İnternetin bize sunduğu en büyük güzelliklerden biri belki de GIF’ler. İstanbul’da yaşayan Haydi Roket, ya da gerçek adıyla Mert Keskin, geride bıraktığımız yıllarda yaptığı GIF çalışmalarıyla, tüm dünyada bu alanda en etkileyici işleri üreten birkaç isimden biri hâline geldi. Çin, Kanada, İngiltere, ABD ve daha birçok ülkede sergilere katılan Haydi Roket, büyük firmalardan eğlence sektörünün en üst tabakalarına kadar birçok kurumla da ortak çalışmalar yaptı. Bu ay Museum Of The Moving Image’da işleri sergilenecek olan Haydi Roket’le hem bugüne kadar yaptıklarını hem de kendi GIF estetik algısının nasıl oluştuğunu konuştuk.

Görsel sanatlara olan ilgin ilk olarak nasıl ortaya çıktı? Çocukluğunda görüp, seni çok heyecanlandıran bir çalışma hatırlıyor musun?
Her şey ilk bilgisayarım olan Commodore 64 sayesinde başladı, o yıllarda kullanım kılavuzları ve dergilerin paylaştığı kodlarla yaratılabilen kısa programlardaki grafikler beni büyülemişti. Hattâ oyun yüklemelerindeki renkler bile beni gerçekten çok etkiliyordu. Sonrasında Amiga 500, Deluxe Paint ve Brilliance gibi muhteşem programlar sayesinde, kendimi tamamen bilgisayar grafiklerinin içerisinde buldum. Çocukken beni en çok heyecanlandıran çalışma Spaceballs – State of the Art olmuştur.
GIF kısa sürede bir internet eğlencesinden, sıradışı bir sanat akımına dönüştü diyebiliriz. Senin GIF’lerle tanışman nasıl oldu?
GIF ile tanışmam 90’lı yılların sonunda Internet sitelerinde GIF kullanımının yaygınlaşmasıyla oldu. İnsanlar inanılmaz yaratıcı GIF’ler yapıyordu ve Flash’tan önce internet sitelerinde hareket eden imajlar görmek çok sıradışıydı. GIF’lerin bir sanata dönüşmesi 2007’de Tumblr ile birlikte başladı. Öylesine büyük bir alt kültür oluştu ki GIF bir anda kabul edilebilir bir sanat hâline geldi ve bence zaten her zaman bir sanattı.


Haydi Roket isminin hikâyesi nedir?
Aslında sadece bir arkadaşımın günlük kullandığı bir kelimeydi, “Ben bunu kullanacağım, kabul ediyor musun?” diyerek başlayan bir hikâye… Yabancıların ısrarla “haydirocket” olarak kullanmaları da ayrıca komik geliyor.
İşlerine baktığımız zaman, görsel olan herhangi bir şeyin senin için bir malzeme olabileceğini görüyoruz. Bu alanda kendine oluşturduğun bir tür görsel havuzu mu var yoksa bir anda karşına çıkan şeyler mi seni üretme konusunda tetikliyor?
Her ikisi de diyebiliriz. Evet, Haydi Roket için yaptığım çalışmalar dışında diğer projem olan tremniksek (www.mertkeskin.tumblr.com) var, orada sadece dijital kolajlar yapıyorum. Oradaki tüm kolajları tamamen eski dergiler ve fotoğraflardan kesip/kırparak ürettim.
Görsel olan her şeyin benim için bir malzeme olabileceği doğru, bunun için oluşturduğum ve biriktirdiğim birçok görsel de mevcut tabiî ki. Ama bir anda karşıma çıkan şeyler de beni üretme konusunda tetikliyor ve hemen o an çalışmaya başlıyorum.
Bazı işlerin sade bir anlatıma sahip. Örneğin görüntünün bir yanından girip diğer yanından çıkan Sub-Zero ya da sadece arka planı ve gözlüğü renk değiştiren Mickey Mouse gibi. Fakat kimi zaman da göz yoracak derecede detaylara ve piksellere boğulmuş işlerin var. Bu çeşitlilik de beni çalışma metotların konusunda meraklandırıyor. Bir işe başlarken aklında fikir çoktan oluşmuş mu oluyor?
Çalışmalarımın çoğu 90’lar video oyunları, VHS ve birtakım alt kültür estetiklerini yansıtıyor. Kimi zaman başlamadan önce yapacaklarım hakkında zaten belli bir fikrim oluyor, kimi zamansa herhangi bir yerden başlayıp çok alâkasız bir şekilde biten çalışmalar ortaya çıkıyor. Aslında kafamda belirli bir fikir yokken başlayıp, keyifli bir şekilde devam ederek ve geliştirerek bitiriyorum.

