Dünyanın bir ucundaki evini kapatıp Berlin’e yerleşen Peaches, 15 yıldır Almanya’da yaşıyor. Altı yılın ardından gelen albüm Rub için Beth Nisker da en az bizim kadar heyecanlı.


Şimdilerde birden fazla grupta yer alma modasını yıllar önce birden fazla branşta yer alarak yakalayan Peaches’ın 2009’daki son albümü sonrasında neler yaptığını yeniden hatırlamakta fayda var. Yazar, müzisyen, prodüktör, yönetmen, performans sanatçısı, DJ ve aktris sıfatlarını sonuna kadar hak eden, daha doğrusu tüm bunların mükemmel bir şekilde hakkını veren isim olan Peaches kurucusu Merrill Beth Nisker’ın kulaklarını çınlattık.

Rub öncesi dönem

Peaches’ın 2009’dan bu yana yayınladığı ilk albüm olan Rub ile ilgili konuşmadan önce aslında Beth Nisker’in neden bu kadar zaman beklediğine biraz olsun bakabiliriz. 2000’lerde neredeyse iki-üç yılda bir albüm yayınlayan Peaches, tutturduğu ivme zincirini düzenli bir hâle getirmiş ve yayınladığı albümlerle aslında istikrarını korumuştu. 2009’da Soulwax, Digitalism, Simian Mobile Disco gibi isimlerin prodüktörlüğünde yayınlanan I Feel Cream albümünden sonra kendini birçok projenin içinde bulan Peaches, 2010’da ilk olarak karşımıza bir Suicide şarkısı olan “Jonny” ile çıktı. Vokalist Alan Vega’yı anmak için şarkıyı yeniden yorumlayan Peaches, şarkının ayrıca birçok remiksli versiyonunu da single ile birlikte yayınlamıştı. Beth Nisker ilerleyen zamanlarda sırasıyla 2009’da Flaming Lips’in psikedelik albümü The Flaming Lips and Stardeath and White Dwarfs with Henry Rollins and Peaches Doing the Dark Side of the Moon’da ve The Legendary Tigerman albümü Femina’da; 2010’da Christina Aguilera’nın Bionic ve 2011’de Franz Ferdinand’ın Covers E.P., R.E.M’in Collapse Into Now ve Amerikalı rapçi Cazwell’in Unzip Me albümlerinde yerini aldı. 2012’de, son albümün üzerinden tam da üç sene geçmişken, Peaches yeni single’ı “Burst!” ile geri döndü ve yeni albümünü merakla bekleyenleri heyecanlandırdı.

Kanadalı sanatçı müzik tarafındaki çalışmalarını sürdürürken, 2010 yılında Chilly Gonzales, Feist ve Tiga ile birlikte şahane Ivory Tower filmiyle, karşımıza beyazperdede çıkmıştı. Adam Traynor’ın ilk kez yönetmenlik yaptığı film olan Ivory Tower, Toronto Film Festivali’nde gösterilmiş ve kısıtlı sinema salonlarında izleyiciyle buluşmuştu. Filmde iki kardeşi oynayan Gonzalez ve Tiga, filmde de performans sanatçısı olan Peaches’ın ilgisini kazanmaya çalışan iki rakibi canlandırıyordu.

Beth Nisker’ın aslında Peaches olarak karşımıza çıkan en büyük projelerinden birinin kuşkusuz Peaches Does Herself filmi olduğunu söyleyebiliriz. Dört albümünden toplam 22 şarkının yer aldığı yarı biyografik, yarı müzikal şeklinde kurgulanmış olan Peaches filmi, ilk kez 2012’de Toronto Film Festivali’nde gösterildi. Birçok kişisel detaydan müzikal yolculuğuna kadar bir rock star olma hayalinin peşinden giden Beth Nisker’i izlediğimiz filmin senaryosu da yine kendisi tarafından yazılmıştı. Kanadalı müzisyen Peaches’ın bu filminden sonra Berlin’deki birçok performans sanatçısına ve bağımsız sanatçıya yol gösterdiği, bir diğer deyişle aslında idol olduğu da konuşuluyordu. İlk kez böylesine büyük bir çalışma yapan Peaches’ın filmdeki duruşu ve vurguları, birçok LGBT üyesi tarafından da ilgiyle takip edilmişti.

