Eski kafalı ve fütürist: Allred & Broderick

Kariyeri boyunca Efterklang, Nils Frahm, Rival Consoles, Greg Haines ve nice isimle yaptığı işbirliklerinin yanısıra solo albümlerinde de sürekli olarak farklı doğrultularda ilerleyen Peter Broderick ve Amerikalı besteci ve müzisyen David Allred’in birlikte kaydettikleri Find The Ways isimli albüm, Erased Tapes etiketiyle yayınlanıyor. Bu sene Cappadox’un konuğu olarak da Türkiye’de sahne alacak olan Allred & Broderick’in ilk albümünü ve hazırlık aşamalarını Peter Broderick’ten dinledik.

Röportaj: Cem Kayıran – İllüstrasyon: Furkan ‘Nuka’ Birgün

“BİR ARAYA GELMEYE VE MÜZİĞİ BİRLİKTE YAPMAYA KARAR VERDİK; DAVID VE KONTRABASI, BEN VE KEMANIM. SADECE DAHA DOĞRUDAN OLABİLMEK İÇİN. ALBÜMÜN TEMASININ BU OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİM.”

David Allred’le yollarınızın nasıl kesiştiğini merak ediyorum. Birlikte müzik yapmaya nasıl başladınız?

David’le ilk kez iletişime geçmemiz 2011 yılında olmuştu. Bana içinde “Pulling The Rain” isimli şarkımın transkripsiyonunun yer aldığı bir e-mail atmıştı. Şarkının notalarını kâğıda dökmüş ve bana notasyonun doğru olup olmadığını soruyordu. Her şeyden önce, birinin bu kadar zaman ayırıp bir şarkımı böylesine kâğıda dökmeye çalışmasından çok etkilenmiştim. Notasyonda birkaç yanlış buldum ve düzeltilerini ona gönderdim. O zaman ben Berlin’de yaşıyordum; o da California’da. Bir-iki yıl sonra ben büyüdüğüm yer olan Oregon’a taşındım. O dönemlerde David’in de Oregon’a taşınacağı ortaya çıktı. O dönemden itibaren birlikte çok fazla müzik yapmaya başladık.

Bugüne dek birçok müzisyenle farklı işbirlikleri yaptın. David’le birlikte Find The Ways albümü için geçirdiğiniz şarkı yazım sürecini nasıl tanımlarsın?

Bu albümde özellikle 50/50 olmak istedik. Şarkıların yarısını David yazdı; diğer yarısını ben yazdım. Şarkıların düzenlenmesinde birbirimize yardım ettik. Bu projede bir lider ya da daha ön planda olan herhangi bir kişi yok. Bu gerçekten ikimizin arasındaki diyaloglardan ortaya çıkan bir şey. Masaya farklı şarkılar getirdik ve kendimizi küçük bir ses paletiyle sınırladık. Ben keman çaldım ve şarkı söyledim; David de kontrabas çaldı ve şarkı söyledi. Albümde sadece bu dört element var. Herhangi bir konuk müzisyen ya da şarkılara yapılmış herhangi bir ekleme de yok. Şarkıları canlı çaldığımız zaman da albümdekiyle neredeyse aynı oluyor.

Find The Ways’in kendi içinde bir söylemi olan, insanlar için hatırlatıcı görevi üstlenecek bir albüm olduğuna dair bir izlenime kapılıyorum. “The Ways” şarkısının sözleri örnek verilebilir bu duruma. Bu tür bir konsepte nasıl karar verdiniz?

Bunun tüm albümün odağı olduğunu söylemek zor. Albüm için çalışmaya başlamadan önce hem fikirlerimizi paylaşıyorduk hem de birbirimize bazı dosyalar gönderiyorduk. Bir noktada bir araya gelmeye ve müziği birlikte yapmaya karar verdik; David ve kontrabası, ben ve kemanım. Sadece daha doğrudan olabilmek için. Albümün temasının bu olduğunu söyleyebilirim. “The Ways”in sözleri bize endişelenmeyi bırakmayı ve hemen yanında duran güzel insanla sohbet etmek gibi basit şeylere odaklanmayı hatırlatıyor. Bu şekilde yapmak için güzel bir projeydi. Büyük oranda David ve benim bir araya gelmemizle ortaya çıktı.

Bir şekilde bugüne ait bir albümmüş gibi tınlıyor.

Kesinlikle öyle. Bir anlamda oldukça eski kafalı bir albüm çünkü yalnızca iki akustik enstrüman ve seslerimizi kullanıyoruz. Başka bir açıdan da neredeyse fütürist bir şeyler olduğunu hissettiriyor. Bu enstrümanların kombinasyonu olan çok fazla müzik duymadım. Ve bu albümü Erased Tapes gibi, içinde olduğu zamanın sınırlarını zorlayan ve çığır açan bir plak şirketinden yayınlıyor olmak da bir şekilde bugünden bir şeyler barındırması gerektiğine inandırıyor.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:56’ya ulaşabilirsiniz.