Dijital âlemin ilk yılları, eski oyun karakterleri, konsollar yine işlerinde fazlasıyla karşımıza çıkan unsurlar. Bu alana özel bir ilgin olduğu aşikâr. Hâlâ eski oyunları oynuyor musun? Favorilerin neler? Senin için bunları çekici kılan şey nedir?
Evet, o dönemler gerçekten sihirliydi. Şu anda her istediğimize ulaşabildiğimiz için sanırım hiçbir şey eskisi kadar değerli olmuyor. O ilk zamanlardaki “save” etmeden bitirilmeye çalışılan oyunlar, evinizde televizyona bağlı bilgisayarı açıp o oyunların müziklerini saatlerce dinleyip grafiklere hayran hayran bakakalmak, yepyeni demoları keşfedip elden ele yaymak vs. herhâlde o dönemleri yaşayan herkes için ayrı bir önem taşıyordur.
Eski oyunları hâlâ oynuyorum evet, Amiga, Nes, Sega oyunları ve vazgeçilmez Lucas Arts – Point&Click adventure oyunlarını hâlâ büyük zevkle oynuyorum. Ayrıca hâlâ Commodore 64, Amiga 500, Atari ve Gameboy da çalışır durumda arşivimde duruyor.


Geride bıraktığımız yılı epey hareketli geçirdin. Kanada’dan Çin’e birçok yerde işlerin sergilendi. Epey yoğun bir yıl da yine seni bekliyor bildiğim kadarıyla. Ocak ayında Museum of the Moving Image’da yer alacak işlerin. 2014’te katıldığın etkinlikler arasında senin için en özeli hangisiydi? Ve bu yıl Haydi Roket’in takviminde neler var?
Evet geçtiğimiz sene Amerika, Kanada, İtalya, İngiltere, Portekiz ve Çin’de düzenlenen birçok sergi ve etkinliğe katıldım. Bunların dışında yine online olarak düzenlenen web tabanlı festivaller ve etkinliklerde de yer aldım. 2014 yılı için beni en çok heyecanlandıran projeler, Electric Objects’in Gray Area New Art + Technology Theater’da düzenlediği Artist Demo Day (https://vine.co/v/M9eWWYPtwaL – https://vine.co/v/M9eAjIPFbTp) ve GIFs Go Wild’da yer almak oldu.
Bu yıl ocak ayında Museum of the Moving Image’da düzenlenecek olan First Look 2015’te yer alacak yedi sanatçıdan biriyim. (http://www.movingimage.us/films/2015/01/09/detail/first-look-gifs-2/)
Çalışmalarımız Redstone Theater’da 50 feet’lik bir ekranda gösterilecek. Heyecanla bekliyorum! Bunun dışında The Wrong 2015, Ways Of Something, Whit3Cub3 ve yine birçok web tabanlı sergi/etkinlik, önümüzdeki senenin takviminde mevcut.
GIF’ler birçok farklı disiplinle birlikte kullanılıyor. Konser görsellerinden, video kliplere kadar GIF’leri birçok alanda müzik eşliğinde kullanılırken görüyoruz örneğin. Sen bu tür ortak çalışmalara nasıl bakıyorsun?
Evet Los Angeles merkezli bir ajans düzenli olarak yaptıkları partilerde benim GIF’lerimi kullanıyor, kimi zaman da benden özel video isteklerinde bulunuyor ve GIF’lerimin kullanıldığı birçok video bulmak mümkün internette. Ortak çalışmalara her zaman sıcak bakıyorum, heyecanlı bir şekilde güzel şeyler üretmek hep ilk tercihim olmuştur.


Vans Action Gallery ve MTV Video Music Awards’la çalışmalar yaptın. Bu kadar uçsuz bucaksız bir disiplinde, bir markayla çalışmanın kolay ve zor yanları nelerdi senin için? Özellikle MTV Video Music Awards deneyimini merak ediyorum. Biraz hazırlık sürecini anlatır mısın?
Action Gallery Vans tarafından Roma ve Napoli’de düzenlenen bir festivaldi, bunun için beş tane GIF yaptım ve bunlar etkinlik boyunca GIFWall’da sergilendi. MTV, Video Music Awards için beş sanatçıyla çalıştı ve her birimizden belirli kategoriler için GIF’ler istedi. Ben Pop kategorisi ve Moon Man (ödül) için iki tane GIF yaptım, MTV ile fikir alışverişi yaparak çalışmak gerçekten heyecan verici bir durumdu. GIF’ler mtv.com üzerinde hâlâ bulunabilir.
Tumblr’da GIF Editörü olarak çalışıyorsun. Bize biraz bu işin neleri kapsadığından bahsedebilir misin?
Tumblr GIF editörlüğü işi bu sene sona erdi. Tumblr’ın ilk beş editöründen biriyim ve üç buçuk yıl kadar editörlük yaptım. Tumblr yeni insanlara da şans tanımak adına editörlerin sürekli değiştirildiği bir sistem uygulamaya başladı. Editörlük, GIF olarak beğendiğim en az 10 tane postu etiketleyip öne çıkararak tüm dünyanın görmesini sağlama işiydi. Tumblr’ın beni yeterince tanıttığını düşünüyorum ve kendisine teşekkür ediyorum!
Son olarak, şu sıralar işlerini en fazla sevdiğin GIF sanatçıları kimler?
Max Capacity, Kidmograph, V5MT, Mr.GIF ,Televandalist, Vince McKelvie, Trapers, Scotty2Hotty69…

