Arkamıza yaslandık: Melike Şahin - Diva Yorgun klibindeyiz

Röportaj: İlayda Güler - Fotoğraflar: Can Dolu, Mert Yemenicioğlu

“Diva Yorgun”, Melike Şahin’in merhemi elinde bulduğu ilk uzunçalarındaki “Nasır” ile Mabel Matiz’in yeni albümü Fatih’teki “Düldül” düeti arasında yayımlandı; ikilinin ortaklaştığı ikinci şarkıydı. Sözü ve müziği Mabel Matiz’in gözünden yazılmış bir Melike Şahin temsili olan “Diva Yorgun”un bir kuir gazino atmosferine davet eden klibi, neşeye davet ettiği dört buçuk dakikada anlamlı mesajlar veriyor. 

Şarkı sözlerini çelenklerden, buketlerden takip ettiren videoyu dikkatli izleyenler, Mabel Matiz’in yanı sıra başka pek çok tanıdık yüze daha rastlayacak: Balina’nın Alican Öyke ve Burçin Esin’i, Melike Şahin’in uzun süreli müzikal ortağı Elif Dikeç, yönetmen Sinan Tuncay, aranjör Zafer Tunç Resuloğlu gibi.

“Diva Yorgun” klibinin nasıl bir ortamda ve hangi motivasyonlarla ortaya çıktığını öğrenmek üzere yaratıcı ekibe bağlandık. Yönetmen Sinan Tuncay ve oyuncu Bulut Sezer’le kamera arkasına daldık.

Sinan Tuncay yanıtlıyor

Dinlediğin ilk andan bugüne “Diva Yorgun”un sende yarattığı hisleri nasıl tarif edersin? Bunların klibe yansımaları hakkında ne düşünüyorsun?

Melike’yle çalışmayı geçen seneden aklımıza koymuştuk. Aradan şarkılar, fikirler gelip geçti ama “Diva Yorgun”a ismini ilk duyduğum anda vuruldum. Herkesin kendi içinde yaşattığı divayı ve aşkın onun üzerindeki dönüştürücü gücünü anlatıyor olması beni etkiledi. O yüzden de klibi bu dönüşüm üzerine kurguladım.

Parçayı gazino atmosferinde görselleştirme fikri nereden çıktı? Hikâyeyi şekillendiren unsurlar nelerdi; bu gazino’nun kimliği, dinamikleri nasıl hayal edildi? Şarkı sözlerini o kültüre ait kimi imajlar üzerinden takip etmek gibi tatlı detay kararlarının arka planından bahsedebilir misin biraz?

Demo kaydını dinlediğimde Melike’nin sesi bana Bocaccio 70 (1962) filminin açılışındaki tiyatro perdesini ve Türkan Şoray’ın kaleydoskopik temsillerini hatırlattı. Gazino kültürünün şıklığıyla düğün sarayı kitchliğinin kuir bir füzyonunu, hafızamın Yeşilçam atmosferinde yaşatmak istedim. Çekimleri, 1960’larda İstanbul Aksaray’da inşa edilen, uzun yıllar sinema salonu olarak hizmet vermiş bir düğün salonunda gerçekleştirdik. Zamansız bir mekânda, herkesin kendi gibi var olabildiği kuir bir gazino anlatısı hayal ettik. Yorgun diva, şarkıdan aldığı güçle ayağa kalktı, kendisini izleyenlere sahneye çıkma cesareti verdi!

Melike ve Mabel’i kurgu bir evrende buluşturmak nasıldı? Klipte başka bolca tanıdık yüz daha görüyoruz. Bu video özelindeki oyuncu yönetimi deneyimine dair neler söylersin?

