Formdayız: Zack Snyder’s Justice League (2021, HBO Max)

Tür: Aksiyon, macera, fantastik
Yönetmen: Zack Snyder
Yazar: Chris Terrio, Zack Snyder, Will Beall
Oyuncular: Ben Affleck, Henry Cavill, Gal Gadot, Jason Momoa, Ray Fisher, Ezra Miller
Formu dolduran: Banu Üsküdarlı

Bu yazı, Zack Snyder’s Justice League’i henüz izlememişler için kimi sürprizleri bozabilir.

Zaman dilimi ve mekân

Film, günümüz denebilecek bir zaman diliminde, Gotham City’de geçiyor.

Ne hakkında?

DC Comics’in süper kahramanları Batman, Wonder Woman, Superman, Aquaman, Flash ve Cyborg dünyayı Darkseid isimli kozmik bir kötülükten korumaya çalışmakta. 1.33:1 aspect ratio formatında, 4 saatlik, 7 kısımdan oluşan bu bol aksiyon sahneli filmde; hem karakterlerin bir araya gelip Justice League’i oluşturma sürecini, hem de kendi içsel dönüşümlerini izliyoruz.

İlk intiba?

Justice League ilk olarak 2017 yılında vizyona girmiş; ailevi bir trajedi yaşayan yönetmen Zack Snyder’ın projeden ayrılması nedeniyle çekimleri, oyuncularına uyguladığı mobbing ve istismarcı davranışlarıyla akla gelen Joss Whedon tamamlamıştı. Hayal kırıklığı olarak nitelendirilebilecek filmin ardından Warner Bros., hayranların yoğun ısrarının da katkısıyla, filmin Snyder versiyonunu yayımlayacağını açıkladı. Yönetmenin vizyonuyla tekrar kurgulanıp, ek sahneler çekilmesinin ardından, Zack Snyder’s Justice League nihayet HBO Max kataloğunda yerini aldı.

Joss Whedon’ın filmine kıyasla oldukça yüksek bir skor elde eden Zack Snyder’s Justice League, uzun zamandır bu versiyonu bekleyen kitlesini tatmin etmiş olmalı; öyle ki an itibariyle IMDb puanı The Dark Knight’ı geçmiş durumda. Büyük resme odaklanan, daha bütünlük veya ahenk (adına ne derseniz) sahibi bir iş çıktığını inkâr edemeyiz.

Whedon’un CGI kullanarak epey körelttiği yerleri (mesela Superman’in bıyığı ve çenesi), Snyder ufak dokunuşlarla kurtarmış ancak bütün olarak baktığımızda, yeni film DC’nin sinema evrenini istenilen noktaya ulaştırabilecek nitelikte değil. 4 saatlik süreye rağmen karakterlerin iletişimi ve içsel dönüşümleri hâlâ yetersiz kalıyor. 2008’den beri süper kahramanlarını ilmek ilmek işleyen Marvel evreniyle kıyaslandığında, seyirciye tam olarak geçemiyorlar.

Darkseid’ın birçok açıdan Thanos’a fazlasıyla benzemesi, onun ve ordusunun yer aldığı sahnelerdeki görsel efektlerin zayıflığı, Wonder Woman her dövüşmeye başladığında kulağınıza çalınan ağıt, Flash gibi süper hızlı birini sürekli ağır çekimde izlemek de pek mutlu etmiyor. Yine de ilk versiyonu ile kıyaslayınca, başyapıt sayabiliriz 2021 menşeli Adalet Takımı’nı.

Kimler sever?

Çizgi roman dünyalarına adapte olabilen, aksiyon ve fantastik ögelerden hoşlanan herkes sevebilir. Justice League’i anlamak için öncesinde diğer DC filmlerini görmüş olmanız gerekmiyor, tüm ana karakterlerin köklerine değiniliyor. Elbette Batman v Superman: Dawn of Justice’i izlemiş, DC sinema evrenine hâkim kişiler birkaç adım önde takip edecekler.

Karakterlere dair…

Çizgi roman dünyasından iki kozmik kötü, Darkseid ve Thanos, tüm benzerliklerine rağmen büyük bir farka da sahip: Thanos bir amaç uğruna evrenin yarısını yok etmek isterken, Darkseid yalnızca saf kötülük adına dünyaya saldırıyor. Steppenwolf karakterine daha fazla yer verilmiş; ona ayrılan uzun sahneler, Darkseid’a olan bağlılığını, motivasyonlarını anlamamıza yardımcı oluyor.

Aquaman’in Atlantis’i kurtarmaya gitmesi güzel bir detay. Mera’ya yardım ederken görüyoruz onu ve her ne kadar inkâr etse de, deniz altı dünyasını da önemsediğini anlıyoruz. Barry Allen ve Bruce Wayne arasındaki iletişim, Marvel evrenindeki Peter Parker-Tony Stark ilişkisine oldukça benziyor fakat paylaştıkları anlar kimi zaman zorlama hissettiriyor.

Cyborg ise dönüşümünü en iyi tamamlayan ve yaşadıklarını izleyiciye en iyi geçiren karakter olmuş. Bu kadar güzel bir iş çıkarmışken, Ray Fisher’ın DC evrenini bırakması hayli üzücü.

Soru işaretleri…

İzleyenler Superman’in tamamen siyah kostümüne dikkat etmiştir, Clark’ın üstünde -ilk filmdeki gibi- lacivert ve kırmızı renkler görmüyoruz.  Snyder’ın söylediğine göre yeni kostüm, solar ışıkları daha iyi absorbe edebilmesi için tasarlanmış. Artık bu şekilde mi göreceğiz, yoksa Superman esas kostümüne döner mi, bu ilk soru işareti.

Bruce Wayne’in rüyaları ve özellikle Joker’in olduğu son sahne de kocaman bir soru işareti. Lois Lane’in bir tür anahtar olduğu fikrini ilk kez, Batman v Superman’de görmüştük. Burada da Bruce aynı kâbusları görmeye devam ediyor; Lois Lane’in ölümü yüzünden Superman ile karşı karşıya gelinmiş, Aquaman ve Harley Quinn gibi bir çok kişi ölmüş. Bu rüyaların ne anlama geldiğini, sanıyoruz ki ilerleyen zamanlarda öğreneceğiz.

Hakkında konuşturuyor mu?

Kesinlikle evet. Joss Whedon ile Zack Snyder’ın yönetmenlik savaşları, filmin kendisinden daha çok konuşulduğu için merak dozu da arttı; uzun süre trend topiclerde kalmayı başardı. Zack Snyder’s Justice League, iki yönetmen hakkındaki kimi yargıları yeniden şekillendirme fırsatı da doğuruyor.