Çizgi hikâye: Tones and I

Küresel anlamda müzik sektörünün geçirdiği tüm dönüşümlerle birlikte artık internette, streaming platformları ya da YouTube, TikTok gibi mecralarda yaptıkları paylaşımlarla sesini duyurmaya çalışan genç müzisyenlerle tanışmaya aşinayız. Kariyerini sokakta şarkılarını canlı çalarak şekillendiren müzisyen hikâyelerine uzun yıllardır aynı sıklıkta rastlamıyoruz. Ya da en azından bu kadar hızlı bir şekilde başarıya ulaşanlara…

Avustralyalı müzisyen Toni Watson, Tones and I mahlasıyla yayımladığı parçalarla önce ülkesinde sonra dünyanın dört bir ucunda bir fenomene dönüştü. “Dance Monkey” ve “The Kids are Coming” gibi şarkıları, 2019’un en büyük hitleri arasında. Prestijli ödüller, dergi kapakları derken yeni neslin büyük pop yıldızlarından birine dönüşen Tones and I’ın müzikal serüvenine Sadi Güran’ın illüstrasyonları eşliğinde bakalım. 

Müzikle bilinçli bir şekilde ilgilenmeye karar vermesine yol açan ânı hatırlarken çocukken Melbourne, Frankston’daki bir parkta ailesiyle hep bir ağızdan şarkı söyledikleri bir günü işaret ediyor Tones. Gerçekten şarkı söyleyebildiğini, teyzesinin herkesi susturup “Bu kız gerçekten notaları bulabiliyor” demesiyle fark etmiş. 

Bunun ardından çocukluk yıllarında klavye ve davulla haşır neşir olan Tones, Melbourne’de bir giyim dükkânında çalışırken bir yandan da sokak müzisyenliğine başlamış. Tabii o dönemlerde bunun hayatını değiştirecek bir ilgi alanı olduğundan bihaber… 2009’da a capella coverlarını paylaşmak üzere bir YouTube sayfası açarak ismini ülkede biraz olsun duyurmaya başlamış. Videoların çoğu artık YouTube’da yok ama Tones’un şöhrete ulaşmasının ardından keşfedilerek milyonlarca kez izlenen kimi kayıtlar da mevcut.

Kısa bir süreliğine bir duonun vokalisti olarak çeşitli mekânlarda konserler verdikten sonra solo müziğine odaklanmaya karar veriyor. Synthesizerları, loop pedalları ve mikrofonuyla kurduğu ufak istasyonuyla Melbourne sokaklarında çalmaya başlayan Tones and I, bir yandan da kendi hazırladığı CD’lerini satarak ufak çaplı bir fan kitlesi oluşturuyor. 

2017 yazında, Avustralya’da çoğu gencin bir yandan geçimini sağlayıp bir yandan da tatil yaptığı Byron Bay kasabasına gitmeye karar vermesi, belki de müzikal yolculuğunun en isabetli adımı oluyor. Buradaki ilk performanslarından birinde kendisini dinleyen Jackson Walkden-Brown, nasıl büyük bir yetenekle karşı karşıya olduğunu hemen kavrıyor ve Tones and I’ın menajerliğini üstleniyor. Bir yıl boyunca birlikte farklı şehirleri gezip sokakta konserler organize ediyorlar. Bu arada Tones and I, yeni besteler ve kayıt denemeleri de yapıyor.

Şubat 2019’da Bad Batch Records’la anlaşan Tones and I, bir ay sonrasında da ilk stüdyo kaydı olan “Johnny Run Away”’i yayımlıyor. Ülkenin prestijli müzik radyosu Triple J’de sıklıkla çalan parça, birçok müzik otoritesinden de tam puan topluyor. Fakat kariyerinin belki de ilk zirve noktası, mayısta “Dance Monkey”le geliyor. Tones and I’ın ününün Avustralya’yı aşıp okyanus ötesinde birçok ülkeye yayılmasına vesile olan parça bu. Bulgaristan’dan İsrail’e, Finlandiya’dan Malezya’ya, onlarca ülkede listelerin bir numarası olan “Dance Monkey”i karanlık bir dolabın içinde 30 dakikada yazdığını söylüyor Tones. Parçanın Liam Kelly ve Nick Kozakis imzalı klibinde de yaşlı bir adam kılığında karşımıza çıkıyor. 

“Dance Monkey”nin ardından yine bir viral sansasyon olan “Never Seen the Rain”i paylaşan Tones and I, ilk EP’si The Kids are Coming’le yeni jenerasyonun isyanına ses veriyor. EP’ye ismini veren parça, “Sizin bıraktığınız pisliği biz temizliyoruz” diyen bir manifesto âdeta. Şarkıdaki mesajların süslediği özel tasarım giyim ürünleri kapış kapış satılıyor; artık bir sansasyondan ziyade bir sembol halini alıyor Tones and I. Avustralya’da en çok ilgi gören spor organizasyonu olan kriket liginin final maçında 100 bin kişilik stadyumda sahne alıp bu şarkıyı seslendirdiğinde yer yerinden oynuyor.

Australian Recording Industry Association (ARIA) single listelerinde “Dance Monkey” ile 15 haftada zirvede kalıp Ed Sheeran’ın rekorunu ele geçiren Tones and I, 2019 sonunda gerçekleşen ARIA Awards törenine de tam anlamıyla damga vuruyor. En iyi kadın sanatçı, en iyi pop şarkısı, en iyi çıkış yapan sanatçı ve en iyi bağımsız yayın dallarında dört ödül toplayan Tones and I, iki yıl içerisinde sokak müzisyenliğinden ülkenin en prestijli ödül töreninde en çok alkışlanan isim hâlini alarak bir peri masalının gerçek kahramanı oluyor.

Yayın hayatına iki yıl ara verdikten sonra yenilenmiş bir şekilde geri dönen Rolling Stone Australia, Mayıs 2020’de çıkan ilk sayısının kapağında Tones and I’a yer verdi. Televizyon ya da sosyal medyadan değil de sokaklardan çıkıp bir popüler müzik ikonuna dönüşmüş olmasıyla; bugün gerçekleşmesi çok da mümkün gözükmeyen bir başarı yakalayan genç müzisyen, derginin baş editörü Poppy Reid’e verdiği röportajda hem bu başarının hem de müzikle kurduğu ilişkinin ardında yatanları anlatıyor.

Bu sene gerçekleşmesi planlanan 52 duraklı ilk büyük turnesi salgın sebebiyle ertelenen Tones and I, son olarak geçtiğimiz haftalarda karantina döneminde ürettiği “Ur So F**king Cool” şarkısını yayımladı. Şarkının eğlenceli klibinde influencer kültürünü hedef alıyor. 2020’ye şimdiye dek üç tekli sığdıran Tones’un önümüzdeki dönemlerde kariyerini nasıl şekillendireceğini ilgi ve merakla takipte kalacağız.