Melike ile Mabel’in iş birliği müthiş duygular doğuruyor, bu şarkıda da öyle oldu. Üretimlerinin bir parçası olmak beni çok heyecanlandırdı. Mabel’in bendeki yeri ayrı, o yüzden videoda var olması ayrıca anlamlıydı. Hep birlikte birkaç saatliğine başka bir evrene gidip geldik. Müzik videolarının çekim süreleri pek elverişli olmasa da bu tip kalabalık işler yapmayı seviyorum. Böyle kısıtlı sürelerde, castın -mış gibi yapmadan, doğal ve kendisi gibi gözükmesi daha da önem kazanıyor. Seyirci masalarını kurgulamak, birbirleriyle belki de hiç bir araya gelmemiş insanların orada kaynaşıp beraber eğlenmelerine tanıklık etmek müthiş bir hazdı, kameraya da yansıdı.:)

Bulut Sezer yanıtlıyor

Klipte sürprizi yapan, en tatlı anlardan birinde sen varsın. Gerilim, önyargı, güven, neşe… Kısa zamanda farklı duyguların alanlarına girip çıkıyoruz. Karakterine hangi duygular üzerinden yaklaştın? Bu duyguları birbirine bağlayan yollar, geçişlere dair ne düşünüyorsun?

Sevgili Sinan Tuncay bu sahnede nasıl bir şey istediğini ilk anlattığında zaten direkt çok heyecanlandım. Gerilimi olabildiğince yükseltip, sahneyi beklenenin hatta alışık olunanın tam tersine çevirme fikri çok hoşuma gitmişti. Anneleriyle gazinoya gelmiş iki yetişkin erkeğin farklı ilişkilenme ihtimallerinin de olabileceğinin, içinde bulunduğumuz politik ortamda, sistematik olarak sansür, baskı ve şiddete maruz kalan LGBTİ+’ların her yerde olduğunun tekrar altının çiziliyor olması beni role en çok motive eden dinamiklerdi diyebilirim. Karaktere toplumsal baskı, toksik maskülinite, cinsiyet rolleri beklentileri gibi birçoğumuzun mütemadiyen maruz kaldığı kavramlar üzerinden yaklaştım. Sinan’ın verdiği reji de benzer yöndeydi. Bu kavramları bir gülümsemeyle kırıp dans etmeye başlamak, sanırım izleyenlerin de gülümsemesine neden oldu. Aldığım tepkiler de genel de bu yönde.

Klip boyunca pek çok karakterle tanışıyoruz. Senin favorin kim(ler)di ve neden acaba? Çekim gününden hafızanda neler kaldı, set ortamına dair gözlemlerini paylaşabilir misin?

Burada biraz pozitif ayrımcılık yapacağım.:) Favorilerim, açık kimlikleriyle yer alıp izleyen insanlara umut olan; görünmeyen kimliklere, yönelimlere, varoluşlara az da olsa nefes olan her karakter sanırım. Klibin Onur Haftası zamanı yayımlanması, Onur Haftası’nda ve son zamanlarda yaşananlardan sonra bu görünürlükleri daha da önemli kıldı. Son bir senedir, bir Melike Şahin klibinde yer almayı çok istiyordum. Özellikle “BEDELİNİ ÖDEDİM” şarkısıyla Melike bu coğrafyada, hissettiği gibi var olabilmek adına bedel ödeyen birçok insanın kalbine dokunmuştur diye tahmin ediyorum. 

Klip günü gerçekten çok heyecanlıydı benim için. Tüm ekip, diğer oyuncular, herkes çok güzel bir şeyin parçası olmaktan duyduğu mutlulukla oradaydı; bu çok net hissediliyordu. Bu da hâliyle setin çok güzel geçmesini sağladı. Şarkıyı da çok sevdiğimiz için tekrar tekrar dinlemek hiç sorun olmadı açıkçası.:) Tüm sansürlemelere rağmen ses çıkarmaktan geri durmayan Melike ve Mabel gibi önemli sanatçılarla birlikte böyle bir işte yer almak çok değerli benim için. “Diva Yorgun”, bundan 20 sene sonra dönüp arkaya baktığımda iyi ki yapmışım deyip, çok güzel hislerle hatırlayacağım bir iş oldu.