3 soruda Shyama Golden ve iblislerin gündelik hayatı

10 yıl süren grafik tasarımcılık serüveninin ardından 2020’de, çocukluğundan bu yana yaptığı yağlı boya çalışmalarını odağına almaya başlayan Shyama Golden resimlerinde; insan arketiplerini çağrıştıran ağaçlar, Sinhala kültüründe ölümlülere musallat olan şeytanlar ve kendi beden tasvirlerini buluşturan paralel boyutlar oluşturuyor.

Los Angeles’ta yerleşik sanatçı Shyama Golden, son serisi Yakkas: Everyday Exorcisms’e dair 3 soruluk anketimizi yanıtladı.

The Passage, Tuval üzerine yağlı boya, 2022

İşlerinde dokunmayı sevdiğin duygular, fikirler ya da araştırıp derinleştirmeyi arzu ettiğin bazı sorular neler?

Yarattığım süre boyunca zihnimde en baskın olan duyguları keşfetmeyi seviyorum. Son zamanlarda kendimle ilgili utanç verici ve sıkıcı olarak nitelendirdiğim şeylere karşı özel bir hassasiyet gösteriyorum. Bir sanatçı olarak, kendinizi “yaratıcı olmayan” insanlardan farklı bir öze sahip bir dahi olarak yansıtmanız gerekiyor ama ben dünyayı böyle deneyimlemiyorum. Sanatsal pratik aracılığıyla bazen kendimin ötesinde, derin hissettiren bir şeye dokunabiliyorum ancak çoğu zaman bir şey yapmama engel olan şüphelerle de uğraşıyorum. Şu anki çalışmamda, ruhumun bu özel boyutuna derinlemesine dalıyor ve onunla daha iyi bir ilişki geliştirmeyi nasıl öğrenebileceğimi keşfetmeye çalışıyorum. Resmini yaptığım, Sri Lanka folklorundan Yakkalar (şeytanlar / ruhlar), zihnimin gizli yönlerine biçim veriyor. Gelecekte keşfetmek istediğim daha birçok soru var ama şu anda başlamam gereken yer burasıymış gibi hissediyorum.  

İşlerin üzerinde çalışırken odaklanmana ya da ilham almana destek olan ritüel, rutin ya da metotların var mı? 

Evet, Libby aracılığıyla kütüphaneden sesli kitap dinliyorum. Birkaç günde bir okuduğum kitapları gözden geçirip içlerinden en iyilerini seçerek, onları yeniden okuyorum. Bu ritüel; düşüncelerimi kitaplarla meşgul etmeme, akışta olabilmeme, resim yaptığım esnada bilinçaltımın serbest kalmasına ve istemediğim yargıların içeri sızmamasına yardımcı oluyor. Aynı zamanda bir gece kuşuyum ve evden çalışmanın bana göre olduğunu düşünüyorum; hâlihazırda saatlerdir çalışıyor olsam da en iyi eserlerimi hep gece vaktinde üretmişimdir. 

Yağlı boya ile çalışıyorum ve bir seansın sonunda fırçalarımı temizlemek yerine, %2 karanfil yağı içeren aspir yağına batırmayı tercih ediyorum. Bu şekilde stüdyoda hem solvent kullanımı azaltılmış hem de harika bir koku açığa çıkmış oluyor. Resim yapmaya devam edemeyecek kadar yorgun olduğumda ya da bir parçada ortaya çıkan sorunları çözmem gerektiğinde, tuvali fazla zorlamadan işi fotoğraflar ve iPad üzerinde farklı açılardan denemeler yaparım. Ayrıca mümkün olduğunca ekrana bakmak yerine referans aldığım şeyleri bastırmayı veya gerçek hayattan bir şeyler resmetmeyi seviyorum. Sürekli yaptığım bir başka şey ise yeni bir bakış açısı elde etmek için çalışmalarıma aynadan bakmak.

Kendini bulduğun, sana çok iyi hissettiren ya da hayatının bir noktasında ziyaret ettiğin ve işlerin için çok ilham verici olmuş mekân neresi? Neden?

ABD, Yeni Zelanda ve Sri Lanka gibi birçok farklı yerde yaşadım, bu nedenle herhangi bir yere gerçekten kök salmış hissetmek zor. Los Angeles şu anda benim evim ve burada yaşamayı seviyorum. Mount Washington’dayım; buradaki engebeli arazileri ve yeşil alanları özellikle seviyorum. New York / Brooklyn’de uzun bir süre yaşadıktan sonra etrafımın ağaçlarla çevrili olmasını hoş bir değişiklik olarak görüyorum. Resimlerimin çoğu, her gün mahallede yürüyüş yaparken gördüğüm tipik sahneleri tasvir ediyor.

Çeviri: Aybüke Sanuç

After the Rains, Tuval üzerine yağlı boya, 2022
Projections, Tuval üzerine yağlı boya, 2022
Incarnation, Tuval üzerine yağlı boya, 2022
Rider & Ridee I & II, Tuval üzerine akrilik boya, 2019
Rooms I & II, Tuval üzerine akrilik boya, 2018
Road Trip, Tuval üzerine akrilik boya, 2018