Bilgisayarda müzik yapmadığı zaman bilgisayarda oyun oynayan, Portecho ve Norrda projelerinin yaratıcılarından Deniz Cuylan’a 2014’ün en çok saatini yiyen oyunları sorduk.


“Yılın en iyileri” listelerini hazırlarken dışarıda kalanlardan bahsetmemek olmaz. Mesela birçok insan gibi ben de GTA 5‘i, tekrar yenilenerek Xbox One ve Play Station 4’te çıktığı yıl olan 2014’te oynadım. Ve aman tanrım, ne kadar çok oynadım. Suçluluk derecesinde çok oynadım. Ama yapacak pek bir şey yoktu, çok iyiydi. Oynadığımız karakterlerin şüphe götürmeyecek bir şekilde iğrenç tipler olması bana siyaseten daha doğru bile geldi.

Geçen yılın en iyilerinden Last of Us ile yeni jenerasyon konsollarda karşılaşanlar veya yılın sonlarına doğru çıkan DLC’si Left Behind‘ı oynayanlar için de şüphesiz bu iki oyun 2014’ün en iyileri arasında yerlerini alacaktır. Büyük isimlerden gitmişken, Wolfenstein: New OrderDestinyTitanfallBayonetta 2Diablo 3Forza Horizon 2Infamous: Second Son‘ı da 2014 içinde hatırlamamak mümkün değil.

Indie oyunlar için de bu yıl oldukça iyi geçti. Shovel KnightTransistorValiant HeartsThis War of Mine gibi yapımlar, bağımsız ve küçük bütçeli oyunların çıtasını yukarıya taşıdı.

Fakat tüm bu oyun bolluğuna rağmen, 2014’ten geriye beş tane büyük oyun benim aklımda kaldı. Sıralama şöyle:

Image

5. DARK SOULS 2
Dark Souls serisi, tüm bileşenleriyle kült kulübünü yaratan, öylesine oynayıp iyi vakit geçirmekten çok, oyuncunun kendi karakterini tarif etmek için kullandığı bir referans. Hattâ iyi vakit geçirmekle alakası yok bile diyebiliriz. Çünkü diğerleri gibi, Dark Souls 2 de çok ama çok zor. Evet bu zorluk, oyunu ânında pek çoğunun gözünde çekici hâle getiriyor ama DS2‘nin asıl alâmet-i farikası bu zorluğun hiçbir noktada adaletsiz gelmemesi, oyuncunun yeteri kadar çalışıp karşılığını her zaman alabilmesi ve sonunda zorlukları teker teker aştığında başka hiçbir oyunda olmayan bir ödül ve tatmin hissi. Dark Souls 2, klasik bir RPG’den çok, kılıç ve dövüş simülasyonu gibi. Sabır, teknik kontrol ve beceri oyunun ta kendisi. Diğer cilalı oyunların yanında kültlüğü sağlayan karanlık ve netameli atmosfer de sanki görmememiz gereken bir şeyi gördüğümüz hissini uyandırıyor. Menüler saçma sapan, hattâ zaman zaman bozuk. Neyi niye yaptığımızı hiç bilmiyoruz, hikâye belirsiz ama her şeyimizle o dünyanın içindeyiz ve hareket eden her şeyden deli gibi korkarak yavaş ama emin adımlarla bir sonraki ölüme doğru ilerliyoruz. Herkes belasını arar ve bulur.


