Kayyum rektörün müdahaleleriyle Boğaziçi Üniversitesi’nde işten çıkarmalar süregelir, Sinema Kulübü gösterimleri sansüre maruz kalmaya devam ederken; bu dosya hazırlandıktan kısa süre sonra, Mithat Alam Film Merkezi’nin yöneticileri Zeynep Ünal ile Elif Ergezen’in hukuksuzca görevlerinden edildiğini öğrendik. 20 yıldan fazladır sayısız öğrenciye, sinemacıya, akademisyene, nitelikli izleyiciye kapılarını açmış köklü bir oluşumun özerk yapısına göz dikilmişken; “tehdit unsuru” olarak algılanan seyirci örgütlenmesinin gücüne, kolektif bir bilinçle hareket etmenin ehemmiyetine bir kere daha vakıf olduk.

Türkiye’nin dört bir yanındaki şehirlerde örnekleri bulunan bu bilinç; olanaksızlıklara inat ellerini taşın altına koyan sinema topluluklarının gösterim ve tartışma ortamları yaratmasına, seyircinin sinema profesyonelleriyle bir araya gelmesine, kültür-sanat üretimlerinin daha erişilebilir kılınmasına vesile olmakta. Standart – ticari dağıtım ağına alternatif bir sinema kültürünü geliştirmeye odaklanan film topluluklarının, 17. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali çerçevesinde ve FilmKoop’un ev sahipliğinde düzenlediği “Sinema Toplulukları Çalıştayı”, bu dosyaya ilham veren temel unsur oldu. Çalıştay’ın sorumlularından olan Önder Özdemir’e de danışarak, Türkiye’nin dokuz farklı noktasından sinema topluluklarının kapısını çaldık. 

Kendilerine, bir topluluk kurma sürecinin nasıl geliştiği, katılımcılarla iletişimi canlı tutmak ve kolektif bir bilinçle hareket edebilmek adına ne gibi çalışmalar yürüttükleri, gösterimlerdeki filmleri hangi kriterler üzerinden seçtikleri, şehirdeki sinema üreticileri için bir çalışma yürütüp yürütmedikleri, yerel yönetimden herhangi bir destek görüp görmedikleri, aralarında hangi sinema profesyonellerini ağırladıkları gibi soruları yöneltirken; filmlerin dağıtım sorunu yaşadığı, sinema salonlarındaki tekelleşmenin zirve yaptığı güncel tablo üzerine görüşleri ve çözüm önerilerine de kulak verdik.

Sinema Toplulukları Çalıştayı (6 Mayıs 2022)
“Bağımsız Türkiye sinemasının seyircisi olduğunu gördük. Yeter ki bunca yıldır sunulan çerçevenin biraz dışına çıkılsın ve onların filmlere ulaşacağı yeni kanallar açılsın.”
FilmKoop Yönetim Kurulu Üyesi Önder Özdemir anlatıyor:

2 Mayıs 2020 tarihinde, 15. İşçi Filmleri Festivali kapsamında “Film Üretiminde ve Dağıtımında Kooperatifleşme Mümkün mü?” sorusunu sorduğumuz bir çalıştay gerçekleştirdik.

FilmKoop’un kuruluşu tam olarak bu çalıştay ile başladı. Kooperatifleşmeye olumlu bakan yapımcı ve yönetmen sinemacı dostlarımızla, yaklaşık beş ay süren hazırlık toplantıları yaptık. Özellikle bağımsız sinemanın sorunlarını sınıflandırarak çözüme ilişkin ipuçlarını konuştuk. “Film üretim süreçleri” ve “seyirciye ulaşma olanakları” gibi başlıklarda kapsamlı raporlar hazırladık. Bağımsız film yapmanın zorlukları ve kooperatif olarak bu konuda yapabileceklerimizi tartıştık. 2020 yılı Ekim ayında yasal süreçleri tamamladık ve FilmKoop olarak faaliyetlere başladık. 

FilmKoop hazırlık toplantılarının en önemli gündemlerinden birisi, birçok şehirde faaliyet gösteren sinema topluluklarını bir araya getirmek ve daha kalıcı ilişkiler kurmaktı. Yönetim kurulu olarak bu konuyu kendimize görev edindik ve bu çerçevede çalışmalara başladık.

2022 Ocak ayında yönetmen Pelin Esmer, Hüseyin Karabey, Şükrü Alaçam, Faruk Hacıhafızoğulları, Vuslat Saraçoğlu, Sefa Öztürk, Serkan Acar, Özgür Balcı, yapımcı Dilde Mahalli, sinema yazarı Şenay Aydemir ile Ardahan’ı ziyaret ettik. Sineması olmayan bir şehir olan Ardahan’da Ardahan Sinema Topluluğu ile beraber film gösterimleri ve söyleşiler gerçekleştirdik. Dursun Akçam Kültür Merkezi salonunun sinemaya uygun hâle getirilmesi için teknik destek verdik.

Türkiye’de yıllardır faaliyet gösteren farklı ölçeklerde birçok sinema topluluğu var. Aslında bu topluluk üyeleri, hayatlarını farklı mesleklerde çalışarak sürdüren sinema severlerden oluşuyor. Bazıları dernek olarak örgütlenirken bazıları sadece sosyal medya üzerinden bir araya geliyorlar. Bulundukları merkezlerde ya sinema yok ya da var olanlar alternatif, bağımsız filmleri gösterime sunmuyor.

Sinema topluluklarının bağımsız sinema için önemli bir enerji kaynağı olduğuna inanıyoruz. Bugün sinemaya ilişkin yüzyüze olduğumuz sorunların bir kısmının çözümünde sinema topluluklarının önemli roller üstleneceğini düşünüyoruz. Bu tespitten yola çıkarak 6 Mayıs 2022 tarihinde bir Sinema Toplulukları Çalıştayı yapmaya karar verdik. Kars, Samsun, Lüleburgaz sinema topluluklarından oluşan bir çalıştay düzenleme komitesi ile hazırlık çalışmalarına başladık.

Öncelikle sinema topluluklarının faaliyetleri, sorunları, örgütlenme modelleri ve ihtiyaçları konusunda bilgi alışverişinde bulunmayı hedefledik. Adana, Akhisar, Antalya, Ankara, Ardahan, Ağrı, Artvin, Ayvalık, Bandırma, Bursa, Datça, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Elazığ, Fethiye, Hopa, Iğdır, İstanbul, İzmir, Kars, Konya, Kuşadası, Kıbrıs, Lüleburgaz, Marmaris, Mersin, Fındıklı, Samsun, Tokat, Van, Yalova’daki sinema topluluklarına ulaştık. 40 adet topluluk temsilcisiyle bir anket yaptık. Ankete verilen yanıtlar, çalıştayın gündemini belirledi. Çalıştayda sinema topluluklarının ihtiyaçlarını, temel sorunlarını ve hangi kaynakları kullanarak nasıl çözümler üretebileceğimizi konuştuk. Belediyelerin mevcut salonlarının iyileştirilmesi, iyi bir sinema izleme deneyimi için kabul edilebilir hâle getirilmesi gibi konular konuşuldu. Ticari sinemaların belirlediği standartların dışında farklı gösterim programları gündemimiz oldu. Bu nedenle mevcut sinema gösterim modellerinin ihtiyacı karşılamadığı, alternatif modellerin başka kurumların desteğiyle geliştirilmesinin zorunlu olduğu konusunda hemfikir olduk.

Bugün sinema endüstrisinin tanımladığı çerçevede bir sinema salonu kurmanın maliyetleri çok yüksek. FilmKoop olarak teknik bir komite oluşturarak gösterim teknolojileri üzerine çalışmalar yaptık, sektör profesyonelleri ile görüşmeler yaptık. Sinema salonu kurmak isteyenlere oldukça maliyetli bir “mecburi ve pahalı yol” önerildiğini, bu yolun da sinema salonların yaygınlaşmasının önünde engel olduğunu tespit ettik. Ayrıca ticari sinemalarının neredeyse yüzde 90’ının projektör lamba ömürlerini uzun tutma hedefleri veya “cihazı tasarruflu modda” kullanmaları nedeniyle çok kötü koşullarda film gösterdiğini belirledik. 

Geldiğimiz noktada, kalitesi kabul edilebilir seviyede olmak üzere salonları oldukça uygun maliyetlerle kuracak, dönüştürecek bilgi birikimi oluşturmuş durumdayız. Bu bilgi birikimiyle, görüntü kalibrasyon hizmeti veriyoruz örneğin. Salon ses sistemi ölçüm ve test hizmetimiz var. Çok uygun maliyetlerle kurulabilecek DCP gibi dijital gösterim ekipmanları çözümleri danışmanlığı yapıyoruz. 

Bugüne kadar FilmKoop olarak birçok vakıf, belediye ve kuruma ücretsiz danışmanlıklar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Çalıştayda bu bilgileri sinema toplulukları ile de paylaştık. Çalıştayın sonunda bundan sonraki faaliyetleri koordine etmek üzere FilmKoop içinde Sinema Toplulukları Çalışma Grubu oluşturduk. Türkiye’deki sinema toplulukları ile beraber birçok faaliyeti gerçekleştirmeyi önümüze hedef olarak koyduk.

