Bambaşka bir dilin mucidi: Hayal Pozantı

New York’ta yaşayan genç sanatçı Hayal Pozantı, kendi sanatsal devrimini, çalışma prensiplerini ve resminde kurduğu şahsi dilini anlattı. Sanatçının kişisel soyut alfabesi resimde kendi başına öyle güçlü bir deneyim ki anlayabiliyor olmayı talep edeceğinizi bile sanmıyoruz.

Röp: Ege Yorulmaz

Pek çok yaratıcı mecrada iş üretiyorsun ama sen kendini nerede, nasıl konumlandırıyorsun?

Resim, heykel ve dijital animasyon medyalarını kullanarak iş üreten bir sanatçı.

Uzun süredir New York’ta yaşıyorsun. İstanbul’dan New York’a geçiş nasıl oldu? Değişim işlerine ne şekillerde yansıdı?

2009 yılında Yale’deki Painting/Printmaking yüksek lisans programına başvurdum. Kabul edildikten sonra öncelikle New Haven’a, akabinde de iki sene sonra New York’a taşındım. Yüksek lisans programına başvururken işlerimin değişeceğini bilerek ve bunun hayalini kurarak başvurmuştum. Figüratif çalışmalardan daha soyuta kaymak istiyordum ve bunu başarılı bir şekilde nasıl yapacağımı öğrenmek istedim. İlgilendiğim ve değindiğim konular kavramsal olarak yine aynı, fakat artık kendimi soyut bir dille ifade ediyorum.

Kabaca sanatsal evriminden biraz bahsedebilir misin? Oldukça karmaşık bir süreç olsa gerek ama hep resim yapıyor muydun mesela? Ya da resme yönelmek sürpriz mi oldu?

Çocukluğumdan beri hep çizime ve boyamaya eğilimim vardı. Zaman içerisinde, bilgisayarlarla daha fazla haşır neşir olmaya başladıkça üretimim ekrana doğru kaydı. Ama yine de daima elimle çizdiğim şeyleri bilgisayara aktarıyordum ve dijital kalemle çalışıyordum. Zamanla, ekran başında çok fazla vakit geçirmeye başladıkça üzerime bedensel bir huzursuzluk çöktü. Yaratıcı sürecin fiziksellikten bu kadar soyutlanmış olması beni gittikçe daha çok rahatsız etmeye başladı. Bir anlamda ellerimin ve vücudumun yarattığım işlerin daha ağırlıklı bir parçası olmasını istedim. Büyük ebatlarda resim yapmak ise bu isteğime ânında cevap veren bir mecra oldu. Bir anlamda resim yaparak tekrardan fiziksel dünyayla bağlantıya geçtim.

40_edited_copy_7
61_copy_7

Hiç figüratif çalıştığın bir dönem oldu mu?

Evet. Amerika’ya taşınana kadar neredeyse çalışmalarımın tamamı figüratifti.

Resimlerin gerçekten çok olgun bu arada. Çok kendine has bir görsel dilin var. Bu soyut dil nasıl oluştu? Nasıl bir yerden, nelerden ilham alarak bugünkü hâline geldi?

Teşekkürler. İşlerim 31 karakterden oluşan bir şekil sistemine dayanıyor. Bunu bir çeşit alfabe olarak hayal etmek mümkün. Oluşumu ise zaman içerisinde çok da bilinçli olmadan kendiliğinden gelişti. Figüratif çalışmalar yaptığım esnada ekran başında çokça vakit geçirmemin nedenlerinden biri de yaptığım resimlerin internetten topladığım jpeg’lere dayanıyor olmasıydı. Sürekli olarak yeni görseller peşinde koşarken internetteki görsel veri yoğunluğu beni rahatsız etmeye başladı. Bu görsel bombardımandan hem etkilenmemek hem de kendini içinden sıyırıp yeni bir şeyler katabilmek mümkün mü acaba diye sorgulamaya başladım. Bu soruyu cevaplamanın tek bir yolu vardı, o da kendimi ekrandan ve jpeg’lerden uzaklaştırıp, her şeye sıfırdan başlamak. Böylece ekrandan kendimi tamamen soyutlayıp kalem kâğıtla şekiller üretmeye başladım. Yarattığım şekillerin herhangi başka bir şeyi çağrıştırmaması benim için en önemli unsurdu. Zamanla bu şekillerden yüzlerce ürettikçe ve resimlerde kullandıkça bazılarının kendilerini tekrarladığını fark ettim. Tekrarlayanları belirlediğim zaman 31 tane şekil çıktı ortaya. Şimdiyse bu 31 şekle hem harfler hem rakamlar atadım. Böylece içlerinde anlamlar içeren ama yine de soyut olan şifreli resimler yapabiliyorum.