''Avengers: Age of Ultron'' öncesi, beş yapımıyla Joss Whedon

1 Mayıs günü vizyonda olacak Avengers: Age of Ultron’dan yeni fragmanlar ve haberler gelmeye devam ederken filmin senaristi ve yönetmeni Joss Whedon’ın 5 yapımını masaya yatırıyoruz.

Buffy-the-Vampire-Slayer-buffy-the-vampire-slayer-18035236-2560-1707

Buffy the Vampire Slayer (1996-2003)
Alternatif bir feminist kahraman yaratma amacıyla yola çıkan Joss Whedon, Buffy’i ilk olarak uzun metraj formatında deniyor ve istediği sonucu alamıyor. Daha sonra başka bir oyuncu kadrosuyla ve yönetmen koltuğunda Whedon’la, televizyona uyarlanan Buffy the Vampire Slayer, bir fenomen haline geliyor. Sunnydale adlı bir kasabada genç Buffy ve arkadaşlarının vampir ve canavarlarla savaşmasını konu alan dizideki canavarlar ve vampirler, dev birer lise ve büyüme metaforu aslında. Whedon, her zaman kaçan tarafta olan sarışın ve zayıf kızın bu sefer kovalayan tarafta olmasını isteyip yarattığı bu karakterle istediği ikonu yaratmayı başarıyor. Risk almaktan asla kaçınmaması, müzikal gibi türleri denemesi ve güçlü kadın karakterleriyle Buffy the Vampire Slayer, televizyon tarihi için bir devrim niteliğinde.

neilpatrick

Dr. Horrible’s Sing Along Blog (2008)
Hollywood’daki yazar grevi sırasında işsizlikten sıkılan Whedon, bir web serisi yaratmaya karar veriyor. 3 bölümden oluşan bu kısa internet dizisini bağımsız bir şekilde çekip bedavaya internetten yayınlıyor. Dr. Horrible’s Sing Along, bir super-kötü müzikali. Yalnızca en kötülerin kabul edildiği bir gruba girmek için planlar yapan, ama planlarını eşzamanlı bir şekilde internetteki blogunda duyuran Dr. Horrible’ın hikayesini izliyoruz. Bilindik kahraman modelinin çok dışında olan bu karakteri, kötü olmasına ragmen gördüğümüz anda seviyoruz. Bunda başroldeki Neil Patrick Harris’in de etkisi büyük tabii. Hiçbir şirketten yardım almayarak, güç sanatçının elinde olunca ortaya nasıl şeyler çıkabileceğini gösteren müzikalin tüm müzikleri de Joss Whedon’ın elinden çıkma.

The Cabin in the Woods

The Cabin in the Woods (2012)
Whedon’ın prodüktörlüğünü ve sanaristliğini üstlendiği The Cabin in the Woods, şimdiye kadar çekilmiş tüm korku filmlerine göndermeler içeren ama bir yandan da onları eleştiren bir film. Her korku filminde karşımıza çıkan klasik beş karakterin (kaslı sporcu, aptal sarışın, bakire kız, komik stoner ve akıllı çocuk) bir haftasonu ıssız bir kulübeye gittiklerinde başına gelenleri izlediğimiz filmin öncekilerden tek bir farkı var: onları izleyen ve her hamlelerini etkileyen bir laboratuvar dolusu insan. Aslında bir kurban etme ritüelinin parçası olan karakterlerin, ritüelin tamamlanması için belli bir sırayla ölmesi gerekiyor. Bu yüzden de işler istedikleri gibi gitmediğinde, bilim adamlarımız müdahale etmekten kaçınmıyor. Bu müdahaleler şimdiye kadar izlediğimiz filmlerdeki mantıksızlıkları da açıklamış oluyor. Bu yüzden de filmi meta-horror olarak tanımlamak mümkün. Filmin ilginç finali de, aslında kan dökülmesini, karakterlerin ölmesini ve bu ritüeli isteyen kişinin biz seyirciler olduğunu gösteriyor.

Publicity photo from the film "The Avengers"

The Avengers (2012)
Marvel’ın her işine hayran olduğunu her fırsatta dile getiren Whedon, The Avengers ona teslim edildiğinde mutluluktan uçmuştur diye tahmin ediyoruz. Uzaktan klasik bir süper kahraman filmi olarak görülebilecek The Avengers’ı böyle nitelendirmek yanlış olacaktır. Whedon’ın her işinde olduğu gibi bu filmed de en çok öne çıkan şey zeki diyalog ve espiriler, yani iyi yazılmış bir senaryo. Film, daha önce kendi filmlerinde ana karakter olmuş birçok süper kahramanı biraraya getirip hepsine yeterli zamanı ayırmayı, bunu da müthiş bir sinematografiyle yapmayı başarıyor. Büyük beklentilerle beklenen filmin tüm beklentileri karşıladığını söyleyebiliriz.

A036_C004_1011MG

Much Ado About Nothing (2012)
Whedon, The Avengers sonrası bir mola vermek yerine Santa Monica’daki evinde yakın arkadaşlarıyla bir Shakespeare uyarlaması çekmeyi tercih ediyor. Much Ado About Nothing, orijinal diyalogları minik değişikliklerle tutmasına rağmen günümüzde geçiyor. Tek mekanda geçen ve siyah-beyaz çekilen filmin heyecan verici bir ritmi var. Müthiş oyunculuklarla ve minimal estetik anlayışıyla öne çıkan film, Whedon’ın her türde ne kadar becerikli olduğunu kanıtlar nitelikte.

Yazı: Zeynep Naz İnansal