3 soruda: Muhafaza

2012 yılında kentsel dönüşümü merkezine alan ilk kısa filmi Net17950 ’yi İstanbul Tasarım Bienali, Akbank Kısa, Avustralya Uluslararası Deneysel, Adana Altın Koza ve Ankara Uluslararası Film Festivali’nde izleyiciyle buluşturan ve çeşitli ödüller toplayan sanatçı ve mimar Özden Demir’in mekân ve bellek konularını ele alan ilk kişisel sergisi “Muhafaza” yarın açılıyor. Anne evinin arka penceresinden görünen bir apartmanın aylar süren yıkımının hatırlattığı bir çocukluk anısıyla başlayan Otoportre, Diğer Portreler ve Şeyler isimli videoyu merkezine alan sergi, bu videoda geçen hikâyelerden yola çıkarak anlatısını kuruyor. İzleyiciyi video, şiir ve enstalasyon çalışmalarıyla kişisel ve kolektif hafıza üzerine düşünmeye davet eden “Muhafaza”, 23 Haziran’a kadar Adahan İstanbul / -1 Galeri’de izlenebilecek. Özden Demir’e ilk kişisel sergisini üç soruda anlattırdık.

muhafaza3

Bu sergiden önce bilmediğin bir bilgi?

Ortaokul edebiyat öğretmenim Zerrin Hoca dönem ödevi konuları için bize öneriler sunmuştu. Ben şiir ödevini aldım. Sergi hazırlık sürecinde, içinde babamla Varlık dergilerinden seçtiğimiz 10 şiirin karşısına her biri ile aynı temada yazdığım şiirlerin olduğu kırmızı kaplı deftere ulaşmaya çalışırken, halkların demokratik Zerrin Hoca’sını kaybettiğimizi öğrendim. Biraz sarsıcıydı.

Bir de ofset baskı-dijital baskı farkları, çokça kağıt çeşidi, Illustrator’e giriş bilgileri, kumlu pleksi ile siyah pleksi birleştiğinde yapışkanın göründüğü, birbiriyle uyumlu yazı fontu aileleri, Topkapı Matbaacılar Sitesi’nin ihtişamı, oraya giden mezarlığın şahaneliği, insanın kendi sesinden çok sıkılabileceği gibi şeyler. Sanat pratiğinin mimarlıkla benzeşen ve ayrılan yanlarına dair de faideli bilgiler oluştu ama bu uzun bir yazının konusu olur.

Bu sergiye hazırlanırken aklında sürekli dolaşan bir düşünce?

Tek bir düşünceye takılıp kalınamayacak kadar yoğun bir hazırlık süreci geçti. Birbirinden farklı iş kalemlerinin arasında işin teknik, düşünsel, bir de sürekli biçime ve içeriğe dair tutarlı olma kaygısı ile ikisinin kesişiminde bir yerdeki boyutunda, beynimi de bedenimi de çok zorladığımı söyleyebilirim.

Ama bu kadar kişisellik barındıran bir sergiyi başka türlü ortaya çıkarmanın, bir galeri, kurum ya da kişi ile, bir küratörle bile birlikte yürümenin pek yolu yoktu; ya da ben beceremedim ve bir cengaverlikle, mimarlıktan da gelen bir tecrübe, yoğun çalışma özgüveniyle prodüksiyon sürecini üstlendim. Doğru mu yaptım sorusuna cevap veremeyecek kadar yakın mesafedeyim duruma. Dolayısıyla bu yoğunlukta aklımda sürekli dolaşabilecek bir düşünce olamadı; daha ziyade göğüs boşluğuma yakın bir yerde yatan tuhaf bir his var(dı).

Muhafaza’yı merkeze alan iş Otoportre, Diğer Portreler ve Şeyler filmi. Bir tarafıyla içinde bulunduğumuz yere, kente, kodlarımıza ve kolektif belleğe dair çok veri taşısa da adı üstünde Otoportre . Bir de yedi sekiz şiirden oluşan kitap var: Dönem Ödevi . Diğer işlerde de oldukça bireysel bir hafıza muhafaza ediliyor, olan biten terapötik bir düzeyde analiz ve teşhis ediliyor benim için. Bu nedenle, kendini bu kadar açmanın kalp çarpıntısı, bir sıkışma ara ara su yüzüne çıktı. Çünkü bu kadar temas etmek, çıplak kalmak bir kırılganlık barındırıyor. Buna hazırdım ama biraz doz aşımı yaşıyorum. Bir taraftan belli bir dönemin hissini, fikrini yeni üretimlerle ortaya koymanın, helalleşmenin ve arşivlemenin ferahlığı var ve bu eşiği atlayıp yeni bir odaya girmek gibi… Bir taraftan da korkular derya olmuş, ben de bir sandal.

Bu sergiden sonra yapmak istediğin ilk şey? 

Sergideki işlerden biri Kalbimiz videosu. Tıbbi bir görüntü, damarlar, stentler. Siyah bir cama yansıyor. Fonda da İstanbul Boğazı’nın sesi var, dalgıç bir arkadaşım Beykoz açıklarında kaydetti. Bir de Nasa arşivinden tuhaf sesler var. O kadar uzun süre maruz kaldım ve rahatsız olmadım ki seslerin prodüksiyon kafasından dahi çıkaran meditatif bir gücü olduğunu düşünüyorum; başka bir yerdeymişim gibi bir his veriyor. Ama zihnimde uzaklaşmak kesmiyor ve artık boşlukta salınmak, süzülmek istiyorum. Kısacası uzaya gidemeyeceğime göre, o denize girilecek!  

Screen Shot 2018-06-04 at 10.27.54