Geordie Greep, Y Bülbül ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, Şevval Öztemur, Tuana Özcan, Zeynep Naz Günsal

black midi’nin dağılmasının ardından Geordie Greep solo serüvenine yolu São Paulo’dan geçen bir albümle başladı. Y Bülbül’ün ÜÜÜ adlı yeni albümü, bir sersemletici şarkılar koleksiyonu. Verity Susman (Electrelane) ve Matthew Simms (Wire) ikilisinin oluşturduğu MEMORIALS, bir film müziği olmayan ilk albümüyle aramızda.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.


ALBÜM: Geordie Greep – The New Sound
(Rough Trade Records / GRGDN Müzik)

“The New Sound’u kaydederken, hayatımda ilk defa cevap vermem gereken kimse yoktu. Sahip olduğum her dürtüyle, bunu sonuna kadar takip etmem mümkün oldu. Bir gruptayken, sıklıkla ‘her şeyi yapabiliriz’ hissi olur ama bir anlamda bu yaklaşımda da kendinizi sınırlamış olursunuz. Bazen başka şeyler yapmak, bir şeyleri salmak iyidir.” black midi’nin dağıldığını duyurmasından kısa bir süre sonra, grubun vokalist ve gitaristi Geordie Greep ilk solo albümünü serbest bıraktı. Kayıtların yarısı Londra, yarısı São Paulo’da; 30’u aşkın müzisyenin katkısıyla gerçekleşmiş. Hatta Brezilya seanslarında, daha önce Greep’in yaptığı herhangi bir müziği duymamış olan bir grup yerel müzisyen, onunla stüdyoya girmiş. Takdir edersiniz ki hayli zengin bir manzara inşa ediyor ilk albümünde Geordie Greep. Yer yer Arto Lindsay tatları geliyor damaklara.

TEKLİ: Sleater-Kinney – This Time
(Loma Vista Recordings)

“This Time”, Little Rope albümünün yaklaşan deluxe versiyonunda yer alacak yeni bir parça. Yas ve yansımalarının işlendiği, inkârın sınırlarında gezinen bir anlatı ile çaresizce canlandırılmaya çalışılan yaşama arzusunu agresif bir tavırla ifade ediyor. Carrie Brownstein’in kendine has vokalleri keskin cümlelerle birleşirken, Corin Tucker’ın yatıştırıcı vokalleri bu sertliği dengeliyor. İkili, yıllar içinde geliştirdikleri bu dinamik yapıyı albümün karanlık temasıyla harmanlıyor. Parça, geçmişle yüzleşirken geniş bir anlayış ve kabullenmeyle sona eriyor; dinleyici tanıdık ama yeni bir Sleater-Kinney deneyimiyle baş başa kalıyor.

ALBÜM: Y Bülbül – ÜÜÜ
(Bağımsız)

ÜÜÜ, 10 yılı aşkın süredir Londra’da yaşayan, aslen İzmirli çok yönlü müzik insanı Yiğit Bülbül’ün yeni solosu. Fever (2020) ve İstanbullu perküsyoncu Yumurta’yla ortak albümü Not One, Not Two’dan (2022) sonra gelen koleksiyon; “yükseltilmiş, ikonoklastik bir prog-electronica albümü”, ayrıca “ahir zamana eşlik etmelik, distopik bir hyperpop operası” gibi merak kabartan tamlamalarla tanımlanıyor. Y Bülbül her zaman farklı ve değişken olmuştur. Bu onun hakkında sezip sonra onayladığınız bir şey. Tuhaflığı sakin ve tekil, bu yüzden de yakın ve ulaşılır. Buna rağmen yine de beklediğimizden daha acayip yerlere gidiyor bu sefer. ÜÜÜ, Fever’ın organikliğinden çok uzak: Bundan 180 derece ters bir icra var hatta. Y Bülbül’ün müzik haritasının önemli kısmını oluşturan, belki de tanımlayan tür ve dönemlerin derinlerine kendiliğinden dalıverip anksiyete, iklimsel /kimliksel / küresel krizler, anlamsızlıklara dair aydınlanmalar ya da sadece izlenimlerle geri çıkmış. Ambient, boşluklu alan yaşatan ama bir beton sertliğinde seçili bangerlar da barındıran ÜÜÜ ile müzisyen progresif damarını yeniden keşfederek sersemletici bir sonuca ulaşmış. “The Zone” ve “Red Plastic Slide”a katkı yapan Pop Miri ile “Lupin”in söz ve vokalinde sakince ışıldayan, bu yılki Love Lies Bleeding (2024) ile de bildiğimiz yönetmen Rose Glass, albüme buyur eden konuklar.

