Açılmaya cüret eden kalpler ve bir performans olarak aşk: biriken
Hem özgün metin ve uyarlama tiyatro oyunları hem de video ve performans işleriyle yerel sahnenin en heyecan verici sanat kolektiflerinden biri olmayı sürdüren biriken 9-10 Mayıs’ta garajistanbul’da Kıyamete Kadar Kapattım Kalbimi oyununun son sezon gösterimlerini gerçekleştirecek. Aynı zamanda 15-16 Mayıs tarihlerinde Sharjah Bienali’nin İstanbul ayağı için bir performans / yerleştirme işi hazırlayan biriken ile sanal ortamda buluşup bir kahve içtik.
Röp: Yetkin Nural
Yetkin Nural: Başlıyorum o halde. Kıyamete Kadar Kapattım Kalbimi – izninizle KKKK olarak refere edeceğim an itibariyle – prömiyerini geçen sene mayıs ayında İKSV Tiyatro Festivali’nde yapmıştı. Aradan bir sene geçti ve tahminen bu sezonun son gösterimleri de 9 ve 10 Mayıs’ta garajistanbul’da gerçekleşiyor. Şunu merak ediyorum mesela, gösterim sürecinde oyunlarınız hiç değişiyor, gelişiyor, dönüşüyor mu? Eklenen veya çıkan kısımlar, veya doğaçlamaya açık bölümler var mı?
Melis Tezkan: Genelde prömiyerini festival (IDANS, Tiyatro Festivali,) kapsamında yaptığımız oyunları sezona başlama provalarında küçük değişikliklerle rötuşluyoruz aslında. Bunu daha önce Beraberce Ölmek ve Tatyana için de yapmıştık…Hem seyirci gözüyle yeniden oyuna bakma fırsatımız, hem de araya zaman girdiyse özellikle bazen gündeme göre yeniden bazı detayları yorumlama fırsatı oluyor. KKKK için de prömiyer sonrası-sezon başlangıcı arasında yaptığımız bir çalışma oldu. Onun dışında mesela KKKK’de bir sahne belli olasılıklar dahilinde emprovize ediliyor. Bu sürecin başından beri, provalar dahil, hep öyle oldu.
YN: Hangi sahne acaba? Merak ettim hemen.
MT: Aşka boğma sahnesi…
YT: Tahmin etmiştim!
MT: Belli bir kelime dağarcığı, bağlam dahilinde ve yine belli bir hareket tasarımı dahilinde emprovize ediyorlar oyuncular…
YT: Sanıyorum prova süreçlerinde de doğaçlama çalışmalarınız oluyor?
Okan Urun: Bu oyunda oldu evet. Aslında oyuna hazırlık sürecinde doğaçlamanın yanısıra birtakım alıştırmalar, atölye çalışmaları yaptık hep birlikte. Herkesin birbirini daha iyi tanımasını sağlayan, insani olarak birbirimizle daha derin bir bağ kurmamızı amaçlayan çalışmalardı. Orada ortaya çıkanların sonrasında bir şekilde provalarda da bizimle olduğunu düşünüyorum. Doğaçlamaya gelince onu bazen bir sahnenin fiziksel gerçekliğini bulmak için bazen de sahne metninin bir ön çalışması olarak kullandık.
MT: KKKK’nin yolunu böyle öngörmüştük, aynen Beraberce Ölmek gibi. Her ikisini de birleştiren unsurlardan biri de özgün metin üretimi aslında. Ama aslına bakarsak diğer tüm sahne işlerinde de, yani belli bir metnin sahnelenmesi sürecinde, metni baz alarak veya almayarak her zaman doğaçlamalardan geçiyoruz.
YN: biriken ile ilgili merak edip henüz sormadığım bir diğer soru da iş bölümünüz. Aslında KKKK ile ilgili az önce anlattığınız sürece de değiniyor bu soru… Her oyunda değişen dinamik bir yapıyla mı hareket ediyorsunuz, yoksa oturmuş roller, kalıplaşmış üretim süreçleri var mı?
