Benzemez Dijital Sana: Deniz Bankal yanıtlıyor

Analog fotoğrafa adanmış Benzemez Dijital Sana sergisini İstanbul’un köklü fotoğraf stüdyolarından Tunç Fotoğrafçılık iş birliğiyle hazırladık. Serginin sanatçı seçkisi, fotoğraf sanatçıları Aylin Güngör ve Ayşegül Karacan tarafından belirlendi. Her sanatçıya Tunç Fotoğrafçılık’ın yeni ürünü olan NEVO filmden 2 adet verildi ve fotoğraflar bu filmlerle, sadece analog kameralarla çekildi. İçerik konusunda herkes tamamen serbestti. Benzemez Dijital Sana’yı buraya tıklayarak gezebilirsiniz.

Serginin 15 katılımcısına sorduk: Sergideki fotoğraf(lar)ını nasıl anlarda, nerede ve ne hislerle çektiler? Analog fotoğrafçılık ve hissiyatı günümüz dijital dünyasında onlar için nasıl bir ayrışma taşıyor? Fotoğraf makinesinin arkasında olmak ne ifade ettiriyor? İç dünyaları fotoğrafladığı dış dünyalara nasıl yansıyor? Son zamanlarda kendileriyle ilgili keşfettikleri bir şey oldu mu? Önümüzdeki günlere dair paylaşabilecekleri ne gibi havadisler var? 

Deniz Bankal yanıtlıyor
“Uykular atlanmış, önceki gece yeni güne bağlanmış ve kocaman bir hangover’ı evlat edinmişiz gibi… Double exposure fikri de tam olarak kafamın o anki hâlinden çıktı. Tuğçe’nin [Şenoğul] süper güçlerinden biri zaten bütün filtreleri atlayıp insanlara gözlerinden sızabilmesi. Makarayı bitirmem 3 dakika sürmemiştir.”

“Anlatmaya önceki geceden başlamalıyım. Bir arkadaşımın doğum günü için evde toplanmıştık. Ertesi gün sergi için filmleri banyoya göndermem gerekiyordu. Bütün süreci pandemi yüzünden evde geçirmiştim ve haziran ayında bile nevo’nun renk skalasını deneyeceğim bir yaz günü göremediğim için mızmızlanıyordum. Tuğçe, ‘yarın hava güzel olacak galiba, ben sana yardım ederim’ dedi. Hoop buradan kesiyoruz. Ertesi gün Moda sahilinde çimlere uzanmışız. Tuğçe [Şenoğul], Görkem [Karabudak], Volkan [Judocu]… Uykular atlanmış, önceki gece yeni güne bağlanmış ve kocaman bir hangover’ı evlat edinmişiz… gibi… Double exposure fikri de tam olarak kafamın o anki hâlinden çıktı. Tuğçe’nin süper güçlerinden biri zaten bütün filtreleri atlayıp insanlara gözlerinden sızabilmesi. Makarayı bitirmem 3 dakika sürmemiştir. Böyle anlar için en az 10 rulo gerek.”

“Telefonumdaki kamera aplikasyonuyla iki senede 25.799 parça çekmişim, ne kadar saçma. Analog o el tiryakiliğini terbiye ediyor öncelikle. Bir şeyler çekmeden önce düşünmeye teşvik ediyor. Konuşmak gibi… Analogda daha az boş yapıyorsun!”

“Fotoğraf makinesinin arkasında olmak onlu yaşlarda sosyal fobilerimin üstesinden gelmek demekti, sonrası tamamen hafıza inşaasına döndü. Mekânları, insanları ve anları kendi dilimde hatırlamaktan başka bir niyetim yok.”

“İç dünyamın geometrik formu da iç bükey. Fotoğraf çekerken de kalabalık bir rampada sağa sola ‘grind’ atıyorum diyebilirim. Yinelenen, dokusu bol görseller oluşturma eğilimim bu yüzden olabilir. Fotoğraflarıma bakınca birilerinin alnına üflediğimi düşünmeleri hoşuma gider.” 

“Sürekli ekipman almaktan ve daha yüksek çözünürlükte imajlar kovalamaktan sıkıldım. Kendimi sürekli bunları düşünürken bulmaktan da sıkıldım. O yüzden son iki – iki buçuk senedir yanımda sadece Contax G2 ve tek lens taşıyorum. Sadece siyah / beyaz çekiyorum ve kendi işimi görecek kalibrede bir karanlık odam var. Oh diyorum.”

“Son zamanlarda fotoğraf ve videolarımın el değiştirmesi fikrinden çok yorulduğum için film ve dijitalleri kolayca imha edebilecek bir arşivleme sistemi kurgulamaya çalışıyorum. <neden?> desen anlatamam.”