ALBÜM: Public Service Broadcasting – The Last Flight
(SO Recordings / Silva Screen Records)

Amelia Earhart’ın son uçuşundan ilham alan The Last Flight, dönemin ruhunu yakalayan arşiv kayıtları ve katmanlı ses manzaraları ile dolu. Grup, enstrümanların sınırlarını zorlayarak retro bir anlatımdan modern bir hikâyeye geçiş yapan sinematik bir akış sunuyor. Yaylılar ve elektronik ritimlerin oluşturduğu atmosfer, dinleyiciyi âdeta bir kokpitin içine alıp gökyüzüne doğru süzülüyor hissi vermekte. Earhart’ın hikâyesine tanıklık ederken, grubun imzası hâline gelen ses kolajları ve arkaik radyo kesitleri, nostaljik olduğu kadar yenilikçi bir deneyim sunuyor.

TEKLİ: 3PILLIE – PILLIE COOPER
(DB Music/Virgin Music Group)

Hip hop dünyasına, afallatan yetkinlikle ve daima kendi hâlinde dalan Doğa Ocak’tan sanki şehrin elektriğini arka planda vızıldatan, hem ciddi hem de müzisyenin etrafına yaydığı oyunbaz enerjide bir tekli. Müzikal hünerini eşit oranda ustalıkla lirizmiyle destekleyen MC, prodüktör ve multi-enstrümanistin son numarasında atmosferik synth dokunuşları, minimal ama sıkı bir perküsyon ve sürekli diken üstünde tutan bir bas hattıyla iki dakika içerisinde kana giriyor. 

ALBÜM: Pharmakon – Maggot Mass
(Sacred Bones Records)

Son Pharmakon albümü Devour’un üzerinden beş yıl geçti -ki bu müzisyenin bugüne dek iki yayını arasında verdiği en büyük ara oldu. Yarattığı atmosferik ve endüstriyel ses bütünleriyle tanınan Margaret Chardiet, yeni Pharmakon albümünde bazı alışkanlıklarını bozuyor. Özellikle sözel ifade anlamında, kendisinden daha önce duymadığımız kadar açık ve doğrudan bir tavır benimsemiş. Baştan sona dinledikten sonra, içinden sıyrılması güç bir tortu kalıyor üzerinizde.  

TEKLİ: claire rousay – iii
(Thrill Jockey)

Alan kayıtlarıyla şekillendirdiği deneysel ve soyut kompozisyonlarıyla tanınan claire rousay, bu yılki ikinci albümü için 8 Kasım’a randevu verdi. The Bloody Lady, Slovak animasyon sanatçısı Viktor Kubal’in 1980 tarihli ve aynı isimli filmine yeni bir soundtrack hayal etme girişimiyle ortaya çıkmış. Zaman zaman filmdeki karakterlerin ahlaki değerlerini sorguladığı şarkı yazım sürecinde, ses paletini sınırlamamayı tercih etmiş rousay. Dinlediğimiz dört dakikalık ilk kesit,  huzur ve tekinsizliğin kol kola girdiği yoğun ses bloklarından oluşuyor. 

TEKLİ: Confidence Man – CONTROL / REAL MOVE TOUCH
(Polydor Records)

“CONTROL” / “REAL MOVE TOUCH” teklileri Avustralyalı rave pop grubunun 18 Ekim’e tarihlenen üçüncü stüdyo albümü 3AM (LA LA LA)’in son tadımlıkları olarak yayımlandı. “CONTROL”, yaratıcıları tarafından “aerobik acid-house’un zıplayan bir parçası” sözleriyle özetlenmiş. Diğer tekli “REAL MOVE TOUCH” ise Sweetie Irie’nin vokalleriyle enerjiyi daha da parlatıyor.

