım. Salgın sırasında çekim yaparken her şeyin eğlenceli olmasını, ‘COVID etkili’ bir şey olmamasını istedim.”

“Pandemide en sevdiğim çekim Phoebe Bridgers’la yaptığım çekimdi. The Forty-Five için sanal olarak bir kapak fotoğrafı çektik. Çekimde ben Kanada’daydım, Phoebe ABD’deydi ve kreatif direktörümüz Birleşik Krallık’taydı. Bir an durup düşündüğünüzde inanılmazdı. Sokağa çıkma yasağı başladığından beri ilk müzik çekimimdi, bir iPhone ve bir dizüstü bilgisayar üzerinden böylesine benzersiz bir şey yaratabilmek harikaydı. İşin anahtarı sabırdı ve Phoebe gerçek bir yıldız! İlk sanal kapak çekimimin sonucundan çok memnun kaldım!”

“Zamanın görsel hafızasına dair: 3 müzik fotoğrafçısını dinliyoruz” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No: 74’e ulaşabilirsiniz.