Conclave, A Complete Unknown ve bu hafta başka ne izlesek?

Yazı: Burcu Teker

Vizyon takviminden ve farklı platformların kataloglarından film, dizi, belgesel ve şov tavsiyelerimizi içeren ne izlesek seçkimizde Edward Berger imzalı politik-gerilim Conclave, Timothée Chalamet başrollü biyografik drama A Complete Unknown, Erkan Tahhuşoğlu’nun bol ödüllü psikolojik gerilim draması Döngü ve çok daha fazlası yer alıyor. 


Conclave (Vizyon, 7 Şubat)

Nedir: Conclave’ın konusuna baktığınızda biraz tereddüt etmeniz doğal; papalık seçimini konu alan bir yapımdan tat almak kolay olmayabilir diye düşünebilirsiniz. Ancak Edward Berger bu konuyu âdeta 70’lerden bir casus veya politik-gerilim filmi tadında işliyor. Bunu da düşük tonlu, “sessiz” oyunculuklarla bezeyerek oldukça ilgi çekici bir atmosfer yaratıyor. Tek eleştirimiz belki ritmine olabilir. O kadar entrikanın kucağındayken çözülümün biraz oldu-bittiye geldiği, iki saatlik sürenin yetemediği yapım, mevcut Papa’nın beklenmedik ölümünün ardından yeni bir papa seçme törenini yönetmekle görevlendirilen Kardinal Lawrence’ı izliyor. Dünyanın dört bir yanından toplanan kardinaller iç çekişme, dalavere ve soruşturmalarla oylama sürecini tehlikeye atmakta bir sakınca görmüyor.

Neye benzer: Conclave kadar nefes kesici gerilim unsuru taşımasa da Oscar adaylığı kazandığı performansıyla Anthony Hopkins’in Papa 16. Benedikt’in skandallarla dolu gerçek hikâyesini beyaz perdeye taşıdığı The Two Popes ilk akla düşenlerden.

Kimler var: Rejiden sorumlu ismin Im Westen nichts Neues / All Quiet on the Western Front’un da yaratıcısı Edward Berger olduğu yapımda Vatikan’ın senkrona, düzene ve kurallara dayalı yapısı; Stéphane Fontaine becerisiyle sinematografiye gayet tadında yedirilmiş. Piyanosuyla yaptığı deneylerle tanıdığımız Hauschka olarak bilinen Oscar ödüllü besteci Volker Bertelmann’ın müzikleri ise cuk oturuyor filme. Kendisi Conclave ile de En İyi Özgün Müzik adaylarının arasına girmeyi başardı sürpriz olmayan biçimde.

A Complete Unknown (Vizyon, 7 Şubat)

Nedir: Müzik gazetecisi – müzisyen Elijah Wald’un 2015’te yayımlanan Dylan Goes Electric!: Newport, Seeger, Dylan, and the Night That Split the Sixties kitabına dayanan biyografik drama Bob Dylan’ın tanınmayan, çulsuz bir şarkı yazarından büyük şöhrete ulaştığı ve günümüzde de hâlâ en çok bilinen şarkılarını bestelediği döneme odaklanıyor. Cebinde birkaç dolar ile New York’a gelişinden 1965’teki Newport Folk Festival’e, 19 yaşındaki Dylan’ın küresel bir folk/country müzik fenomenine dönüşümüne şahitlik ediyoruz.

Neye benzer: Todd Haynes, I’m Not There ile Dylan hakkında yapılabilecek en iyi filmi yapıp konuyu kapatmıştı. Aynı dönemde ve coğrafyada geçen Coen Kardeşler’in Inside Llewyn Davis’i de bundan çok daha iyi bir iş olarak söyleyebiliriz. 

Kimler var: 97. Akademi Ödülleri adaylıklarında tam sekiz kategoriye adını yazdıran yapımın yönetmen koltuğunda James Mangold oturuyor. Dylan üslubunda gitar çalıp şarkı söyleyebilmek için altı yılını vermiş Timothée Chalamet başrolde. Canlı icralarında en büyük destekçisi, folk efsanesi Pete Seeger’e hayat veren rol arkadaşı Edward Norton olmuş. Chalamet başrolü Elle Fanning ile paylaşırken Monica Barbaro’nun Joan Baez performansı ışıldıyor doğrusu.

Utkan Çınar’ın A Complete Unknown değerlendirmesi buradan okunabilir.


BUNLAR DA VAR! 