ALBÜM: The Barbarians Of California – And Now I’m Just Gnashing My Teeth
(Bağımsız)

AWOLNATION’dan Aaron Bruno ve Eric Stenman ikilisinin The Barbarians Of California projeleriyle ilk albümü, kendilerine yaraşır şekilde hardcore punk köklerinden uzak değil. Hatta üzerine çok şey katmış hâlde. And Now I’m Just Gnashing My Teeth, melodik riffleri, oldukça tesirli davulları, öfkeli vokaliyle kavrulan 10 parçaya sahip. Koleksiyon, Stenman’ın deyimiyle “şu anda dünyada duymadığımız bir sesi kovalamak için harcanan birçok saatin doruk noktası.” 

ALBÜM: The Smile – Cutouts
(XL Recordings / GRGDN Müzik)

Thom Yorke, Jonny Greenwood ve Tom Skinner üçlüsünden iyi bir albüm bekliyorduk elbet ama bu eğlenceli ve oyuncu koleksiyon tahmin etmediğimiz bir yerden yakalıyor dinleyeni. “Zero Sum” ve “Eyes & Mouth” gibilerinde gitar yürüyüşünü takip edelim derken başımız dönüyor; “Colours Fly” ve “No Words”te üst üste dizilen taşlar gibi kurulan melodiler üçlüden daha önce duymadığımız bir groove yaratıyor. “The Slip”te Thom Yorke’un vokallerinin ne kadar enerjik ve keyifli duyulduğuna şaşıp kalıyoruz. Bu sene yayımlanan ilk albüm Wall of Eyes’la aynı döneminde kaydedilmiş olsa da Cutouts üçlünün şu âna kadar karşılaşmadığımız bir yüzünü betimliyor.

TEKLİ: Bartees Stange – Sober
(4AD)

Horror isimli üçüncü albümüne kendi ev stüdyosunda, hemen her şarkasına başka yaratıcı zihinler eşliğinde çalışarak hayat vermiş Washington’da yerleşik müzisyen. 12 şarkılık koleksiyona ismini veren korku temasını bir bağ kurma girişimi olarak ele alan Bartees Strange “Sober” adlı tekliyi, Sly & The Family Stone’un 1974 tarihli Soul Train performansından ilhamla çekilen bir klip eşliğinde yayımladı.

ALBÜM: Chubby and The Gang – And Then There Was…
(Flatspot Records)

Giderek tam anlamıyla bir solo projeye dönen Chubby and the Gang’in kurucusu Charlie Manning yeni albümdeki her enstrümanı kendi çalmaya ve her şarkıyı tek başına yazmaya karar vermiş. Uzun süredir İngiltere’nin punk sahnesinin gediklilerinden olan grubun yoğun ve alabildiğine yüksek enerjisi, daha önce yaptıkları gibi kısa dakikalara sıkıştırılmamış bu kez. Punk, hardcore ve rock’ı hemhâl etmenin yollarını arayan albüm, duraklarının her birinde başkaca heyecanlar yaşatabiliyor.

TEKLİ: Melin Melyn – Fantastic Food
(Blomonj Ltd)

Melin Melyn’in 7 Mart’a tarihlenen ilk albümü Mill On The Hill’in ikinci teklisi. “Fantastic Food”, eğlenceli metaforlar eşliğinde aşk arayışında çekilen zorlukları ve bu arayışın beraberinde getirdiği içsel karmaşaları anlatıyor. Parçanın keyifli yapısını, esprili diline uyumla karışan parlak gitar melodileri taşıyor. Soloları ile prog rock etkili bir patlamaya dönüşüyor ve başladığı yerde tekrar dingin bir kapanışa ulaşıyor. İştah açıcı bir lirik klibi de var, işte burada.

