“Hayatta rastlantı ya da kaza denen şeylerin talih mi yoksa lanet mi olduğuna karar vermenin bir manası yok. En azından benim için; ben bu bilgiye ulaşamam. Ama sen, bu ikiliğin vücut bulmuş hâlisin. Bu bilgiye bir tek sen ulaşabilirsin. Bu yüzden en doğru kararı sen vereceksin oğlum…”

Görmüş Geçirmiş Kaptan 88 ile nihayet tanıştık! Davut Çelebi’nin zihninde şekillenen, Metin Akdülger ve Osman Oğuz Öğünün yazdığı, Sadi Güran’ın resimlediği, hazırlıkları iki yıldır devam eden çizgi roman serisinin ilk kitabı Baba’nın Son İcadı; karakterleri, olay örgüsü ve zaman çizelgesiyle içinden çıkmak istemeyeceğiniz fantastik bir kurguya sahip. 

Ancient 101 etiketiyle yayımlanan çizgi roman, şu an için dört bölüm olarak kurgulanan bir serinin ilk perdesi. Her detayı incelikle tasarlanmış bir süper kahraman anlatısı Kaptan 88. Arada akışı durdurup geriye dönüp detaylara dikkat ettiren, bir kere daldıktan sonra elden bırakmanın hiiiiç de kolay olmadığı bir serüvenler zinciri. 

kaptan 88
Bir süper kahraman yaratmak

Bu uçsuz bucaksız evrenin yaratıcıları Metin Akdülger, Osman Oğuz Öğün ve Sadi Güran’la, bir süper kahramana sıfırdan hayat vermenin inceliklerini konuştuk. 

Dört bir yanımız süper kahramanlarla sarılmışken, orijinal bir süper kahraman yaratmak cesaret isteyen bir adım. Siz nasıl motivasyonlarla Kaptan 88’e hayat verdiniz? Ne kadardır zihninizde ikâmet ediyor kendisi?

Metin Akdülger: Bu sorunun cevabı hayatımıza dair birçok şeyi kapsıyor bence çünkü hayal dünyası aslında hayattaki her şeyden etkilenebilir. Kaptan zaten hep oradaydı gibi hissediyorum bazen. Kaptan’ın hem kahraman hem de anlatıcı olarak bizi özgürleştirdiğini ve sınırlarımızı zorlamamıza olanak sağladığını düşünüyorum. 

Oğuz Öğün: Üç yılı geçti sanırım. Kaptan’ın belirişi aslında içsel yolculuğumuzun bizi o dönem getirdiği yerde, içgüdüsel bir biçimde oldu. Dünya’ya ve evrene dair duyarlılıklarımız ve bu konuda birbirimizle yaptığımız tartışmalar sonucu belirdi diyebilirim. 

Sadi Güran: Ben hikâyeye son iki yılında dâhil oldum. Önce hikâyeye hâkim olmak ve beraber görsel dünyasını şekillendirmek; sonra da detaylandırıp işleme süreci oldu.

Hem görsel açıdan hem de karakter özellikleri için nasıl referanslarla yola çıktınız? Karakter yaratım sürecinde nasıl metotlarla çalıştınız?

S.G.: Oğuz ve Metin’in kafasında aşağı yukarı belli karakter özellikleri ve referansları vardı ben de hikâyeye ve karakterlere hâkim olunca çeşitli önerilerde bulundum ve finalde orta yolu bulduk. Metin’in kitabın sonunda da yer alan eskizleri baya ipucu veriyor zaten.  Benim tasarlama sürecimde genelde dümeni bileğime veriyorum ve kalem oynarken bilinç akışıyla bir şeyler kendiliğinden oluşmaya başlıyor. Burda da öyle oldu.  

M.A.: Kolektif bir yaratım sürecinde ilk olarak iletişimi sağlamak gerekiyor. Hepimiz hayallerimizi ortaya koyduk, sırlarımızı, dertlerimizi, ideallerimizi ve ilgi alanlarımızı paylaştık birbirimizle; ne anlatmak istediğimizi keşfettik birlikte. Sonrasında ortaya çıkan dilden bu çizgi roman evreni şekillendi diyebilirim.