Image

4. VANISHING OF ETHAN CARTER
Genelde bağımsız oyunlar ilk ortaya çıktığında eleştirmen ve oyuncular verdikleri  puanlarda büyük bütçeli oyunlara göre daha bonkör davranırdı. Bu biraz da gelişen oyun sektörüne ve bunun için yıllarını harcayanlara destek anlamına geliyordu. Ve anlaşılabilir bir şeydi. Ama zaman içerisinde bu indie oyunlar o kadar gelişti ki, artık anne babasının sırtını sıvazlamasına ihtiyaç duymamaya başladı. Bunun zirvesini büyük ihtimalle 2015’te No Man’s Sky isimli oyunla yaşayacağız. Küçük bir stüdyonun üzerinde çalıştığı bu oyun 2015’te diğer tüm büyük isimleri sollayacak ve “indie” oyun terimini müzikte olduğu gibi ana akımın ortasına yerleştirip gereksiz kılacak ve yok edecek. Vanishing Of Ethan Carter da bu gelişimin habercisi oyunlardan. Grafikleri ve kullandığı teknik, çığır açacak derecede gerçekçi ve güzel. Hikâyesi büyük bütçeli oyunlara göre daha derli toplu ve çekici. Atmosfer ve müzikleri kusursuz. Daha ne istenebilir ki? Küçük bir kasabaya bir çocuğun kaybolmasını incelemek üzerine gelen bir dedektifi oynuyoruz ve yavaş yavaş kasabadaki karanlık olaylar bizi içine çekiyor. Şu âna kadar konuştuklarım içerisinde oyunu oynayan herkes en az iki kere baştan oynamış. Siz ne duruyorsunuz?


Image

3. MIDDLE EARTH: SHADOW OF MORDOR
Orta Dünya’nın herkesi tatmin edecek bir oyunu şu âna kadar çıkmamıştı. Sanırım Shadow of Mordor bunun ilk örneği olacak. Pek çok oyun eleştirmeni için 2014’ün en iyi oyunu olan bu oyun, yapmaya çalıştığı her şeyi çok başarılı yerine getirdiği gibi, artık eşine çok fazla rastlanmayan oyun mekaniklerinde risk almayı da gerçekleştiriyor ve yenmeye çalıştığımız “boss”ların arasında bir strateji kurmamızı, bazen bilerek yenilmemizi ve bir “boss”u diğerlerine göre güçlendirmeyi ve kendi aralarında savaştırmayı mümkün kılıyor. Aksiyon bölümlerinde Assassin’s Creed mantığında oynanan Shadow of Mordor, bunu büyük ihtimalle AC‘den daha bile iyi yerine getiriyor. Dövüş son derece zevkli ve akıcı devam ederken bu bahsettiğimiz strateji mekaniği oyunu derinleştiriyor ve farklı taktiklerle tekrar oynanabilirliği de öne çıkarıyor. Middle Earth: Shadow Of Mordor‘un mükemmel bir oyun olmasından daha da iyi bir haber, bu serinin devamının gelecek olması. Eğer ileride gelecek oyunlar bu kadar iyi olacaksa, çok uzun sürecek bir saltanatın ilk adımını yaşıyoruz anlamına gelir. Bu sebep bile Shadow Of Mordor‘u hemen alıp oynamaya yeter.


Image

2. DIVINITY: ORIGINAL SIN
Divinity aslında indie oyun sayılabilecek bir bütçe ve ekibe sahip. Kickstarter’da başlayan ve çok kısa zamanda hedefine ulaşıp yapımına başlanan bu oyunun başında büyük stüdyolarda çalışmış ve artık kendi istedikleri oyunu yapmak isteyen isimler var. “Crowd funding” süreci boyunca genelde eşine az rastlanan bir şekilde oyunculardan gelen yorumlar ve isteklere harfi harfine uyulmuş. Tüm bu istekler epik ve sorunsuz bir hikâye içerisinde eritilmiş ve ortaya yılın en iyi RPG’lerinden birisi çıkmış. Divinity‘de dört kişilik ekibinizle savaş o kadar zevkli ki, bazı zamanlarda kazanmama rağmen tekrar yükleyip, tekrar savaştığım oldu. Oyun dünyasının büyüklüğü, her karşılaşmayı özel kılan hikâyeler ve ciddiye alınması gereken zorluk derecesi, bu oyunu 2014’ün en iyilerinin tepesine yerleştirdi. Ayrıca müzik ve ses efektleri konusunda da pek çok farklı eleştirmenin favorisi şeklinde öne çıkıyor. Eski RPG’lerde sevdiğiniz her şeyi tutun, bunları yeni teknoloji ve oyun mekaniklerinde çalıştırın, çok sağlam bir hikâyeniz olsun, ve tekrar tekrar oynamak isteyeceğiniz bir oynanabilirlik kurun. Divinty: Original Sin 2014‘ün Dragon Age ile beraber en iyi oyunu. Saatlerinizi zevkle kaybedeceksiniz.