Sinema toplulukları ile beraber yürüteceğimiz faaliyetlerde farklı izleyici deneyimlerine çok önem vereceğimizi belirtmek istiyorum. Bu konuda özel projeler gerçekleştiriyoruz. Örneğin İstanbul Adalar’da İBB ile sinemADA açık hava film şenliğini 2021’de gerçekleştirdik. Büyükada ve Heybeliada’da gösterdiğimiz 12 film hem Adalılardan hem İstanbul’daki seyirciden çok fazla ilgi gördü. sinemADA’nın 18-26 Haziran 2022’de düzenlenen ikinci edisyonunda ise Büyükada, Heybeliada ve Burgazada’da toplam 20 filmi yönetmen söyleşileri ve özel sunumlar eşliğinde izleyicilerle buluşturduk.

Ayrıca Sinematek/Sinema Evi ile FilmKoop olarak oldukça güzel bir iş birliği başlattık. 2022 Şubat ayından itibaren her pazar akşamı son iki yılda yapılmış ama seyirciye yeterince ulaşamamış filmler seçtik. Yönetmen ve film ekibinin katılımıyla filmi izleyip, FilmKoop’tan bir yönetmenin moderatörlüğünde güzel sohbetler gerçekleştirdik. Bağımsız sinema yapmanın sorunları ve çözüm olanakları konuşuldu. Sinematek/Sinema Evi gösterimleri bile bize gösterdi ki izleme deneyimini değiştirdiğinizde çok iyi sonuçlar alıyorsunuz. Bağımsız Türkiye sinemasının seyircisi olduğunu gördük. Yeter ki bunca yıldır sunulan çerçevenin biraz dışına çıkılsın ve onların filmlere ulaşacağı yeni kanallar açılsın.

FilmKoop bir kooperatif olarak meslek birliği, dernek ve vakıflardan daha farklı olanaklara, avantajlara sahip durumda. Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak FilmKoop’un sinema toplulukları ile beraber bağımsız Türkiye sineması adına ümit vadeden bir yolda ilerlediğini söyleyebilirim.


“Temel motivasyonumuz; sinemayı seyirciye daha ulaşılır kılmak ve İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerin dışına festivalleri taşıyarak, büyük şehirlerin kültür-sanat alanındaki dominasyonunu kırmak.”
Akhisar Sinema Derneği (SİNEHİSAR) anlatıyor:

SİNEHİSAR / Akhisar Sinema Derneği, daha önce başka festivallerde birlikte çalışmış, gönüllülük yapmış sinema menşeli aktivistler tarafından oluşturulmuş bir sinema topluluğudur. Temel motivasyonumuz; sinemayı seyirciye daha ulaşılır kılmak ve İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerin dışına festivalleri taşıyarak, büyük şehirlerin kültür-sanat alanındaki dominasyonunu kırmak. Bu amaçla, ekibimizden bir arkadaşımızın doğup büyüdüğü ve dinamiklerini iyi bildiği Manisa’da bir sinema topluluğu kurarak film gösterimleri yapma kararı aldık ve her şey bu şekilde başlamış oldu.

Topluluk olarak ilk faaliyetimiz, geçtiğimiz mart ayında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında gerçekleştirdiğimiz Akhisar Kadın Filmleri Günleri oldu. Bu etkinlik kapsamında üç gün boyunca film gösterimleri ve akabinde filmlerin yönetmen, yapımcı ve oyuncuları ile soru-cevap etkinliği yaparak seyirciyi daha katılımcı kılmaya gayret gösterdik. Buna ek olarak, seyirciyle; filmlere ve film günlerine dair görüşlerini alabildiğimiz, beklentilerini sorabildiğimiz video-söyleşiler yaptık.

Akhisar Kadın Filmleri Günleri kapsamında, Pelin Esmer’in Kraliçe Lear filmini gösterdik, kendisini ve filmin yapımcısı Dilde Mahalli’yi etkinlikler kapsamında ağırladık, seyirci ile soru-cevap etkinliklerine de katılım sağladılar. Aynı şekilde, Ayça Damgacı ve Tümay Göktepe’nin filmleri Patrida’yı gösterdik ve iki yönetmeni de bu kapsamda ağırladık. “Mahallemizin Kadınları Sinema Yapıyor” projesinin kurucusu Kibar Dağlayan’ın İçimdeki Yolculuk filmini gösterdik ve film akabindeki sohbette, yönetmeni hem projesini hem de filmini anlatmak üzere seyirci ile buluşturduk. Bunlara ek olarak, ilk filmini yapan yereldeki kadın yönetmenlere alan açmak ve onları da desteklemek amacıyla, ilk filmi Bir Kayboluş Hikâyesi ile, aynı zamanda “Mahallemizin Kadınları Sinema Yapıyor” projesinin koordinatörü olan Nejla Deveci konuklarımız arasında yer aldı.

Akhisar Kadın Filmleri Günleri kapsamında, öncelikle şehrin dışından, deneyimli ve yeni başlamış yönetmenlere alan açarak yola çıktık. Etkinlikler kapsamında aldığımız geri dönüşleri değerlendirerek, gelecekteki etkinliklerimizde, sadece şehirdeki yönetmenler değil, sanatçıları da bir araya getireceğimiz ve üretimlerini görünür kılabileceğimiz alanlar açmak amacındayız. 

Manisa’daki yerel kadın örgütleri, yerel belediye, medya sponsoru olarak Altyazı Dergisi ve Vikimedia Türkiye iş birlikçilerimizdir.

Akhisar Belediyesi, mekân sağlama ve lojistik bakımından, etkinliklere desteklerini sunmuştur ve belediye başkanı gösterimlere katılmıştır. 

Şehrimizde bir AVM sinema salonu, bir de belediyenin kendisine ait sinema salonu yer almakta, ancak belediyenin sinema salonu aktif olarak kullanılmamakta. Gelecek gösterimler için belediyenin sinema salonunu talep etmek planlarımız arasındadır. 

Manisa’da bir sinema topluluğu oluşturarak gösterimler yapmak fikri, sinema sektöründeki dağıtım sorununa karşı doğmuştur. Yukarıda bahsettiğim gibi, daha çok şehre festival ve film götürmek buna dair çözüm önerilerinden sadece bir tanesi. Gösterimleri, seyirci için daha ulaşılabilir, ücretsiz olarak ve alternatif mekânlarda yapma kararıyla yola çıktık, bu nedenle de AVM sinemalarında gösterim gerçekleştirmiyoruz. Bu karar da bahsi geçen soruna karşı, alternatifler üreterek tepkimizi göstermemiz anlamına geliyor. 

Film seçimlerimizde, hem konu olarak hem de filmlerin yönetmenleri olarak, kadın ve kuir hikâyesi ve kimliklere öncelik verdiğimizi söyleyebilirim. Buna ek olarak, form olarak da (belgesel, kurmaca vb.) mümkün olduğunca çeşitliliğe dikkat ediyoruz. Film gösterimlerimiz arttıkça, kriterlerimiz daha da genişleyecektir; coğrafi dağılım vb. gibi…

Etkinliklerimize, beklediğimizden daha çok katılım ve olumlu geri dönüş aldık diyebiliriz. Şehirde kabul göreceğimizi tahmin ediyorduk ancak bu kadar beğenileceğini ve rağbet göreceğini beklemiyorduk. Bu deneyimden sonra gösterim günlerini, araya çok fazla vakit koymayan bir festivale dönüştürme kararı aldık. 

İlk hedefimiz, en yakın zamanda Manisa’da bir film festivali başlatmak. İkinci hedefimiz ise festivali başka şehirlere de taşıyarak, filmleri daha fazla seyirciyle buluşturmak.


“Egemen güçler tarafından desteklenen tüketim alışkanlıklarının, üretilen her türlü ürünün tüketim biçimini belirlediği bir zamanda, kültür-sanata erişim de bu durumdan nasibini almakta.”
Ardahan Sinema Topluluğu anlatıyor:

Ardahan Sinema Topluluğu, şehirde sinema salonu olmadığı için sinemaya ilgi duyan yakın arkadaşların ihtiyacından kaynaklanıp diğer ilgili çevrelerce fikrin kabul görmesi sonucunda ortaya çıkan bir oluşum oldu. Haftada bir gün gösterim yapmaktayız.

Küçük bir topluluk olduğumuz ve gösterimlerimiz ücretsiz olup tarafımızca karşılandığı için gösterimlere ilginin olması adına özellikle bir çabamız yok. Kolektif bir çabanın ürünü olan bir oluşum olduğumuzdan dolayı sürekli eş duyum içerisindeyiz ve bu durum kolektif bilinci doğurmakta.

Bugüne kadar Başka Sinema seçkisinden filmler gösterdik. Topluluğun ihtiyaçlarını finanse eden çekirdek bir grubumuz var ve bu grubun ortak görüşü ile filmleri seçmekteyiz.

Şimdiye dek birçok konuk aldık. Ele alınan konular filmlere konu olan içeriklerin yol açtığı fikirler, kavramlar, anlayışlar oldu doğal olarak.

Egemen güçler tarafından desteklenen tüketim alışkanlıklarının, üretilen her türlü ürünün tüketim biçimini belirlediği bir zamanda, kültür-sanata erişim de bu durumdan nasibini almakta. Sinema alanına özel olarak alternatif gösterim olanaklarının oluşturulması, seyirci-üretici iş birliği içerisinde bilinçli seyirci sayısının artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması, bu bağlamda sinema topluluklarının yaygınlaştırılması; çözüm önerileri olarak sıralanabilir.

Yakın ilişkide olduğumuz Kars Sinema Topluluğu var, bunun dışında diğer tüm topluluklarla da iletişim hâlindeyiz.