MK: biriken olarak hep kendimize dair verdiğimiz bir tanım var, üretim sürecini baştan sona hep bir beraberlik ve paylaşım içerisinde, kendi içimizde tüm eleştiri ve müdahalelere açık bir şekilde yürütüyoruz. İşleri bir isim altında imzalamanın anlamı da bu aslında…
Ama elbette her ikimizin de kendini daha rahat ifade ettiği alanlar var. Bağlamlarını, içeriğini beraber belirlediğimiz işlerin metinsel üretimini genelde Okan üstlenirken, plastik kısmını – yani sahne ve görsel tasarımını – ben alıyorum üstüme. Genelde beraber yönetiyoruz ancak Okan’ın oyuncu olarak da yer aldığı projelerde, yönetmenlik daha çok bana kalıyor gibi…
OU: Evet her iş, iş bölümündeki ağırlıkları belirliyor kendiliğinden… O kadar kalıplaşmış olmadığını düşünüyorum çünkü fikir aşamasında mutlaka hep ikimiz de varız.
YN: Çalıştığınız ekipler, yani oyuncularınız, ışıkçınız, müzikçiniz, bu insanlar nasıl etkiliyor üretim süreçlerin? KKKK için oldukça kolektif bir ruhla hareket ettiğinizi dile getirdiğinizi biliyorum örneğin.
OU: Oyuncularla çalışma işin ilerleyişine göre değişiyor. KKKK’de Belçika’da bir residency yapmamız hep birlikte sahne dışında bir kolektif gibi hareket ettirmeyi getirdi ve bunun sahneye pozitif yansımaları oldu bizce. Yani bu ekipteki ortak ruhun oluşmasında etkili oldu.
Oyunların müzikleri ve tasarımcılarla çalışmamızı Melis daha iyi anlatır ama şunu ekleyeyim: Ormanlardan Hemen Önceki Gece ve KKKK’de çalıştığımız sırasıyla Ömer Sarıgedik ve Berk Çakmakçı da karşılıklı olarak birbirimizi iyi anlayıp anlatabildiğimiz sanatçılardı
YN: Melis seni dinliyoruz o halde…
MT: Şimdi muhtemelen hangi yaratıcı ekibe sorsak ayni şeyi söyleyecektir ama biriken olarak işlerimizde müzikle nasıl ilişkilendiğimizi çok önemsiyoruz. Şimdiye kadar tüm işlerimizde sahnenin görselliği ve metinlerin dili kadar müzik de hep çok önemli oldu bizim için… Projelerimiz arasından üçünde özgün müzikle çalıştık. Okan’ın söylediklerine ek olarak bize Beraberce Ölmek için iki şarkı yapan Kim Ki O’yu da eklerim.
Müzik ve ışık tasarımlarında öncelikle kendimizi sınırladığımız kavramsal çerçeveyi tasarımcılarla paylaşıyoruz. Genelde projelere gözümüzün önüne gelen imgelerden yola çıkarak başladığımız için; bu imgeleri ve hali hazırdaki sahneleri de onlarla paylaşıp genelde kendilerini mümkün olduğunca özgür bırakıyoruz. Böylece her tasarımcı kendi yorumuyla geliyor ve prova süresinde birbirimizden beklentilerimiz belirginleştikçe herşey daha net biçim alıyor.
Bazı sahneler için direkt detaylı beklentilerle yaklaşırken bazen de müziğin ya da ışığın bizi etkilemesini, bize ilham vermesini bekliyoruz.
YN: Her yaratıcı ekibin müzik konusunu biriken gibi kotarabildiğini düşünmüyorum. Burada kanımca sizin yerel sahnenin özgün üretim yapan yetenekli isimlerini tanıyor – biliyor oluşunuzun, yani bu ilişkilerin organik temelleri olmasının etkisi var, Okan’ın da anlamak ve anlatmak ile değindiği bu sanki.
MT: Mersi.. J
OU: Bir de müziğe işinizde nasıl bir yer verdiğinizle ilgili. Melis’in de söylediği gibi bizim için epeyce merkezde. Ben şahsen KKKK’yi uzun bir şarkı olarak görüyorum… Eşlik etme durumu tek taraflı değil…
MT: Müzisyenlerle iletişimimizin güçlü ve karşılıklı olarak yaratıcı olduğunu düşünüyorum. Beraber oyun yazıyoruz sonuçta… Ayrıca bizim kişisel hayatlarımızda müzik hep merkezde oldu. Bunun da etkisi büyüktür herhalde…
OU: Benim her zaman olmadı aslında… Biraz müzik cahiliyimdir, bunu da itiraf edeyim…
YN: Müziğin insan hayatında durduğu yerin kıstası çok grup bilmek değil ki aslında… Kimileri için bu bilgi doğal bir sonuç oluyor yalnızca.
OU: Tabi…
MT: Benim müzikle ilişkim için ayrı bir sohbet açarız, o konuya girmiyorum…