TEKLİ: Anadol & Marie Klock – Sirop amer (La Goule)
(Pingipung Records)

İngiltere’de bir festivalde tanışmış Anadol ve Marie Klock, arkadaşlıkları kısa süre içinde bir albüme evrilmiş. 1 Kasım’da yayımlanacak La Grande Acumulation adlı koleksiyondan şu âna dek duyduğumuz sesler ışığında, “ikisi de o gün o festivale iyi ki gitmiş” diyebiliriz gönül rahatlığıyla. “Sonate au jambon”un ardından paylaşılan ikinci tekli, bir müzik kutusunda çalan düşsel bir şanson gibi açılıyor; Klock’un sözlerini anlamasanız bile duygusuna ortak olmak hiç zor gelmiyor. Vintage synth tonlarıyla sarmallar örerek devam ediyor akış ve fısıltılarla son buluyor. 

ALBÜM: Caribou – Honey
(City Slang / Merge Records)

Dan Snaith’in Caribou ile dönüşü pek çok açıdan heyecan verici elbette. Bir süredir teklilerle ısınma turlarında olduğumuz Honey, Kanadalı müzisyenin günlük hayattan alelade hislerden hareketle yazdığı karşı koyması güç dans parçalarından oluşuyor. Kalabalık dinlendiğinde lezzetinin artacağı aşikâr. Snaith’in kimi vokal oyunları için yapay zekâ araçlarına başvurmuş olması da Honey’i ilerleyen yıllarda müzik üretim teknolojilerine dair kimi tartışmaların parçası yapacak muhtemelen. 

ALBÜM: Drug Church – PRUDE
(Pure Noise Records)

Drug Church beşinci stüdyo albümünde sahte olan her şeye alaycı bir yaklaşım benimserken, bu yanıltıcı dünyada oldukları gibi olmaktan vazgeçmeyeceklerine dair bir güvence veriyor. Bütün gerginliği, isyanı ve saklanamayan duygusallığı içselleştirmek ve harika gitar rifflerinin hepsinin tadına varmak için 28 dakikaya sığan on şarkıyı birkaç kez döndürmek şart. PRUDE, hardcore’un DNA’sında olan pürüzlülüğe sırtını yaslıyor. “Mükemmel” olanın uzağında, temiz bir kayıttan ziyade dağınık bir sonik evren ve bir enerji patlamasının sonucu gibi hissettiriyor.

TEKLİ: Sinkane – K Town Boogie
(City Slang)

Uzun kariyerini geçtiğimiz aylarda yedinci albümüyle taçlandıran Sinkane, sene bitmeden bir de tekliyle selamlıyor. Müzisyen, “K Town Boogie”yi 2017’de ailesinin köklerinin uzandığı Sudan’a bir seyahatinden sonra oradaki insanların direnme gücünden etkilenip yazmış. “Oldukça göz açıcı ve ilham verici bir yolculuktu. Baskıcı rejime rağmen ülkesi için savaşmayı bırakmayan bir sürü harika insanla tanıştım” diye özetliyor bu deneyimin üzerinde yarattığı etkiyi. Sinkane’nin kıvrak teklisi dinleyince çetin ve adaletsiz koşullara rağmen hâlâ güçlü durabilen bir halkın sesini yükselterek, hayatta kalma içgüdüsünün karanlığın içine nasıl ışık olabildiğini hatırlatıyor.

ALBÜM: MEMORIALS – Memorial Waterslides
(Fire Records)

Verity Susman (Electrelane) ve Matthew Simms (Wire) ikilisinin oluşturduğu MEMORIALS, prodüksiyon ve kayıtlarını kendilerinin üstlendiği ilk albümleri Memorial Waterslides ile sürrealist bir pop deneyimine davet ediyor. En başta film müzikleri yapmak üzere stüdyoya giren ikili, sınırları olmayan bir ses evreni kurarak ironik gözlemlerden melankolik anlatılara uzanıyor. Pop ve disonans unsurları harmanlayarak, yer yer kaotik bir coşkuyla yükselirken, kimi anlarda ise sakin bir melodi eşliğinde yolculuğa çıkıyor. Akılda kalıcı bas yürüyüşleri, Susman ve Simms’in vokal armonileri ve yükselen gürültü katmanları ile Memorial Waterslides, beklenmedik geçişlerle dolu bir dinleyiş hâlini beraberinde getiriyor.

