Tüm detaylarıyla bir kültürü benimsemek: Record Store Journal

Haluk Damar’ın plak kültürü hakkında tamamı kendisi tarafından hazırlanmış içeriklerden oluşan basılı yayını Record Store Journalyarın kutlanacak Record Store Day (Plak Dükkanları Günü) kapsamında yeni yolculuğunun ilk adımını atıyor. Artık bir plak şirketi olarak da işlemeye devam edecek olan Record Store Journal, ilk olarak yeni TSU! albümü Dadebe’yi yayınlıyor. Türkiye’den yayınlanmış ilk Record Store Day albümü olacak Dadebe öncesinde, Record Store Journal’a dair merak ettiklerimizi Haluk Damar’a sorduk.

Röp: Cem Kayıran

Record Store Journal ismiyle kendi başına hazırlayıp yayınladığın dergilerin ardından şimdi de aynı isimle bir plak şirketi kurdun. Bize biraz Record Store Journal’ın nasıl doğduğundan bahseder misin?

Plak formatının yeniden popüler olması ile birlikte yerli müzik sahnemizin plastiğe seyahati tekrar başlamış oldu. Fakat zaman içerisinde bu seyahatlerin hikayelerinin, öneminin, piyasaya çıktıkları zamanın Türkiyesi gibi bir albüme hayati değer katan donelerin kayıt altına alınması gerekliliği ortaya çıktı. Record Store Journal ise bu gerekliliği karşılamak amacı ile doğdu.

Record Store Journal, bir plak toplayıcısının, müzikseverin veya müzisyenin her daim yanında taşıyabileceği bir tasarım anlayışına sahip, müzikal janrlardan ve sınırlardan bağımsız, içerisinde İstanbul genelinde var olan bütün plak dükkanlarında bulunabilen yerli plakların kritikleri, müzisyen kimlikleri, diskografileri ve kültüre olan etkilerilerinin detaylandırıldığı, ücretsiz ve belkide en önemlisi -efsane- veya -başyapıt- gibi kalıplaşmış kelimelerden arındırılmış sadece basılı formatta ve İngilizce yayımlanan bir jurnal. (Journal’in arka kapağı daimi olarak No Legends, No Masterpieces mottosu ile yayımlanır.)

Record Store Journal’ın plak şirketi ise Avrupa’nın ikonik plak dükkanlarının jurnal’a olan ilgisi ile ortaya çıktı. Jurnal sadece İngilizce olarak yayınlandığından çıkışından kısa bir süre sonra Avrupadaki belli plak dükkanlarında müdavimleri oluştu ve bu ilgi beraberinde İstanbul’un günümüzde ürettiği müziğe merakı getirdi. Bu noktada Record Store Journal için evrimin bir sonraki adımı kelimeler ile müziği birleştirmek oldu. TSU!’nun harika albümü Dadabe‘yi plak formatında yayımlamak ise pastanın üzerindeki çilek oldu.

Türkiye’nin Record Store Day’de yayınlanan ilk albümü TSU!’nun Dadebe‘ si olacak. Senin için Record Store Day ne ifade ediyor ve bu kutlamaların Türkiye’deki yansımalarını nasıl değerlendiriyorsun?

Müziği plak formatında dinlememin, yazmamın ve üretmenin temelinde yatan istek sadece bu formatın sağladığı benzersiz haz ve kalite elbette. Buradan yola çıkarak Record Store Day’in bu haz ve kaliteyi kitlelere tattırmakta çok önemli olduğuna inanıyorum. En başından beri tanıklık ettiğim üzere İstanbul genelinde Record Store Day her geçen sene daha da güçleniyor. Bazı plak dükkanları o güne özel etkinlikler organize ederken, birçok plak dükkanı özel indirimler sağlıyor. Bu sayede özellikle İstanbul genelinde, plak üzerinden bir buluşma ve tanışma ortamı yaratılmış oluyor. Bunun benzersiz bir fırsat olduğunu düşünüyorum.

Record Store Journal olarak kelimeler ile müziği birleştirmeye karar verdiğimiz ilk andan beri Record Store Day’e özel, sınırlı sayıda piyasaya çıkacak bir plak yayımlama isteğimiz vardı. Bu konsept dünyanın bu tarafında bir ilk olacak. TSU!’nun Dadabe albümü ile bunu başarmış olmak tarifsiz bir keyif. Dadebe, Record Store Day günü sadece İstanbul genelinde – Record Store Day 2016 Special – damgası ile sınırlı sayıda (100 adet) satışa sunulacak. Bu sınırlı versiyona sahip olamanın en çekici yanı ise, 2016 yılının Record Store Day kutlamalarını İstanbul şehirinde bir plak dükkanında yaptığınızın kanıtı olması.

6cf63a58-3454-4a7b-bf0a-b8cb3bc1a1e4

Record Store Journal’ın plak şirketi olarak takviminde neler var? Yakında yayınlamayı planladığınız başka albümler var mı?

Record Store Journal aktif bir plak şirketi olacak. Dadebe sonrasında yayımlamayı istediğimiz albüm ile ilgili heyecanlı gelişmeler var. Zaman zaman plak madenciliği yapmak için geçmişe de yolculuk yapmak da önemli hedeflerden birisi. Üzerinde durmam gereken en önemli done ise Record Store Journal’ın kendisini özleştirdiği müzisyenlerin çalışmalarını yayımlamaktan vazgeçmeyecek olması.

Albüm yalnızca fiziksel formatta yayınlanıyor. Günümüzde dijital platformlarda yer almayan albümlerin sayısı gittikçe azalıyor. Record Store Journal’ın bu tutumunun arkasında ne gibi bir motivasyon yatıyor?

Plak formatı hem müzisyen hem de dinleyici için en güçlü kültürel değerdir. Bu sebeple Record Store Journal sadece plak formatında albüm yayımlayan bir plak şirketi oldu. Başka bir perspektifinden baktığınızda ise, müzik dinlenebilecek en kaliteli format yine plaktır. Kapak tasarımın büyüklüğü ve geçmişten beslenen havalı aurası da plak formatını benzersiz kılan özellikler.

Dijital devrimin başlarında elbette bütün dünya yeniliklerin peşine düştü. Bu durum müzik piyasasında plak formatının varlığını neredeyse sonlandırıyordu. Aynı zamanda müzikal kaliteye duyulan açlık da zirveye çıktı. Bu durum da beraberinde plak formatının yeninden ortaya çıkmasını getirdi. Günümüzde en önemli detayın düzgün bir denge kurmak olduğuna inanıyorum. Dijital dünya hareket halindeyken inanılmaz kolaylıklar sağlıyor. Ama plak formatı size kültürel olarak benzersiz kapılar açıyor. Müzisyenlerin de bu dengeye çok önem vermeleri gerektiğini düşünüyorum.