Demonation'dan önce, doğaçlamalar ve "Şile" üzerine: Lopenstraat

Demonation Festivali No:7’nin en kalabalık ekibi olan Lopenstraat, geçtiğimiz aylarda yayınladığı ilk EP’si Şile ve etkileyici canlı performanslarıyla bağımsız müzik sahnesinin en heyecan verici grupları arasında. Festival kapsamında 7 Ocak akşamı Babylon’da sahne alacak grupla doğaçlamaların müziklerindeki rolü ve ilk EP’leri hakkında sohbete koyulduk.

Lopenstraat nasıl bir araya geldi? İlk kez altı kişi bir arada müzik yaptığınızda ortaya nasıl bir sonuç çıkmıştı?

Aslına bakarsan ilk kez beraber çaldığımızda ortaya çıkan müzik ile şu anki arasında pek az fark var. Başlangıçta altımız da aynı okulda okuyorduk ve beraber çalmaya başlayana kadar üçlü, dörtlü, beşli müzik yapıyorduk zaman zaman; ama bize göre dışarıya dinletilecek işler çıkmıyordu pek. Altı kişi ilk çaldığımız zaman aramızda halihazırda müzik üzerinden bir arkadaşlık başlamıştı. Üç (dört) kişi aynı evde yaşıyorduk ve sürekli buluşup müzik yapmaya başlamıştık. İlk olarak çeşitli şarkıları yorumlamayı denedik ama onun bir seçenek olmadığını anlamamız çok uzun sürmedi, ortaya çıkan müziğin şarkıyla hiçbir alakası olmuyordu. İnat etme safhasını çok kısa tutup hepimizin tamamen doğaçladığı stüdyolar yapmaya başladık ve fena olmadıklarını düşünmeye başladığımızda müziğimizi toparlayıp, kısaltıp şarkı/albüm/konser bağlamlarına soktuk. O günlerden beri de farklı bir şey yapmıyoruz, yeni çıkan işler, aynı sürecin yeni zamandaki tezahürleri gibi daha çok.

İlk EP’niz Şile‘yi geçtiğimiz aylarda yayınladınız. EP’yi kaydettiğiniz yer ve sürecin kayıtlara nasıl bir etkisi oldu?

Şile‘nin 19 dakika 23 saniyesindeki öğelerin farklı zamanlarda ortaya çıktığını söylemek gerek. Yani, bütünlüğü bir yılı aşkın bir sürede oturtuldu esasen. Birimizin Şile’deki yazlığına kapanmıştık 2015 Ocak’ında, elimizde dar kadro yapılmış bir provadan çıkma sağlam fikirler vardı biraz biraz. Yine de nasıl doldurulacağını bilemediğimiz boşluklar mevcuttu. Klavyenin bize katıldığı günün akşamı tarifi olanaksız bir doğaçlama, şarkıya bugünkü iskeletini verdi ve onun üzerine eklemeler-çıkarmalar yaparak kaydetmeye olumlu baktığımız bir noktaya getirdik. Emre Aksoy aracılığıyla tanıştığımız Mustafa C. Aydın ve Venüs Müzik’le kayda girişimiz Nisan 2016’ya denk geliyor. Zorlayıcı ama çok tatmin edici birkaç oturumda şarkıya hesapta olmayan katmanlar da etkileyerek miksaja teslim ettik.

Birçok farklı etkileşimin izleri parçalarınızda kendini belli ediyor. Altı kişilik bir grup olarak şarkı yazım süreciniz nasıl gelişiyor?

Genellikle stüdyoya kapanıp doğaçlama yaptığımız seansların meyveleri oluyor şarkılar. Tabii ki ara sıra birimiz gelip “Şöyle bir şeyler yaptım, bir baksanıza” dediğinde de üzerine eğiliyoruz ve iki durumu birbiriyle iç içe geçiren bir süreç doğuyor kendiliğinden. Çalışmalarımız genelde fikir alışverişi ve deneme üzerine oluyor ve her birimiz açık kafalı kalmaya özen gösteriyoruz. Stüdyo bizim muhafazakâr kalmayı tercih etmediğimiz bir yer ve konuşulan neredeyse her şeyi deneyip sonrasında ortak bir yargıya varıp şarkıların çeşitli partlarını yazıyoruz. Genelde kemik bir yapı oturtuyoruz, şu partta şu enstrümanlar base olacak ve kalanı etrafını süsleyecek veya konuşma sırası onda olacak gibisinden. Bazen de direkt olarak hep beraber hareket ediyoruz planlı bir şekilde. Bireysel ve grup olarak partisyon yazmadığımız ve tamamıyla doğaçlamaya kaydığımız zamanlar da oluyor tabi.

Demonation’dan sonra Lopenstraat’ın planları neler? Önümüzdeki yıl başka bir kayıt daha yayınlamayı planlıyor musunuz?

Aslında bu aralar pek planlı hareket edebildiğimiz söylenemez, fakat yakın zamanda (ocak-şubat gibi) eski bir canlı performansımızın bir kısmından oluşan bir EP yayınlayacağız Personal Space Records etiketiyle. Uzun zamandır çalışmalarımız çeşitli yollardan sekteye uğradığı için albüm gibi bir düşüncemiz sürekli olarak var olsa da bir süre daha beklememiz/uğraşmamız gerekli gibi duruyor.

demonation-lopenstraat