Amin Maalouf ile “Empedokles’in Dostları” ve değişen dünya üzerine söyleşiden notlar

Türkiye Fransız Kültür Merkezi’nin (Institut Français de Turquie) pandemi döneminde başlattığı “Edebiyat Salonu” başlıklı çevrimiçi etkinliğinin bu ayki konuğu, yakından tanıdığımız bir isimdi: Amin Maalouf. Maalouf’un eserlerini Türkçeye kazandıran çevirmen ve yazar Ali Berktay’ın da katıldığı, Yiğit Bener tarafından sunulan etkinlikte; yazarın son romanı Empedokles’in Dostları ve romanla bağları olan deneme yazısı “Uygarlıkların Batışı” üzerinden dünyamızın geldiği son nokta hakkında bir zihin egzersizi yapıldı.

Şubat 2021’de, YKY bünyesinde yayımlanan Empedokles’in Dostları, gelecekten bir tasvir sunuyor ve şu cümleyle başlıyor: “Romanlar, tarihin eksikliklerinden doğar.” Bu Maalouf’un sık sık tekrar ettiği ve kendi roman anlayışını da üstüne kurduğu bir cümle. Aslında kitabı 3 yıl önce tamamladığını ve yayımlamak için doğru zamanı beklediğini söylüyor yazar. Önceki eserlerinden farklı olarak distopik bir dünya işlese de, ana karakterlerin yaşadığı adaya Antioche (Antakya) ismini vererek vazgeçemediği doğu kültürüne de göz kırpmış. Romanda anlatıcıya dair de farklı bir yaklaşım var. Hikâyedeki bütün karakterler birinci ağzından konuşup anlatıyorlar, bu da her bakış açısını daha iyi görmemizi ve anlamamızı sağlıyor.

Romanda insanlardan sadece teknolojik değil, ahlaki olarak da üstün bir ırkın dünyaya gelişini görüyoruz. Bu konuyu işleme sebebini, içinde yaşadığımız medeniyetlerin bir kriz içinde ve sona yaklaşmış olduğu düşüncesine bağlıyor. “Bizi yalnızca böyle üstün bir medeniyet mi kurtarabilir?” ve “Böyle bir durumda ne yapardık?” sorularına cevap aranmış. Burada bir ikilem mevcut ve romanın ana karakterleri Alec ile Eve de bunları temsil ediyor. “Sonsuz yaşamı ve gücü herkes ister fakat bunun arzusu köleliğin yolunu açar” diyor Maalouf ve anlatısını bu sorun üzerine inşa ediyor.

Başka bir dünya mümkün

Distopik bir roman olmasına karşın yazarın görüşü büsbütün kötümser değil. Lübnan doğumlu Amin Maalouf birçok acı yaşadığını ve kötü olaylara şahit olduğunu, bu coğrafyada zor bir yolculukta olduğumuzu dile getiriyor. Pandeminin de birçok sorunu açığa çıkardığını fakat bu sorunların ortak olduğunu belirtiyor: “Toplulukların birbirine bağlı olduğu ortaya çıktı. Bir taraftan çok yakınız bir taraftan çok uzak. Artık ortak bir tutum sergilemeliyiz”.

Bütün bu kaosun ve belirsizliğin aksine Amin Maalouf yine de umudun bir ihtiyaç olduğunu ve umutsuzluğun yeni sorunları besleyeceğini söylüyor. “Artık küresel sorunlara sahibiz ve birlikte çalışarak bir çözüm yolu bulmalıyız. Battıktan sonra oturup çalışacağız ve işleyen dünyayı kuracağız.” derken; buzdağını gördüğü hâlde ilerlemeye devam eden bir gemiye benzettiği insanlık için, umudun hâlâ olduğu mesajını veriyor.

Yazı: Elif Acun