17. İstanbul Bienali başladı

Koç Holding sponsorluğunda gerçekleşen 17. İstanbul Bienali, 17 Eylül’de kapılarını açtı. İstanbul’un farklı noktalarındaki sergi mekânları, ziyaretçiler için İstanbul’u yeniden keşfetme rotası da çiziyor ve 20 Kasım’a kadar ücretsiz gezilebiliyor. 

Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh’in küratörlüğünü üstlendiği bienalin 17. edisyonu, önceki yılların alışkanlıklarının dışına çıkan bir kurguda; bünyesindeki üretimleri kapsayan bir slogan / başlık seçimine sahip değil. Bunun yerine metodolojisi üzerinden ziyaretçilerine seslenmeyi tercih ediyor, yani kompost ile. Bu bağlamda, “Bienal bir gazete olabilir mi? Yeniden tasarlanmış bir arşiv olabilir mi? Su gibi herkesin içinden akan bir duyurular denizi olabilir mi? Eski şarkılardan, kuşlardan, çimenlerden, balıklardan, mandalardan edinilen içgörülerin paylaşıldığı bir buluşma olabilir mi?” gibi sorular soruyor. Çevre felaketi sebebiyle üretim ve tüketim araçlarımızı iyiden iyiye sorguladığımız günümüzde ziyaretçilere, mandaların izini sürmek gibi fikirlerle çıkageliyor. Dolayısıyla da çok disiplinli, çok kültürlü katılımcı profiline sahip. 17. edisyonda sanatçı, düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, radyo programcısı, balıkçı, aktivist, komedyen, şef, etnomüzikolog, ornitolog, deniz bilimci, kukla ustası, müzisyen gibi pek çok farklı disiplinde 500’ün üzerinde katılımcı yer alıyor. 

İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer’in, küratörlerle 17. bienal üzerine gerçekleştirdiği, pandemiye rastlaması sebebiyle, çoğunlukla Zoom toplantıları üzerinden ilerletilen ve üç yıla uzanan hazırlık sürecine dair detayları içeren söyleşiye de buradan ulaşabilirsiniz.

Yeni edisyon, kompostu metodoloji olarak benimsemiş olmasıyla İstanbul’daki alışageldiğimiz bienal mekânlarının dışında bir rotaya sahip demiştik. Bu yıl Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, hat ve cilt sanatçısı Emin Barın’ın beş kata yayılan stüdyosu Barın Han, Mimar Sinan imzalı 16. yy’a tarihlenen The Çinili Hamam ilk defa bienal kapsamında. Geleneksel galeri / müze gibi sergileme mekânları haricinde kitapçı, sahaf, hastane, huzurevi, kafe, metro durakları, radyo istasyonu gibi farklı lokasyonlar da ziyaretçilerini bekliyor. Listeye buradan ulaşabilirsiniz. 

Carlos Casas
Yaklaşım Tüneli Taksim
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren
Angela Ferreira
Gazhane
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Bu mekânlar haricinde, Süreyyya Evren’in danışmanlığında 15 şairin 2021 boyunca yazdığı 200’e yakın şiir Şiir Hattı projesi adı altında toparlandı. Bu şiirler, bienal kapsamında belirlenen mekânların camlarından, sokaklardaki duvarlara ve dijital medyumlara farklı arayüzlerde ziyaretçiyle buluşacak. 

Bunun haricinde, Açık Radyo’dan Zeyno Pekünlü’nün hazırladığı, bienalde yer alan katılımcıları konuk aldığı, kayıtlarına farklı platformlar üzerinden ulaşılabilen Radyo Bienali takip ederek, bienaldeki üretimler hakkında daha detaylı bir bakış yakalayabilmek de mümkün.

Bienalin 30. yılı olan 15. edisyonunda Ugo Rondinone’nin ilk olarak 1999 yılında Taksim Meydanı’nda sergilemiş olduğu Where Do We Go From Here? / Buradan Nereye Gidiyoruz? isimli çalışmasının Fatih Sultan Mehmet köprüsü yolu üzerindeki yeni mekânı Mustafa Kemal Kültür Merkezi’ne (MKM) yerleştirilmesiyle başlayan şehre kalıcı bir eser bırakma geleneği bu edisyonda da devam ediyor. Hatırlanacağı gibi 16. İstanbul Bienali’nde de Monster Chetwynd’in Gorgon’un Oyun Alanı isimli, bir çocuk parkı olarak kurguladığı yerleştirmesi Maçka Sanat Parkı’nda sergileniyordu. Bu yılın kalıcı eserinin ne olacağı ise henüz açıklanmadı.

Koç Holding imzalı tanıtım filmi: Sanatla Değiş, Dünyayı Dönüştür

Geçtiğimiz gün 17. edisyon üzerine Arter Kurucu Direktörü Melih Fereli, Koç Holding Kurumsal Marka ve Sponsorluklar Koordinatörü Okyar Tuncel ve İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’in katıldığı bir basın toplantısı gerçekleşti. Burada bu yılki organizasyon ve bienalin geleceği hakkında önemli bilgiler paylaşıldı. 

Bilindiği üzere 2007’den bu yana bienal süreci, Koç Holding’in sponsorluğunda ilerletilmekteydi. Toplantıda söz konusu birlikteliğinin 2036 yılına kadar uzatıldığı açıklandı. Okyar Tuncel konuşmasında pek çok krizi aynı anda yaşadığımız, belirsizliklerle dolu bir dünyada 2036 yılına dek birlikteliğin, sanat dünyası açısından ne kadar önemli olduğunun altını çizdi. Tuncel “17. İstanbul Bienali için hazırladığımız reklam filmimizde sanatın iyileştirici ve dönüştürücü gücüne odaklanıyoruz. Sanatın bireyler üzerinde yarattığı bu etki ile bizlere daha iyiye yönelik ilham sunduğunu ve dünyayı dönüştürecek gücü kendimizde bulmamıza vesile olduğunu anlatmak istedik. Zira, 17. İstanbul Bienali’nde dünyaya sanatın gözünden bakıp umutta birleşebiliriz.” sözleriyle bienalin de odağında bulunan özen ve dayanışma kavramlarının öneminin altını çizmiş oldu. Tuncel’in sözünü ettiği, Koç Holding tarafından hazırlanmış, “Sanatla Değiş, Dünyayı Dönüştür” sloganına sahip videoya aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Görgün Taner konuşmasında Koç Holding’in desteklerinin bienalin mümkün kılınmasında ne kadar kilit bir rol üstlenmiş olduğunu belirtti. Bienalin soru soran, merak eden ve yaşanan sorunları masaya yatıran bir organizasyon olduğundan ve bu bağlamda pek çok alandan katılımcıyı kucaklamaya çalıştıklarından söz etti.

Melih Fereli ise 1992’den bu yana bienalin kurumsallaşması konusunda büyük bir yol kat edildiğini belirtti. Bu sayede ilk edisyonlarında 90 bin kişi civarında olan ziyaretçi sayısının 500 bin ziyaretçi sayısına ulaşmasının mümkün olduğunu ifade etti. İKSV, Koç Holding ve Arter olarak sanatı desteklemekten büyük mutluluk duyduğunu da sözlerine ekledi.