Yerel yönetimle bağlantımız var. Zaman zaman çeşitli destekleri oluyor.


“Sinema Toplulukları Çalıştayı, ülkemiz sinema kolektiflerinin birbirleriyle tanışıp bir ağ oluşturmasını sağladı; bu soruna çözümler öneren geniş çaplı bir uzlaşı zemini yarattı.”
Ayvalık Sinema İnisiyatifi (ASİ) anlatıyor:

Ayvalık her ne kadar batıda yer alsa da son birkaç yıldır film festivali düzenleniyor olsa da bağımsız sinema örneklerini izlemek için pek çorak bir iklim. Bu çoraklığı bir nebze olsun gidermek ilk amaçtı. Bizi harekete geçiren bir diğer neden de sinemanın sahipsiz sanılmasıydı. Kendilerine “akademi” diyen ama aslında cafe olan yerlerde internetten film izletip üzerine ciddi film söyleşileri yapan, anlı-şanlı, kerameti kendinden menkul kanaat önderlerine telif nedir, emek nedir belletmek; o sahipsizliği ortadan kaldırmak da hayli büyük bir motivasyon oldu bizim için.

Henüz çok yeni, çiçeği burnunda bir oluşumuz; tamamen kendi imkanlarımızla “Neden olmasın?” dedik ve harekete geçtik. Ancak “inisiyatif” olduğumuz için; bırakın kamuyu, Ayvalık’ta adında kültür-sanat geçen oluşumlarca bile “Üç kişi bir araya gelmiş işte!” yaklaşımına maruz kaldığımızdan dolayı önümüzdeki yıl dernekleşme yoluna gidiyoruz.

Ayvalık özelinde baktığımızda; özellikle isimlerinde “kültür-sanat” geçen derneklerin, bu kadar geniş bir şemsiye açmış olmaları, sadece kendilerini inandırabildikleri bir illüzyondan ibaret. İsimlerine aldanıp altına sığınmaya çalıştığınızda bunu çok net olarak görebiliyorsunuz: Ne yağmurda faydası, var ne güneşte. O nedenle sadece sinemaya ve tamamen bağımsız olmaya odaklanmış bir inisiyatif olarak kalmayı, dayanışmanın ve örgütlenmenin erdemine inanan sinefiller/meslek profesyonelleri ile iş birliği ve güç birliği yapmayı önemsiyoruz.

Pandemiden hemen önce kurulduğumuz ve akabinde akamete uğradığımız için ancak birkaç etkinliğimiz olabildi. Bağımsız sinemayı, özellikle de yerli örneklerini Ayvalıklı seyirciye ulaştırmak amacıyla teliflerini ödeyerek Taksi Tahran ve Çocuk Pozu filmlerini gösterdik. Banu Sıvacı’yı şahsen davet ederek onun Güvercin filmini de ağırladık. 

Pandemi sonrası 2022’de etkinliklerimize yeniden başladık ve bu kez sinema profesyonellerini de ağırlamak üzere harekete geçerek bir proje başlattık: Ayvalık Yeni Nesil Yapımcıları Ağırlıyor. Keza gösterimlerimize de yeniden başladık ve Goethe Institut İzmir işbirliği ile “Gerçek Kahramanlar Pelerin Takmaz” mottolu “Kahraman-lar” film serisini izleyiciye ulaştırdık. Ayrıca iki haftada bir olmak üzere, sinema ve psikoloji okumaları/söyleşileri yapmak üzere güz mevsimine yönelik çalışmalar yapıyoruz.

İş birliği ağını, FilmKoop ve Sinematek önderliğinde gerçekleşen Sinema Toplulukları Çalıştayı ile oluşturmaya başladık. Onlarla güç birliği kuracağız, kendilerini Ayvalık’ta ağırlayacağız, onların yaz okulu/kampı olacağız. Kolektivizme inanıyor, misafiri seviyoruz.

Sinema profesyonelleriyle etkinlikler düzenliyoruz. Dediğim gibi, pandemi öncesi ilk konuğumuz Güvercin filmi ile Banu Sıvacı’ydı; Ayvalıklı sinefillerin ilgisi kayda değerdi. Pandemi sonrası, geçen nisan ayında düzenlediğimiz ilk etkinliğimiz “Ayvalık Yeni Nesil Yapımcıları Ağırlıyor” çerçevesinde ilk konuğumuz ise yapımcı Nefes Polat ve kendisinin sektörden konuğu olan Yağmur Mısırlıoğlu’ydu. Gerek pandemi ertesine denk gelmesi, gerekse çok niş bir konu olması nedeniyle katılım beklediğimizin çok altında gerçekleşti. Ancak bu izlekte ısrarlıyız ve sadece yönetmenleri değil, özellikle bağımsız yapımcıları ağırlamakta istekli ve kararlıyız.

Şehirdeki kentteki sinema üreticilerine açmakla kalmayıp, Ayvalık dışından gelmeyi düşünecek üreticilere “artist residency” şeklinde olanaklar da geliştirme hedefindeyiz. Keza gerek kent sakinleri, gerekse dışarıdan gelecek olanların üretimlerini Antalya Film Forum’da (finale kalınmamış olsa bile kendi imkanlarımızla) görücüye çıkarmak üzere, oradaki yerel insan kaynağımızı ve lojistik desteğimizi de oluşturmuş durumdayız.

Ayvalık Belediyesi ile gerek beşerî gerek kurumsal düzeyde uyumlu bir iş birliğimiz var. Ayvalık dışından gelen konuklarımız için konaklama olanağı, etkinlik için mekân tahsisi ve tanıtım için kurumsal sosyal medya (ve elverdiğince de billboard) desteği sunuyorlar sağ olsunlar. Ancak Ayvalık’ın son yıllardaki cazibesi, yazın ne yazık ki nüfusu 10 katına çıkarıyor. O yüzden nisan-eylül ayları arası konaklama/etkinlik mekânı desteği maalesef gerçekleşemiyor. Bu süre zarfında da etkinliklerimizi sürdürmek için kendi imkânlarımızla alternatif mekânlar oluşturuyoruz.

Ayvalık’ta bir adet sinema salonu var ve o da bir AVM içinde. Sokaktan girişi olan son sinema salonu Vural Sineması’ydı. Artık sinema değil. Nejat Uygur Sahnesi adıyla tiyatro sahnesine dönüştürülmüş durumda ve kent sakinlerine nikâh salonu, etkinlik mekânı olarak hizmet veriyor. Projeksiyon cihazı ve perde var, film gösterimleri de yapılabiliyor. Ayrıca eski Kırlangıç Zeytinyağı Fabrikası bir AVM ve kültür-sanat merkezine dönüştürüldü. İçinde 300 kişilik bir performans salonu da yer alıyor. Yakında kullanıma açılacak.

Sinema salonlarında tekelleşme konusunda, FilmKoop oluşumunu ve onun getireceği çözüm önerilerini önemsiyor, benimsiyoruz. FilmKoop ve Sinematek/Sinema Evi ile birlikte gerçekleştirilen Sinema Toplulukları Çalıştayı, ülkemiz sinema kolektiflerinin birbirleriyle tanışıp bir ağ oluşturmasını sağladı, bu soruna çözümler öneren geniş çaplı bir uzlaşı zemini yarattı. Gündeme getirilen DCP alternatifi kalibrasyon önerilerini çok net/pratik/sürdürülebilir bir çözüm önerisi olarak algılıyoruz. Önümüzdeki dönemde daha da somut adımlar atılacağına ve zamanın ruhuna uygun pratikler geliştirileceğine inanıyoruz.

Bizim tek kriterimiz: “Bağımsız sinema candır.” Detaylandırmak gerekirse de önceliği yerli kadın yönetmen ve yapımcılara veriyoruz.

Yakın geleceğe dair planımız; yalnızca film gösterimleri ile kalmayıp, üreticileri henüz üretim aşamasında desteklemek üzere alan açmak ve Ayvalık’ı onlar için bir buluşma ve üretim yuvası hâline getirmek. Ayrıca FilmKoop tarafından önerilen alternatif dağıtım/gösterim modelini Ayvalık ve yakın çevresinde hayata geçirmek üzere çalışmalar yapmak…

Erdinç Metin


“Bizim görebildiğimiz kadarıyla Diyarbakır’da nitelikli içerik sağlayan her tür film etkinliği yoğun ilgi gördü, görüyor.”
Diyarbakır Sinema Kulübü anlatıyor:

Diyarbakır Sinema Kulübü, bir grup sinemaseverin tamamen gönüllülük temelinde bir araya gelerek film izleme üzerine kurulu bir motivasyonla başlattığı bir oluşum. Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM) bünyesinde yapılan bir sinema atölyesine katılan katılımcıların fikir alışverişi sonucunda haftada bir defa bir araya gelip film izleme üzerine bir karar alındı. Bir iki arkadaşın öncülüğü, diğer arkadaşların demokratik katılımı ile topluluk, 2003’ün Mart ayında, herhangi hiyerarşik yapılanmaya mahal vermeden kendiliğinden oluşmuş oldu. 

Düzenli film izleme deneyimi olan arkadaşların önerisi, birlikte film izlemekten hoşlanan insanların olması ve DSM’nin uygun ortamı sağlaması ile Diyarbakır Sinema Kulübü’nü kurduk. Sinemayı seviyor olmamız, filmler üzerine okumaktan ve konuşmaktan hoşlanmamız temel motivasyonumuzdu. 

