55. Ulusal Yarışma, 30 Eylül-4 Ekim’de “Neyimiz var kaybedecek?” diye soruyor

Uluslararası Antalya Film Festivali’nde ulusal yarışma kategorisinin iptal edilmesi geçen sene bir grup sinemacıyı dayanışmayla 54. Ulusal Yarışma’yı düzenlemek için bir araya getirmişti. 55. Ulusal Yarışma ise 30 Eylül-4 Ekim tarihlerinde İstanbul’da. Bu yılki afiş görselini Metin Erksan’ın Kadın Hamlet-İntikam Meleği filminden alarak onu saygıyla anan ve bu yılın gündemini oluşturan kadın sinemacıların eylemlerine dikkat çeken 55. Ulusal Yarışma, sloganını da Karanlıkta Uyuyanlar filminin unutulmaz repliğinden alıyor ve soruyor: “Neyiniz var kaybedecek?” Böylece Ulusal Yarışma’nın iptalinin bizlere neler kaybettireceğinden dem vuruyor.

Türkiye sinemasının en yeni örneklerinin izleyiciyle buluşacağı 55. Ulusal Yarışma seçkisi, 2017 Kasım ayından 2018 Ekim ayına kadar vizyona girmiş, festivallerde gösterilmiş ya da henüz seyirci önüne çıkmamış yapımlardan oluşacak. 2017 Kasım ayından itibaren tamamlanmış tüm filmler web sitesi üzerinden Ulusal Yarışma’ya başvurabilir. Bu yıl oluşturulan yeni ön jüri sistemine göre, 54. Ulusal Yarışma film ekipleri bu senenin seçkisi için gizli önerilerini yaptı. Bu görevin ilerleyen senelerde, her yıl katılan film ekiplerinin eklenmesiyle büyüyen bir ön jüri tarafından ele alınması öngörülüyor.

55. Ulusal Yarışma’da film gösterimlerinin yanı sıra Türkiye sinemasının sorunlarının konuşulup çözüm önerilerinin aranacağı panellere de ev sahipliği yapacağını ekleyelim. Ayrıca bu sene de Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği, Yıldırım Önal Anı Ödülü’nü Ulusal Yarışma’da takdim edecek, Sinema Yazarları Derneği jürisi Siyad En İyi Film Ödülü verecek. Ödüller 4 Ekim akşamı Cahide Müzikhol’de sahiplerini bulacak.

55.Ulusal Yarışma’nın manifestosu şöyle diyor:

“Neyimiz var kaybedecek? Ulusal Yarışma’nın iptaliyle birlikte, kaybedeceğimiz bir tarihimiz var. Tarihimizin, özellikle de Ulusal Yarışma tarihinin kazananlar ve katılanlardan, başkanlar ve müdürlerden, söylenenler ve söylenmeyenlerden fazlası olduğunu biliyoruz. Bizden çalınmaya çalışılan bu tarihin, varlığından haberdar bile olmadığımız mücadelelerle şekillendiğini görüyoruz. Hep sahip olduğumuzu düşündüğümüz şeylerin bile dayanışmayla kazanıldığını; sonsuza kadar sahip olacağımızı düşündüğümüz şeylerin bile bir anda elimizden alınabildiğini biliyoruz. Ulusal Yarışma’nın iptaliyle birlikte köksüzleşecek, yolunu kaybedecek bir sinemamız var. İzleyicisini kaybedecek filmlerimiz, susturulacak sinemacılarımız, coşkusunu kaybedecek sinemaseverlerimiz var. Zamanla ve emekle, üreterek ve deneyerek, başararak ve çuvallayarak oluşturduğumuz bir sesimiz, üslubumuz var. Bizi umutsuzluğa da sürüklese, bize güç de verse bu tarihe sahip çıkma sorumluluğunu duyuyoruz.”