Peaches’ın bu sene ilk kez müzikal anlamda karşımıza çıkışı ise ünlü Adult Swim serisi sayesinde oldu. Nick Zinner’la birlikte yer aldıkları “Bodyline” parçası, Peaches’ın altıncı stüdyo albümü Rub’dan önceki son durağı oluyor.

Yoko Ono’nun 80.yaş günü kutlamasında Peaches’ın sahneye çıkması üzerine…

“Beni neden seçtiğini gerçekten anlamıyorum. Sanırım Yoko Ono’yla tanıştığımda, sekiz yıl önceydi. O dönemde “Kiss Kiss Kiss” parçası için remiks yapmıştım. Doğum gününü kutlamak için Berlin’e gelmiş. Onunla Yoko Ono Plastic Band’le birlikte çalmamı isteyip istemediğimi sordu. Sonuçta o Yoko Ono. Birlikte onun “I’m A Witch” şarkısını söyledik ki bu şarkının sözlerini gerçekten çok severim. Berlin’deki sanatçıların performanslarından farklı bir şey olacağını bilmek ve beni seçmiş olmasını da düşünmek beni gerçekten çok heyecanlandırdı.”

What Else Is inn the Teaches of Peaches

Üretkenliğinde zirve olabilecek birçok harekete bu sene içinde imza atan Nisker, 2015 yılına bir albüm ve fotoğraf kitabı başta olmak üzere birçok şey sığdırdı. Görsel anlamda her zaman ilgi çekici isimlerden biri olduğunu kanıtlayan Peaches için bir fotoğraf kitabı yapmak kadar keyiflisi yoktur diye düşünüyorum. Holger Talinski’nin çektiği fotoğraflardan oluşan seçki, elemelerin sonunda 6 bine kadar düşürülen fotoğraflar arasından seçilen şanslı kareleri barındırıyor. Kitabın bir diğer şahane özelliği ise Yoko Ono, Ellen Page, Michael Stipe gibi isimlerin Peaches’la ilgili yazdıkları yazıların da içinde yer alması. Yoko Ono’nun yaş günü için Berlin’de bir konser veren Merrill Beth Nisker için bu referanslar mükemmel olmuş olmalı.

Geçtiğimiz haziranda piyasaya çıkan What Else Is inn the Teaches of Peaches kitabında Nisker’in hem sahnede hem de başka atmosferlerde çekilmiş olan agresifliği bol fotoğrafları meraklılarıyla buluşuyor. Sahnedeki kostümleri, makyajı ve daha birçok hareketiyle pozitif cinsiyetçilik ve toplumsal bazı kalıplar gibi konular üzerine mesaj vermeye çalıştığını her seferinde belli eden Beth Nisker, kitabındaki fotoğraflarında bir başka deyişle ikonlaşıyor da denebilir. Kendisine bu soru sorulduğunda aksini iddia etmeyen Nisker’in mesajını net olarak vermek istediği, bu kitapta da açık bir şekilde belli oluyor.

Peaches, kariyerinin başından bu yana dünya çapında değişmekte olan eşcinsel haklarıyla ilgili durumu değerlendirirken…

“Birçok yönde çok büyük ve temek değişiklikler oldu ama bu iyi niyetli kavgamıza yine de devam etmemiz gerekiyor.”

Beyonce, Taylor Swift gibi isimlerin gerçek feministler olup olmadığıyla ilgili bir argüman üzerine…

“Onları kişisel olarak tanımıyorum. Herkesin kendine göre bir düşüncesi olabilir ama herkesin sanırım bir düşünceye ihtiyacı var. Bu konuyla ilgili bir şey yapmayı deniyorlar mı bilmiyorum ama lütfen bir şey yapmayı deneyin.”