Faaliyetlerimizin en yoğun yaşandığı dönem 2003-2011 arası dönemdi diyebiliriz. Bir araya gelip hep birlikte film izleyip, filmler üzerine konuşmak üzere toplandık hep. İlerleyen zamanlarda sinemaya dair ihtiyaç duyulan alanlarda atölyelere (senaryo, kurgu, film okuma, yönetmenlik, oyunculuk, vs.) katıldık. Daha sonra kulüp üyesi arkadaşlarımızdan kısa ve uzun filmler çekenler oldu. Kulüp olarak 2007-2011 yılları arasında beş yıl aralıksız olarak Diyarbakır’da Kısa Film Günleri düzenledik. Ayrıca Diyarbakır Sanat Merkezi bünyesinde 2005’te kurulan Avrupa Sineması’na ilk yıllarında program içeriği hazırladık. 2011 öncesinde belirli aralıklarla Avrupa Sineması’nda gösterilen filmlerde kulüp olarak filmlerin yönetmenleriyle ve izleyicilerle birlikte film üzerine konuşmalar ve etkinlikler düzenledik. 

Sonrasında kulüp, küçük bir grup içinde haftalık buluşmalarda film izleme ve konuşma etkinliğini DSM’de düzenli olarak sürdürdü. 2018’de Diyarbakır Sinema Kulübü olarak Kültür için Alan desteğiyle genç insanlara yönelik “Görüntü, İnsan, Mekân” isimli bir kısa film üretim atölyesi gerçekleştirdik. Pandemi boyunca da her hafta film izleme ve tartışma buluşmalarımızı çevrimiçi olarak sürdürdük.

DSM’de aktif olduğumuz dönemde atölye çalışmaları çoğunlukla profesyoneller tarafından yürütüldü. Burada senaryo, kurgu, kamera, ses, ışık, yönetmenlik gibi alanlarda çok sayıda değerli isimden profesyonel eğitimler aldık. Yazarlar, yönetmenler, film eleştirmenleri gösterim ya da etkinlikler kapsamında misafirimiz oldu, çok çeşitli söyleşiler gerçekleştirdik. Film okumaları içeren buluşmalarda çok sayıda ülke ve yönetmen sinemasını derinlemesine ele alma fırsatı bulduk.

Önceki yıllarda Diyarbakır Sanat Merkezi, Diyarbakır Eğitim-Sen ve Toplum Gönüllüleri Vakfı ile ortak programlarımız oldu. Şu an herhangi bir topluluk veya kurum ile bir işbirliğimiz yok. Ancak şehirde çalışmalarımızı bilen bazı kurumlar zaman zaman iletişime geçebiliyor; festivallerde ya da özel gösterimlerde çeşitli kurumlarla ilişkilenebiliyoruz.

Geçmişte Kars’ta yapılan Altın Kaz Film Festivali’nin katılımcı gruplarından biriydik. TOG’un Samsun’da düzenlediği yaz kampında atölye eğitmen grubu olarak eğitmenlik yapıp, katılımcılarla iki kısa film gerçekleştirdik. Altyazı Sinema Dergisi yazarları ile yakın dostluklar kurarak deneyimlerinden yararlandık. Avrupa Sineması’na ilişkin süreçte filmlerin dolaşımını sağlama konusunda beraber çalıştığımız Bir Film’le sıkı ilişkiler geliştirdik.

Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Diyarbakır’da çok salonlu zincir sinemalar ağırlıkta. Kentin farklı bölgelerinde beş ayrı alışveriş merkezinde bu salonlar var. Bağımsız olarak Mordem Sanat ve Bezgin Bekir farklı ölçekte sinema salonu ortamı sağlayan ve özel gösterimlerin seyirciyle buluşabildiği mekânlar.

Seyircilerin ilgisi filmlere göre değişiyor. Avrupa Sineması döneminde iyi bir sanat filmleri izleyicisi vardı. Şu an öyle bir sinema olmadığı için takip edemiyoruz ancak örneğin Alman Film Günleri (Kino) gibi bazı etkinliklerde o kitlenin bugünkü karşılığı cılız da olsa toparlanıp bir araya geliyor. Ayrıca Diyarbakır’daki toplulukların düzenlediği farklı temalardaki özellikle belgesel ağırlıklı festivallerin de izleyicisi hep oldu. Bizim görebildiğimiz kadarıyla Diyarbakır’da nitelikli içerik sağlayan her tür film etkinliği yoğun ilgi gördü, görüyor.

20 yıla yaklaşan bir deneyimden bahsettiğimiz için, gösterimlerimizdeki film seçimleri de çeşitlilikler gösterdi. Film seçimleri genellikle auteur yönetmenler eksenli yapılıyor. Bazen dönemlere ya da sinema akımlarına yoğunlaşan, bazen ülke sinemalarına ya da belirgin temalara odaklanan seçimler yaptık. Bergman’dan Kurosawa’ya, Tarkovski’den Hitchcock’a dünya sinemasının büyük yönetmenlerini ele aldığımız kadar Tsai-Ming Liang gibi zor olarak tanınan çok sayıda yönetmeni de zevkle izledik. Son yıllarda festivallerde adını duyurmaya başlayan yeni yönetmenleri, başarı kazanmış filmleri, yılın en iyi listelerini de takip ediyoruz ve izliyoruz. Anaakım sinemaya fazla göz kırpmasak da reddetmeden, ağırlıklı olarak sanat sineması izledik. Hâlen de öyle.


“Başta kabul etmedikleri Başka Çarşamba gösterimlerine olan ilgiyi gördüklerinde kendileri de şaşırdı.”
Düzce Sinema Topluluğu anlatıyor:

Sinema Düzce (Düzce Sinema Topluluğu) isimli Instagram hesabının yöneticisi olarak amacım, Düzce’de nitelikli bir sinema kitlesi oluşturma ve daha da büyüyerek şehrimizde özel gösterimler yapabilme arzusuydu. Yola çıkış noktam, Başka Sinema’nın “Başka Çarşamba” gösterimlerini Düzce’ye kazandırmaktı.

Tam üç ay boyunca Başka Sinema, Bir Film ve Cinetime ile görüşmeler yaptım ve zorlu geçen bir süreçten sonra 2019’da gösterimlerin başlamasını sağladım. Başka Sinema ve Bir Film her türlü yardım ve desteği sağlarken, en büyük sorunu sizlerin de tahmin edeceğiniz gibi sinema salonu noktasında yaşadım. Düzce’de iki sinema işletmesi var: Altı salona sahip CinemaPink ve yedi salonu bulunan Özdilek Cinetime. Başka Sinema gösterimleri için bir teklif götürdüğümde, ilk başta her ikisi de “Hayır” cevabını verdi. Hatta CinemaPink hiç oralı bile olmadı diyebilirim. “Genel müdürümüzle görüşüp, size dönüş yaparız” dediler fakat olumlu ya da olumsuz bir dönüş olmadı. 

Cinetime’ın Düzce lokasyon müdürü Fırat Polat sağ olsun, samimi bir şekilde ilgilenip süreci güzelce koordine ederek hayata geçirilmesinde çok yardımcı oldu. Fakat dediğim gibi ilk başta kabul edilmedi. Cinetime’a defalarca mail attım, bunalttım tam manasıyla. Üç ay sonra da Cinetime’ın Düzce, Kocaeli, Bursa, Antalya ve Eskişehir lokasyonlarında aynı anda gösterimler başladı. Başta kabul etmedikleri Başka Çarşamba gösterimlerine olan ilgiyi gördüklerinde kendileri de şaşırdı. Kaliteli sinema adına Başka Sinema’nın biz sinemaseverler için bir nimet olduğunu düşünüyorum.

2019’dan bu yana gösterimler devam ediyor. Gösterimlere katılımda ortalama 70 kişilik bir salonun yarısı hemen hemen doluyor. Pandemi öncesi tamamen dolu olurdu genelde. O potansiyel yine yakalanır tabii önümüzdeki günlerde. Seyirci kitlesinin yüzde 70’i üniversite öğrencisi. 

Öte yandan, kemik bir topluluk oluşturma adına ne yazık ki çok bir yol katedemedik. Gösterim öncesi ve sonrası söyleşi, film üzerine okuma gibi etkinliklerde pek başarılı olamadık. En başından bu yana süreci tek başıma yönetme çabam ne yazık ki yeterli olmuyor. Bu yola çıkarken Düzce’de tiyatro geçmişi bulunan, yazar ve oyuncu tanıdıkları olan birkaç büyüğümle görüşmüştüm. Her ne kadar çabamı takdir edip yardımcı olacaklarını söyleseler de verdikleri sözler hep lafta kaldı, bir desteklerini göremedim. İşin aslı ben de bu noktadan sonra pek yüklenemedim. İşim olsun ailem olsun, açıkçası yeterince vakit ayıramadım. Durum böyleyken de sadece “Sinema Düzce” sayfasıyla kitleyi sıcak tutmayı ve yeni insanlara ulaşabilme yolunu tercih ettim. Elimden gelenin fazlasını yaptığıma inanıyorum.

Yerel yönetimle diyalog kurmaya çalıştım fakat siyasi sebeplerden dolayı sağlıklı bir iletişim olamadı. Her yaz Düzce’de açık hava sineması gösterimleri olur belediye bünyesinde. Önümüzdeki dönemlerde, yine açık hava gösterimleri konusunda belediyeyle bir diyalog içerisine girmeyi düşünüyorum.