ALBÜM: Godspeed You! Black Emperor – “NO TITLE AS OF 13 FEBRUARY 2024 28,340 DEAD”
(Constellation)

Godspeed You! Black Emperor, gürültü ve melodiyi yoğurma biçimi ve eleştirel tavrıyla geride kalan 30 yılın en özel hikâyelerinden. Yeni albüm NO TITLE AS OF 13 FEBRUARY 2024, 28,340 DEAD, Gazze’deki savaşın korkunç yüzüne odaklanıyor. Michele Fiedler Fuentes’in İspanyolca okuduğu şiirler ve yaylılarla desteklenen melankolik kompozisyonlar, çoğunlukla karanlık ama yer yer de umut dolu bir atmosferde yankılanıyor. Gürültü katmanlarının altında duyulan isyan ve kalabalık bir müzik diliyle, Godspeed’in sözle anlatılması zor duyguları aktarmaktaki yetisini bir kez daha gözler önüne seren bir albüm.

TEKLİ: Erick the Architect – Beverly Drive
(Architect Recording Company)

Erick the Architect’in üçüncü stüdyo albümü I’ve Never Been Here Before’un 15 Kasım’da çıkacak deluxe versiyonunda yer alacak beş yeni parçadan ilki. “Beverly Drive”, Flatbush Zombies’in ⅓ ’ü, Brooklynli rapçi, prodüktör Erick Elliott’ın esasında Flatbush’ta büyümek hakkında karamsar bir bildungsroman niteliğinde. Düşünceli, dalgın havasını genelinde korusa da anılara ziyaret kafasına mahsus buruk bir gülümseme de içeriyor bu şarkı. 

EP: Maya Hawke – Clipped Wings
(Mom + Pop)

Geçtiğimiz mayıs ayında paylaştığı Chaos Angel’ın ardından, onun kadar kırılgan dört şarkılık bir kayıtla arayı açmadan geri döndü Maya Hawke. Nispeten daha tempolu bir açılış yapan “Kamikaze Comic”in ardından; günlüğünden çıkagelmiş sözleriyle hassas, fısıldar hâlde devam eden folk etkili parçalar dinliyoruz. Hawke da Clipped Wings için “arkadaşlık, kendini gerçekleştirme, kendinden nefret etme ve istediğin şeyle istemek istediğin şey arasındaki dengeyi bulmaya dair” diyerek albümün kişiselliğini itiraf etmiş.

ALBÜM: Zamilska – United Kingdom Of Anxiety
(Untuned Records)

Polonyalı prodüktör, besteci ve performans sanatçısı Zamilska, techno unsurlarını doğaya ait seslerle bir araya getirdiği cazibeli bir ses işçiliği üslubuna sahip. Endüstriyel ve noise yaklaşımıyla harladığı kazanında, yıkım ve distopya gibi kavramları çağrıştıran sesler türetiyor. 17 dakikalık son işi United Kingdom Of Anxiety de çiğ ve kirli dans müziğine meraklı kulakların hemen favorisi olacak türden.

TEKLİ: Pipe-eye – Travertine
(p(doom) records)

Pipe-eye, King Gizzard & the Lizard Wizard ve The Murlocks’ın multi-enstrümanist yeteneklerinden Cook Craig’in ta kendisi. 2017’den beri bir yandan da solo işlerini yürüten müzisyenin yeni işi de vintage tonlarda gezinen bir funk numarası. Şarkının yapı taşlarından en önemlisi oyuncu bir bas yürüyüşü. Sözleri ise yıllardır dünyanın her yerinde turnelere çıkan müzisyenin partneriyle uzun süredir devam eden ilişkisinin bir kutlaması âdeta. Craig, yıllardır dimdik ayakta duran bu aşk için bir traverten metaforunun yerinde olduğunu düşünmüş.