Image

Rub

What Else Is in the Teaches of Peaches kitabının haziranda yayınlanmasının ardından yeni albümü için geri sayımı başlatan Peaches, son olarak yayınladığı Kim Gordon’lı şahane klibiyle aslında aradaki altı seneyi unutturdu diyebiliriz. Beth Nisker’ın hem yakın arkadaşı hem de prodüktörü olan Vice Cooler tarafından düzenlenen albümden çıkan single’ın ismi ise “Close Up”. Videosunda Beth Nisker’ın boks hocası olarak yer alan Kim Gordon, şarkıda da Peaches’a eşlik ediyor. Bu albümü daha olgun bir yaş aralığında olmanın farkında olarak kaydettiğini söyleyen Nisker, albümde Kim Gordon’un yanısıra “I Mean Something” parçasında da Feist’la birlikte yer alıyor. Beth Nisker gibi Berlin’de yaşayan Amerikalı sanatçı Simonne Jones ise albümdeki bir diğer konuk. Altıncı stüdyo albümü Rub için günde 10 saatini Vice Cooler’la Los Angeles’taki evinin bodrumunda geçiren Peaches, prodüktöründen bahsederken egolarından kurtulmuş biri olmasının katkısının çok büyük olduğunu da söylüyor. Sonic Youth, Deerhoof, Feist, Go Chic, La Sera gibi isimlerin birçok videosunda kamera arkasındaki isim olan Vice Cooler’ın 1998’den bu yana elektronik ve new wave türünde çalışmalar yaptığı XBXRX isimli bir grubu olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Bol bol synth kullanmayı seven Cooler’ın Peaches’ın son albümündeki etkisini görmek çok rahat mümkün. Şimdiye kadar dinlediğimiz şarkılarına bakacak olursak (“I Mean Something”, “Close Up”, “Dick in the Air”) diğer albümlerinden daha aksak ritimli ama yüksek tempolu bir albümün bizleri beklediğini söyleyebiliriz. Özellikle 2009 çıkışlı I Feel Cream’de daha folk bir havası olduğunu düşünecek olursak, Rub’ı dinlerken kendinizi daha çok R&B albümü dinliyormuş gibi hissedebilirsiniz. Albümdeki şarkı isimleri kadar şarkı sözlerinde de bolca cinsellik göndermesi yapan Peaches, bu zamana kadar koruduğu enerjisinin tamamını bu albüme yansıtmış diyebiliriz. Onu tanımayan herhangi birine bu albümü dinletecek olursanız, eminim ki kimse Rub’ın 46 yaşındaki bir kadından çıktığına inanmaz.

Beth Nisker, büyürken nasıl bir ortamda olduğunu ve bu ortamın onu tiyatroya nasıl ittiğini anlatıyor…

“Büyürken müzikal anlamda örnek aldığım veya ilgi duyduğum bir rehberim olmadı ama şarkı söylemekle kesinlikle ilgileniyordum. Müzikal olarak herhangi bir zevki olmadığını söyleyenler de bana biraz garip geliyor. Tiyatro işiyle ilgilenmemin en büyük sebeplerinden biri televizyonda izlediğim müzikallerdi. Müziğin eninde sonunda nasıl bir hâl alacağını bilmiyordum ama yine de bir rock yıldızı olmak yerine kendimi tiyatro okulunda buldum.”

Image
  1. Alımlı dünyalar, anlık portreler: David Armstrong

    David Armstrong’un, kendisi ve arkadaşlarının 70’lerde çektiği fotoğrafları bir araya getiren Polaroids kitabının yayımlanışını göremeyeceği kimsenin aklından bile geçmemişti...

  2. Etrafınızı tutkulu insanlarla çevreleyin: Chris Bilheimer

    “Bazen kıyıda köşedekilerle ana akım arasındaki açığı kapayabilecekmişim gibi hissediyorum.”

  3. Dünyayı değil, hayatlarımızı yönetmek için: Janet Jackson

    Yeni albümü Unbreakable’la aramıza dönen Janet ve bazılarımızın neden onun albümlerini Michael’ınkilere tercih etmiş olabileceği…

  4. Başka yerlerden gelen sesler: 15 “fantastik” grup/müzisyen

    Hayaletler, uzaylılar, zaman yolculukları, kostümler, synthesizer’lar...

  5. En akışkan hâliyle deneysel hip hop: Shabazz Palaces

    Ishmael Butler ve Tendai “Baba” Maraire’nin güç birliği Shabazz Palaces, 13 Kasım’da Babylon Bomonti’de!