Ülkemizdeki diğer sinema toplulukları ile (başta SineKars olmak kaydıyla Samsun, Balıkesir, Yalova, Edirne, Mersin, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Diyarbakır, Artvin Kuşadası, Ankara Sinetopya, Bandırma Atölye Gölge, Aykırı Sinema Derneği, Ardahan, Lüleburgaz, Baküs Sahne Antalya, Ayvalık Sinema, Trakya Sinema, Akhisar, Van Anka Sinema Topluluğu, ODTÜ Mezunları Sinema Topluluğu ve FilmKoop) bir WhatsApp grubumuz var. Hatta yakın zamanda Sinematek/Sinema Evi’nde, FilmKoop önderliğinde, tam da bu konularla ilgili bir çalıştay yaptık.

Emre İslamoğlu


“Bizim izlemenin yanında kendimizi ifade etmeye de ihtiyacımız vardı.”
Gaziantep Big Bang ve Berisi anlatıyor:

Antep’te kısa film üretmek temel motivasyonumuzdu. Kentteki kısıtlı sinema etkinlikleri, sadece izleyici olmak üzerineydi. Bizim izlemenin yanında kendimizi ifade etmeye de ihtiyacımız vardı. Kısa filme hevesi olan insanlara da destek olmak istedik. Sinema kolektif bir iş, ekibe ihtiyacınız var.

Ayrıca bir gün belediye binasının önünde işsizlikten kendini yakan bir hemşehrimizin haberini ulusal basından duymak da bizi çok etkiledi. Buralarda ancak böyle olaylar basında yer bulabiliyor. Anlatmanın ve paylaşmanın sağaltıcı etkisine, komşumuzun hikâyesini duymaya ihtiyacımız var. Çünkü o hikâyede bizden çok şey var. “Anlatılmış her dert, hiç kapanmayacağı düşünülen bir yarayı kapar.” teorisiyle, memleketimizde kendi hikâyemizi anlatmak ve anlatmak isteyenlere yardım etmek arzusuyla harekete geçtik.

Big Bang ve Berisi olarak, Samuel Beckett’in “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.” sözünü şiar edindik. Bu sözün barındırdıkları, yola çıktığımız ilk günden beri etkisini daha da arttırdı. Eğer çok uçta bir şeyler hayal etmiyorsanız bir şekilde ilgili olan insanlara ulaşmaya çalışmak ve bunun için çabalamak, şu an geldiğimiz noktada yaşadığımız problemleri aşmak için bulduğumuz çözüm. İlk retten ilk kabule kadar geçen süreçte, heyecanı kaybetmemek gerekiyor. Retler aslında size uygun kişi/kurumlara rast gelemediğinizi gösteriyor.

Dediğim gibi temel amacımız, kısa film üretim ortamını geliştirmek. Bunun için hem izleyicilere hem de kısa filmcilere, kısa film yapma heveslilerine ulaşmaya çalışıyoruz. Üretimin gelişmesi için yönetmenlik atölyelerinde temel teknik bilgileri anlatıyor, devamında bir konu belirleyerek deneme videoları hazırlıyor ve sonra onları birlikte izleyip değerlendiriyoruz. Bu yıl ayrıca, Filmada Prodüksiyon işbirliği ile sinema profesyonellerinden oluşan bir kadroyla yazarlık, yönetmenlik, yapımcılık ve kurgu hakkında eğitim programını hayata geçiriyoruz. Kasım 2022’de ise en büyük etkinliğimizin, Antep Kısa Film Festivali’nin üçüncüsünü gerçekleştireceğiz.

2. Antep Kısa Film Festivali’nde Ceren Moray, Armağan Lale, Ceylan Özgün Özçelik ve Fırat Sayıcı’yı ağırladık. Ceylan Özgün Özçelik ve Armağan Lale ile kısa film yapımı ve sinema üzerine;. Fırat Sayıcı ile de kısa filmin sinemamızdaki yeri ve dünyadaki durumu hakkında söyleştik.

Şehirde dört sinema var. Gişe filmleri ülke genelindeki ilgiyi burada da görüyor fakat bağımsız yapımlar vizyona girmiyor. Hepsinde aynı filmler oynuyor. Bizim gösterimlerimizde ise yönetmen ya da bir konu belirleniyor, bu şekilde ilerleniyor.

Bağımsız filmler için belediye/devlet destekli sinema salonlarının işletilmesine ihtiyaç var. Bu filmlerin görünür olması gerekiyor; bir izleyici kitlesi varsa bile bundan ne yapımların ne izleyicilerin haberi var. Belli bir görünürlükten sonra onlara yer verileceğini düşünüyoruz. Örneğin yurtdışı festivallerden ödül alan filmlerin daha fazla gişesi oluyor. Bunun temel nedeni, bizce daha görünür olmaları.

Bu yıl 3. Antep Kısa Film Festivali’ni düzenleyeceğiz. Gelecekte festivalimizi ve yıl içi diğer etkinlerimizi sürdürebilir hâle getirmek; kendi kaynaklarımızı yaratmak en önemli planımız. En büyük hayalimiz ise komşusu olduğumuz, belki iki mahallemizde ötede birlikte yaşadığımız, sokakta, parkta, otobüste denk geldiğimiz ama ona dair hiçbir şey bilmediğimiz, duymadığımız insanların hikâyelerini kısa filmlerde görmek.


“Türkiye sinemasındaki dağıtım sorununa karşı önerimiz; bizim gibi bağımsız sinema örnekleri gösteren, seyircisini örgütleyen sinema topluluklarının yaygınlaşması ve desteklenmesi…”
Kars Sinema Topluluğu anlatıyor:

Kars’ta eskiden Gezici Film Festivali, Kafkas Kültürleri Festivali gibi birçok film festivali düzenleniyordu, belediyenin ev sahipliğinde. 2009 yılında yeni seçilen belediye başkanı, aynı partiden (AKP) olmasına rağmen gelir gelmez “Belediye festival mi yapar, belediye kültür merkezi mi işletir” diyerek ilk iş olarak festivalleri iptal etti. Kültür merkezini de kapatınca şehrimizde kültürel ve sanatsal anlamda bir boşluk oluştu. Bizler o boşluğu doldurmak amaçlı olarak bir grup gönüllü arkadaş olarak yola çıktık. Kars Sinema Topluluğu’nun hikâyesi böyle başladı diyebilirim.

Festivallerde gösterilmiş, ödül almış filmler çoğunlukla tercihimiz olmakla birlikte sinemasını sevdiğimiz yönetmenlerin filmlerini de mutlaka gösteriyoruz.

2010’da gösterimlerimizi ülkemizin kapısı sokağa açılan nadir sinema salonlarından ve şehirdeki tek sinema salonu olan Kars Şehir Sineması’nda başlattık. Yaz ayları ve ara vermemiz gereken kimi zorunlu dönemler hariç, her çarşamba tek seans kurmaca film/belgesel gösterimleri yapıp, sonrasında da kendi aramızda belirlediğimiz moderatör aracılığıyla filmi ve sinemayı salonda kalan seyircilerle konuşuyoruz ortalama yarım saat kadar. 

2015 yılına kadar herhangi bir telif ödemeden gösterdiğimiz filmler oldu. Daha sonra sinema salonlarında DCP döneminin başlaması ile 2015’te Başka Sinema ile devam etme kararı aldık. Çoğunlukla Başka Sinema seçkisi filmler olmak üzere, başka dağıtım şirketlerinden vizyona girmiş ve bizim de göstermek istediğimiz filmleri dönem dönem programımıza dâhil ettiğimiz oluyor. Festivallerde gösterilmiş, ödül almış bağımsız yapımları tercih etmemiz, film sonrası söyleşilerimiz ve dönem dönem yönetmen, oyuncu, senarist, film eleştirmenlerini de konuk etmemizin yanı sıra artık kökleşmiş olmamız ve birçok kentteki sinema topluluklarının kurulmasına model oluşturmamız gibi nedenler; seyirci ile daha sağlam bir bağ kurmamızı sağlıyor diyebilirim.

Şehrimizdeki sinema salonu, kapısı sokağa açılan nadir sinema salonlarından bir tanesi. Mülkiyeti belediyeye ama işletmesi özel bir şahsa ait, 269 koltuklu bir sinema. Daha çok ticari sinema ürünü diyebileceğimiz gişe filmleri tercih ediyorlar ve vizyona giren yapıma göre değişkenlik gösteren izleyici sayıları var. Bizim düzenlediğimiz çarşamba gösterimlerinin ise ortalama 100-150 kişilik seyirci kitlesi var. Konuk davet ettiğimiz, Kars’ta çekilmiş ama vizyon şansı bulamayıp galasını yaptığımız, hatta yer kalmadığı için ayakta film seyredilen gösterimlerimiz de az değil.

Şimdiye kadar bir çok sinemacı konuk ettik. Bunlardan bazıları; Zeki Demirkubuz, Tolga Karaçelik, Emin Alper, Ceylan Özgün Özçelik, Başak Emre, Önder Çakar, Mehmet Can, Nebil Özgentürk, Pelin Esmer, Yiğit Özşener, Kıvanç Sezer, Mustafa Kara, Alin Taşcıyan, Kerem Akça, Burak Çevik…

Lüleburgaz ve Ardahan başta olmak üzere, sinema topluluklarının tamamıyla ilişkilerimiz mevcut. Haberleştiğimiz “Sinetürkiye” adında bir WhatsApp grubumuz var. İstanbul’da düzenlenen İşçi Filmleri Festivali Sinema Toplulukları Çalıştayı’na da yüz yüze katılım sağladık. Başka Sinema başta olmak üzere, Filmartı ve Kurmaca Film’den de filmler gösterebiliyoruz.