O.Ö.: Bir metotla çalışmadık. Sadece birlikte hayal kurduk ve süreç son derece organik ilerledi. İlk önce gücüyle geldi Kaptan; boyutlar arası bir kesişim kümesi olan bilinci, zamansızlığı ve melankolisiyle. Sonra yavaş yavaş diğer karakterler ve hikâye ortaya çıktı.

Çizilen ilk Kaptan 88 eskizinden kitapta gördüğümüz nihai forma ulaşana kadar nasıl dönüşümler yaşandı? 

O.Ö: Biz en başta Kaptan 88’i siyah hayal ediyorduk. Sadi’nin harika dokunuşuyla birlikte kendi özgün rengine kavuştu. Formuyla, özellikle de yüzüyle ilgili ise uzun süre konuşup kararsız kaldığımızı hatırlıyorum. Yarı insan yarı uzaylı olan Kaptan’ın okuyucunun zihninde “Tekinsiz vadi” etkisine yakalanmasından çekinmiştik. Bir de ayaklarındaki kanatları sonradan ekledik. 

M.A.: Kaptan 88’in ilk görselini Davut hayal etmişti, kaç yaşında hayal etti bilmiyorum ama epey olmuştur diye tahmin ediyorum. Oğuz’la beraber onun kurduğu hayale biraz da biz şekil verdik, son aşama olarak Sadi iki yıl kadar önce Kaptan 88’i nihai formuna kavuşturdu diyebilirim. 

S.G.: Çok bir değişim olmadı aslında. Form belliydi ben biraz renk, biraz Kaptan’ın bedeninin ışığı nasıl yansıttığıyla oynadım. Avuçları ve tabanlarını mavi yaptım ki bu da kostüm mü yoksa gerçekten teni mi muğlaklığını vurgulamak amaçlıydı. Ayak bileklerindeki Hermes kanatları Oğuz’un fikriydi ve çok da faydalı oldu çeşitli sahnelerde ve duygularda.

Görünümünün en ince detaylarından nasıl cümleler kurduğuna, bir karakteri tamamlayan pek çok unsur var. Kaptan 88’e dair en fazla beyin fırtınası yaptıran, şekillendirmesi en uzun zaman alan detay / nüans neydi? 

M.A.: Kaptan 88 boyutlar arası bir kesişim kümesi gibi düşünülebilir. Bilgi’nin serüveninde bir köprü gibi. Anlattığımız hikâye ne kadar derinlikli ve detaylı olursa Kaptan 88 de aynı ölçüde derinlikli olur. Bu yüzden Kaptan 88 kurduğumuz dünya büyüdükçe büyüyecek bir kahraman. Şekillendirmesi zaman alan tek bir nüanstan bahsetmek zor bu sebeple.

O.Ö.: Kaptan 88 doğası gereği çok fazla beyin fırtınasına ihtiyaç duyduğumuz bir karakter. Onunki gibi zamansız ve mekânsız bir bilincin filtresinden evrene bakmak, onun duygu durumunu, düşünce dünyasını belirlemek zor ama en keyiflisi. Bir de Baba. Sagamızdaki hikâye onun hikâyesi etrafında şekillendiği için onun da 100 yıllık yaşamının her bir detayına hâkim olmamız gerekiyordu. Bu da epey çaba gerektirdi. 

S.G.: Galiba en çok mekânlar ve Miss 98’le ilgili (diğerlerine göre) görece daha uzun beyin fırtınası yaşamış olabiliriz.

Bir süper kahramanı ete kemiğe büründürmüş kişiler olarak, süper kahramanlara daha farklı bir açıdan bakmaya başladınız mı? Bugüne dek tanıştığınız kahramanları bir taradığınızda, “bunu nasıl düşünmüşler?” diye hayrete düşürmeye devam eden bir karakter var mı? 

