A’dan Z’ye: David Bowie

10 Ocak 2016 günü, yepyeni albümü Blackstar’ın yayınlanmasından ve 69 yaşına girmesinden iki gün sonra hayatını kaybeden David Bowie, kariyeri boyunca yeni akımların, yeni anlayışların doğmasına sebep olan birçok esere imza attı. Onlarca detay düşünülerek kurgulanan albümleriyle, görünüşüyle, yarattığı konseptleriyle ve hikâyeleriyle, yalnızca 20. yüzyılın değil, sanat tarihinin en önemli figürlerinden biri olan David Bowie’nin hayatından bazı anları, olayları, karakterleri, şarkıları ve mekânları, David Bowie sözlüğüyle bir kez daha hatırlıyoruz.

Hazırlayan: Cem Kayıran, Busen Dostgül – İllüstrasyon: Sadi Güran

Aleister Crowley

Blackstar’a ismini veren enfes şarkı için çekilen etkileyici klibin İsveçli yönetmeni Johan Renck, Bowie’yle klip için yaptıkları konuşmalarda sıklıkla İngiliz yazar, şair ve okültist Aleister Crowley’nin çalışmalarından bahsetmişler. Crowley, Bowie’nin sanat anlayışına ve hayata bakışına eserleri ve iddialarıyla önemli bir ilham kaynağı olmuştu. Bowie’nin birçok şarkısı, Crowley’nin de bir üyesi olduğu metafizik alanında çalışan örgüt The Golden Dawn’a göndermeler barındırıyor.

Buddha Of Suburbia

BBC 2’da 1993 yılında yayınlanan dört bölümlük mini seri Buddha of Suburbia, bir aktör olmak isteyen Karim isimli karakterin Londra’da yaşadığı zorlukları konu ediyordu. Hindistanlı olduğu için karşılaştığı ırkçı olaylar ve hayatta başına gelen birçok eşitsizliğin karşımıza çıktığı Buddha of Suburbia’nın müzikleri David Bowie imzası taşıyordu.

bowiepedi05web

Cane Hill

The Man Who Sold the World albümünün 1970 yılında ABD’de yapılan ilk baskısında kapakta Bowie’nin arkadaşı olan Michael J. Weller imzalı bir çalışma yer alıyordu. Weller’in bir kovboyu bir hastanenin önünde çizdiği çalışmada gördüğümüz hastane, Londra’daki Cane Hill isimli bir akıl hastanesi. David Bowie’nin bir süre tedavi gördüğü Cane Hill, efsaneyle ilgili trajik bir hikâyede de karşımıza çıkıyor. Bowie’nin üvey kardeşi Terry Burns, 1985 yılında tedavi gördüğü Cane Hill’den kaçarak kendini bir trenin önüne atarak intihar etmişti.

Çay fobisi

Küçük David Jones, henüz beş yaşındayken ailesiyle birlikte Londra’daki Thames nehrinde küçük bir geziye çıkar. Gezi esnasında yaşanan küçük bir kaza sonucu David Bowie’nin üzerine çay dökülür. Söylenenlere göre, Bowie o günden beri hiçbir zaman çay içerken görülmez. Bir bardak İngiliz kahvaltı çayı bile içmeyen şarkıcının az olsa Japon çayı tükettiği söylentiler arasında.

David Robert Jones

David Robert Jones ismiyle doğan ve müzikle uğraşmaya başlayan, sonrasında da adını David Bowie olarak değiştiren müzisyenin bu kararı vermesinde aynı dönemde Londra’da sıkça sahne alan Davy Jones’un etkisi vardı. İlerleyen yıllarda The Monkees grubunda yerini alan Davy Jones’la karıştırılmamak için ismini David Bowie yapan sanatçı, henüz 18 yaşındaydı. David Jones isminin ilk olarak evrilmesi 1964 yılında Davie Jones olarak gerçekleşmiş ancak sanatçı David Bowie isminde karar kılmıştı.

Everything’s Alright

Yedinci David Bowie albümü olan Pin Ups, Pink Floyd’dan The Who’ya, The Yardbirds’den The Kinks’e birçok isimden parçaların yeniden yorumlanmış hallerinden oluşuyordu. Albümün beşinci şarkısıysa The Mojos’un 1964 yılında yayınladığı “Everything’s Alright”ın David Bowie tarafından yorumlanmış versiyonu. Şarkıyla ilgili ilginç bir tesadüf de, Bowie’nin yorumunda davulları çalan Aynsley Dunbar’ın aslında bir The Mojos üyesi olması. Fakat Dunbar, gruba “Everything’s Alright” single’ını yayınlandıktan hemen sonra katılmış!

Fame

David Bowie’nin soul müziğine olan tutkusunu yansıttığı Young Americans albümünün en başarılı single’ı olan“Fame”, John Lennon ve Carlos Alomar’la birlikte yazılmış bir şarkı. Bowie, yayınlandıktan yaklaşık iki ay sonra ABD’de Billboard Hot 100 listesinde zirveye çıkan “Fame”i “öfkeli bir şarkı” olarak tanımlıyor. O dönem birlikte çalıştığı menajerlik şirketine olan kızgınlığının şarkıyı ortaya çıkardığını dile getiren Bowie, sonraki yıllarda şarkının ulaştığı başarıyı şaşırtıcı bulduğunu ve bunu kesinlikle beklemediğini açıklamış.