Çok istiyoruz ama yerel yönetimden maalesef herhangi bir maddi ve manevi destek bulamadık.

Türkiye sinemasındaki dağıtım sorununa karşı önerimiz; bizim gibi bağımsız sinema örnekleri gösteren, seyircisini örgütleyen sinema topluluklarının yaygınlaşması ve desteklenmesi…

Bir dernek kurduk. Kars’ta yeniden festival yapma hayalimizi -maalesef şu ana kadar bizim dışımızda gelişen sebeplerden dolayı- gerçekleştiremedik henüz. Bu hayalimiz devam ediyor. Gezici Festivali yeniden Kars’a getirtmek en çok istediklerimizden. Türkiye sinemasından üretimleri önceden seyretmek için Antalya ve Adana Film Festivalleri başta olmak üzere, festivaller bizim için önemli. Sinema topluluklarına kontenjan ayrılmasını, konuk edilmesini çok önemsiyoruz. Festivallerde sinemacılarla tanışıp, filmlerini göstermek ve gösterimlerimize davet etmek açısından iyi bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. O yüzden bu davetleri mutlaka beklediğimizi ekleyeyim.

Yola çıkarken bu noktaya gelebileceğimizi elbette bizler de tasavvur edemezdik. Yolda öğrendik birçok şeyi. Hâlen de öğrenmeye devam ediyoruz.


“Yalnız değiliz, hepimiz aynı yozlaşmış kültürel baskının mağdurlarıyız.”
Lüleburgaz Sinema Topluluğu anlatıyor:

Topluluğumuzun kuruluşunda yer alan kişiler, topluluk var olmadan önce de dostluk ilişkisi içindeydiler. Birbirine yakın politik ve sanatsal fikirleri paylaştıkları için sık sık bir araya gelerek, kendi olanaklarıyla bir takım faaliyetlerde bulunuyorlardı. Bu faaliyetlerin başında evlerde toplanıp filmler izlemek ve uzun sohbetler etmek gelirdi. Sohbetlerde sıkça dile getirdiğimiz bir konu vardı: Bağımsız ve nitelikli filmler izlemek istiyorduk ama bunu sinema ortamında izleme imkanımız yoktu. Sinemaların dijitalleşmesi ile gelen yeni teknoloji çok pahalı olduğu için kendi filmlerimizi gösterebilecek bir mekân (cep sinema, sanat-kafe) oluşturma hayalimiz de sönüvermişti. Tam bu noktada Kars Sinema Topluluğu’nun Başka Sinema gösterimleri gerçekleştirdiğini öğrendik. Kendileri ile iletişime geçerek, gerçekleştirdikleri gösterimler hakkında detaylı bilgi edindik. Daha sonra Başka Sinema koordinatörleri ile iletişime geçerek, kentimizde yer alan sinemada bir salonu kiralamaya ve sinemada filmler izlemeye başladık.

Lüleburgaz Sinema Topluluğu olarak Aralık 2016’dan bu yana her hafta çarşamba akşamı film gösterimleri düzenliyoruz. Yazın düzenlediğimiz açık hava film gösterimlerinin yanı sıra daha istekli ve nispeten daha az kişiyle yönetmen sineması çalışmalarında bulunuyoruz. Asıl amacımız daha fazla kişinin nitelikli filmlerle buluşmasını sağlamak ve kentte gelişmeye açık bir sinema kültürü yaratmak. Filmleri sadece göstermekle kalmıyoruz; gösterim sonrası katılan arkadaşlarla film üzerine sohbet ediyoruz ve ayrıca gösterdiğimiz ulusal filmlerin hemen hepsine film ekibini davet ederek gösterim sonrası söyleşiler düzenliyoruz. Yönetmen veya film ekibinin katılımıyla gerçekleşen gösterimlere seyircilerin gösterdiği ilgi daha fazla oluyor.

Lüleburgaz Sinema Topluluğu, bir başka sinema topluluğu örnek alınarak inşa edildi. Kars Sinema Topluluğu coğrafya olarak ülkenin diğer ucunda olsa da sürecin başından beri hep birlikte hareket etmeye çalışıyoruz. Beraberinde bizimle aynı heyecanı taşıyan farklı şehirlerden arkadaşlarımızla da sosyal medya üzerinden ilişkiler geliştirdik. Hayalimiz tüm sinema topluluklarının birleştiği bir konfederasyon kurmaktı. Yakın zamanda İşçi Filmleri Festivali’nin çalıştayı kapsamında ve FilmKoop sayesinde bir çatı altında buluşmak, beraber adımlar atmak üzere buluştuk. Birlikte daha güçlü hareket etmek üzere çalışmalar yürütüyoruz.

Dağıtım kanalında ise ilk olarak Başka Sinema ile başlayan ilişkilerimiz giderek farklı dağıtım şirketlerinin (Kumaca, FilmArtı, vs) eklenmesiyle gelişti. Dağıtım şirketlerinin yanı sıra sinemayla dair farklı organizasyonlarla da ilişkilerimiz bulunuyor. Örneğin, Fransız Kültür Merkezi’nin Fransız Sinema Günleri etkinliğini kentimize taşıdık. Bugünlerde ise İşçi Filmleri Festivali’nden bir seçkiyi kentimizde göstermeye hazırlanıyoruz.

Lüleburgaz Sinema Topluluğu olarak festivallerde öne çıkan, nitelikli yerli filmlerin hemen hepsini göstermeye çalışarak bağımsız sinemamıza seyirci anlamında destek olmaya çalışıyoruz. Hem takipçilerimizin bu filmlere olan ilgisini artırmak hem de seyircilerimiz ile film ekiplerinin bir araya gelmesini sağlamak için kendi aramızda bütçeler yaratıyor, film ekiplerini konuk etmeye çalışıyoruz. Ekiplerle film sonrası keyifli söyleşiler gerçekleştiriyoruz. Bu söyleşilerin içeriği genel olarak film üzerinden ilerliyor. Fakat bunun yanı sıra davetimizi kabul edip gelen yönetmen, yapımcı veya oyuncuların topluluğumuzdan ve faaliyetlerinden etkilendiğini net şekilde hissediyoruz. Buradan yola çıkarak ülke sinemasını, bağımsız sinemayı, festivalleri, devletin kültür politikalarını tartıştığımız samimi ortamlar oluşturuyoruz.

Üretim yapmak isteyenler için henüz bir çalışmamız olmadı. Fakat sinema üzerine kuramsal ve teknik içerikli atölyeler düzenlemeyi en başından beri çok istiyoruz. FilmKoop’a bağlı oluşum ile tüm sinema topluluklarının dâhil olduğu bir eğitim programı oluşturmayı hedefliyoruz.

Şehrimizde COVID-19 salgını öncesi iki sinema vardı. Biri daha yerel diyebileceğimiz bir işletme iken diğeri AVM içerisinde yer alan zincir sinema salonlarından CinemaPink’ti. Bizim gösterim yapmayı tercih ettiğimiz yerel sinema işletmecisi pandemi koşullarına dayanamayıp kapandı, çok üzüldük. AVM’de yer alan sinema salonunu hiç beğenmediğimiz halde film gösterim etkinliğimizi sürdürebilmek adına orada etkinliklerimize devam etmeye karar verdik. AVM’nin konumu şehir dışında ve bu nedenle gösterimlerimize birçok genç insan katılmakta zorlanıyor. AVM’ler “nitelikli” film gösterimleri için uygun mekânlar değil. Fakat bizim durumumuz ölümü gösterip sıtmaya razı etmekten farklı olmadığı için şimdilik bu şekilde gösterimlerimizi organize etmeye devam ediyoruz.

Gösterim programımızı aylık düzenliyoruz. Programdaki filmleri Lüleburgaz Sinema Topluluğu üyelerinden oluşan bir ekip seçiyor. Fakat bunun şu an pek bir anlamı yok. Çünkü yukarıda söz ettiğim yerel sinema işletmesinde daha özgür bir program oluşturma şansımız vardı. Yine yukarıda söz ettiğim birçok dağıtım şirketi ya da yönetmenlerle iletişime geçip talep ettiğimiz filmleri programa alabiliyorduk. Şimdi gösterimler düzenlediğimiz zincir sinema şirketi ise kolayına geldiği ya da anlaşması olduğu için sadece Başka Sinema’dan filmler göstermemize imkân sağlıyor. O nedenle aslında biz şu anda sadece Başka Sinema’nın aylık film listelerini takip ederek, vizyon tarihine uygun filmlerden bir seçki oluşturabiliyoruz.

Yerel yönetim olan Lüleburgaz Belediyesi ile ortaklaşa birkaç sinema etkinliği düzenledik. Bizi çok önemsediklerini söyleseler de yeteri kadar destek vermediklerini görüyoruz. Bugün Lüleburgaz Belediyesi çok küçük bütçelerle bizim yolumuzu açsa biz tüm kente nitelikli sinema etkinlikleri sunabileceğimizi biliyoruz. Ama bu mevcut sorunun sadece bizim yerel yönetimle ilişkili olmadığının da farkındayız. Tüm ülkeye yayılmış

Kültürel yozlaşma ülkemizde tüm alanlara sirayet etmiş durumda. Bizi çok heyecanlandıran Başka Sinema bile bugün başladığı yerin çok uzağında, daha ticari bir kimlik ile yoluna devam etmeye çalışıyor. Türkiye sinemasındaki dağıtım sorunu ve sinema salonlarının tekelleşmesinin önüne geçebilecek ya da ona yön verecek tek güç örgütlü seyircidir. Bu zinciri ancak ve ancak örgütlü seyirci kırabilir. Buna olan inancımız ile İşçi Filmleri Festivali’nin bir etkinliği olarak sinema toplulukları bir çalıştayda bir araya geldi. Amacımız sinema topluluklarını bir arada tutacak, etkili bir niceliğe ulaştırmak ve bu sayede bağımsız sinema üreticilerine destek vermektir.

