Cannes Film Festivali’nin ardından: Tüm sezon konuşulacak 15 film

Geçtiğimiz mayıs ayında tüm dünyanın gözünü çevirdiği ve en klişe tabirle sinemanın kalbinin attığı Cannes Film Festivali, her ne kadar son 20 yılın en heyecansız yarışmasına ev sahipliği yapsa da, geriye çok konuşulacak bir avuç film bıraktı.

Yazı: Melikşah Altuntaş – İllüstrasyon: Sadi Güran

CAROL
Nedir: Todd Haynes’in uzun süredir beklenen ve Cate Blanchett’la Rooney Mara’nın başrolde olduğu, 1950’li yıllarda yasak ve buruk bir lezbiyen aşk hikâyesi anlatan son filmi.
Nesi konuşturuyor: Haynes’in nefis işçiliği ve filmin tüm departmanlarında çalışan herkesin işini kusursuz gerçekleştirmiş olması. Sinema duygusu sapasağlam filmin mumla arandığı bu yılki Cannes’da yıldız gibi parladı.
Ödül potansiyelleri: Cannes’dan kadın oyuncu (Rooney Mara) ödülüyle ayrılan filmle Blanchett ve Mara’ya ödül yağmaya devam edecek gibi. Aynı zamanda en iyi film, yönetmen, uyarlama senaryo, görüntü ve sanat yönetimi, kostüm, müzik, kadın ve yardımcı kadın oyuncu kategorilerinde Oscar adaylıkları kesin gibi. Mara bu yıl bolca yardımcı kadın oyuncu ödülü toplayacak gibi görünüyor.

THE LOBSTER
Nedir: Dogtooth ve Alps filmleriyle uluslararası arenada büyük takipçi elde eden Yunanistan yeni dalgasının öncü isimlerinden Yorgos Lanthimos’un zengin oyuncu kadrolu, ilk İngilizce filmi.
Nesi konuşturuyor: Lanthimos’un kendine özgü sinema dilinin İngilizcede de sorunsuz işlemesi ve Colin Farrell’ın film için aldığı 20 kilo.
Ödül potansiyelleri: Coen Kardeşler’in başkanlık ettiği Cannes jürisinin Özel Ödül’le uğurladığı filmin, iyi bir kampanya yapılırsa Oscarlarda da yolu çok açık. Farrell bolca erkek oyuncu adaylığı toplayacak gibi ve filmin yıl boyu verilecek tüm orijinal senaryo ödüllerinde varlık göstermesi çok olası.

YOUTH
Nedir: İtalyan sinemasının artık usta kabul edilen yönetmenlerinden Paolo Sorrentino’nun Michael Caine, Harvey Keitel, Rachel Weisz, Paul Dano ve Jane Fonda gibi isimleri bir araya getiren yeni filmi.
Nesi konuşturuyor: Sorrentino’nun muazzam rejisi, Caine’le Keitel’ın karşılıklı sahneleri, zihinlere yer eden epik final performansı.
Ödül potansiyelleri: Film Cannes’dan ödülsüz ayrılsa da yıl boyu çok sayıda ödül ve adaylığı toplayacağa benziyor. Sorrentino gibi Oscar kampanyası seven bir yönetmenin filmini Amerika’da 4 Aralık’ta sokması da Caine ve Keitel başta olmak üzere çok sayıda kişiye adaylık ihtimalini akla getiriyor. Filmin en iyi şeylerinden biri olan Harvey Keitel artık bir Oscar’ı hak etmiyor mu zaten.

SAUL FIA (SON OF SAUL)
Nedir: Yarışmadaki tek ilk film olmasına rağmen, bir anda festivalin en güçlü filmlerinin başında anılmaya başlayan Laszlo Nemes filmi.
Nesi konuşturuyor: Bir Yahudi soykırımı filmi olmasına rağmen, benzerlerini gördüğümüz onca hikâye arasından, afallatıcı rejisi ve muazzam görüntü yönetimiyle sıyrılması.
Ödül potansiyelleri: Cannes’dan Jüri Büyük Ödülü’yle ayrılan bu yürek yakan filmin bu yılki yabancı dilde en iyi film ödüllerinin tamamını toplaması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Başroldeki Geza Röhrig’in de şansı çok yüksek.

MACBETH
Nedir: Snowtown’la belli ölçüde ilgi çeken Justin Kurzel’den, Macbeth’i Michael Fassbender, Lady Macbeth’i Marion Cotillard’ın oynadığı epik bir uyarlama.
Nesi konuşturuyor: Cannes’da izleyicileri ikiye bölen filmi bir taraf bağrına basarken, diğer taraf heyecansız birGame of Thrones ya da Vikings bölümü olarak değerlendirdi. Cotillard’ın aksanı ve her uyarlama gibi bu uyarlamanın da metne sadıklığı uzun uzun konuşuldu.
Ödül potansiyelleri: Bu türde epik uyarlamalar biraz fazla durağan tercihlerle dolu olması filmin popüler ödül listelerine girebilmek için gerçekten iyi bir kampanya yapmasını zorunlu kılıyor. Yine de filmin görüntü yönetimi, müzik ve başrol oyuncularıyla adaylıklar kazanması epey mümkün.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:41’e ulaşabilirsiniz.