George Underwood

Bowie’nin hayatını değiştiren isim olan George Underwood, efsane müzisyenin çocukluk arkadaşıydı. Birlikte kurdukları The King Bees grubunda birlikte çalan ikilinin arasında bir kız yüzünden çıkan kavga sonucunda Underwood, Bowie’nin sol gözünü parmağında yüzük olan eliyle yumruklamış ve bir gözünün renginin yeşile dönmesine sebep olmuştu. Bu yumruk sonrasında ikilinin arkadaşlıkları bozulmamış, hatta George Underwood ilerleyen yıllarda David Bowie’nin 1971 çıkışlı Hunky Dory albümünün kapak tasarımını da yapmıştı.

High Line Festival

2007 yılında New York’ta ilk kez düzenlenen High Line Festival, 10 günlük programının tamamı David Bowie tarafından oluşturulmuş bir festivaldi. Manhattan’da çeşitli mekânlarda gerçekleşen etkinliklerde komediden müziğe, görsel sanatlardan edebiyata birçok farklı alandan Bowie tarafından seçilmiş isimler performanslar sergiledi. Arcade Fire, Deerhoof, Ricky Gervais, Claude Cahun ve Daniel Johnston, Bowie’nin konuklarından bazılarıydı.

Ivo van Hove

Özellikle Off-Broadway oyunlarıyla tanınan Belçikalı tiyatro yönetmeni Ivo van Hove, Bowie’yle hayatının son döneminde birlikte çalışmıştı. Blackstar albümünde yer alan ve Bowie’nin ölümünün ardından her dinleyişte sözleriyle tüyleri diken diken eden “Lazarus” şarkısından uyarlanan bir müzikal için bir süredir provalar yapılıyordu. Van Hove’nin yönetmenliğindeki oyunda rol alması planlanan Bowie, sağlık sorunları sebebiyle provaların bir kısmına katılamamış. Belçikalı yönetmen yaptığı açıklamada Bowie’nin tüm sıkıntılara rağmen özveriyle müzikal için çalışmaları sürdürdüğünü dile getirmişti.

bowiepedi01web

Jareth the Goblin King

Birçok sinema filminde canlandırdığı karakterlerle de özdeşleşen David Bowie’nin en unutulmaz performanslarından biri şüphesiz ki 1986 yapımı The Labyrinth filmindeydi. Jim Henson’ın ustalıkla yarattığı fantastik dünyada Jareth isimli bir Goblin Kralı’nı canlandıran David Bowie’nin bu rolü alma hikâyesi de epey ilginç. Filmde şarkılar söyleyecek bir karakter olan Jareth için yapımcıların ilk seçeneği Michael Jackson’mış. MJ’in filmde yer almak istememesiyle birlikte Jim Henson’ın en kuvvetli adayı olarak öne çıkan isim bu kez Sting olmuş. Fakat Jim Henson’ı filmi David Bowie’yle çekmek için ikna edenler, Henson’ın kendi çocukları olmuş!

Kooks

1971 yılında yayınlanan Hunky Dory albümünde yer alan “Kooks” şarkısı, David Bowie’nin 30 Mayıs 1971 günü dünyaya gelen oğlu Duncan Jones için yazdığı bir şarkı. Söz konusu günde, evde Neil Young dinlerken oğlunun doğduğu haberini alan Bowie, şarkıda Neil Young’dan epey ilham almış. Sonraki yıllarda Tindersticks, Robbie Williams ve The Smashing Pumpkins gibi isimlerin de yorumladığı şarkı, İngiliz grup The Kooks’un da ismine ilham vermiş.

Little Richard

Enerjik performansı ile 1950’lerin en popüler müzisyenlerinden biri olan Little Richard, küçük David Bowie’nin gözünden de kaçmamıştı. 9 – 10 yaşlarındayken gördüğü şarkıcı Little Richard’dan sonra “Ben de müzik grubunda olmak istiyorum” diyerek müzisyen olmaya karar veren David Bowie’ye babasının ilk aldığı enstrüman saksofon olmuştu. Bowie, aynı sene İngiliz müzisyen Ronnie Ross’tan ders alarak saksofon çalmayı öğrendi.

Moonwalk

Moonwalk, “Billie Jean” klibiyle birlikte Michael Jackson’la birlikte dünya çapında bir fenomen haline gelmiş olsa da, söz konusu figürü ilk kullanan isim David Bowie. İnanması güç, kabul. Fakat Bowie’nin resmi web sitesinden yazdıklarına göre 1974 yılında yayınlanan ve George Orwell’in 1984 romanındaki dünyayla Bowie’nin post-apokaliptik hayali evreninin kesiştiği konsept albüm Diamond Dogs’un aynı yıl yapılan turnesi, konser salonlarında moonwalk’un ilk kez yapıldığı turne olmuş. Söz konusu turnedeki sahne şovları için Toni Basil’le çalışan Bowie, moonwalk’u fenomene dönüşmesinden yaklaşık 10 yıl önce ilk kez gerçekleştiren müzisyen olmuş.

Dosyanın tamamını görmek için buraya tıklayarak Bant Mag. No:47’ye ulaşabilirsiniz.