FilmKoop aracılığıyla sinema toplulukları arasında daha güçlü bir iletişimin ilk adımlarını atmış bulunuyoruz. Umarım bu yapı güçlenerek tüm ülkede etkili bir örgütlü seyirci organizasyonuna dönüşecektir. Lüleburgaz Sinema Topluluğu özelinde ise AVM’de yer alan sinema salonlarından kurtulmayı, daha özgür etkinlikler düzenlemek üzere kendi sinema salonumuzu oluşturabilmeyi planlıyoruz. En büyük hayalimiz, bağımsız ve niteliki filmlerin tüm ülkede bütün insanlara ulaşılabilir seviyede olmasıdır.

Gösterimlere başladığımız ilk zamanlar çok heyecanlı olduğumuz hâlde çok umutlu değildik. Fakat gördük ki aslında nitelikli sinemanın peşinde olan kişiler sadece bir araya gel(e)miyormuş, bu insanlar bir araya geldiğinde imkansız gibi görünen şeyler pekala mümkün olabiliyormuş. Sinema toplulukları, bağımsız ve nitelikli sinema takipçilerini bir araya getirecek aktivasyon enerjisinin ortaya çıkması için tek ve en etkili oluşumlar olarak görülmelidir. Yalnız değiliz, hepimiz aynı yozlaşmış kültürel baskının mağdurlarıyız.


“Toplulukta gösterdiğimiz filmler, yaptığımız faaliyetlerle yaratmak istediğimiz seyirci; aslen bir festival seyircisi.”
Samsun Sinema Topluluğu anlatıyor:

Samsun Sinema Topluluğu, Başka Sinema filmlerini Samsun’da izlemek isteyen Samsunlu sinemaseverlerce 2017 yılında kuruldu. Topluluğumuzun ortaya çıkışında temel etken, Samsun’da bağımsız sinema filmlerinin gösterim şansını bulamamasıydı. Hem vizyondaki bağımsız sinema filmlerini Samsun’a getirmek için örgütlü hareket etmek hem de sinema klasiklerini izleyerek film üzerine sohbet etme deneyimi yaşamak, topluluğumuzun temel motivasyonu olmuştur. Bunların yanı sıra farklı seyir deneyimleri yaşatmak, seyirciyi popüler sinemanın yanı sıra nitelikli sinemanın da bir takipçisi hâline getirmekti amacımız. Pandemiye kadar aralıksız devam ettiğimiz faaliyetlerimizle, hedefimizi gerçekleştirmeyi büyük oranda başardığımız kanısındayız.

Topluluğumuzu bir arada tutan temel unsur nezaket ve samimiyete dayalı bir yönetim sürecidir. Karar alma mekanizmamıza üyelerimizi mümkün olduğunca katıyoruz ve etkinliklerimizi kolektif bir şekilde organize etmeye çalışıyoruz. Bu açıdan Whatsapp ve Instagram sayfamızı etkin kullanmaktayız. Topluluğumuzun etkinliklerini sinemaseverlere paylaşmak adına sosyal medya kullanımına önem vermekteyiz. Katılımcılarımıza sadece izleyici değil, sonraki haftanın aktif sunucusu olma şansı vererek, onların topluluğumuzla bütünleşmelerinin yolunu açtık. Sosyal medyayı verimli kullanmanın yanında programlarımıza her kesimden ve meslekten insanın, farklı sivil toplum örgütlerinin katılımını ve kendilerini ifade etmek adına sunum yapmalarını sağlayarak da hem yelpazemizi genişlettik hem de güçlü bir kolektif çalışma örneği oluşturduk.

Şu an Samsun şehrinin merkezindeki farklı AVM’ler dahilinde dört adet sinema kompleksi bulunmaktadır. Bunlardan ikisi önemli bir sinema tekeline ait. Birisi, pandemi nedeniyle faaliyetlerini durdurmuş hâlde ama her an yeniden açılmaya hazır. Bu komplekslerde büyük oranda popüler filmler gösterilmektedir. Sinemalardan birisi haftada bir iki kez bağımsız filmlere yer vermektedir. Katılımın çok iyi olduğu söylenemez. Bu filmleri, destek amaçlı olarak, sosyal medya hesaplarımızda üyelerimize duyuruyoruz ya da bu filmlere toplu izleme etkinliği düzenliyoruz ve çıkışında film üzerine sohbet ediyoruz.

Kendi gösterimlerimizi ise şehrimizin merkez ilçelerinden birisi olan Atakum’da gerçekleştiriyoruz. Atakum Belediyesi hem dergimizin basımına yardım ederek, hem gösterimlere mekân vererek, hem de ilanlarımıza ücretsiz billboard desteği sağlayarak bize desteğini sunuyor. Bunun yanı sıra belediye bizim etkinliklerimizi kent sakinlerine duyurup, sanatçı ya da film getirirken ortaya çıkabilen masraflara destek oluyor.

Gösterilen filmlere üyelerimizin istekleri doğrultusunda yönetim kurulu karar veriyor. Film seçiminde iki şeye dikkat ediyoruz: Sinema üzerine konuşmak ya da sinema aracılığıyla bir başka alan hakkında konuşmak. Başka bir deyişle sinematik açıdan önemli filmleri belirleyebildiğimiz gibi bir konuyu konuşmak için bize bir gerekçe sunan filmleri de seçebiliyoruz. İkincisi için özellikle Samsun’da yer alan topluluklarla iş birliği yapmayı seviyoruz. Örneğin, LÖSEV ile birlikte kanser üzerine konuşabileceğimiz bir film izleme etkinliği organize ediyor, Samsun’da yer alan bir bisiklet derneği ile bisiklet ile ilgili bir film belirleyip bisiklet kültürünü konuşabiliyoruz. Gelecek ay, Samsun Vegan Topluluğu ile vegan olma üzerine bir film izleyip bu konu hakkında konuşacağız.

İmkanlarımız el verdiğince yönetmen ve oyuncu katılımlı gösterimler yapmaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Borç filmini yönetmeni Vuslat Saraçoğlu ve oyuncusu Serdar Orçin ile beraber izlemiştik. Bunun yanı sıra başka yerli yönetmenlerin filmlerini de onlarla birlikte izleyebiliyoruz. 

Samsun’da beklediğimizden öte bir ilgi ile karşılaştık. Sinema ile birçok meslek grubundan, farklı yaşlardan insanların bir araya gelerek samimiyetle ve nezaketle bir film üzerine sohbet etmesi bizi memnun ediyor. Geçmişe nazaran gösterimlerimize katılan insan sayısı gittikçe artmakta. Bu da süreci yönetmeyle ilgili sıkıntılar doğurdu. Bu çerçevede daha profesyonel hareket etme ihtiyacı hissederek, biraz daha kurallı bir yapı olmaya çalışıyoruz. Pandemi elbette çalışmalarımızı yaklaşık iki senelik bir kesintiye uğrattı. Ama sosyal medya üzerinden gelen taleplerden özlendiğimizi anlıyoruz. Topluluk ve yaptığımız faaliyetler birkaç hafta içinde eski hızına ulaşacaktır. Biz oluşan seyirci topluluğumuzdan memnunuz. Samsun eskisi gibi neredeyse her mahallesinde açık, kapalı sineması olan bir Yeşilçam ayağı değil artık belki ama o seyircinin hâlâ var olduğuna, kanında sinema sevgisinin yer aldığına inanıyoruz. Süreyya Duru’nun, Vedat Türkali’nin, Levent Kırca’nın, Ferhan Şensoy’un yetiştiği bir kenttir bahsettiğimiz…

Kars Sinema Topluluğu ve Lüleburgaz Sinema Topluluğu ile yakın ilişki içerisindeyiz. Bunun yanı sıra Türkiye’deki tüm sinema topluluklarının yer aldığı bir WhatsApp grubundayız. Bu grup aracılığı ile diğer topluluklarla da fikir alışverişinde bulunuyoruz. Mayıs ayında FilmKoop bünyesinde gerçekleştirilen ve yurt çapındaki tüm sinema topluluklarını birlikte hareket etme amaçlı bir araya getirme çabasında olan toplantıya katılarak henüz varlığından haberimizin bile olmadığı onlarca başka sinema topluluğuyla iletişime geçme, belki ileride ortak faaliyetler yapma imkanı yakaladık.

Bununla beraber, Samsun’da sinemanın farklı bir sektör olarak gençlere yeni imkanlar sunabileceğine inanıyor ve buna yönelik eğitimler veriyoruz. Bu süreçte aramıza giren pek çok genç kısa filmcinin eserlerini de toplulukta gösterdik. Seminerlerde verdiğimiz film eleştirisi dersleri sonrasında aldığımız bir kararla, Samsun’un ilk sinema dergisini çıkarmaya başladık; şu anda 5. sayısının hazırlığındayız. Yönetmen olmayı tek hedefi hâline getirmiş, küçük yaştan itibaren kısalar üreten 16 yaşındaki genç bir öğrencimize (Deniz Mıdık) referans olduk ve Paris’te sinema okuyor şu anda.

