Dışarıda kalanlar: Düğün

Yazı: Zelal Buldan - Fotoğraf: Salih Üstündağ

Maske tiyatrosunu yeniden keşfinin öncüsü sayılan Familie Flöz’ün oyunu Düğün, 27. İstanbul Tiyatro Festivali’nin iki günlük konuğuydu. İstanbul izleyicisinden yoğun ilgi gören sözsüz oyunda Andres Angulo, Johannes Stubenvoll ve Thomas van Ouwerkek oynuyor. Michael Vogel’in yönettiği oyunun yazar kadrosu ise oldukça kalabalık; Andres Angulo, Björn Leese, Johannes Stubenvoll, Thomas van Ouwekerk ve Michael Vogel.

Konu nedir?

Bir villanın arka bahçesinde büyük bir düğün hazırlığının heyecanı yaşanmaktadır. Evin dışındaki konumdan; kapıcının, aşçının, temizlik görevlisinin ve yöneticinin bu düğünü organize etme karmaşasına şahit oluruz. Dışarının da dışarısından, bambaşka bir sokaktan gelen bir misafir bütün bu düzenin ve hiyerarşinin ortasına davetsizce konuk olunca değişim başlar.

İlk İntiba

Her gün önünden geçtiğimiz, yorulunca sığındığımız, kim bilir kaç kişinin oturduğu, kaç iyi haberin alındığı, kaç gözyaşının döküldüğü, anıların biriktirilip yitirildiği, birilerinin hatırlanmaya birilerininse unutulmaya çalışıldığı bir yerde başlıyor Düğün’ün asıl hikâyesi. Zenginin de fakirin de oturduğu, herkesin eşit olduğu ve herkesin ihtiyaç duyduğu basit bir eşya: Bir bank. Hepimizin çeşitli anılar biriktirdiği bu banklardan birinde bir çift hiç unutmayacakları bir an yaşıyor. Genç bir adam, genç bir kadına evlilik teklifi ediyor. Çift uzaklaştıkça mutluluk da uzaklaşıyor. Bir duygu uzaklaşırken başka bir duygu yaklaşıyor banka doğru… Genç bir kadın, bu banka sırt çantasıyla, bütün yalnızlığı ve kimsesizliğiyle, evsizliğiyle beraber yatıyor. Bank kısa süreliğine bu kadının evi oluyor. İzleyeceğimiz hikâyenin genel çerçevesini bu sahnenin ışıkları eşliğinde öğreniyoruz. Işıklar kararıyor ve bankın her iki ucunda oturanlara; şaşaalı bir düğüne ve bu düğünün dışarıda kalanlara etkisine hazır hâlde bekliyoruz.

En çok hangi âna yükseldin?

Oyunun başında bankta uyuyan kadın, düğün karmaşasının ortasındaki evin bahçesine sığınıyor. Kapıcı tarafından fark edilip kovulmasının hemen ardından temizlik görevlisi onu geri içeri alıyor. Defalarca kapanma sesini duyduğumuz kapının, bu hamile evsiz kadın için açılma sesini duyduğumuz o âna yükselmeden edemedim. Ve ardından gelen dayanışma yüklü sarılma ânına…

Ambiyans / ortam / mekan/ kurgu/ dekor için neler söyleyebilirsin?

İçini görmediğimiz ev gibi kapıcının kulübesinin de kapısının hep kapalı oluşu, içeriyi tam anlamıyla görememek, mahrem hiçbir alana girememek; sınırlanmanın ve sınırların farkına varmanın yerinde bir sunumu olmuş. Özelin değil genelin hikâyesinin çizildiği bu bahçenin de ayrıca bir kapısının oluşu ve bu kapıyı hiç görmeden sadece bir kumanda aracılığıyla bilmemiz, açık alanın dahi sınırlarının belirlenmesi de yine genel hikâye ile uyum içinde dans etmekte.

En çok nesini sevdin?

Bütün bir 90 dakika boyunca hiç içini görmediğimiz o evi hiç merak etmeyişimi… Dışarıdakilerin sözsüz ama yüksek sesli koşturmacasının her bir detayına bazen bir tebessümle bazense yüksek bir kahkaha ile gülmeyi… 

Bazen, gülerken utanmayı…

Dikkatinin bir an bile dağılmasına izin vermeyen oyuncuların temposuna yetişmeye çalışmayı…

Bir de… Yanımdakinin telefon ışığıyla bitmek bilmeyen mesajlaşmasına, arkamdakinin sesli ve büyük tepkilerine, bir yerlerde birilerinin fısıldaşmalarının kulağımda yankılanmasına rağmen oyundan bir an bile kopmayışımı, kopacak fırsat bulamayışımı çok sevdim. 

Nasıl hissettirdi?

Bildiğim bir sokakta, soluklanmak üzere oturduğum herhangi bir bankta, yanımda oturanların hayatını tahmin etmek ve bu hayatlarla bir yerlerde kesişmek gibi…