Image

1. DRAGON AGE: INQUISITION
Dragon Age serisinin ilki çıktığında herkes çılgına dönmüştü. O zamanlar çok revaçta olan “open world” kavramını boş verip, karakterler ve hikâyelerine odaklanıp, bir RPG’nin olmazsa olmaz stratejik savaş sistemini en iyi şekilde uygulamıştı. Eşcinsel aşklar yaşamaya imkân veren hikâyesi oyun çevrelerinde bir ilk yaşatmış ve artık geriye dönülemeyecek bir ilerleme sağlamıştı. Bunun üzerine serinin ikincisi çıkmış ve istinasız herkes bu oyunu almıştı. Türlü hayal kırıklıklarına rağmen, (taktik kameradan vazgeçilmesi, düşürülmüş zorluk derecesi, sıkıcı, akılda kalmayan karakterler vs.) herkes serinin üçüncüsünü beklemeye başlamıştı. Beklediğimize değdi ve 2014 yılında serinin zirvesi Inquisition geldi. Bioware, Dragon Age‘e dair sevilen her şeyi alıp daha iyi yapmayı başarmıştı. Oyun dünyası eşi benzeri olmayan bir büyüklüğe ulaştı. Karakterler ve hikâye ince detaylarına kadar işlendi ve en mikro düzeyden en büyük entrikalara kadar epik hikâye anlatımı mükemmelleştirildi. Oynanabilirlik kusursuz hâle getirildi. Daha kolay olan karşılaşmalarda hiç kesmeden ve artık bir Dragon Age klasiği olan oyunu durdurmaya gerek kalmadan hızlı bir tempo yakalarken, zorlu savaşlarda taktik kameraya geçilerek ince stratejiler kurulması sağlandı ve kusursuz, çok zevkli bir dövüş sistemi yaratıldı. Müzikler, atmosfer ve grafikler günümüzdeki teknolojinin en iyi örneklerinden birisi hâline geldi. Dragon Age: Inquisiton, hâlâ niye büyük isimli stüdyoların oyunlarına heyecanlanmamız gerektiğini bize hatırlattı. 2014’ün en iyi oyunu unvanını her yönüyle hak etti.

  1. Gelecek zaman, gergin zaman: Alex Gross

    Gross’un tablolarına yerleşmiş, gözlerindeki bıkkın ve hayattan kopuk ifadeleriyle asabımızı bozan karakterlere bakakaldık ve sanatçıdan, Los Angeles’ta yaşama psikolojisi, sanat ve müzikteki politik ifade tercihleri, sembolizm, "Her" filmi ve Thom Yorke’a dair yanıtlar aldık.

  2. “Görsel olan her şey benim için bir malzeme”: Haydi Roket

    Bakmaya doyamadığımız GIF’lerin mucidi Haydi Roket sorularımızı cevapladı.

  3. 2014’ün en iyi 50 yabancı albümü

    Bant Mag. ekibinin haftalar süren oylaması sonucunda ortaya çıkan yılın en iyi 50 yabancı albümü listesi huzurlarınızda…

  4. 2014’te yerli sahnede yayınlanan en iyi 25 kayıt

    Bu yılın en iyi yerli kayıtlarını toparlarken kendimizi, albümler, EP’ler, single’larla dolu geniş bir havuzda bulduk...