Sinema salonlarında tekelleşme nedeniyle ortaya çıkan bir topluluk olarak, dağıtım sorunu hâlâ bizi endişelendiren bir konu. Çözüm olarak şehirdeki ileri görüşlü kurumlarla hareket etme ve Türkiye’deki diğer sinema toplulukları ile birlikte bir kooperatif oluşturmayı önemsiyoruz. Ki bu topluluklar ülkedeki bağımsız ya da dağıtım olanağından yoksun filmleri seyirciyle buluşturmak için uygun, alternatif bir mecra olacaktır. Seyirciye dayatılan ve onun beğenisini şartlandıran dağıtım anlayışına bir antitez oluşabilir böylece belki.

Gelecekte, yönetmen katılımlı daha fazla film gösterimi yapmak istiyoruz. Sinema ve fotoğrafla ile ilgili kurslar açmak istiyoruz. Dergimiz sinesamsun’un devamlılığını sağlamak istiyoruz. Bunun yanı sıra bir çeşitli festivallere ev sahipliği yapmak istiyoruz. Özellikle bu sonuncu hedefimiz çok önemli. Toplulukta gösterdiğimiz filmler, yaptığımız faaliyetlerle yaratmak istediğimiz seyirci; aslen bir festival seyircisi. Samsun bu festivali gerçekleştirmek için ulaşım, tabiat, doğal güzellik, turizm gibi zenginliklerin tümüne sahip.

İlker Mutlu, Güven Soner 

  1. Zezeah ve ölümün bitmeyen olasılıkları

    Big Baboli Printhouse’un kurucularından Zezeah ile bir ölüm sonrası ölüm tasviri sunan ilk solo sergisi All Will Fall / Hepsi Düşecek’i ve ardındakileri konuştuk.

  2. Süreğen kriz ortamında yayıncılık: Tespitler, hayaller, gerçekler, küçük ölçekler ve dirayet

    Bağımsız yayıncıları “kırıp döken” koşulların bugününe nasıl gelindiğine dair yerinde tespit ve tahliller toplamak, yayıncılığın farklı kollarına emek verenleri dinlemek için yola çıktık.

  3. Editors şimdi de yedi dakikalık kapkaranlık şarkılar yapmak istiyor

    Benjamin John Power takviyesiyle sahalara dönen Editors’ın geçirdiği son dönüşümü, gitarist Justin Lockey ile masaya yatırdık.

  4. A Yüzü B Yüzü: Euphoria & Heartstopper

    Birçok açıdan ortaklaşsalar da seyircilerine bambaşka dünyalardan seslenen, hatta birbirlerinin “antitezi” olarak nitelendirilen iki fenomen dizi.

  5. Sevgili mektuplar, mektuplaşmalar, mektuplarcalar

    Shirley Jackson'dan Allen Ginsberg’e, James Baldwin'den Italo Calvino'ya, mektuplaşma kitaplarının fısıldayan dünyasına dalıyoruz.

  6. Voltran üç kişiyle de oluşur: Lalalar

    Bi’ Cinnete Bakar, sonsuz güven, ortak hisler ve (belki) doom pop. Lalalar’la duygu seline hoş geldiniz.

  7. Bağımsız müzik sahnesinde yeni patikalar, yeni pratikler

    Sirän, Bağımsız Müzik Yapımcıları Derneği, Noirgazer, Sesseda ve Kültür Emeği’ne kulak verin.

  8. Lucasfilm’in imkânsızı mümkün kılan sihirbazları

    Star Wars filmlerinin senaristlerinden Lawrence Kasdan ile Dennis Muren, Phil Tippett ve Janet Lewin’e bağlandık. Serinin çığır açan görsel efektlerini ve Light & Magic belgeselini dinledik.

  9. Müstehcenlik üzerine bir deneme: Kaçık Porno

    Radu Jude ile “zamanın ruhunu provoke eden”, 71. Berlin Film Festivali'nden büyük ödülle dönen, oyunbaz ve hınzır son filmi Babardeala cu bucluc sau porno balamuc üzerine.

  10. Görmüş Geçirmiş Kaptan 88’in yapı taşları

    Boyutlar arası bir kesişim kümesi olan bilinci, zamansızlığı ve melankolisiyle Kaptan 88 ve açtığı kapılar.

  11. Arayüzdeki diri çizgiler: Ryoichi Kurokawa’nın ağırbaşlı medya sanatı

    Ryoichi Kurokawa, imgelerin farklı dinamiklerini konuşmayı mümkün kılan ağırbaşlı medya sanatının ardındakileri anlatıyor.

  12. Egemen kadrajın dışındakiler: Aşağıdakiler de yukarıyı gözetliyor

    Altyazı Fasikül ekibinden Senem Aytaç, Fırat Yücel ve Yetkin Nural’la Aşağıdan Yukarıya’nın yolculuğu, kapsamına aldığı meseleler ve ortaya çıkan üretimlerin zihnimizde canlandırdıkları üzerine bir sohbete koyulduk.

  13. Cem Kaya ile Aşk, Mark ve Ölüm üzerine

    “Gurbetteki insan hasret duyduğu şeyin bir versiyonunu yaratıyor ama bir değişim de var. Benim ilgimi çeken şey de tam olarak bu.” 72. Berlinale’den seyirci ödülüyle ayrılan belgeselini Cem Kaya anlatıyor.

  14. Tahribat zamanları ve normalleştirilenler: Ali Kemal Çınar’dan Geceden Önce

    Söz, Beriya Şevê / Geceden Önce’nin yönetmeni Ali Kemal Çınar’da: “Birtakım dertleri mizahla yumuşatacak hâlim kalmamıştı."

  15. Kolektivizme inanın: Kulağımız sinema topluluklarında

    Standart - ticari dağıtım ağına alternatif bir sinema kültürü geliştirmeyi hedeflemiş, farklı şehirlerde konumlanan toplulukların deneyimleri, görüşleri, çözüm önerileri…

  16. Belirsizliğin gerilimi, mutluluğun çelişkisi: Anadol ve Felicita

    Son Anadol güzelliği Felicita’nın his haritasını çıkardık. Şarkıların perde arkasını da bizzat Gözen Atila anlatıyor.

  17. Aklımdakiler: Mode XL

    Yeni bir Mode XL çağının başladığına işaret eden teklilerin ardından VEYasin ve Besta’ya yeni nesil hip hop sahnesinden sorular var.

  18. Ergenlik yılları: Belle and Sebastian'dan Dave McGowan'a sorduk

    Belle and Sebastian’ın nostalji dalgasına kendimizi kaptırdık. Zaman makinemizi 80’lere gönderiyoruz, 3-2-1…

  19. Bu dünyaya sıfır verenler: Klondike

    Berlin, Sundance ve İstanbul Film Festivalleri’nden ödüllü Klondike’ın Ukraynalı yönetmeni Maryna Er Gorbach ile bir soru - cevap seansı.

  20. Bağımsızda bir umut aramaya devam: Armağan Lale ve Ceylan Özgün Özçelik sohbeti

    Yeni belgeselleri 15+, güncel çalışmaları, Türkiye’deki dijital platformların sürdürülebilir olmayan proje seçim pratikleri ve çok daha fazlasına uzanan bir sohbet!

  21. Bir nevi helalleşme: Nazlı Elif Durlu ve Ziya Demirel sohbeti

    Ela ile Hilmi ve Ali’nin yönetmeni Ziya Demirel’le Zuhal’in yönetmeni Nazlı Elif Durlu, “Kişiyi çektiği filmden tanımak mümkün mü?” sorusuna ve çok daha fazlasına cevap arıyor.

  22. Melis Danişmend’in dört mevsimi: Büyüyemeyenler

    Yıkımların neşeyle buluştuğu kavuşmalara yol alan bu ilk kitap üzerine içten bir sohbet etme ihtiyacı hasıl oldu.

  23. Kendin olamamanın adaletsizliği: Çilingir Sofrası

    “Çilingir Sofrası”nın yönetmeni Ali Kemal Güven ile toksik maskülenliğin bıraktığı izler, başka kuşakların kuiri olmak, rakının dürüstlüğe iten doğası ve daha fazlasını kapsayan bir muhabbet.

  24. Jeyan Kader Gülşen ve Zekiye Kaçak ile Bu Ben Değilim'in yapım süreci

    Cinsel yönelimini gizlemek durumunda kalmış, muhafazakâr aile çevrelerinde heteroseksüel erkek sanılan, hatta aile babası olan gizli gaylerin hikâyesi…

  25. AySay ve su gibi akan sesler

    Nordik, Kürt ve Türk kültürlerine dokunan AySay şarkılarının ardında neler yatıyor?

  26. Hassas bir zamandan Spoon şarkıları

    Yılın ilk yarısının dikkat çeken albümlerinden Lucifer on the Sofa’yı konuşmak üzere, Spoon gitaristi Alex Fischel’a bağlandık.

  27. Zerre olma hissiyatı: Yaratıcıları Koudelka belgeselini anlatıyor

    Magnum Photos üyesi fotoğrafçı Josef Koudelka’ya odaklanan Koudelka - Aynı Nehirden Geçmek belgeselini, yönetmeni Coşkun Aşar ile senarist ve kurgucusu Ayhan Hacıfazlıoğlu’ndan dinledik.

  28. Künye

    ...