O.Ö:  Evet. Önceden bazı kahramanları hiç sevmez, ilgilenmezdim; Superman gibi. Fakat Kaptan’ın filtresinden bakmaya başladıktan sonra bütün karakterler ilgimi çekebilmeye başladı. Onları artık çağdaş dönemin mitleri olarak algılayıp, kendi özgünlükleri içerisinde kabul edip seviyorum. Dr. Manhattan’ın hikâyesinden çok etkileniyorum. Keza Galactus ve Silver Surfer arasındaki ilişkiyi de büyüleyici buluyorum. Bir de süper kahraman olmasa da Asimov’un Vakıf’ından Hari Seldon.

M.A.: Süper kahramanlar benim için gerçekliğe açılan hayali kapılar gibi. Kaptan 88’in dünyasını anlatmaya başladıktan sonra kahramanların geldiği kapıların arkasına bakabilmeye başladım diyebilirim. Tuhaf gelebilir belki ama Ninja Turtles bu alanda beni hayrete düşürenlerden biri diyebilirim. 

S.G.: Beni galiba hayrete düşüren bir karakter tasarımı yok. Bayıldığım çok var. Süper kahraman tasarlamak için ruhunda büyük bir çocukluk olması gerekiyor. Böyle bakınca da zaten hayrete düşmüyorum. Ne kadar saçmalamışlarsa o kadar güzel şeyler çıkartmışlar, nefis mitler yaratmışlar. 

kaptan 88
Davut Çelebi anlatıyor

Uzundur Kaptan 88’le birlikte yaşayan, hikâyesini anlatmayı yaşamla bağ kurmak için doğru yol bilen Davut Çelebi’ye de sorularımız var. Biraz ağzı sıkı biri kendisi.

Yıllarını verdiğin bir hikâyenin henüz başlangıç noktasındayız. Bu fantastik evrenin tohumunu ektiğin zamanın tortularını betimlemeni isterim. Nasıl bir ortamdayız?

Sessiz ve yalın bir ortamdayız. Yeterince odaklanırsam insan bilincinin sesini duyabileceğim kadar sessiz, boyutlar arasına etki edemeyecek kadar yalın.

Yıllardır üzerine çalıştığın bu hikâyenin yazı ve çiziye dökülmesinde mitoloji merakının rolü büyük. Peki çağdaş mitlerle aran nasıl? Yakın geçmişten ilhamı nerede buluyorsun?

Bu benim açıklamak istemediğim bir şey, bunun için çizgi roman yapıyorum.

Kendini ve Kaptan 88’i yakın hissettiğin diğer kahramanlar hangileri?

Kaptan 88’in asıl meselesi yakın hissetmekle ilgili, cevabı size bırakıyorum. 

Kaptan 88 bir çizgi roman olmasa hangi mecradan sızardı aramıza? Sahi, başka nasıl planların var Kaptan 88’e dair?

Kaptan 88’in planları demek daha doğru olabilir. En elzem plan her zaman gerçek bir yüzleşmedir. Anlayış yüzleşmeden mümkün olmuyor ve bu aklınıza gelebilecek her formda olabilir.

Z Raporu: Kaptan 88

Kaptan 88’in yaratıcılarına çizgi roman âleminde biraz daha hayal kurduran anketimizi doldurttuk. Silver Surfer, Zagor, Dave McKean ve dahasıyla, buyrunuz Kaptan 88 Z Raporu’na.

Çoklu-evren kurguları bu aralar revaçta, yayınevlerinin crossover sevdası da çok eskilere dayanıyor. Mesela Gotham City’den Watchmen karakterleri de geçti Ninja Turtles da, Spawn da… Peki Kaptan 88 evreni hangi başka çizgi evrenle kesişsin istersiniz? Neden?

M.A.: Ninja Turtles diyorum ama Silver Surfer’la da çok güzel maceralar yaşanabilir. 

O.Ö.: Watchmen. Dr. Manhattan ile Kaptan 88’i diyalog hâlinde görmek isterim. 

S.G.: Galiba Abdülcanbaz evreniyle bi misafircilik isterdim. Kitapta bir sayfada Kaptan’ın gözünden  Kızıl Kanat’ı sevdiğim çizerlere gönderme yapan tarzlarda çizmeye çalıştığım bir sayfa var. Belki de bu yüzden.

Kaptan 88 için varyant kapak serisi hazırlıyoruz(!). Her birinizin seçtiği bir çizere gideceğiz, aklınıza ilk kim geliyor?

M.A.: Alex Ross ve Özgür Yıldırım.

O.Ö.: Todd McFarlane ve Yıldıray Çınar. 

S.G.: Memlekette çok fazla isim var kapısında yatacağım o yüzden o topa girmeden yurt dışına uçup Enki Bilal diyorum.

Hangi çizgi romancı için “Kaptan 88’i okusa da üzerine konuşsak” dersin? Neden?

O.Ö.: Jim Starlin. Kendisinin bilinçaltına bir yakınlık duyuyorum.

M.A.: Elbette ki Neil Gaiman. Jodorowsky de ilginç olabilirdi. Gerçeklikle olan ilişkileri beni bambaşka biri yapabilir.

S.G.: Ben iki isim vereceğim: Moebius ve Dave McKean. Her yaptıkları iş ders niteliğinde. Çok ilham verici ve kural yıkan, nev-i şahsına münhasır hikâyeciler.

Belli aralıklarla dönüp tekrar okuyup, her seferinde yeni keşifler yaptığın bir çizgi roman?

M.A.: Silver Surfer – Alegori. Abdülcanbaz’ın Milliyet yayınlarından çıkan Buzul İnsanları sayısı vardı verdim galiba bir arkadaşıma; sorunca o geldi aklıma. Bir bulayım onu ben.

S.G.: Dave McKean – Cages.

O.Ö: Silver Surfer – Alegori.

Kitaplığında olmasını arzuladığın ama hâlâ ulaşamadığın “o” çizgi roman?

O.Ö: Teenage Mutant Ninja Turtles’ın ilk sayısı.

M.A.: Çok fazla var, ama bazen Moebius’un özel basım kitaplarını falan görüyorum internette… Zor.

S.G.: DC’nin Pride serisi. İki sayısı var gerisine de ulaşmaya çalışıyorum.

Bu soruyu sormazsak olmaz: “Keşke ben yazmış / çizmiş olsaydım” dedirten çizgi roman?

M.A.: Böyle bir isteğim hiç yok. Ama bazı hikâyelerin devamı niteliğinde bir şeyler yazmak tabii ki isterim. Ancient 101 ekibi olarak bir Thanos hikâyesi yazmak çok isterim mesela. 

S.G.: The Maxx

O.Ö.: Thanos Rising

Yazar-çizer rüya takımında kimler var? Ortaklıklarından nasıl bir sonuç hayal ediyorsun? 

O.Ö.: Isaac Asimov yazsın Moebius çizsin çok isterdim. 9-10 kitaplık bir seri.

M.A.: Alan Moore/ Tom King / Todd Mcfarlane / Alex Ross / Moebius / Neil Gaiman / Ancient 101. Nasıl takım?

S.G.: Neil Gaiman yazsa Sam Keith resimlese keşke. O kadar renk cümbüşünde karanlığı yaratmak için doğru bi birliktelik gibi geldi.

Hâlâ dizi ya da filmi çekilmediğine hayret ettiğin bir çizgi roman?

M.A.: Zagor, en son Türkiye denemiş 70’lerde, bence sinemaya çok uygun bir hikâye. 

S.G.: Jamie Hewlett – Get The Freebies.

Sonunu değiştirmek istediğin bir çizgi roman? Neden?

O.Ö.: Her çizgi roman kendi sonuyla güzel.

Son olarak bize bir Kaptan 88 çalma listesi hazırlamaya ne dersiniz? 

  1. Zezeah ve ölümün bitmeyen olasılıkları

    Big Baboli Printhouse’un kurucularından Zezeah ile bir ölüm sonrası ölüm tasviri sunan ilk solo sergisi All Will Fall / Hepsi Düşecek’i ve ardındakileri konuştuk.

  2. Süreğen kriz ortamında yayıncılık: Tespitler, hayaller, gerçekler, küçük ölçekler ve dirayet

    Bağımsız yayıncıları “kırıp döken” koşulların bugününe nasıl gelindiğine dair yerinde tespit ve tahliller toplamak, yayıncılığın farklı kollarına emek verenleri dinlemek için yola çıktık.

  3. Editors şimdi de yedi dakikalık kapkaranlık şarkılar yapmak istiyor

    Benjamin John Power takviyesiyle sahalara dönen Editors’ın geçirdiği son dönüşümü, gitarist Justin Lockey ile masaya yatırdık.

  4. A Yüzü B Yüzü: Euphoria & Heartstopper

    Birçok açıdan ortaklaşsalar da seyircilerine bambaşka dünyalardan seslenen, hatta birbirlerinin “antitezi” olarak nitelendirilen iki fenomen dizi.

  5. Sevgili mektuplar, mektuplaşmalar, mektuplarcalar

    Shirley Jackson'dan Allen Ginsberg’e, James Baldwin'den Italo Calvino'ya, mektuplaşma kitaplarının fısıldayan dünyasına dalıyoruz.

  6. Voltran üç kişiyle de oluşur: Lalalar

    Bi’ Cinnete Bakar, sonsuz güven, ortak hisler ve (belki) doom pop. Lalalar’la duygu seline hoş geldiniz.

  7. Bağımsız müzik sahnesinde yeni patikalar, yeni pratikler

    Sirän, Bağımsız Müzik Yapımcıları Derneği, Noirgazer, Sesseda ve Kültür Emeği’ne kulak verin.

  8. Lucasfilm’in imkânsızı mümkün kılan sihirbazları

    Star Wars filmlerinin senaristlerinden Lawrence Kasdan ile Dennis Muren, Phil Tippett ve Janet Lewin’e bağlandık. Serinin çığır açan görsel efektlerini ve Light & Magic belgeselini dinledik.

  9. Müstehcenlik üzerine bir deneme: Kaçık Porno

    Radu Jude ile “zamanın ruhunu provoke eden”, 71. Berlin Film Festivali'nden büyük ödülle dönen, oyunbaz ve hınzır son filmi Babardeala cu bucluc sau porno balamuc üzerine.

  10. Görmüş Geçirmiş Kaptan 88’in yapı taşları

    Boyutlar arası bir kesişim kümesi olan bilinci, zamansızlığı ve melankolisiyle Kaptan 88 ve açtığı kapılar.

  11. Arayüzdeki diri çizgiler: Ryoichi Kurokawa’nın ağırbaşlı medya sanatı

    Ryoichi Kurokawa, imgelerin farklı dinamiklerini konuşmayı mümkün kılan ağırbaşlı medya sanatının ardındakileri anlatıyor.

  12. Egemen kadrajın dışındakiler: Aşağıdakiler de yukarıyı gözetliyor

    Altyazı Fasikül ekibinden Senem Aytaç, Fırat Yücel ve Yetkin Nural’la Aşağıdan Yukarıya’nın yolculuğu, kapsamına aldığı meseleler ve ortaya çıkan üretimlerin zihnimizde canlandırdıkları üzerine bir sohbete koyulduk.

  13. Cem Kaya ile Aşk, Mark ve Ölüm üzerine

    “Gurbetteki insan hasret duyduğu şeyin bir versiyonunu yaratıyor ama bir değişim de var. Benim ilgimi çeken şey de tam olarak bu.” 72. Berlinale’den seyirci ödülüyle ayrılan belgeselini Cem Kaya anlatıyor.

  14. Tahribat zamanları ve normalleştirilenler: Ali Kemal Çınar’dan Geceden Önce

    Söz, Beriya Şevê / Geceden Önce’nin yönetmeni Ali Kemal Çınar’da: “Birtakım dertleri mizahla yumuşatacak hâlim kalmamıştı."

  15. Kolektivizme inanın: Kulağımız sinema topluluklarında

    Standart - ticari dağıtım ağına alternatif bir sinema kültürü geliştirmeyi hedeflemiş, farklı şehirlerde konumlanan toplulukların deneyimleri, görüşleri, çözüm önerileri…

  16. Belirsizliğin gerilimi, mutluluğun çelişkisi: Anadol ve Felicita

    Son Anadol güzelliği Felicita’nın his haritasını çıkardık. Şarkıların perde arkasını da bizzat Gözen Atila anlatıyor.

  17. Aklımdakiler: Mode XL

    Yeni bir Mode XL çağının başladığına işaret eden teklilerin ardından VEYasin ve Besta’ya yeni nesil hip hop sahnesinden sorular var.

  18. Ergenlik yılları: Belle and Sebastian'dan Dave McGowan'a sorduk

    Belle and Sebastian’ın nostalji dalgasına kendimizi kaptırdık. Zaman makinemizi 80’lere gönderiyoruz, 3-2-1…

  19. Bu dünyaya sıfır verenler: Klondike

    Berlin, Sundance ve İstanbul Film Festivalleri’nden ödüllü Klondike’ın Ukraynalı yönetmeni Maryna Er Gorbach ile bir soru - cevap seansı.

  20. Bağımsızda bir umut aramaya devam: Armağan Lale ve Ceylan Özgün Özçelik sohbeti

    Yeni belgeselleri 15+, güncel çalışmaları, Türkiye’deki dijital platformların sürdürülebilir olmayan proje seçim pratikleri ve çok daha fazlasına uzanan bir sohbet!

  21. Bir nevi helalleşme: Nazlı Elif Durlu ve Ziya Demirel sohbeti

    Ela ile Hilmi ve Ali’nin yönetmeni Ziya Demirel’le Zuhal’in yönetmeni Nazlı Elif Durlu, “Kişiyi çektiği filmden tanımak mümkün mü?” sorusuna ve çok daha fazlasına cevap arıyor.

  22. Melis Danişmend’in dört mevsimi: Büyüyemeyenler

    Yıkımların neşeyle buluştuğu kavuşmalara yol alan bu ilk kitap üzerine içten bir sohbet etme ihtiyacı hasıl oldu.

  23. Kendin olamamanın adaletsizliği: Çilingir Sofrası

    “Çilingir Sofrası”nın yönetmeni Ali Kemal Güven ile toksik maskülenliğin bıraktığı izler, başka kuşakların kuiri olmak, rakının dürüstlüğe iten doğası ve daha fazlasını kapsayan bir muhabbet.

  24. Jeyan Kader Gülşen ve Zekiye Kaçak ile Bu Ben Değilim'in yapım süreci

    Cinsel yönelimini gizlemek durumunda kalmış, muhafazakâr aile çevrelerinde heteroseksüel erkek sanılan, hatta aile babası olan gizli gaylerin hikâyesi…

  25. AySay ve su gibi akan sesler

    Nordik, Kürt ve Türk kültürlerine dokunan AySay şarkılarının ardında neler yatıyor?

  26. Hassas bir zamandan Spoon şarkıları

    Yılın ilk yarısının dikkat çeken albümlerinden Lucifer on the Sofa’yı konuşmak üzere, Spoon gitaristi Alex Fischel’a bağlandık.

  27. Zerre olma hissiyatı: Yaratıcıları Koudelka belgeselini anlatıyor

    Magnum Photos üyesi fotoğrafçı Josef Koudelka’ya odaklanan Koudelka - Aynı Nehirden Geçmek belgeselini, yönetmeni Coşkun Aşar ile senarist ve kurgucusu Ayhan Hacıfazlıoğlu’ndan dinledik.

  28. Künye

    ...