  5. 2014’ün en iyi 10 albüm kapağı

    Bu yılın en iyi albüm kapaklarını belirlerken görsel estetiğin yanısıra, yeni fikirler barındırması, şaşırtıcı olması ya da tam tersine basitlikten bir güzellik çıkarması gibi unsurlara dikkat ettik...

  6. 2014’ün en iyi 5 keşif albümü

    Bu yıl pek göze çarpmayan, ağırlıklı olarak bağımsız yayınlardan ve dinlemesi biraz zor olan müziklerden beş tane albümü seçmek pek kolay olmadı...

  7. 2014’ün en iyi 10 müzik klibi

    Deneysel video çalışmalarından animasyonlara, baş döndüren kamera oyunlarından dev prodüksiyonlara işte bu sene bizi mest eden 10 müzik klibi!

  8. 2014’ün en iyi 50 filmi

    Bant Mag.’ın her yıl vizyona giren ve girmeyen filmleri bir arada harmanladığı listesi, 2014’ün bize göre sinemasal özeti niteliğinde…

  9. Sinema & TV’de 2014 – diğer listeler

    Bant Mag.’ın ilk 50’sine sığdıramadıkları, yılın performansları, hayal kırıklıkları, yılın heyecan verici dizileri…

  10. Dünyanın dört bir yanından 2014’ün kaçırılmayacak 10 belgeseli

    Belgesel sinema alanında epey bereketli bir yılı geride bırakmışken, 2014’ün akılda kalan dokümanterlerini gözden geçirmenin vaktidir...

  11. “Nasıl başladım? Neden başladım?¨: Davulcular anlatıyor (II)

    Berke Can ÖzcanDANdadaDAN / 123 / Marika / Great Republic of South / Bicycle Day / Tamburada “Evde kimse yokken

  12. Havada bir yumruk, çıkarılmış bir yangın, açılmış bir kapı: Owen Pallett

    In Conflict ile 2014’ü yoğun geçiren ve 19 Aralık’taki Salon konseri için İstanbul’a gelen Owen Pallett sorularımızı yanıtladı.

  13. Soru-cevaplarla Demonation Festivali No:5

    Yılın Demonation vakti geldi! Peki bu yıl kimleri izleyeceğiz?

  14. Komik değil absürt: Yüzyüzeyken Konuşuruz

    Ceyl’an Ertem, Yüzyüzeyken Konuşuruz’un sorumlusu Kaan Boşnak’la konuştu.

  15. Her nabza göre şerbet veren 14 filmle 14. !f istanbul bağımsız filmler festivali

    Her yıl kışın en soğuk günlerini, beyazperdenin bağımsız ışığıyla aydınlatan !f İstanbul’un 14. yıl programından sızan 14 film, heyecan dalgasını artırmaya yetiyor… 23 Ocak’ta Emika’lı açılış partisi de cabası!

  16. 2014’ün en iyi 5 yeşil projesi

    İstanbul'daki betonlaşmaya, trafiğe ve çevre talanına rağmen şehirde yüzümüzü güldüren, doğayla barışık uygulamalar yapılmaya devam ediyor. 2014'te kentlilere merhaba diyen en güzel beş projeye baktık.

  17. 2014’ten 1 Yönetmen, 1 Oyun Yazarı, 1 Mekân, 1 Tasarım & 1 Proje

    Ve Diğer Şeyler Topluluğu, Yeni Metin Yeni Tiyatro gibi memleketin heyecan veren tiyatro oluşumlarından tanıdığımız Yeşim Özsoy Gülan'a 2014'de onun radarına takılan oyunları sorduk.

  18. 2014’ün en iyi 5 oyunu

    Bilgisayarda müzik yapmadığı zaman bilgisayarda oyun oynayan, Portecho ve Norrda projelerinin yaratıcılarından Deniz Cuylan'a 2014'ün en çok saatini yiyen oyunları sorduk.

  19. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürleri J. Hakan Dedeoğ[email protected] Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör