Ergenlik yılları: DJ Seinfeld

Ninja Tune etiketli son albümü Mirrors’ı geçtiğimiz yıl yayımlayan İsveçli prodüktör Armand Darius Anders Jakobsson, ya da sahne ismiyle DJ Seinfeld, 2 Nisan akşamı bir kez daha Zorlu PSM’de olacak. Geçtiğimiz günlerde heyecan verici bir remiks derlemesinin de yolda olduğunu duyurdu. 15 Nisan’a tarihlenen Mirrors (Remixed) albümünde Themba, LSDXOXO, Moose Dawa, Trip Tease, godmode, Mona Yim, Kiimi, Closet Yi gibilerinden, en taze DJ Seinfeld parçalarına yapılmış yeni düzenleme ve prodüksiyonları dinleyeceğiz.

Müzisyenlerin büyürken dinlediği müzikleri ve bu müziklerin üzerlerinde bıraktığı tesiri kurcaladığımız Ergenlik Yılları köşemizde, bu sefer konuğumuz DJ Seinfeld. İstanbul ziyareti öncesinde İsveçli prodüktörden 13-15 yaşlarından itibaren onun içine hangi seslerin işlediğini dinledik.

YAŞ: 13-15
moby

O zamanlar en sevdiğin iki müzisyen/grup (ya da albüm) neydi?

Sanırım o dönemde KRS-One ve Moby ile yeni tanışmıştım. Arkadaşım ilk iMac bilgisayarından almıştı ve bana sürekli bir sürü yeni müzik gösterirdi. Moby’den “Porcelain”i çok dinlediğimi ve onun evine her gelişimde onu çalmasını istediğimi hatırlıyorum. 

Bu müziklerle nasıl tanışmıştın? 

Arkadaşım Christoffer’da hep yeni şeyler olurdu, yeni müzik; o yaştaki birinin sahip olmak istediğini hayal edebileceği her şey.

Üzerinde nasıl bir etki bıraktıklarını düşünüyorsun? 

Galiba o yaşta ayrım yapmadan müzik dinliyordum, üzerinden müziği yargıladığım bir filtre yoktu. Beğendiğimi beğeniyordum ve müzik hakkında o denli iyimser olmak bir hayli özgürleştiriciydi. Melodileri ve armonileri hep sevmiştim, Moby de bunlarda hep çok iyi olmuştu. Ama, şimdilerde dandik EDM/Trance diyeceğim şeyi de gayet dinlemiş olabilirdim, çünkü o zamanlar ne olursa olsun bir amaca hizmet ediyordu.  

Şu an dönüp baktığında hayatınının nasıl bir dönemini temsil ediyorlar?

Keşifçi zamanlar, ergenliğe giriş; bir gencin yaşayabileceği bütün endişelerle dolu zamanlar… Fakat bir yandan da güzel zamanlar. Arkadaşlarla birlikte çok spor yapardım, kentte amaçsızca koştururdum; her şey basitti. Gelecek henüz yazılmamıştı, her şey kolaydı.

Hayatının bu döneminde senin için önemli olan diğer şeyler nelerdi?

O dönemde bilim kurgu filmlerine ilgi duymaya başladım. Benim için baskın olan bir şeye hiç dönüşmedi ama bu türü hâlâ çok severim.

YAŞ: 16-18
burial

O zamanlar en sevdiğin iki müzisyen/grup (ya da albüm) neydi?

Burial – Untrue 
Pantha Du Prince – Black Noise

Bu müziklerle nasıl tanışmıştın? 

Christoffer isimli başka bir arkadaşım aracılığıyla! İsveç’teki bir ormanda bir kulübe kiralamış bir grup arkadaştık ve bir gece dışarıdaki ateşin etrafında otururken o bir bboombox’tan “Etched Headplate”i çaldı. Aklımı yitirdim. Duyduğum en tekinsiz şekilde güzel şeydi. Bundan sonra Burial’a kafayı taktım. Pantha Du Prince sadece bir başka kolay ulaşılabilir romantik elektronik müzik örneğiydi.

Üzerinde nasıl bir etki bıraktıklarını düşünüyorsun? 

Yaptığım her şeye Bural’ı kanalize etmeye çalıştığımı hissediyorum. Bunu hem ona hem de kendi sanatsal bütünlüğüme karşı saygılı bir biçimde yaptığımı umuyorum. Vokal kullanımı benzersiz ve ben de kendi yolumda onun kadar yaratıcı olmaya çabalıyordum.

Şu an dönüp baktığında hayatınının nasıl bir dönemini temsil ediyorlar?

Büyük ihtimalle müzikal evrimimin en tanımlayıcı kısmını. Dans müziğine doğru düzgün biçimde giriştim ve kendim de prodüktörlük yapmayı denemeye karar verdim. 

Hayatının bu döneminde senin için önemli olan diğer şeyler nelerdi?

Sosyoloji ve psikoloji; çok fazla Latin Amerika romanı okumaya başladım. Hayatta ne yapabileceğime dair, ne okumak istediğime dair daha eleştirel düşünmeye başladım ve bu o zamandan itibaren her şeyi etkiledi. 

YAŞ: 19-20
theo parrish

O zamanlar en sevdiğin iki müzisyen/grup (ya da albüm) neydi?

Legowelt – Klaus Kinski EP
Theo Parrish – Twin Cities EP

Bu müziklerle nasıl tanışmıştın? 

Kendim buldum. Nasıl bulduğumu pek hatırlayamıyorum; YouTube’da bakınırken muhtemelen.

Üzerinde nasıl bir etki bıraktıklarını düşünüyorsun?

Birbirlerinden çok farklı kayıtlar olsalar da EP’lerin puslu ve melodi odaklı doğasını çok seviyordum. Onlar hakkında ham ve tavizsiz bir şey vardı ki bunun sonraki yıllarda daha “lo-fi” duyulma çabama da katkısı oldu.

Şu an dönüp baktığında hayatınının nasıl bir dönemini temsil ediyorlar?

House ve techno’nun müzikal ilgi alanlarımın odak noktası hâline gelmesini.

Hayatının bu döneminde senin için önemli olan diğer şeyler nelerdi?

O sırada üniversitede sosyoloji ve ekonomi okuyordum. Her şeyi emmeye çalışıyordum ve sosyolojiyle çok ilgili oldum. Hayatımda çok yoğun ve ilginç bir noktaydı. 

Çeviri: Zeynep Naz Günsal