  6. Şamanik, karanlık ve sürprizlerle dolu: Deradoorian

    Angel Deradoorian’la Anticon etiketiyle yayınlanan ilk albümü "The Expanding Flower Planet" üzerine...

  7. Herkesin bir düşünceye ihtiyacı var!: Peaches

    Dünyanın bir ucundaki evini kapatıp Berlin’e yerleşen Peaches, 15 yıldır Almanya’da yaşıyor. Altı yılın ardından gelen albüm Rub için Beth Nisker da en az bizim kadar heyecanlı.

  8. Güzel melodilerin arasından parlayan bir ses: Nilipek.

    “İnsanları sadece güldürmeye çalışıyor olabiliriz ya da mutsuzluklarına ortak olabiliriz...”

  9. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

  10. “Politik şiddetin olduğu her yer”: Emin Alper’le Abluka üzerine

    Venedik Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü’yle dönen ve 6 Kasım’da gösterime girecek olan Abluka’daki karakterlerin paranoya hâlinin toplumsal izdüşümlerine, gerçeklik ve hayal arasındaki muğlaklığa ve filmdeki atmosferle paralellik gösteren güncel siyasi konjonktüre dair yönetmen Emin Alper’le söyleştik.

  11. 52. Uluslararası Antalya Film Festivali: Prömiyerler, Festival Hitleri Ve Ustaların Son Filmleri

    Bu yıl tarih değişikliği nedeniyle, her yıl olduğu gibi ekim ayında değil, 29 Kasım – 6 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde uzun zamandır merak edilen çok sayıda film prömiyer yapacak.

  12. Bant Mag. Fantastic Fest’ten bildiriyor

    Eylül ayının sonunda yolumuz 10 yıldır Texas, Austin’de düzenlenen, Amerika’nın en büyük janr sinema festivali Fantastic Fest’e düştü...

  13. Austin Texas iftiharla sunar: Fantastic Fest

    Amerika’nın en büyük “janr” festivali üzerine notlar ve dünyanın en pahalı film posterleri kitabı "Act Of Seeing"in metinlerinin sorumlusu, Sid Vicious’ın kankası sinema eleştirmeni Alan Jones’la bir sohbet.

  14. Fantastic Fest ekibinden bir ses: Evrim Ersoy

    Bu yılki Fantastic Fest’in göz dolduran Türkiye teması ve seçkisinin sorumlu kişisi, festival programlama direktörü Evrim Ersoy, festivale dair merak ettiklerimizi yanıtladı.

  15. Texas’ta Yeşilçam esintisi: Kunt Tulgar ve Cem Kaya

    Fantastic Fest’in şüphesiz en özel konuklarından biri, sadece bizim için değil, tüm festival için, yönetmen, sesçi ve aktör Kunt Tulgar’dı. Cem Kaya’nın festivalin Türk içeriğine yön veren belgeseli Remake, Remix, Rip-Off’un öne çıkan sahnelerinin yanısıra, 1972 yılında başrollerinde oynadığı Yılmayan Şeytan’ın festivaldeki gösterimi sebebiyle Yeşilçam’ın bu eşsiz karakteri Texas’taydı...

  16. Ve cehennem kapıları açılır: Baskın

    Fantastic Fest’e şüphesiz damga vuran filmlerden biri de Can Evrenol’un Baskın’ıydı. Toronto Film Festivali’nden övgüler ve filmin Amerika’da gösterim anlaşmalarıyla ayrılan ekip sonraki durakları Texas/Austin’den elleri boş dönmedi ve Can Evrenol, En İyi Yönetmen ödülünü aldı.

  17. Indie oyun festivali: Fantastic Arcade!

    Dergimizin de gidip yakından kendi gözleriyle gördüğü fantastik ve kült filmler festivali Fantastic Fest'te bir de hatırı sayılır bir oyun bölümü mevcuttu.

  18. Parçaları bir araya gelmiş bir yapboz gibi: Joris Diks’in konser afişleri

    Yaklaşık beş yıldır birçok grup ve müzisyen için serigrafi posterler hazırlayan Joris Diks’in işleri, 7 Kasım’dan itibaren Bant Mag. Mekân’da!

  19. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürü Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler