Bu hafta sinemada “Mug” izlemek için 8 neden

Avrupa’nın en başarılı yönetmenlerinden Malgorzata Szumowska’nın Berlin’den Jüri Büyük Ödülü kazanan, yüz nakli temalı son filmi Mug’ı gerçekten beyaz perdede görmeniz lazım. Bakın belki bu sekiz neden sizi ikna eder:

  1. Kieslowski, Zulawski, Polanski, Pawlikowski gibi usta yönetmenlerin de toprağı Polonya’nın günümüzde en önemli birkaç yönetmeninden biri olan Malgorzata Szumowska’nın, beyaz perdede ele aldığı hikâyeleri, benzersiz bir görsel anlatım dili ile de pekiştirmesine tanıklık etmek için.

  2. Kahramanına, Polonya’nın ilk yüz nakli ameliyatını yaşattıktan sonra, onu bambaşka bir suratla, ayrıldığı sevgilisi, sinir bozucu ailesi ve epey tutucu, son derece kaba kasabalıların arasına atan hikâyesindeki incelikleri keşfe dalmak için.

  3. 2000 yılında çektiği ilk filmi Szczesliwy czlowiek / Happy Man ile gerçekleştirdiği çıkışın ardından dikkatleri üzerine çeken Szumowska’nın, Sundance’de yarışan Ono / Stranger (2004), Locarno’dan Jüri Özel Ödülü kazanmış 33 sceny z zycia / 33 Scenes from Life (2008), Juliette Binoche’lu pek nefis Elles (2011), Berlin’den Teddy ödülü kazandığı W imie… / In the Name of (2013) ve yine Berlin’den, bu defa En İyi Yönetmen ödülü kazandığı Cialo / Body’nin (2015) ardından nasıl harika bir filmle daha karşımıza çıktığını görmek için.

  4. 90 dakikalık hap gibi süresini, yalnızca hikâyesini muazzam bir şekilde anlatmakla değil, aynı zamanda koltuklarda oturan izleyicisine, hayatın ne kadar acımasız ve hoyrat bir yer olduğunu, insanların önyargılı ve bencil varlıklar olduğunu, cümlelerin de ötesine geçerek, görsel bir betimlemeye girişerek kullandığı için.

  5. Altın Ayı için yarıştığı Berlin Film Festivali’nde, Tom Tykwer başkanlığındaki jüriden, Gus Van Sant, Christian Petzold, Lav Diaz, Aleksey German Jr. gibi yönetmenlerin son filmini geride bırakarak kazandığı Jüri Büyük Ödülü’nü takdir etmek için.

  6. Szumowska’nın 2011’de çektiği Elles’den beri Türkiye’de ilk kez bir filmini, İstanbul Film Festivali’nde yakalama şansı bulamayanlar, vizyonda izleme fırsatı bulduğu için.

  7. Elles ve In the Name of’da da Szumowska ile çalışan ve Mug’ın başrolünde bir karakterin yüz nakli öncesi neşesi ve sonrasındaki depresyonunu enfes şekilde birbirinden ayıran Mateusz Kosciukiewicz’in nefis performansına şahit olmak için.

  8. Szumowska’nın trajediden doğurttuğu mizahına aşina izleyicilerini bir kez daha memnun ettiği son filmiyle, yaşanan bir ayıba şahit olurken, aynı zamanda durumun absürtlüğü ya da karakterlerin sinir bozucu tepkileri nedeniyle bıyık altından gülmek ve insan olmanın inceliklerine dair derin düşüncelere dalmak için.