Juror#2 (BluTV, 7 Şubat)

Clint Eastwood’un son yönetmenlik tecrübesi olma ihtimali taşıyan film, göz önündeki bir cinayet davasında jüri üyesi olan Justin Kemp’in, jürinin kararı üzerindeki potansiyel etkisini fark ettiğinde kendini ahlaki bir çatışmanın içinde bulması ekseninde şekilleniyor. Söz konusu tartışmalar maktulun ölümünden veya ölümüne yol açan gidişattan çok, o gece hakkında bildiklerini paylaşıp paylaşmama konusunda ikilemde kalan Justin’in ne karar vereceği ile ilgili. Film ilerledikçe; verilen bilgi, bu bilgiyi kimin verdiği, kaynağın güvenilirliği gibi etik sorgulama şöleninin içine çekerek jüri koltuğunun birini de izleyicisine ayırıyor.

Döngü (TOD, 7 Şubat)

Erkan Tahhuşoğlu’nun yazıp yönettiği, festival favorisi üçüncü uzun metrajı Döngü; yıllardır gündeliğe gittiği evde gerçekleşen iş kazası sonrası, tek suçu o an orada bulunmak olan Sevim’e (Serpil Gül) yüklenen taraf tutma ve arabuluculuk misyonu ile sınıfsal çatışma üzerinden vicdan muhasebesi yaptıran bir psikolojik drama. Kaza geçiren Kosovalı işçi Lena (Ftesa Hazrolli), kendisine teklif edilen sus payını kabul etmeyerek yasal aksiyon almaya kalkıştığında, yıllarca minnet hissi ile ailenin yanında çalışan Sevim’in bir karar vermesi gerekiyor. Sadakat mi dayanışma mı?

Trei kilometri până la capătul lumii / Three Kilometres to the End of the World (Vizyon, 7 Şubat)

Romanya’nın Tuna kıyısında küçük bir köye, ailesinin yanına tatile gelen Adi; homofobik bir saldırıya uğruyor ve film bu daracık alanda oldukça sıkışan Adi’nin dünyasında nefes aldırmaya çalışıyor. Adi’nin kendisine saldıranlardan şikayetçi olmaması için bir araya gelenler; aile baskısının, hiyerarşinin, dini yasakların birer temsilcisi oluyor. Prömiyerini yaptığı 77. Cannes Film Festivali’nden Queer Palm ile ayrılan yapım, sessiz bir çığlığın yankısını duyurmayı fazlasıyla başarıyor. Adi’nin o köyden çıkıp özgürlüğüne ve kendine ulaşması için kısacık bir deniz yolunu geçmeyi başarmasını umut ettirerek geçiyor film. Kısacık ama upuzun bir yol.

Sundown (MUBI, 7 Şubat)

Meksika sinemasının en parlak yönetmenlerinden Michel Franco imzalı; bıkkın, dağılmış ve dolayısıyla kendini tüm dünyevi sorumluluklarından soyutlamış,  bencilliğin sınırlarında gezerken empatiyi de tetikleyen bir karakter çalışması Sundown. Aile, öncelikler ve suçluluk kavramı üzerine düşündüren tansiyonu yüksek bir drama, insan ruhuna keskin bir bakış… Tim Roth, Charlotte Gainsbourg, Iazua Larios ve Henry Goodman’ın başrollerini paylaştığı film, varlıklı bir ailenin aniden yarıda kesilen tatillerinin izini sürüyor. Acapulco’da deyim yerindeyse lüksün dibidini sıyırdıkları tatilleri, sağlıkla ilgili trajik bir haber aldıklarında yarıda kesiliyor ve bu durum uzun zamandır varlığını hissettiren çatlakları gün ışığına kavuşturan bir katalizör işlevi görüyor


The Witcher: Sirens of the Deep
GÖZDEN KAÇMASIN

Invincible – 3. Sezon (Prime Video, 6 Şubat)

Apple Cider Vinegar (Netflix, 6 Şubat)

The Witcher: Sirens of the Deep (Netflix, 11 Şubat)


Manchester by the Sea
HÂLÂ İZLEMEDİYSENİZ

*Manchester by the Sea (MUBI, 3 Şubat)

*Capote (Prime Video, 31 Ocak)

*C’mon C’mon (TV+, 4 Şubat)

*The Best Heart Attack of My Life (Disney+, 30 Ocak)

*The Duke (Netflix, 5 Şubat)

*L’avance (MUBI, 1 Şubat)